PİRHA – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Dünya Sosyal Hizmet Günü’ne ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın metnini okuyan Ses Eş Genel Başkanı Gönül Erdem, “Bu yıl Sosyal Hizmet Günü’nü, sosyal hizmetler alanında izlenen politikaların, sorunları daha da derinleşmesine neden olacak boyutta yürütüldüğü bir süreçte karşılıyoruz” dedi.
Dünya Sosyal Hizmet Günü’ne ilişkin Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı SES Eş Genel Başkanı Gönül Erdem okudu.
“MART AYININ ÜÇÜNCÜ SALI GÜNÜ, DÜNYA SOSYAL HİZMET GÜNÜ”
Erdem, “Her yıl Mart ayının üçüncü Salı günü, Dünya Sosyal Hizmet Günü olarak adlandırılmakta, sosyal hizmet uzmanları ve sosyal hizmet emekçileri tüm dünyada bugünü sosyal hizmetler alanının ve sosyal hizmet emekçilerinin durumunun tartışıldığı ve sorunlarına çözüm arandığı, taleplerin ifade edildiği bir gün olarak değerlendirmektedir.
Bu yıl sosyal hizmetler gününü iktidar tarafından uzun zamandır izlenen ekonomik ve sosyal politikalar nedeniyle kadınların, çocukların, engellilerin, yaşlıların, yoksulların, mültecilerin, LGBTİ’lerin haklarının korunmasına acil olarak ve giderek artan şekilde ihtiyaç duyulduğu, buna karşılık sosyal hizmetler alanında izlenen politikaların ise sorunları çözmek bir yana, daha da derinleşmesine neden olacak boyutta yürütüldüğü bir süreçte karşılıyoruz” dedi.
“AKP’NİN İHTİYAÇLARI ÖN PLANDA TUTULMAKTADIR”
Sosyal hizmetler alanının, iktidarların ideolojilerinden ve oy hesaplarından bağımsız olarak planlanması gereken özel bir alan olduğu belirtilen açıklamada, “Sosyal hizmetlerde yapılması gereken, sosyal hizmetin kamusal bir hizmet olarak sunulması, ihtiyaç duyan herkesin ayrımsız şekilde, ücretsiz, eşit, nitelikli ve anadilinde hizmete ulaşmasının sağlanması için politikalar üretmektir. Oysa yıllardır izlenen politikaların her adımında sosyal hizmetler, AKP’nin ideolojik bakışı ve ihtiyaçları üzerinden şekillendirilmekte, hizmete ihtiyaç duyan kesimlerin ihtiyaçları değil, AKP iktidarının ihtiyaçları ön planda tutulmaktadır” denildi.
“ÇOCUK KORUMA SİSTEMİNE ACİL İHTİYAÇ”
Açıklamada, “Çocukların her türlü şiddet, ihmal ve istismardan korunması başta olmak üzere çocukların temel haklarının korunması, sağlıklı ve haklarına saygı gösterilen bir ortamda yetişmelerinin sağlanması devletin sosyal hizmet görevlerinin en başında gelmektedir. Bunun sağlanabilmesi için ise çocukları anne karnından 18 yaşını doldurana kadar her aşamada kurumsal olarak sarmalayacak, koruma ve önleme hizmetlerini önceleyen, erken uyarı sistemine dayalı, çocukların karşılaşabilecekleri riskleri en aza indirebilecek, herhangi bir istismar durumunda ise en hızlı ve etkili şekilde çocuğu koruyabilecek bir çocuk koruma sistemine acil olarak ihtiyaç bulunmaktadır” ifadelerine yer verildi.
Açıklamaya şöyle devam edildi:
“Oysa bugün çocuklar açısından karşı karşıya olduğumuz tablo, böylesi bir koruma sisteminden çok uzakta olduğumuz bir tablodur. Tüm çocukların korunması, eksiklerin tespit edilerek giderilmesi ve diğer kurumların koordinasyon içinde çalışmasını sağlamakla görevli olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıdır. ASPB’nin ise çocuklarla ilgili yürüttüğü hizmet politikaları ihtiyacı karşılamaktan çok uzaktır. Çocukların korunmasına yönelik bütünlüklü bir Çocuk Koruma Sistemi bulunmamaktadır. Bakanlığın elinin değdiği, çocukların korunmak üzere yer aldığı kurumlardaki hizmetlerle ilgili ise endişemiz büyüktür.”
“GERİCİ POLİTİKALAR HİZMETLERİN ESASINA YERLEŞTİRİLİYOR”
Açıklamada, çocuk evleri ve vakıflar hakkında şunlar dile getirildi:
“Özellikle Çocuk Evleri, Sevgi Evleri olarak yapılandırılan kurumlarda neler yaşandığı tamamen kapalıdır, çocuk örgütlerine dahi açık değildir. Çocuklara yönelik hizmetler sayısız protokollerle vakıflara açılmıştır. Bakanlık, protokoller eliyle kendi işini hangi kriterlere göre çalışacağını kontrol edilemeyen vakıflara devretmekte, bu alandaki denetimi ortadan kaldırmakta, çocukları vakıfların insafına terk etmektedir. Bu devrin sonucunun ne olduğunu Ensar Vakfı başta olmak üzere birçok örnekten biliyoruz.
Yine bu alanda yaygın olarak Diyanet İşleri Başkanlığı ile yapılan protokollerle ve çeşitli görevlendirmelerle, din görevlileri çocuklara yönelik hizmetlerde çalıştırılmaktadır. Meslek elemanı sayısı oldukça yetersizken, din görevlisi artırılmakta, çocukların rehabilitasyon süreci din görevlilerine bırakılmaktadır. Gerici ve muhafazakar politikalar toplumsal yaşamın tamamına olduğu gibi hizmetlerin esasına da yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Tüm bu tablo ise çocuklara ilişkin mevcut kaygılarımızı daha da artırmaktadır. ”
“KADINA YÖNELİK ŞİDDET, SOSYAL HİZMETLERİNDEN ÖNEMLİ ALANLARINDAN”
“Yine kadın erkek eşitliğinin sağlanması, kadınların sosyal, siyasal ve ekonomik alanda karşılaştıkları ayrımcılığı gidermek, kadına yönelik şiddetin önlenmesinden ve şiddete maruz kalan kadınların her düzeyde korunması sosyal hizmetlerin önemli alanlarından biridir. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM)nün bütçesi 2014’ten bu yana azalırken, kadınlarla ilgili izlenen hizmetlerde kadın erkek eşitliği politikası temeli yoktur; metinlerden eşitlik ifadeleri ayıklanmıştır, kadını değil aileyi temel alan politikalar hizmetlerin esasına yerleştirilmiştir. En can yakıcı sorunlarımızdan biri olan kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve kadınların korunmasında ise sorunlar giderilmemiş, devam etmektedir” denilerek şunlar kaydedildi:
“Kadınların başvurularını kolaylaştıracağı iddiasıyla kurulan ve tek kapı sistemine dayalı Şiddet Önleme Merkezleri hizmeti kolaylaştırmamıştır. Aksine, ŞÖNİM’ler kurulduğundan itibaren kadınlarla ilgili çalışan kadın örgütlerinin ve belediyelerin bağımsız çalışabilme olanakları ortadan kaldırılmanın aracı olarak hizmet görmüştür. Sosyal yardımlar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesinde en yüksek kalemi oluşturan alandır. Sosyal yardımlar uzunca bir zamandır, uygulanmamaktadır” diyerek sözlerini tamamladı.
(HABER MERKEZİ/ANKARA)
Yoruma kapalı.