Alevi Haber Ajansi

16 yaşında Gazi’de annesini kaybeden Bingöl: 23 yıldır adalet yerini bulmadı-VİDEO

PİRHA – 12 Mart 1995 tarihinde Gazi Mahallesi’nde  22 kişinin devlet güçleri tarafından öldürüldüğü katliam 23. yılında. Katliamda hayatını kaybeden Fadime Bingöl’ün kızı Müşerref Bingöl, “İstanbul içinde farklı bölgelerde yaşayan insanlar darbeyi yeni görmüş olabilir ama biz 95’ten bu yana aynı ortamda yaşadığımız için, okula işe gelip giderken araçlardan indirilip sürekli kimlik soruyorlar. Yıllardır bunları yaşadığımız için bizim için çok fark eden ve değişen bir şey yok” dedi. 

İstanbul’da Gazi Mahallesi’nde 12 Mart 1995 tarihinde 22 kişinin devlet güçleri tarafından öldürüldüğü katliamın üzerinden 23 yıl geçti. Güvenlik gerekçesiyle 3 şehir gezdirilen dava, sadece iki polisin 4 yıl 32 ay hapis cezası almasıyla sonuçlandı. Verilen bu cezalar ise ailelerin acılarını daha da katmerleştirdi.

Gazi Katliamı’nda hayatını kaybettiğinde 40 yaşındaydı Anne Fadime Bingöl. 16 yaşında tek kız çocuğu vardı. Şimdi kızı annesinin yaşında ve onun anılarıyla yaşıyor. Müşerref Bingöl, annesinin bıraktığı Alevilik kimliğini sürdürmeye çalışıyor . “Annem yürekli ve mücadeleci bir insandı. Zalimin zulmüne biat etmez bir Alevi gibi yaşardı” diyerek bir kez daha mücadele vurgusu yapıyor.

Gazi Katliamı’nda hayatını kaybeden Fadime Bingöl’ün kızı Müşerref Bingöl ile konuştuk.

Bingöl, katliam yapılmadan önce Gazi Mahallesi’nde bir katliam havasının olmadığını, mahallenin sakin ve huzurlu olduğunu söylüyor.

Mahallenin güvenli olduğunu kaydeden Bingöl, “Gazi olaylarından önce kapılarımıza kilit vurmadan yatardık. Gazi olaylarından önce demir kapılar yoktu. O geceye kadar gayet güvenli bir mahalleydi” diyor.

“GAZİ’DE BİZE DE DARBE YAPTILAR ASLINDA”

Gazi Katliamı sırasında liseye giden Müşeref Bingöl, katliam gününü şöyle anlatıyor.

“Akşam kahvelerin taranmasıyla olaylar başladı. O gün maç vardı. Bundan dolayı insanlar çoğunlukla kahvelere gitmişti. Bilinmeyen kişiler tarafından kahvelerin taranmasının ardından, medyada ‘Alevi dedesi öldürüldü’ denilerek insanların kışkırtılmasıyla olaylar iyice büyüdü. Polisin gelip müdahale etmemesi, vurulan insanlara sahip çıkmaması, karakol yürüme mesafesine 5 dakikalık olmasına rağmen polisin yarım saatlik bir sürede gelmemesi, olayların büyümesine neden oldu. Basında sürekli ‘Alevi dedesi öldürüldü, Aleviler kahvede tarandı’ denilerek haberler yapılması, olayları bu yöne sevk etti. Bundan dolayı insanlar toplandı. Bize de darbe yaptılar aslında. Nasıl ki devlet diyor bize darbe yaptılar. Sokağa çıkanlara sahip çıkıyorsa. O günde mahallemize darbe yaptılar, saldırdılar. Biz mahallemize sahip çıkmak için sokağa çıktık. Ama biz terörist ilan edildik.

“HER ŞEY İŞKENCEYDİ”

O gece ben evdeydim. Annem ve babam cem evinin olduğu yere gittiler. Orada toplandılar ve orada kaldılar, o sırada da ben evdeydim. İnsanlar yaşananları merak ediyordu. Sonuçta televizyonlarda Alevi dedesinin vurulduğu söyleniyordu. Senin kimliğine, kişiliğine bir saldırı var. Sende ister istemez evde duramazsın. Akşam annem ve babam eve geldiler. Sabah kalktım okula gittim. Okul çıkışı eve geldim ve ailemle birlikte yürüyüşe gittik. Yürüyüşün yapılacağı yerde insanlar sakin bir şekilde bekliyordu. Çok büyük bir kalabalık vardı. Ondan sonra hepimiz aşağı doğru yürümeye başladık. Çünkü karşı sokakta, buraya yakın bir mesafede, insanları katletmişlerdi. Oraya doğru yürüdük ondan sonra taramaya başladılar. O zaman çok kötüydü, resmen bir savaş alanı gibiydi. Kulaklarımızın dibinden kurşunlar geçiyordu. Bizim elimizde ne taş nede sopa vardı. Annem benimle babamı görmek için o sırada yüksek bir merdivene çıkmıştı. Annemin elinde de ne taş nede sopa vardı. Hiçbir şey yoktu.

Annem merdivenin üstünde duruyordu. Karşıdan hedef alınarak katlediyorlar. Katili de Adem Albayrak, cezasını çekmedi. Annemin vurulduğunu bir komşumuzdan duydum. Herşey bir işkenceydi. Cenazemizi almak için günlerce bekledik.”

“SALDIRILAR VE ZULÜM DEVAM EDİYOR”

Gazi Katliamı’ndan sonra başlayan mahkemeler ise can güvenliği gerekçe gösterilerek bir şehirden başka bir şehire aldırılmış.

Müşeref Bingöl, mahkeme sürecini ise şöyle anlatıyor;

“Polislerin can güvenliğini gerekçe göstererek mahkemelerimizi oraya aldırdılar. Oralarda bize saldırdılar. Yol boyunca otobüslerimizi taşladılar. Şoförlerimiz yaralandı. Her mahkemeye gittiğimizde bize saldırdılar. Her zamanki gibi halen saldırıları zulümleri devam ediyor. Polisler ceza almadı, adalet yerini bulmadı. İki polis ceza aldı. Bunlarda çok kısa cezalardı. Bir yıl 6 ay gibi çok kısa süreli cezalar verildi” dedi.

“MÜDAHALE OLMADIĞI İÇİN OLAYLAR BÜYÜDÜ”

“O güne dönüp bakınca buranın yani Gazi Mahalesi’nin özel seçilmiş bir bölge olduğunu düşünüyorum” diyor Bingöl ve şöyle devam ediyor.

“Alevilerin yoğunlukta yaşadığı bir mahalle olduğu için seçildi. Buraya saldırı olduğu zaman polis müdahale etmiyor. Medyada bunu yaptığı haberlerle tetikliyordu. İnsanlar yaralı olduğu zaman gereken yapılsaydı olaylar engellenebilirdi. Ama insanlar yaralı sokakta bekletildiği için ve müdahale edilmediği için olaylar büyüdü.”

“MAHALLEDEN GÖÇLER BAŞLADI”

Yıllarca yaşadığı mahallede kapılarını kilitlemeden yaşadıklarını söyleyen Müşerref Bingöl, şimdilerde ise kendilerini güvende hissetmediğini söyleyerek, “Kendimizi bu günde güvende hissetmiyoruz. Çünkü o dönem mahallemiz çok güvenliydi. Belirtiğim gibi o dönem evlerimizin kapılarını kilitlemeden rahatlıkla uyuyabiliyorduk. Ama bu gün çelik kapılarımız kırılıyor. Mahalleden insanlar göç etmek zorunda kalıyor. Burada yaşayan insanlar tedirgin oldu. Evlerini satmak zorunda kaldılar. Çünkü burada canımıza kast edildi” dedi.

“95’TEN BU YANA DARBE KOŞULLARINDA YAŞIYORUZ”

Müşerref Bingöl, 1995’ten bu yana bir darbe yaşadıklarını belirtiyor. Bingöl, “İstanbul içinde farklı bölgelerde yaşayan insanlar darbeyi yeni gömüş olabilir ama biz 95’ten bu yana aynı ortamda yaşadığımız için okula, işe gelir giderken araçlardan indirilip sürekli kimlik soruyorlar. Bir kafede başka alanda oturduğumuz zaman sürekli kimlik kontrollü yapılıyor. Biz hep aynı ortamda olduğumuz ve yaşadığımız için bizim için çok fark eden ve değişen bir şey yok” ifadelerini kullanıyor.

“ADALET YERİNİ BULMADI”

“23 yıl önce olduğu gibi bu gün de adalet istiyoruz. Bu davanın mahşere kalmasını istemiyoruz” diyerek adalet çağrısını yineliyor Müşerref Bingöl.

Bingöl, “Failler belli, meçhul değil, ayan beyan ortada ama cezalandırılmadı. Adalet yerini bulmadı. Bunu Alevilere yönelik bir saldırı olarak adlandırmak istemiyorum. Çünkü 95’te burada Ailevisi ve Sünnisi birlikte sokaktaydı. Birlikte yaşıyorlardı. İlişkileri çok iyiydi. O gün Alevi komşusu vurulurken Sünniler kapılarını kapatıp evlerine girmediler. Burada bir ayrıştırma yapılmaya çalışılıyor. Ama bunu kimse başaramadı. Alevi ve Sünni biz burada her zaman iç içeyiz. Burada öyle bir çatışmayı başlatamadılar. Bunun için çok mücadele verdiler ama başaramadılar” şeklinde konuşuyor.

Müşerref Bingöl son olarak annesine ilişkin aklında kalanları ise şöyle anlatıyor:

“Annem yürekli ve mücadeleci bir insandı. Zalimin zulmüne biat etmez bir Alevi gibi yaşardı. Cemevine giderdi cemlere katılırdı. Köyden şehre gelmiştik. Ama burada da Aleviliğimizi yaşamaya çalışıyorduk. Hatta annem hep söylerdi. Okulda sorarlarsa Alevi olduğunu söyle. Bunu bir ayırım olarak değil kendimi, Aleviliği tanımam için söylerdi.”

Bingöl, 12 Mart’ta yapılacak anmada herkesin Gazi Şehitleri pankartının arkasında toplanması ve şehitlerine sahip çıkması çağrısında bulundu.

Sevim KAHRAMAN – Semra ACAR / İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak