PİRHA-8 Ağustos 1938’de yaklaşık 100 köylü, Zini Gediği’nde katledildi. Zini Gediği Katliamı tanığı Yadigâr Gökdemir, “Askerler insanları Zini Gediği’nde kurşuna dizerek öldürdüler. Bizi trenlere bindirdiler Balıkesir’e gönderdiler. Bu süreçte çok zor şartlarda yaşadık. Aç kaldık, susuz kaldık” dedi.
8 Ağustos 1938’de Erzincan’ın Munzur’a bakan bir dağ köyünde, Surbahan ve çevre köylerden toplanan yaklaşık 100 köylü, saatlerce aç, susuz yürütülerek “yasak bölge” ilan edilen Erzincan Zini Gediği’nde kurşuna dizildiler. Mezarları hiç olmadı; kurda kuşa yem olmak üzere dağ başında toz ve toprak içerisinde öylece bırakıldılar.
Uzun yıllar boyunca Zini Gediği bölgesine gidilmesi yasaklandı, geride kalanlar yakınlarının kemiklerine sahip çıkamadı, yas hep devam etti. Geride kalan aileler köyleri boşaltmak zorunda bırakıldı; Balıkesir ve Edirne başta olmak üzere hiç bilmedikleri, tanımadıkları illere 10 yıl geri dönmemek şartı ile sürgüne gönderildiler.
92 yaşındaki Zini Gediği Katliamı tanığı Yadigâr Gökdemir, yaşananları PİRHA’ya anlattı.
“O ZAMANLAR ÇOK ÇİLE ÇEKTİK”
Zini Gediği Katliamı tanığı Yadigâr Gökdemir, “Askerler köydeki erkekleri toplayıp bir ahıra götürdüler. Daha sonra askerler insanları Zini Gediği’nde kurşuna dizerek öldürdüler. Katliamdan sonra Erzincan köprüsünde 15 gün kaldık, ondan sonra da bizi İliç köprüsüne sürdüler. 1 ay da orada kaldık. Bizi trenlere bindirip Balıkesir’e gönderdiler, herkesi bir tarafa dağıttılar. Bizi Susurluk’ta bir köye, ardından da bir Çerkez köyüne verdiler. Annemle birlikte 9 kişiydik. O zamanlar çok çile çektik. Bu süreçte çok zor şartlarda yaşadık, aç kaldık, susuz kaldık” dedi.
Cihan BERK/ERZİNCAN
Yoruma kapalı.