Alevi Haber Ajansi

Zeynel Kete: Kantarma pirlerinin diliyle deyiş söylemek katliama cevap olacaktır

PİRHA- Maraş Katliamı’na ilişkin kaleme aldığı yazıda, Rıza toplumuna karşı zor ve şiddetin üst düzeyde olduğunu belirterek, Maraş’ta Alevilerin iktidara bulaşmadan zamanın devletçi zihniyetlerine rağmen Rıza toplumu değerleri ile yaşamını devam ettirdiğini hatırlattı. Maraş Katliamı’na bu çerçevede bakılması gerektiğini vurgulayan Kete, “Maraş, Kürt Alevilerin yoğunlukta yaşadığı Rêya Heq Alevi coğrafyasıdır” dedi. Kete ayrıca anmalarda Kantarma pirlerinin, analarının dilinden deyiş, gulbang okunmasının da katliamlara cevap olacağının altını çizdi. 

Şıx Çoban Ocağı pirlerinden, Demokratik Alevi Derneği Adana Şube Eşbaşkanı Zeynel Kete, Maraş Katliamı 41. Yılında lanetlenirken, katledilenler anılırken bir yazı kaleme aldı.

Kete, “Alevilere yönelik yapılan katliamlar da katliamın yapıldığı zaman ve mekanı hesaba katmadan yapılan bir tartışma ya da değerlendirme hakikatten uzak, amacından saptırılmış ve katliamı yapanların cesaretlenmesine ortam hazırladığı gibi katliamlara devam etme eğilimlerini canlı tutmasına neden olmuştur” diyerek bir uyarıda bulundu.

Alevilere yönelik taciz, tecavüz, sürgün, gözyaşı, savaş ve katliamların yeni olmadığını belirten Zeynel Kete, “Söz konusu Alevi sürekli olunca ötekileştirmek için her dönem bir dil geliştirilmiştir” dedi.

“Günümüzde Rıza toplumlarına karşı zor ve şiddet tekeli en üst düzeyde kendisini göstermektedir. Rıza toplumu mensupları sürekli bir zulüm katliam ile karşı karşıyadırlar. Bu aynı zamanda hak ve hakikat mücadelesine yönelik bir inkar ve imha siyasetidir” diyen Kete, genelde Alevilere, özelde ise Maraş katliamına bu perspektifle bakılması gerektine işaret etti.

Pir Zeynel Kete’nin yazısı şöyle:

“Alevilere yönelik yapılan katliamlar da katliamın yapıldığı zaman ve mekanı hesaba katmadan yapılan bir tartışma ya da değerlendirme hakikatten uzak, amacından saptırılmış ve katliamı yapanların cesaretlenmesine ortam hazırladığı gibi katliamlara devam etme eğilimlerini canlı tutmasına neden olmuştur.

Her insan veya Topluluk üzerinde yaşamını var ettiği, varlığını devam ettiği, üzerinde doğup büyüdüğü, rızkını gayretle temin ettiği, kültürel kimliğini kazandığı mekanlar, kimliğin oluşumunda birinci derecede belirleyicidir. Zaman içerisinde insan bilgi ve becerisi ile beraber kendisini var eden değerlerini kutsamaya başlar. Doğal olarak insanın maddi manevi değerlerinin görünür olduğu mekanın ismidir coğrafya.

“ALEVİLERE YÖNELİK KATLİAM, TECAVÜZ, SÜRGÜN YENİ DEĞİL”

Kuşkusuz Alevilere yönelik taciz, tecavüz, sürgün, gözyaşı savaş ve katliamlar yeni değildir. Bizim Nahak toplum diye tanımladığımız (kapitalist uygarlık toplumu) katliamlar, savaşlar, sürgünler tarihidir. Bu Nahak toplum savaş ve zor uygulamalarını çeşitli ideolojik kılıflarla (düşman, Cihat, kafir, zındık,) söylemleri ile meşhur ulaştırır ve kendini var eder. İnkârcı anlayışın tekçi zihniyeti esas alan yapılanması zamana ve mekana uygun söylem ve kılıflarla sürekli ötekilere karşı kendini inşa eder, kendini gösterir bu bakımdan net bir kılığı yoktur kılıksızdır.
Söz konusu Alevi sürekli olunca ötekileştirmek için her dönem bir dil geliştirilmiştir. İmparatorluklar döneminde mülhit, kafir, zındık denilerek, katli vacip denilerek, günümüzde ise ulus-devlet anlayışlarının sınırını çizdiği dinselleştirme şeklinde ve egemen ulusun kültürü içine alma tarzında katliamlara zemin hazırlanıyor.

“RIZA TOPLUMUNA KARŞI ZOR VE ŞİDDET ÜST DÜZEYDE KENDİNİ GÖSTERİYOR”

Genellikle Rıza toplumunun dışında kalanlar ve özelde Aleviler olunca devamlı bir zor tekeli ile karşı karşıya kalınmıştır. Günümüzde Rıza toplumlarına karşı zor ve şiddet tekeli en üst düzeyde kendisini göstermektedir. Zor ve şiddet tekeli devletçi anlayışlar açısından olumludur; gericiliğin önlenmesi modernlik, yenileşme, çağdaşlaşma, uygarlık medenileştirme şeklindedir. Bundan hareketle Rıza toplumu mensupları sürekli bir zulüm, katliam ile karşı karşıyadırlar. Bu aynı zamanda hak ve hakikat mücadelesine yönelik bir inkar ve imha siyasetidir.
Genelde Alevilere özelde ise Maraş Katliamı’na bu perspektifle bakılırsa sorunları daha bilince çıkarmış olur ve aynı zamanda inkar ve imhaya karşı direnen inanç gerçekliği her zeminde kendini var eder, tarihsel hakikatinden güç alarak kendisini güncelleştirir yani ezeli ve ebedi anda birleştirir.

“MARAŞ KADİM BİR COĞRAFYADIR”

Maraş Katliamı’na da bu çerçevede bakmakta fayda vardır. Zaman 70’lerin sonu 80’lerin başı, mekan ise Kürt Alevilerin yoğunlukta yaşadığı Rêya Heq Alevi coğrafyası. Rêya Heq Alevi tarihi açısından Maraş kadim bir coğrafyadır. İktidara bulaşmadan zamanın devletçi zihniyetlere rağmen Rıza toplumu değerleri ile yaşamını devam ettirmiştir. Bu değerlerini zakirleri, ozanları, pirleri, mürşitleri Ana kadınları, dervişleri, Hak ve Hakikat arayışçıları ile dilden dile gönülden gönüle, tambur (bağlama) ile edep Erkan ile Ocak örgütlenmeleri ile aşiret kültürleri ile bugüne kadar getirmişlerdir. Maraş kendine has otantik yapısını koruyarak direnen inanç gerçekliğini bugüne kadar taşıyan önemli halkalardan biridir, bu gerçeklik yaşanan krizi çözebilecek gücü kendi içinde barındırır, asıl korktukları da buydu. Bölge halkı kendi gerçekliği ile bütünleşme gayretini görünür kılıyordu. Süreğin geleneğini takip eden o Sarp dağların filozofları bilgeleri Xızır’ın dili olan Ana dilleri ile yol erkanlarını yürütmüş, cemlerinde haykırmış, duazlarını, avazlarını, gülbanklarını, bu dille bugüne devriye etmişlerdir. Bu kültürü bugüne taşıyan son temsilcileri hala yaşamaktadır, Kantarma pirleri Alevi filozoflardır. Her biri yaşayan bir tarihtir, canlı mushaftır, Bu köylerdeki her hane doğal bir inanç akademisi gibidir, dergahtır, hakkın görünür olduğu mekanlardır. Bu topraklarda yaşayan bilgelerimiz Hak kelamını güncelleyerek günümüzün ozanlarına devriye ettirdiler, bu güçlü kültür havzası tekçi zihniyetleri korkutmuş olmalıdır.

70’lerden 80’lere doğru bölgede yaşanan gelişmeler karşısında Rêya Heq Alevileri neden? Nasıl? Niçin? Niye? Kim ve ne yapmalı? Nasıl yapmalı? Kiminle yapmalı? gibi sorulara kendi tarihsel gerçeklikleri ile zaman ve mekanın ruhuna uygun çözüm arayışları için gayret içine girdiler. Tarihlerine, kendilerini var eden herdo dervêşe karşı dara durmuşlardı.
Biliyorlardı ki bir kültür bir Rıza toplumu kültürü bir coğrafyada kök salmış ise kendi varlığını, birliğini, dirliğini Kemaletini oluşturmuşsa, uzun süre yaşamışsa, devletlere rağmen Derya toplumunda ısrar etmişse bu dokuya uymayan bir uygarlık burada kolay kolay kök salmaz.

“VERİMLİ TOPRAKLAR ALEVİLERİN ELİNDEYDİ”

Maraş coğrafya olarak stratejik bir noktadadır. ‘Coğrafya kaderdir’ sözü Maraş için de geçerlidir. Bir ayağı Akdeniz’de ovada bir ayağı iç Anadolu’da oradan Karadeniz’e ulaşmakta, Adıyaman, Antep, Mardin hattında başta Bağdat olmak üzere birçok ekonomik pazarla ilişkilenmiş ipek yolu yolcularına mihman olmuş bir mekan. Bölgede başta tarım, hayvancılık, ticaret, tekstil, verimli toprakların bir kısmı Rêya Heq Alevi mensuplarının elindeydi. Özellikle Elbistan ovası ve Pazarcık belirleyiciydi. Ayrıca Adıyaman Antep, Malatya hattı ile Dersim’le ilişkiler sürekli sıcak tutulmuş, yol önderleri, Ocak evlatları, Hak ve hakikat mücadelesinde yol yürüyenler bu hatta devamlı git geller yaşayarak Hak ve Hakikat arayışını canlı tutmuşlardır.

“MARAŞ KATLİAMI CUMHURİYETİN TÜRK İSLAM SENTEZİNE EVRİLMESİNİN SONUCUDUR”

Maraş Katliamı Cumhuriyet modernitesinin Türk İslam sentezine evirilmesinin bir sonucudur. Katliam planlanarak yapılmıştır. Dönemin söylemleri, aktörleri değişse de, senaryo aynı senaryo, yönetmen aynı yönetmen sadece aktörler farklı. Katliamdan 15-20 gün önce bir takım kişilerin çeşitli kurumlarda görevli olduklarını söyleyerek Kürt Alevî mahallelerinde nüfus sayımı adı altında demografik yapı kontrol edildiği, adreslerin belirlendiği, evlere yeni numaralar verildiği, hanelerdeki nüfus sayısına varıncaya kadar belirlendiği mahkeme tutanaklarına geçmiştir.

“MARAŞ KATLİAMI İNSANLIK ADINA KARA BİR LEKEDİR”

Maraş Katliamı insanlık adına bir kara lekedir. Başta Rêya Heq Alevi inancının mensupları olmak üzere, bölgede emek, barış, demokrasi, insan hakları mücadelesi veren, tüm oluşumların yaşananlara karşı bir duruşu oldu, zulme karşı hakikat ve özgürlük için meşru mücadele yolları denendi. Bundan dolayı yüzlerce tutuklama, gözaltı, mahkumiyet kararları oldu. Biz inanıyoruz ki İslamiyet’in Hak ve Hakikat arayışını esas alan Sünni canlarımız, ayrıca yıllarca bu coğrafyada Karacaoğlan’dan, Dadaloğlu’ndan, Seyrani’den türküler, deyişler söyleyen, kemalet sahibi, “önce insanı yaşat ki yaşayasın” hakikatine rıza gösteren Türk dostlarımız da bu yaşananlardan rahatsızdırlar. Doğru zamanda Hak kelamını söyleme zamanıdır. Zamanın ruhu kendilerinden bir sorumluluk bekliyor, çünkü hakikatin bir tek yüzü vardır. Hangi dinde, hangi inançta, insanı öldürme, taciz, tecavüz hakkın emridir. Masum-i pak olan evlatlarımızın kanları hala kurumadı, Analarımızın havarları gök kubbede yankılanmaktadır.

“KANTARMA PİRLERİNİN, ANALARININ DİLİYLE DEYİŞ, SÖYLEMEK KATLİAMLARA CEVAP OLACAKTIR”

Son yıllarda Alevi Bektaşi kurumları her yıl Maraş’a giderek Alevî yol erkanı esas alınarak anma, farkındalık yaratma çalışmaları yapmaktadır. Bu anmalarda doğru bir tarihsel yöntemle ele alındığı konusunda eksikler olduğunu düşünüyorum. Alevî inancı tarihselliği içinde anlaşılabilmesi için öncelikle dili ve etnik yapısı farklı olan sürekleri bilmek, görünür kılmak, o süreğin dili ile erkan yürütmek hakkın emri rızasıdır. Yetmiş iki aleme bir nazarda bakmak için, yetmiş iki alemin diliyle duaz, gulbank, deyiş söylemek çok mu ayrıştırıcı olur. O mahallelerde katledilen analar hangi dille hakkı çağırıyorlardı? Ne zaman düşündüğümüz gibi, anlattığımız gibi, deyişlerdeki hakikati görünür kılacağız. Bilinmelidir ki, Alevi inancının temel kavramlarına bakarak, oluşum süreçlerini, zaman ve mekanını öğrenebiliriz. Sadece ve sadece Alevi deyişlerindeki kavramların manasını bilince çıkarmak bile bir hakikat inşa etmeye yeter de artar bile. Bu manada Kantarma pirlerinin analarının diliyle söyledikleri bir iki deyişi, duazı, gulbangı söylemek katliamlara bir cevap olacaktır.

Katliamın yapıldığı günden bugüne Maraş yüreklerde kabuk bağlamayan bir yaradır. Maraş Katliamı’nda hakka yürüyen canlarımızın anılarının önünde dardayız.

(HABER MERKEZİ)

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak