PİRHA- Zakir Fahrettin Aksünger, Hakk’a yürüme erkanlarına Alevi inancında olmayan uygulamaların dahil edilmesini eleştirdi. Aksünger, “Yolu kuranlar ne demiş; ‘Gönül kalsın, yol kalmasın. Yol cümleden uludur’. Yol cümleden ulu ise o zaman gerçekten bizim önce kendi özümüze bakmamız gerek. Biz ne yapmaya çalışıyoruz?” diye sordu.
Zakir ve aynı zamanda bağlama eğitmeni olan Fahrettin Aksünger, Hakk’a yürüme erkanlarında Sünni geleneklerin uygulanmasını eleştirdi. Aksünger, müzisyen Engin Nurşani’nin Hakk’a yürüme erkanını da hatırlatarak, Alevi inancında olmayan ritüellerin, mevcut sistem tarafından dayatıldığını ifade etti.
“HAKK’A YÜRÜRSEK BİZİ HİÇ KİMSEYE TESLİM ETME”
Zakir Fahrettin Aksünger, Alevi inancı gereği Hakk’a yürüme erkanı konusunda doğru tavrın sergilenmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Ozanlarımız bu konuda bana göre çok yetersiz. Mesela bundan iki hafta önce amcam Hakk’a yürüdü. Sonrasında çok eski iki arkadaşım gelip ‘Biz karar verdik, bizim akrabalarımız da Hakk’a yürüdü ama İslami inanca göre cenaze namazı yapıldı. Biz, cenaze namazı istemiyoruz. Biz Alevice, senin yaptığından istiyoruz. Vasiyet ediyoruz, biz Hakk’a yürürsek sen, bizi hiç kimseye teslim etme’ dediler. O yüzden bizim göz önünde olan kişiler, örneğin Kalan müziğin sahibi Hasan Saltuk’a yapılan şey çok terbiyesizce bir iş. Yani sen Anadolu’nun o kadar geçmişini, uygarlığını tanıtacaksın ve yaptığının dışında bir işlemle yürüyeceksin. Tamam, ocağı var. O zaman bu insanlar vasiyet yazabilirler; ‘Kardeşim ben seni de ocağı da istemiyorum’ diyerek…
Eğer ben Hakk’a yürürsem alsın bir can, iki tane nefes okusun üzerimde. Yani o insanlar, bizler o tavrı koyabiliriz. Biz bu tavrı koymadığımız sürece sorunlar devam edecektir.
“KURUMLAR MİNARESİZ CAMİYE DÖNMÜŞ”
Fahrettin Aksünger, Hakk’a yürüme erkanları konusunda kurum yöneticilerinin de sorumsuz davrandığını belirterek şöyle devam etti:
“Kurumlar, minaresiz camiye dönmüş. Fatiha’yı ister Arapça ister İngilizce ister Fransızca isterse Türkçe oku, sonuçta manası aynısı. O zaman bizim yeni bir dile ihtiyacımız var.
Can, Hakk’a yürüdü, geldi. Çar, anasıra yeniden dönecektir ve o çar, anasırda devriyesine devam edecektir. Ve bizim yolu kuranlar da devriyelerde bunları ifade etmiştir. Ama bugün dedelerimiz ne yazık ki bu kendi öz inancından, edebiyatından, felsefesinden bihaber olduğu için günü kurtarmak adına bize dayatılan neyse onu yapıyor.
“PİR SULTAN OLMAYA İHTİYAÇ VAR”
1826 Yeniçeri Ocağı yıkıldıktan sonra Alevi dergahlarına Nakşibendi şeyhleri atandı. Nakşibendi şeyhleri de o bölgelerdeki insanları, Alevi çocukları götürdü, eğittiler. Her birinin koltuk altına birer tane Kur’an verdiler. Alevi köylerine gönderdiler, Sünni İslam inancını Alevilerin içine koydular. Bugün de bunu yaşayan o insanların torunları, ‘gerçek İslam biziz. Kur’an bizim’ demekte. Toplum da buna inanmış ya da inandırılmış. Dolayısıyla deli dolu insanların olması gerekiyor. Yani Hallaç gibi Nesimi gibi yanması gereken insanlara ihtiyaç var. Pir Sultan olmaya ihtiyaç var. Yoksa rutini biz idare edip ‘O incinmesin, bu incinmesin’ dememeliyiz.
Yolu kuranlar ne demiş, ‘Gönül kalsın, yol kalmasın. Yol cümleden uludur’. Yol cümleden ulu ise o zaman gerçekten bizim önce kendi özümüze bakmamız gerek. Biz ne yapmaya çalışıyoruz?
“DUYMADIĞIMIZ İFTARA KALMADI”
Fahrettin Aksünger, yaklaşık 20 senedir Hakk’a yürüme erkanlarında Yol’a hizmet ettiğini belirterek devriyeler okuduğunu aktardı. Aksünger, yaptığı hizmetin kolay olmadığını vurgulayarak şunları kaydetti:
“Yanı başımızdaki insanlardan duymadığımız söz, iftara kalmadı. Yani sen zenginsen, zengin bir insanın, Hakk’a yürüyen canın üzerine nefes okuduğunda hiç kimsenin ona gücü yetmiyor ama bir mazlum, bir garibanın üzerine okuduğum zaman beni defettiler. Ama zerre umurumda değil. Çünkü bunu yapanlar, bu yol içinde çok sıradan, bu yola zerre kadar emek vermeyen, kişiliği, karakteri olmayan insanlar. O zaman biz de Hallacı Mansur olarak yanmasını belki de daha fazla becermeliyiz.”
Cebrail ARSLAN/ANTALYA
Yoruma kapalı.