Alevi Haber Ajansi

‘Yedi cihan duysun biz ‘Hayır’ı örgütleyeceğiz’

Partisinin haftalık grup toplantısında konuşan HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Sanki boykot tartışılıyor gibi yaparak sinsice boykotu örgütlemeye çalışıyorlar. Yedi cihan duysun biz ‘Hayır’ı örgütleyeceğiz” dedi. Önder, ayrıca “Bu lafı atın fava bekleyin” dedi ve ekledi: “Üç vakte kadar PYD’nin ne kadar önemli bir müttefik olduğu ortaya çıkacak.”    

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), bu haftaki grup toplantısını Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder yaptı. Ankara, Manisa, Aydın gibi kentlerden çok sayıda izleyicinin katıldığı grup toplantısında konuşan Önder, HDP’ye yönelik eleştiri, tavsiye ve öneriler ile suçlamalara cevap verdi.

Önder’in konuşmasının satır başları şöyle:

“KÜRTLER SANDIKTA HESAPLAŞACAĞI GÜNÜ BEKLİYOR”

Bugün sevgililer günü; kesik bir kol gibi hep eksikliklerini omuz başında hissettiğimiz cezaevindeki bütün yoldaşlarımıza bir şiir armağan etmek istiyorum. Sevdayı bilmeyen kavgayı bilemez, kavgayı bilmeyen sevdayı bilemez.

DİSK’in 50’inci kuruluş yıl dönümüydü. Dün birçok yöneticimiz o toplantıya davet edildik. Emeğin ve mücadelenin coşkusunu hep birlikte yaşadık. Bu günlerde kekremsi bir eğilim var. HDP genelinde özelinde Kürt halkına her gün bilerek bilmeyerek tekrarlanan bir hakaret var. Birincisi ‘siz hayır kampanyasının içerisinde fazla görünmeyin. Diğer hayırcılarla yan yana gözükmeyen’ diye bir anlayışı bıkmadan utanmadan tekrarlıyorlar. Bu özünde Kürdü insandan saymamanın dışa vurumudur. Bilinç altında insandan saymadığı için seçmenden de saymıyor. Kürdün evi harabe edilmiş, kentleri haritadan silinmiş, postallarına en mahrem yerlerine girilmiş, ölüsü kırk gün yerde kalmış, aşından işinden canından olmuş, dayak yemeden gaz yemeden hesaplaşacağı bir günü bekliyor. O da bu sandığın kurulacağı gündür. Bu içinde mercimek kadar akıl olmayan ve kendini demokrat sayanlar da Kürde ‘sen ortada görünme bunu hayır çıkartalım’ aymazlığı içindedir.

“YEDİ CİHAN DUYSUN HAYIR’I ÖRGÜTLEYECEĞİZ”

İkincisi de HDP’nin içerisinde sanki boykot tartışılıyor gibi yaparak sinsice boykotu örgütlemeye çalışıyorlar. Ancak davarın önüne ekmek atarsan sözünü keser. Kürdü insandan saymamanın bir diğer boyuta bu. Ama yedi cihan duysun bu ‘Hayır’ı biz örgütleyeceğiz. Bu kibir deryasında boşa kulaç atanlarla bizim hiçbir işimiz olmaz. Ama halk mücadele edenleri gözünden tanıyor. Bu mesele bir hakiki olmak ya da hakiki olmama meseledir.

Sayın Binali bey, senden önce bir Davutoğlu Ahmet hoca vardı. O da 90’ların rüyasını gördü ve şimdi yerinde yeller esiyor. Senin ki için de tahmin etmeye gerekte yok. 16 Nisan günü ‘Hayır’ çıktığında senin başbakanlığın için de ‘Hayır’ çıkacak.

SEÇMEN İRADESİ VE DEMOKRASİ LAFLARINIZ BAYATLADI

Üç yıl önce yerel yönetim seçimleri yapıldı. Bu halk 100’e yakın belediyeyi bize teslim etti. Siz bu halk iradesini kanunsuz bir kararname ile iptal ettiniz. Demokrasi anlayışınızın neresine güveneceğiz. Başkanlarımız encümenlerimizi cezaevlerine doldurarak yerine seçilmiş değil, atanmış yöneticileri kayyum olarak atadınız. Onun da yaptığı ilk iş belediyeyi halk kapatmak oldu. Bizim hiçbir belediye eş başkanımızın kapısından muafız yoktu, kapası kapalı değildi. Şimdi Çanakkale geçilmez misali önüne TOMA’lar konulmuş. Onun için seçmen iradesi, demokrasi laflarınız bayatladı.

“IŞİD ALLLAH’A İNANIYOR O ZAMAN VAZ MI GEÇECEKSİNİZ?”   

Daha adını doğru dürüst söylemeye cesaret edemediğiniz için Cumhurbaşkanı ‘Halk bunu anlamadı’ diyor. Daha siz ismini koyamadınız halk nasıl anlayacak?

Başkanlık sistemini nasıl anlattı. Uzay mekiğini kullanma kılavuzu ondan çok daha anlaşılır bir şey; tutturmuşlar ‘HDP hayır diyor biz evet diyelim’ IŞİD Allah’a inanıyor siz vaz mı geçeceksiniz.

DAVA KONULARI KONUŞMAK KONUŞMAK KONUŞMAK  

Anayasa halkın iradesini iki şekilde korunur. Birisi yasama dokunulmazlığı ikincisi kürsü dokunulmazlığıdır. Birincisini kaldırdılar ama bunu demokrasiye uygun yapmadıkları için sırf HDP’yi bur referandum sürecinden uzakta tutmak için yaptıkları için biz karşı çıktık. Bizim mahkemeler aynı şekilde zindanlarda öyle ikinci adresimizdir. Fakat öbürü kürsü dokunulmazlığı dediğimiz şey yasayla indirilip kaldırılan bir şey değildir. O teminat altına alınmış demektir. Burada yaptığı konuşmayı dünyanın herhangi bir kara parçasında yapabilirim, burada söylediklerim için yargılanamam demektir. Ama milletvekillerimizin yargılandığı dosyalarda şiddetle ilgili herhangi bir şey çıktı mı. Peki nedir bunların içeriği konuşmak, konuşmak, konuşmak.

“AYM ÜZERİNDE BASKI KURULUYOR”

Şu kadar cesur iseniz, demokratik siyaset yapmaktan başka hiç bir şeyle itham edilemeyecek yoldaşlarımızı bırakın. Ak mı kara mı meydanlarda görelim.

AYM’nin daha önce bir kararı var. Bu şekilde milletvekilini içeri almanın halkın iradesini gasp etmek olduğunu söyledi. Buradan bütün yargıçlara seslenmek isteniyorum. AKP yeni bir icat çıkardı. Biz 8 seçilmiş arkadaşımız Diyarbakır’da DTK’nin kongresinde konuşmuşuz, demokratik özerklikle ilgili bir manifesto okunmuş ki bunu daha önce Meclis’e de teklif olarak sunmuştuk. Şimdi bunu yapmışız hakkımızda toplu fezleke hazırlandı. Fakat şimdi herkes için ayrı ayrı dava açıyorlar, yargıyı hızlandırıyorlar. Niye böyle yapıyorlar, bir an önce hepimize birer, ikişer ceza verip vekilliğimizi düşürmek. İşin yargılama aşamasını böyle bir cinlikle yapıyorlar, öte yandan AYM’yi de yavaşlatıyorlar. Buna daha önce ‘dur’ demiş olan bu kararı tekrarlayacak mahkemeye bu kararı vermemesi için her türlü baskıyı yapıyorlar. Ülke bir referanduma gidiyor bir partinin eş başkanları ve milletvekilleri rehin alınıyor buna da ‘demokratik bir referandum’ diyecekler. Tarih insanları kararları ile anar, tutumları ile anar ama bazen yapmadıkları ile de anar.

“7 HAZİRAN’DAN DAHA GÜÇLÜ ZULME DUR DİYELİM”

7 Haziran korkusuyla zulüm çıtasını yükselttikçe yükselttiler. Bunun da sonu vardır. Bu operasyonlar başta medyaya ama objektif medyaya gerçekten gazetecilik yapanlara yöneldiler. Ahmet Şık, FETÖ iddiasıyla tutuklandı. Aynı Şık’ı FETÖ daha önce tutuklamıştı. Kadri Gürsel’in, Ahmet Şık’ın, Özgür Gündem çalışanlarının cezaevinde ne işi var. Tutuklamayı bir saniye bile geciktirmeyenler, yüz gün geçmiş iddianameleri halen hazırlamış değiller. Bu 7 Haziran korkusuyla yapılan zulme dur demenin yolu 7 Haziran’dan daha güçlü bir cevap vermekten geçiyor.

Biz HDP ile yan yana gözükürsek fiyakamız bozulur diyenler değiliz. Biz direnen bu zulme ‘Hayır’ diyen CHP’li de olsa MHP’li de olsa taban tabana zıtta olsak yan yana omuz omuza durmaktan ancak onur duyarız.

“BUNLAR DARBECİLERDEN DAHA AĞIRINI YAPIYOR”

İnsanları aşından ediyorlar, bu ülkenin bilim insanlarını akademisyenlerini, doktorunun ekmeği ile oynuyorlar. Hiçbir kararname bunları halkın gönlünden ihraç edemez. AKP çizgisinin ortaya çıktığı günden bu yana sakız gibi çiğnediği bir laf vardır; ‘Biz batının bilimini alacağız ama ahlakını almayacağız.’ Bunlar sakız gibi çiğneyip durdular. Gelinen noktada ‘bunlar darbeci’ diye tutturuyorlar. Bu darbeciler neyi yapacaklarsa hepsini onlardan devre aldılar ve onlardan daha ağır bir şekilde yapıyorlar. Darbe olsaydı ilk bilim insanlarına yönelirdi, onları ekmeğinden ederdi. Bunlar da aynısını yapıyorlar, darbecilerinin ahlakını da olduğu gibi almaktan geri durmuyorlar.

“ÖCALAN’IN ÇÖZÜM YÜRÜYÜŞÜ KOMPLO İLE BOŞA ÇIKARILDI”

Yarın 15 Şubat, uluslararası komplonun yıl dönümü. Sayın Öcalan’la heyet üyesi arkadaşlarımızla çok onurlu hayatımızın en kıymetli sayfasına yazdığımız bir çalışma yürüttük. Ben bunu da sordum kendisine demişti ki; dönemin başbakanı Ecevit’in sözüne takılmıştı. İşte bu sözde meselenin hem uluslar arası boyutu hem de komplo boyutu saklı. Bu komplo bununla bitmedi, bunun bir devamı olarak da Sayın Öcalan demokratik çözüm, birlikte yaşama iradesini yaşatmak, bu ülkeyi bir yeryüzü bahçesine çevirmek için başlattığı yürüyüşü bu başkanlık hayaliyle ikinci bir komplo ile boşa çıkartıldı. Herkes biliyor ki barış elimizi uzatacak kadar yakınımıza gelmişti. Bunda en büyük emeği Sayın Öcalan’ın kendisi ve iradesiydi. Bizim bunu söylememize bu tanıklık ettiklerimizden sonra sizin engel olmanız mümkün değildir. Doğru gördüğünü söylemenin çok ağır vebali vardır. Hapisse hapis zulümse zulüm.

“BİZİM BARIŞ TALEBİMİZ ACZİN İFADESİ DEĞİLDİR”

Numan bey, Sayın Ahmet Türk’ün barış çağrısına bir cevap verdi. Numan bey bizi yanlış anlamış. ‘Geç kaldınız hadi başka kapıya’ bir üslupla revize etti. Bizim merhamet sofrasına oturduğumuz, ya da oraya müşteri olduğumuzu hiç kimse görmemiştir hiç kimse de görmeyecektir. Uğruna her türlü kaygımızı bir tarafa bırakacağımız bir şey vardır o da barış ve özgürlük. Numan bey, sanki bunun üzerimizdeki operasyonlarla odaklı bir şey olarak anlamış. Bizim barış talebimiz bir aczin ifadesi değildir, herkes bunu aklına böyle koysun. Bizim barış ısrarımız bu ülkenin geleceğine ortak vatana olan inancımıza duyduğumuz bağlığın gereğidir. Kimse bizim barış talebimizin ‘artık zamanı geçti’ diye yormasın bu siyasal çizgi başladığı günden bu yana ağır bedeller verdi ama barış için her şeyi yapma kararlığından bir gün vazgeçmedi. Henüz yakınken, vakit varken bu çözüm odaklı siyasete tekrar dönelim. HDP ve tüm bileşenleri bu siyasete katkı sunmaya hazır, dün bunu pratiğini yaptı. Bu konudaki her türlü rolümüzü oynamaya hazırız. Barış ve çözüm için aynı kararlılıktayız. Numan Kurtulmuş, mahcup olacak.”

BU LAFIMI FAVA ATIN BEKLEYİN

Figen Yüksekdağ’ın PYD meselesine dair cümlesini suç gibi yutturmaya çalışıyorlar ya, esas PYD’ye yaslanan bundan önceki hükümetti. Bu lafımı, gençlerin deyimiyle, fava atın bekleyin. Üç vakte kadar PYD’nin ne kadar önemli bir müttefik olduğu ortaya çıkacak.”

      

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak