PİRHA- Yazar Yaşar Seyman, savaşların son bulması için barış dilinin kullanılması gerektiğini söyleyerek, “Savaşın en çok yaraladığı ve vurduğu kadınlar ve çocuklardır. Savaş kadınları ve çocukları yok ediyor. O nedenle biz topyekün, siyasi düşüncemiz ne olursa olsun dört elle barışa sarılmalıyız” dedi.
Yazar Yaşar Seyman, Türkiye birliklerinin Suriye’nin İdlib kentinde bulunmasını, resmi açıklamalara göre 34 askerin yaşamını yitirmesiyle savaşın geldiği boyutu ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne ilişkin PİRHA’ya değerlendirmelerde bulundu.
“BARIŞ ANCAK BARIŞÇIL BİR DİLLE ÖRÜLÜR”
“Herkesin yüreğine ateş düştü” diyerek yaşanan kayıpları değerlendiren Seyman, “O annelerle empati yaptığımda dünyaya barıştan bakan bir kadın olarak barıştan yana olalım diyorum. Coğrafyamızın savaştan çok barışa gereksinimi var ve barış da ancak barış dili ile örülü. ‘Dünyada barış yurtta barış’ söylemi bir niyet de olsa çok önemli ve kadınların mutlaka sarılması gereken bir niyet. Ülkesini seven her insan barıştan yana olmalı. Barış da ancak sevgi dolu bir yürekle, barışçıl bir dille örülür. Çatışmacı bir dille ülkeyi yönetenler bizi çok vahim ve üzücü bir noktaya getirdi. Bulunduğumuz coğrafyada barışalım dersek ülkemizi de korunmuş oluruz” şeklinde ifade etti.
“SAVAŞ KADINLARI VE ÇOCUKLARI YOK EDİYOR”
“Dünya 10 yıl boyunca, kadına yönelik şiddeti, çocuklara yönelik sıkıntıları ve bir de göçü konuşacak” diyen Seyman, şunları belirtti:
“Savaşta en ağır bir şekilde etkilenen kadınlar ve çocuklardır. Bakın Edirne’ye. Kapıların ansızın açılmasının ardından bir umut oraya koşan göçmenlerin durumuna çok yandım, üzüldüm. Savaş kadınları ve çocukları yok ediyor. O nedenle biz topyekün, siyasi düşüncemiz ne olursa olsun dört elle barışa sarılmalıyız. Barış aslında savaştan çok zor bir şey. Barışı savunmak, barışı yaşama dönüştürmek için büyük bedeller ödeniyor. Bu ülkede “Barış davası” oldu. İnsanlar barışı savunurken can verdiler, cezaevlerinde yattılar ve hala içerideler. İnanın bu toprakların insanları savaştan çok yoruldu. Gittiğim her yerde barışa susamış bir insan kitlesi ile karşılaşıyorum. Bu da beni umutlandırıyor.”
“KADINLARIN BÜYÜK BAŞARI HİKAYELERİ VAR”
Kadın cinayetlerinin, yokluğa, yoksulluğa, yoksunluğa, yolsuzluğa dayandığına dikkat çeken Seyman, “Kadın cinayetlerinin tamamını politik cinayet olarak görüyorum. Bir ülkenin insan hakları karnesini çocuk ölümlerinden ve kadınların durumdan öğrenebiliriz. Günde 5 kadının öldürüldüğü, çocukların mağdur olduğu bir ülke gerçekliği var. Bunun yanında da kadınların büyük başarı hikayeleri var. 8 Mart mücadele günüdür. Ne diyorlar kadınlar; eşit işe eşit ücret, çalışma saatlerinin kısaltılması. Ne zaman diyorlar? 1856’da. Yıl 2020 ve aynı haklar geçerli. Bizler başarı hikayeleri ve mücadeleci kadınlar yaratacağız. Ama çoğu zaman biz bunu yapmıyoruz. Kadınım, başarı hikayesini yarım bırakıyoruz. Her şeye karşın çok umutluyum ve başaracağız” diye konuştu.
Türkiye’de yaşanan sorunların ancak hukuk devleti, özgür basın ve güçlü bir örgütlenmeyle çözüleceğine vurgu yapan Seyman, “Türkiye’nin geleceği aydınlık olacak ve Türkiye güzelleşecek” dedi.
Diren KESER/MERSİN
Yoruma kapalı.