PİRHA- Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğrencisi Dersimli Ersin Dargın ile yaptığı resimlere yönelik kısa bir sohbet gerçekleştirdik. Üniversitedeki eğitimini inşaatlarda çalışarak sürdüren Dargın, malzemeleri pahalı olduğu için çöpten topladığı kartonlarla resim yapıyor. Yaptığı resimlerde daha çok toplumsal sorunlara ve kaybolan kültürel değerlere yer veren Dargın, “Yaşanan haksızlıklara, hukuksuzluklara ve adaletsizliklere vicdanım el vermediği için bunu resim yaparak yansıtmak istedim” dedi.
HABERİN VİDEOSU
Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğrencisi Ersin Dargın, resim malzemeleri bir öğrenci bütçesine göre çok pahalı olduğu için, resmi çizdiği kartonları çöpten topluyor.
Dargın şöyle konuşuyor:
“Çöpten topladığım kartonlar benim işimi görüyor ve ucuza mal oluyor. Kağıt toplayıcılar ile rekabet halinde gibiyim. Elimde olan malzeme bittikçe özellikle market önlerindeki çöplerde buzdolabı, televizyon kartonlarını topluyorum ve işimi görüyor. Evde bunları belirli ölçülerde kesip resimde kullanıyorum. Ancak ben akrilik boya ağırlıklı olarak kullandığım için karton boyayı çekiyor ve resim yapmak zor oluyor. Bu da resmin o görsel parlak yönünü kaybettiriyor.”
Bu çalışmaların tamamı ise kolektif bir çalışmanın ürünü. Dargın, “Bir resmin düşüncesi ve çizimi bana aittir. Resmin boyalarını, fırçalarını arkadaşlarım alıyor ve aynı zamanda kendi mahallelerinden karton toplayıp getiriyorlar” diyor.
TOPLUMSAL OLAYLARI İŞLEMİŞ
Dargın, “Tarz olarak daha çok sürrealist ve kübik çalışıyorum ve bu tarzda kendimi daha iyi ifade ettiğimi söyleyebilirim. Resimlerimde ağırlıklı olarak daha çok toplumsal olayları işliyorum. Çünkü yaşanan bu haksızlıklara hukuksuzluklara karşı bir vicdan rahatsızlığı hissediyorum. Türkiye’nin vicdanını yaralamış bu olayları kimisi şiirle, kimisi kitapla ve kimisi türkü ile anlatmaya çalışırken ben de resim yaparak bu haksızlıkları anlatmaya çalışıyorum” diyor.
UĞUR KAYMAZ, BEHZAT FİRİK…
Bunlardan biri toplumun vicdanı ve karanlığında kaybolmuş Uğur Kaymaz ile Dersim’de 1981 yılında devlet tarafından yakılarak katledilen Behzat Firik kendisini en çok etkileyen olaylar olmuş. Tuvale ayrıca inşaatta çalıştığı dönemde yaşanan iş cinayetlerini, sıkıntılarını, maden işçilerinin çalışma koşulları ile unutulmaya yüz tutmuş köyleri yansıtmış.
MEŞK, SEPİ, ÇERÇİ…
Köylerde artık neredeyse çok az rastlanan yaylacılık ve çerçi kültürünü yansıttığı bir resmi ise şöyle anlatıyor:
“Resimde yer alan ve keçi dersinde yapılan ayran yayma aracına Dersim’de biz ‘Meşk’ deriz. Ve ayranı yaymak için üç ağaçtan yapılan mekanizmaya da ‘Sepi’ deriz. Daha sonra o yaylada kullanılan yün çadırlar vardı, orada kullanılan yine desenli halılar olurdu onu bugüne taşımak istedim. Yine sadece resimlerde bakıp anımsadığımız ‘Çerçi’ resmini yaptım. Çok eskiden köylerde bakkal, dükkan yoktu. Köydeki insanlar ya şehirlere gidip alışveriş yapardı ya da Çerçi dediğimiz kişiler at ile gelir ve herkes onlardan alışveriş yapardı. Özellikle biz çocuklar balon ve sakız için onları hep bekler ve geldiklerinde çok mutlu olurduk.”
“TÜRKİYE’DE SANATIN YAPILACAĞI ORTAM KALMADI”
Türkiye’de sanatın yapılacağı bir ortamın bile kalmadığını vurgulayan Ersin Dargın söyle konuşuyor:
“Toplumun ileri gelenleri, aydınlık yüzleri, yazarları, gazetecileri, akademisyenleri bunların hepsi gözaltına alınıyor ve hapse atılıyor. Ve birçoğu mesleğinden ediliyor. Böyle bir süreçte sanatla uğraşmak ayrı bir çaba gerektiriyor. Ancak bugünkü siyasi ortam aslında bizim sanat yapmamıza çok olanak sunar. Yeter ki buna biraz çaba gösterelim ve bu sorunları biraz yansıtmaya çalışalım. Tabi ben kendimi bir sanatçı olarak görmüyorum sadece bu işe gönül vermiş biriyim.”
İsmet SEFER/Sevim KAHRAMAN
KOCAELİ
Yoruma kapalı.