PİRHA- HDP Ankara Milletvekili adayı Sosyolog Veki Saçılık, HDP’den aday olmasıyla birlikte olumlu tepkiler aldığını belirterek, Sol’un HDP’de birleşmesinin de umut verici olduğunu söyledi. “Vekil olmam biraz oy arttırmaya bağlı. Kolay bir yerde değilim” diyen Saçılık, “Milletvekili seçilirsem, cezaevi mağdurları için, engelliler için, işçiler için çalışacağım. HDP’ye o vermek çok güzel görünüyor o yüzden” ifadelerini kullandı.
HDP Ankara Milletvekili adayı Veli Saçılık PİRHA’ya konuştu. Adaylık süreci ile ilgili ailesindeki CHP’lilerden tepki beklerken kutlandığını söyleyen Saçılık “AKP, 15-16 Haziran’ın, Gezi Haziranı’nın düşmanıdır, 7 Haziran’da da kendi sonunu görmüştür. 24 Haziran’da gerileyecektir” dedi.
Saçılık, “Meclis’e gittiğimde ilk yapacağım iş, ben OSTİM işçisiyim, OSTİM’de işçi arkadaşlarımla buluşacağım. İkincisi Ankara Yüksel Caddesi çevresinde bir anıt var, etrafı bariyerle çevrili, bu utancın kaldırılması için de bir eylem tasarlıyorum” dedi.
Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın bugün perde arkasından AKP politikalarını kurduğunu savunan Saçılık, politik atmosferi “madem ki AKP’li değilsin, OHAL’de teröristsin, AKP’li olmak da yetmiyor, ruhunu teslim etmen gerek, ruhuna gerek kalmazsa sen de gereksizsin” sözleriyle açıkladı.
İşte Veli Saçılık ile yaptığımız röportaj:
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Sizi, 19 Aralık sürecinden, Yüksel Direnişi’nden tanıyoruz ama bugünlere nasıl gelindi?
Ankara doğumluyum, aslen Çorum Sungurlu’yum. Türkmen Alevi bir ailede doğdum. Fakir bir ailede doğdum. Babam işçiydi. Meslek Lisesi’nde okudum. Ankara OSTİM Sanayi Bölgesi’nde işçi olarak çalıştım. Burada sendikal faaliyetlerimi yürütürken gözaltına alınıp tutuklandım. 18 yaşındaydım 3 ay sonra tahliye oldum ve işçi çalışmalarıma devam ettim OSTİM Sanayi İşçileri Derneği kurucuğunu yaptım. Aynı dava ile ceza aldım. Ulucanlar Cezaevi’ne kondum ve Burdur Cezaevi’ne gönderildim. 5 Temmuz 2000 tarihinde Burdur Cezaevi’ne yapılan operasyon sonucunda koğuşa sokulan dozerle sağ kolumu koparttılar. Kolumu koparttıktan sonra sokağa atılmış, bir kopek ağzında bulunmuş. 6 ay daha cezaevinde kaldım. Danıştay bana verilen tazminatın geri alınmasına karar verdi. Kolumu alan ve cezaevinde yıkılan duvarın parasını da benden istedi devlet. En son AİHM, bizi haklı buldu, Türkiye Cumhuriyeti savcısı işkenceyi araştırmak yerine saklamayı tercih etti diye karar verdi. Beraat ettim, içeride bulunma sebebimden. Çankaya nüfus memuru olarak işe başladım KPSS sınavı sonucunda. Ardından 8 yıl orada çalıştım, İçişleri Bakanlığı’na bağlı. Tekrar sınava girdim. Sosyoloji mezunuyum. Tekrar kazandım sınavı ve Aile Bakanlığı’na sosyolog olarak girip çalışmaya başladım. 2016 tarihinde yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname ile işimden ihraç edildim. Ondan sonra Yüksel Caddesi’nde direnişe katıldım. 447 gün süren bir direniş sergiledik. Çok sayıda gözaltı, para cezası, açılan 30’a aşkın dava, 30 bin lirayı bulan bir para cezası kestiler. Sonra açlık grevinin bitirilmesi ile ben Yüksel Direnişi’ni fiilen bitirmiş oldum. OHAL karşıtı demokratik taleplerime davet ettim. Seçim Süreci ile HDP Ankara Birinci Bölge adayı oldum.
“AİLEMDEKİ CHP’LİLER HDP ADAYLIĞIMDAN MEMNUN”
Aday olmanızda en büyük etken ne oldu?
Aday olmam için çevremden epey baskı geldi. HDP, “Bir çok arkadaş senin adını söyledi. teklif etmeyi doğru bulduk” dedi. Aday adaylığını açıkladıktan sonra ailemde CHP kökenli çok sayıda insan vardı tepki verirler diye düşünüyordum ama kutladılar, sevindiler, desteklediler. Tek olumsuz tepki AKP’den. Başka olumsuz tepki görmedim.
VEKİL OLURSA İLK İCRAATI…
Vekil olduktan sonra ilk şunu yapacağım dediğiniz bir şey var mı?
Vekil olmam biraz oy arttırmaya bağlı. Kolay bir yerde değilim. Ben şu anda seçim çalışmasına dayanarak kazanma ihtimalimin büyük olduğunu düşünüyorum. Kazanırsak Meclis’e gittiğimde ilk yapacağım iş, ben OSTİM işçisiyim, OSTİM ve işçi arkadaşlarımla buluşacağım. İkincisi Ankara Yüksel Caddesi çevresinde bir anıt var, etrafı bariyerle çevrili, bu utancın kaldırılması için de bir eylem tasarlıyorum. Sokakla Meclis arasında sınırı kaldırmak, genelde Meclis kürsüsünde konuşan değil, sokakta konuşan bir vekil olacağım. AKP Genel Başkanı’nın OHAL’den istifade ederek bütün grevleri yasaklıyoruz sözüne karşılık, Meclis’ten istifade ederek bütün direnişleri, hak mücadelesini, ezilen tüm toplum kesimlerini hakkı için mücadele edeceğim.
Çorum Alevisi olduğunuzu söylediniz. Bunun yaşamınıza etki alanı nasıl oldu?
Aleviliğin tabi etkisi oldu. Doğduğum evde Deniz Gezmiş için ağlayan, genel anlamda dini, bir namaz kılma ve benzeri gibi ritüellerle değil insan sevme ve paylaşım üzerine bir anlayış vardı. Bizde oruç tutana tutma denmez ama oruç tutmaktan öte olan şey insanı sevmektir. Alevi öğretisi bunu gerektirir. Siyasal fikirlerle tanışırken de bu esas oldu, sosyalizm ile temellenmiş oldu. Sadece Alevi olduğum için sosyalist değilim aynı zamanda bir fakir çocuğu olduğum için, babamın ezildiğini gördüğüm için, OSTİM’de işçilerin ücretlerini alamadığını, sigortalarının yatırılmadığını gördüğüm için.
“YÜKSEL’DE AKP’YE PİR SULTAN’IN SÖZLERİNİ HAYKIRDIK, İYİ DE YAPTIK”
19 Aralık Cezaevleri katliamıBenim yaşıtlarımın hayatlarının bir yerinde yer etmiştir. Bugün de sizin adınız Yüksel Direnişi ile anılıyor. Yaprak kımıldamayan bir dönemdi. Gezi Ruhunun sindirildiği dönemdi. Orada bir hak kazanıldı, birileri de orada her gün eylem yapıltığını öğrendi, gördü. Halktan ne gibi tepkiler geldi o süreçte?
AKP OHAL’i Fethullah için değil bizim gibi ezilenler için korku iklimi yaratma ve kendi seçime gittiği süreçte kemiksiz bir iktidar elde etmek için ilan etti. Fethullahçı diye benim gibi dört bin beş bin civarında sosyalisti ekmeğinden etmesi, AKP’nin amacını gösteriyordu. Nuriye önce çıktı, Semih, sonra ben katıldık. ‘Nasıl çıkarlar, bunlar tutuklar, öldürürler’ dendi. Önce bir kaygı ile bakış daha sonra herkes o duygudaşlığı yakaladı ve orası kitleselleşti. İyi bir örnek gösterildi. Bir kıvılcımın bütün bozkırı tutuşturabileceğini gösterdi. AKP’nin baskı ortamını yırtıp bir nefes alanı yaratmış oldu. İşinize geri döndünüz, orada bariyer dursa da o bariyerlerin karşısında insanlar durdu ve inatla durmaya devam ettiler. Pir Sultan’ın yanında da milyonlar yoktu ama Osmanlı’ya karşı duruşu bizim yüz yılllar sonra konuştuğumuz bir duruş. Pir Sultan’dan feyz alan bir duruştu. Ekmeğimizi elimizden almışlar biz de buna bir dur deriz yani. Pir Sultan’ın sözlerini orada onlara haykırırız. Bunu da yaptık. İyi de yaptık.
Neden HDP? HDP’nin Alevilerle ilgili işçi sınıfı ile ilgili sizi etkileyen ne gibi çalışmaları oldu ve siz HDP’yi seçtiniz?
HDP beni neden seçti? Demek ki sokakta durmayı, AKP’ye karşı durmayı, haksızlığa karşı durmayı önemsediği için bana teklif etti. Ben neden AKP’nin karşısında HDP’nin yanında yer aldım? Çünkü HDP AKP’nin yarattığı ortamı bozacak anahtar rolde duruyor. Sadece Kürt sorunu çözümü değil genel olarak işçi ve emekçilerin sorunlarını çözmede de bir program sunuyor. Alevilerin ve kadınların taleplerini yerine getirebilir. HDP’nin Aleviler konusunda politik alanı genişletebileceğini, işçi ve emekçiler ile ilişkisini de benim gibi vekiller sayesinde alan açarak genişletecektir.
“AKP KİN VE ÖFKE KUSUYOR”
Tüm muhalif partiler tek adam rejiminden rahatsız. Liselilere sert müdahaleyi gördük, Türkiye tarihinde sanata, gençlere bu kadar saldırmanın arkasında ne yatıyor?
AKP’nin hareket temelini şöyle formüle ediyorum: Madem AKP’li değilsin OHAL’de teröristsin. Gençlere neden saldırdı, ne istediler demokratik eğitim sistemi bir de Demirtaş’a sahip çıkış vardı. “Ketil’ı aldınız semaveri getirdik” dediler. Yasal olarak yaptıkları eylemde sorun yoktu. Hiçbir şiddet eylemleri yoktu. 15- 18 yaşındaki çocuklara AKP polisi ne yaptı, artık AKP polisine dönüştüğü için böyle diyorum, aracın içinde işkence, sonra gözümle gördüm, boyunda travma, ayakta yürüyemeyenler, kafada darbe. AKP bunu niye yapıyor, korku iklimini devam ettirmek için. 7 Haziran’da bir korku yaşadı, 24 Haziran’da bunu yaşamamak için kin ve öfke kusuyor. Kim benim karşıma çıkarsa ezerim diyor. Biz bu çocuklara sahip çıkıyoruz dedik. Onlar yürekli bir duruş gösterdi. AKP’nin velisi oldum, bu çocukların da velisi olurum, hepimiz onların velisi olmalıyız. Bu sahip çıkma olmasa 7 gün gözaltında kalacaklardı.
SOL’UN HDP ÇATISINDA BİRLEŞTİĞİNİ GÖRMEK UMUTLANDIRICI
1965 seçiminde TİP 15 vekil ile Meclis’e girmişti. Şu anda da kendini sosyalist olarak tanımlayan 15- 16 kişi Meclis’te olacak, bunun ne gibi etkileri olabilir?
Ben ilk defa sosyalist hareketin büyük bir kitle tabanı ile karşı karşıya kalacağını düşünüyorum. Bu beni heyecanlandırıyor. AKP’nin geriletilmesi ve çökertilmesi ikincisi ise Kürt kitlesi dışında sol ve sosyalist grupların bir araya gelerek taban oluşturabileceğini düşünüyorum. Siyaseten de bir eşitlenmedir bu. Daha önce Kürt hareketi büyük, sosyalist hareket küçüktü. Şimdi daha simetrik bir durum olacaktır. Biz eğer geçmişteki hatalarımızı yapmazsak birbirimizle kavgayı öne çıkartmazsak, özgürlük ve demokrasi alanlarında birlik sağlayabilirsek TİP’ten bir adım öne geçebiliriz. Solun yok edilmiş halini çözebiliriz. Türkiye’de 70’lerden bu yana sol kırımı yaşandı. Solcu isen müebbetsin, işin olmaz, katledilirsin. Bütün Aleviler solcu kabul edilir köyleri basılır, yakılır, öldürülür. Bu baskıları dengeleyecek, üzerimize saldırıyı ortadan kaldıracak güce erişme zamanı geldi. Birkaç grup dışında büyük oranda sol sosyalist hareket HDP’de biraraya geldi. Bu önemli. İlk defa kitle tabanı ile karşılaşma, kendi siyasetini bu kitle tabanı ile ölçme şansına kavuşuyor. Bu bölünmeleri, biraz da lüzumsuz tartışmaları, toplumun gündemi olmayan, bizim gündemimiz olan şeylerle birbirimizi itmemizin bir faydası olmadığını göstermeliyiz. Birbirimize uzakken cezaevlerinde yakınlaştık orada beraber zulüm gördük. Önemli bir süreçten geçiyoruz. Biz olumlu tarafta duracaksak, o sorumluluğu taşırsak solda birliği sağlayabiliriz.
MEHMET AĞAR ŞU AN AKP’DE PERDE ARKASI POLİTİKA KURUCU
Tarihsel olarak önemli bir süreçten geçiyoruz. Gezi’nin yıldönümündeyiz. Haziran ayının tüm iktidarlara yaramadığını görüyoruz. Haziran ruhu HDP’de bulunabilir mi?
Gezi neye karşıydı, AKP’nin tüm hayatımıza burnunu sokması ve kendi bildiğini okuyup sermaye yanlısı politika izlemesi idi. HDP’ye yönelen kitle AKP’nin o tek adam diktatörlüğünden kurtulup özgürlükler dünyasının kapısını açmak için HDP’ye yöneliyor. Burada Gezi ruhu ortaya çıkıyor. Alevi isek nasıl Alevi olacağız, kadınsak nasıl kadın olacağız, gençsek nasıl genç olacağımızı anlatan bir diktaya karşı bir birlik oluştu. Millet, Cumhur İttifakı yanında Halkların Demokratik İttifakı var. Mehmet Ağar şu an AKP saflarında perde arkasında politika kurucu. Ben onun bir sözünü duymuştum: Bir daha 15- 16 Haziran’a müsaade etmemeliyiz. AKP 15-16 Haziran’ın, 1 Haziran’ın düşmanıdır, 7 Haziran’da kendi sonunu görmüştür. 24 Haziran’da gerileyecektir. Haziran’lar büyük kazanımlar ve karşığılında saldırıların olduğu bir dönem olmuştur. 15- 16 Haziran başarılıydı, 1 Haziran Gezi Direnişi başarılıydı, 7 Haziran başarılıydı. Şimdi 24 Haziran’da kazanımları taçlandıracağız. Zorlu olacak ama biz de kolay olsun diye gelmedik, kolaylaştırmak için geldik. Volkan Kesanbilici Gezi, Gazi ve Şehitleri Platformu sözcüsüdür. Ahmet Şık ile benim fotoğrafımı paylaşarak onlara güveniyorum, dedi. Mustafa Salısülük bir önceki milletvekili adayımız. Ben de Gezi eylemlerine katılmış bir insanım. Barış Atay da öyle. Bu anlamda Gezi’yi oluşturan bir tabanı bulduk ve onun temsilcilerini de ortaya çıkarttık. Gezi’nin temeli AKP’den kurtulmak ve bir oksijen almaktı.
Seçime giderken siz sokakta olan bir insansınız, AKP’ye oy veren Kürt seçmen AKP’ye yönelik tepki vermeye başladı.
Kürt seçmenlerden epey muhafazakar bir kitle var, HDP’ye oy veren. Şunu söylüyorlar: Biz AKP’ye oy verdik elimiz kırılsaydı şimdi bizi inkar ediyor karşımızda bozkurt işareti yapıyor. Bize din dedi ama bizim tüm varlığımızı inkar etti diyorlar. O yüzden Kürt muhafazakar kesim AKP’den kopuyor. Türk muhafazakar seçmen mesela Etimesgut, Sincan benim bölgem ve bu bölgede çok sayıda muhafazakar yaşıyor. Geçen pazarda bir hacı amca oyum sana dedi bana. Ben HDP’den adayım diye belirttim. Siz sesimiz oldunuz, bunlar bize de zulmetti dedi. AKP sadece Alevilere, solculara değil kendi ile uyum göstermeyen herkese aynı baskıyı uyguluyor. Furkan Derneği Başkanı bile tutuklanıyor. Tutuklanma nedeni keşke çocuklarla evlenin demesi olsa, “AKP çok zalimdir” dediği için tutuklandı. Başta söylediğim “madem AKP’li değilsin o halde teröristsin” durumu sadece bizim için değil, AKP’yi eleştiren herkes için geçerli. Kendisinden biri bile eleştirse terörist oluyor. Bu açıdan bir sonu yok. Ben AKP’liyim kurtuldum demek yok, ruhunuzu teslim etmeniz gerekiyor. Ruhunuza ihtiyaçları yoksa yine gereksizsiniz, terörist olma potansiyeli taşıyorsunuz
AKP’nin son dönemde engellilere yönelik politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda engelli bakımınında maaş bağlanan serviste çalışıyordum. AKP sosyal yardımları parti çalışması olarak görüyor. Kendi seçmen kitlesine maaş bağlayıp bana oy vermezseniz diye tehdit ettiği alan olarak görüyor. Beni ihraç etme sebebi de bu. Ben Engelli Dernekleri üyesiyim. Türkiye Sakatlar Derneği Ankara Şubesi üyesiyim. Federasyon beni destekleyeceğini söyledi, “engellilerin sesi olacaksanız Meclis’te destekleriz” dediler. Ben bir engelli olarak kaç yıl iş bulamadım. Bunun ne demek olduğunu biliyorum. Engellilerin parasını verelim, parasını da kesiyor da, susturalım bakışında olduğunu biliyorum. HDP bu konuda uzun bir program hazırladı. Parasal destekler bir yana esasen yaptığı şey engelliği sokağa çıkartan ve sosyal hayata katan bir yapı. Özellikle kadın engellilerin günlük yaşama katılımı üzerine bir program oluşturdu. Erişime ilişkin problemler yani kaldırımlar, meslek edinme gibi alanlarda epey uzun bir program hazırladı. Kısaca rant eksenli olmayan, engelliyi oy potansiyeli olarak görüp ona parasal vaatlerde bulunmayan engel kaldıran bir program. Zaten benim çalışma alanım da odur. Bir engelli bakımı evde bakım nasıl olmalıdır, neye ihtiyacı vardır? Bunların hepsini deneyimle biliyorum. Bununla ilgili politika geliştirmekte hiç zorlanmayacağız.
“CEZAEVİ MAĞDURLARI, ENGELLİLER VE İŞÇİLER İÇİN ÇALIŞACAĞIM”
Meclis’i ben herşey olarak görmüyorum, mecra olarak görüyorum. Her şeyin başı örgütlenmek. İşçi örgütlenmesi, kadın örgütlenmesi, öğrenci örgütlenmesi. Örgütlü bir toplum olmalıyız. Bir daha diktatörlük hevesine sahip kişilere alan kaptırmamalıyız. Oy vermekle hayat değişmez ama bir şeyler değişir. O yüzden örgütlü seçmen olmayı öneriyorum. Ben cezaevi mağdurları için, engelliler için, işçiler için çalışacağım. HDP’ye o vermek çok güzel görünüyor o yüzden.
Röportaj: Oktay ARSLAN
Kamera: Arat SAADETYAN
Yoruma kapalı.