PİRHA- TV10 Yönetim Kurulu Başkanı Veli Büyükşahin, Silivri Cezaevi’nden gönderdiği mektubunda cezaevinde yaşanan hak ihlallerinin boyutlarını yazdı. Bağlama ve Alevi dedesi ile görüşme isteğinin kabul edilmediğini belirten Büyükşahin, cezaevinde Alevi oldukları için fazladan ayrımcılığa uğradıklarını kaydetti.
8 aydır cezaevinde olan TV10 Yönetim Kurulu Başkanı Veli Büyükşahin aylardır tutuklu. Büyükşahin tutuklu Silivri Cezaevi’nde PİRHA’ya mektup gönderdi.
Mektubunda cezaevinde yaşanan hak ihlallerine değinen Büyükşahin, “Sakın ola ki burada hasta olmayasınız” diyerek sağlık sorunlarının giderilmediğini anlattı. Cezaevi yönetiminde istediği saz ve Alevi dedesi isteğinin dahi kabul edilmediğini dile getiren Büyükşahin, “Bir Alevi olarak, ocakzade olarak da burada fazladan ayrımcılığa uğradığımızda bir gerçek” dedi.
LOKMALARLA KURULAN TV10’U AYAKTA TUTAN ALEVİ MEDYASI
Veli Büyükşahin, mektubuna gazetecilik yapmanın böyle dönemlerde öneminin ve sorumluluğunun daha fazla olduğunu söyleyerek başladı. Büyükşahin, “Haber alma ve verme hakkı gerçeğe dönüşüp somutlaştığında işte o zaman görmeyen gözler görecek, duymayan kulaklar duyacaktır. Bunu en çok da lokmalarıyla TV10’nu uzun yıllar ayakta tutan, gönlüyle, yüreğiyle, alın teriyle işe koyan Alevi medyasının emekçileri başarabilir. Alevi haberciliği ve medyası TV10 şahsında nasıl ki Alevi toplumunu görünür yaptı ise aynı bakış açısıyla şimdi de aynısını yapabilir” dedi.
7 KİŞİLİK KOĞUŞLAR 30’A ÇIKIYOR
Cezaevi koşullarına da değinen Büyükşahin 7 kişilik koğuşta 26 kişi kaldıklarını dile getirdi. Bir ara bu sayının 30’a da çıktığına dikkat çeken Büyükşahin, “Beslenme derseniz yetersiz, tek taraflı, dengesiz ve temel ihtiyacı gidermekten yoksun. Kendimiz bir şekilde kantinden alarak çözmeye çalışıyoruz” dedi.
“SAKIN OLA BURADA HASTA OLMAYIN!”
Cezaevindeki en büyük sorunlardan birinin de sağlık problemleri olduğunu söyleyen Büyükşahin yaşadıklarını şöyle aktardı:
“Sakın ola burada hasta olmayasınız. Küçücük bir sağlık sorununu çözmek için aylarca uğraşırsınız. Diyelim hastalandınız; dilekçeyle revir için başvurursunuz, ama haftalarca revire gidemezsiniz. Hele kronik hastalıklar varsa daha da kötü. Zaten buranın koşulları daha da kötüleştirir sizi. Mesala benim diğer kalp damar sorunlarının yanında karaciğerdeki kist için Haziran’da mutlaka yaptırmam gereken kontrolleri 3-4 aydır uğraşmama rağmen hala yaptırabilmiş değilim. Yine ölümcül (kanser gibi) sağlık sorunları olan hasta mahpuslar tedavileri yapılmadığı gibi hastaneye gidiş gelişlerde ciddi kötü muameleye maruz kalıyorlar.”
8 aydır hiçbir gerekçe gösterilmeden tutuklu olan Büyükşahin hala iddianamelerinin dahi ortada olmadığını söyleyerek yaşananlarının hukuk kurallarına uymadığını dile getirdi.
İDDİANAME HUKUKSUZLUĞU
Büyükşahin şöyle devam etti:
“Bizim gibi haksız, keyfi ve hukuksuz bir şekilde tutuklanan binlerce tutuklunun durumu, temel insan hakları, Türkiye’nin imza attığı sözleşmelere uymuyor. Bırakalım temel hakları, uluslararası sözleşmeleri, yurttaş olduğumuz ülkenin mevcut yasalarına bile uyulmuyor. Mevcut yasalara göre bile tutuklanmayı gerektirmeyen hallerde bile insanlar tutuklanıyor. Sadece sosyal medya paylaşımları yüzünden bile aylarca iddianamesiz tutuklu kalınıyor.
Hangi gerekçeyle tutuklanmış olursanız olun, ‘uzun tutukluluk’ bir ceza gibi uygulanıyor. Mesela bir 8 aydır tutukluyum ama iddianame halen yok. Gözaltında bize sorulan sorulara ve fezlekede gördüğümüz 6 yıl önce bir siyasi partinin yaptığı eğitimde demokrasi, çoğulculuk ve katılımcılık üzerine yaptığım sunum gibi şeyler. Buradan üyelik çıkarmaya çalışıyorlar. Tutuklanmaya gerekçe, ‘Delil karartma, kaçma şüphesi.’ 6 yıl önceki delil nasıl karartılır zaten dinlemişsin, kayıt sende. Yine bir yıldır iddianamesiz bekleyenler var. Yani kısacası bu uzun tutukluluk bir ceza yöntemi. Peşinen senin suçlu olduğuna, muhalif olduğuna, kendisine karşı olduğuna kanat getirmiş. Bir süreliğine seni terbiye etmek için tutukluyor. İlkokul mezunu olmayan okur-yazar olmaz birisi burada sosyal medya paylaşımı için 5 ay tutuklu kaldı. Dosyalara gizlilik kararları konuyor. Neyle yargılandığımızı bilmiyoruz. Şüpheli, sanık değil suçlu muamelesi görüyorsunuz.”
ALMAN DEĞİRMENCİ HİKAYESİ
Büyükşahin yaşadıklarını ayrıca bir hikayeden yola çıkarak şöyle anlattı:
“Şu Alman Değirmenciyi ne kadar kıskanıyoruz. Bir bilse bu ülkenin yargısını. Hikaye şu: Prusya kralı vakti zamanında gezinirken, bir değirmen görüyor onu da kendi saray çevresine katmak istiyor ve değirmenciden onu almak istiyor. Değirmenci ona “Siz kral olabilirsiniz ama Berlin’de yargıçlar var. Bende sizi onlara şikayet ederim demiş. Biz nereye edelim. Aylık yapılan tutuklu incelemeleri gerçekten yapılıyor mu? Koğuşumuzda mahkemelerden gelen evraklara bakıyoruz, kopyala yapıştır gibidir. “Delil durumu, (delillere bakılmış mı?) Kaçma şüphesi yok. Sadece “Somut delil durumu, kaçma şüphesi” vb bir paragrafla tutukluluğun devamı deniyor.”
“OHAL KALSA DA CEZAEVİ KOŞULLARI DEĞİŞMEDİ”
OHAL kalkmış olsa bile cezaevi koşullarında herhangi bir iyileşmenin olmadığına da dikkat çeken Büyükşahin, “Sadece iki aylık görüşler bir aya, iki haftalık telefon görüşü haftada bire çekildi. Onun dışında bir değişiklik yok” dedi.
SAZ YASAK
Bireysel enstrüman hakkı çerçevesinde bir saz almak isteğinin dahi geri çevrildiğini söyleyen Büyükşahin, “Saz, bağlama yaptığımız görüşmeye rağmen ‘alamayız’ dediler. Dışarıdan ‘saz getiremezsiniz’ deniyor. Bunu özel olarak yasaklayan bir yasal düzenleme var mı? Sazın türkülerin nesinden korkulur anlamak mümkün değil?” diye sordu.
Anayasada din ve vicdan özgürlüğü güvence altına alındığı söylense de yaşadıklarının bunun tam tersini gösterdiğini söyleyen Büyükşahin, “Hele siz Aleviyseniz daha da çok duvara çarpıyorsunuz” dedi.
ALEVİ DEDESİ İSTEĞİ DE KABUL EDİLMEDİ
Büyükşahin, bunun nedenini de geçtiğimiz Hızır Orucu’nda Alevi dedesi isteğinin Eren Erdem gibi kabul edilmediği örneğiyle açıkladı:
“2018’in Hızır Orucunu burada tutmak durumunda kaldık. Bu konuda iki kez üst üste dilekçe yazmama rağmen cevap bile yazmaya tenezzül etmediler. Her ne keder bir ocakzade pir dede ailesine mensup olsam da Hızır’da burada bir seferlik de olsa bir saatlik de ola Alevi pirlerinden birisiyle olmak isteğim karşılanmadı. Keza Eren Erdemir de böyle bir talebi olmuş yeni. Onu da kabul etmemişler. Bari bıraksalar Eren Erdem can ile burada zaman zaman bir araya gelip birbirimize can olalım, Hızır olalım. Bizim yolumuzun meşakkatli olduğunu biliyoruz. Bir nevi tarihte bildiğimiz gibi çile çekiyoruz. Eren Erdem de kendisini üzmesin, Çilehanede varsaysın kendisini. Nesimi’nin dediği ‘Yeryüzünün Halifesine minnet eylemem.’ Bizim tutuklanma gerekçemiz bir yana ayrıca bir Alevi olarak, ocakzade olarak da burada fazladan ayrımcılığa uğradığımızda bir gerçek.” (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.