PİRHA – TV10 Yönetim Kurulu Başkanı Veli Büyükşahin, KHK ile kapatılan TV10’un birinci yılında Peyik haber sitesinde ‘Kerbela’dan bu güne bir yudum su…TV10 Hikayesi’ başlıklı yazı kaleme aldı. Büyükşahin, TV10’nun kapatıldığı günü anlatırken, “O kapıyı bırakmak çok zor olmuştu bizim için. Çok duygusal anlar yaşanmıştı. Yıllarca toplumumuza hizmet eden bu kapı gasp edilmişti” dedi.
TV10 Yönetim Kurulu Başkanı Veli Büyükşahin, televizyonun kapatılmasının birinci yılında ‘Kerbeladan bugüne bir yudum su…TV10 Hikayesi’ başlıklı bir yazı kaleme aldı. Büyükşahin, yazısında TV10’nun kapatılma sürecini değerlendirip, “Bu bir yılda ilk andan başlayarak çok şey yaşadık. Çok dolaştık, sokaklara çıktık, eylemler yaptık, toplantılar görüşmeler yaptık” dedi.
Büyükşahin’in yazısının bir bölümü ise şöyle:
“En çokta yanımızda kadınlar oldu, anneler oldu. Güzel Şahin gibi bizi sımsıkı sarmalayıp içimizi ısıtan analar oldu.
Şükrü Samsunlu’yu televizyon binasında, Güzel anayı da meydanda kaybettik. Sırladık, Hakk’a uğurladık. İki büyük kayıp. Bu da bizim bedelimiz oldu.
Güzel ana meydandaki bir konuşmasında “kim dardaysa biz oradayız” diye haykırıyordu.
Sevgili Samsunlu’nun annesi “Oğlumun televizyonunu kapatmışlar, açıyorum kanalı ekran simsiyah” demeye devam ediyor.
Maraşlı bir annemiz “Geberesiceler, niye Şukomun televizyonunu kapatmışlar” tepkisine devam ediyor.
Belki de en zor olanı “Televizyonu ne zaman açacaksınız?” sorularına tatmin edici cevaplar verememekti.
“Ne zaman televizyon açılacak, aman uğraşın, boş bırakmayın, bekliyoruz.” Aslında her gün, her yerde bunun gibi söylemlere sıkça rastladığımız için epeyce alışmıştık.
Fakat en çok içime işleyen de bir cemevinde hiç tanımadığım yaşlı bir teyzenin bana söyledikleriydi. Teyze “ Yavrum ev zindan gibi oldu. Sanki evde sular kesik, susuz kaldık. Elim hiçbir işe gitmiyor. Tek meşgalemiz oydu. Bu televizyonu açın artık” diyerek sitem ediyordu. Boğazım düğümlenmişti. Ona hukuksal mücadeleden, sokaklardaki eylemlerden bahsetmemin bir anlamı yoktu. Duygularını en iyi su ile anlatmıştı. Bir ‘ev hanımının’ evde suyla olan ilişkisini bir düşünün bakalım. Eve mahkum ettiğimiz kadınların, yemek, temizlik vb için suya olan ihtiyacını varın siz düşünün artık. Ona verecek bir cevabım yoktu. Ne yapabilirdim ki? Sadece ellerinden tutabildim, sonrada sarılarak teskin etmeye çalıştım.
Bu teyzenin söyledikleri belki de televizyonu en iyi anlatan cümlelerdi. Televizyonun toplumla nasıl bir bağ kurduğunun da en somut göstergesiydi. Özellikle Alevi toplumuyla ete kemiğe bürünen bir bağ kurmuştu TV10.”
Yazının tamamını buradan ulaşabilirsiniz.
Yoruma kapalı.