Alevi Haber Ajansi

Türkdoğan: İdari sistem çağ dışı, devlet insanları göç ettirmek için oldukça hızlı davranıyor-VİDEO

PİRHA – İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, depremden etkilenen şehirlerin devlet tarafından boşaltılmak istendiğine işaret ederek “İnsanları kurtarmak için bu kadar hızlı hareket etmeyen devlet, insanları göç ettirmek için oldukça hızlı davranıyor. Halbuki burada konteyner kentler kurulup, güvenlik önlemlerinin alınması ve insanların yaşamının sürdürülmesi gerekirdi” dedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, 6 Şubat’ta yaşanan depremde insan hakları aktivisti Hatice Can ve Mithat Can’ın yaşamını yitirmesi nedeniyle Hatay’daydı. Türkdoğan, “İkisi de insan hakları mücadelesinin onurlu insanlarıydı. Mücadeleye adanmış bir ömürleri var. Ne kadar felaket yaşarsak yaşayalım mücadeleci insanlarımızı hiçbir zaman unutmamamız gerekir” diyerek deprem sonrası izlenimlerini PİRHA’ya anlattı.

“SİYASİ İKTİDAR BUNUN HESABINI BİR ŞEKİLDE VERECEKTİR”

Öztürk Türkdoğan, yaşanan depremle birlikte Türkiye’nin idari sisteminin “çağ dışı” olduğunu belirtti. Türkdoğan, siyasal iktidarın ihmalleri nedeniyle çok sayıda ölüm yaşandığının altını çizerek şunları söyledi:

“Birkaç kişinin, bizim ‘resmi ideoloji’ dediğimiz o Türkçü-İslamcı anlayışı yaşatmak için yaptıkları anayasa değişikliğinin Türkiye’yi getirdiği nokta bu. Bir ülke tek bir kişinin altında yönetilebilir mi? Eğer yerinden yönetim ilkesi olsaydı, bu ülkenin yerel yönetimleri yetkili olsaydı emin olun kendi planlamalarını daha hızlı yaparlardı. Doğal afetlere daha hızlı müdahale edebilirlerdi. Şimdi siz her şeyi merkezden planladığınız zaman işte sonuç ortada. İlk iki gün şubelerden aldığımız bilgiler; devlet müdahale etmedi, müdahale eden küçük küçük gruplar gönüllülerdi. Bu çok ciddi anlamda can kayıplarını arttırmış durumda. Daha sonra uluslararası yardım kuruluşlarının gelmesiyle birlikte Türkiye yavaş yavaş durumun ne kadar büyük olduğunu kavrayarak müdahaleye başladı ama geç kaldı. Ama şu anda bile hala enkaz başında canlı arayan insanlar var. Ama birçok enkazın başında da hiç kimse yok. Dolayısıyla arama kurtarma çalışmaları noktasında çok ciddi bir kusur var. Herhalde siyasi iktidar bunun hesabını bir şekilde verecektir.

“HUKUKİ SONUÇLARINI YAŞAYACAKSINIZ”

Devletin görevleri arasında insanı yaşatmak vardır. Yaşam hakkının korunması devletin birinci görevidir. Dolayısıyla siz, bir doğal afet halinde mevzuatınız olmasına rağmen bu mevzuatın gereğini yapmıyorsanız; böyle basit ihmal falan değil, burada çok ciddi anlamda bir kusur sorumluluğundan bahsedebiliriz. Mesele sadece müteahhidin veya belediye görevlisinin veya yapı denetim firma görevlisinin sorumluluğu meselesi değil. Olay olduğunda siz eğer insanları enkaz altında çıkaracak hızlı bir müdahalede bulunmuyorsanız hem bunun hem siyasi sonuçlarını hem de hukuki sonuçlarını yaşayacaksınız. Önlenebilir ölümleri önlemiyorsanız burada çok ciddi bir sorun var demektir.”

“İNSANLAR GÖÇ ETSİN İSTENİYOR”

Öztürk Türkdoğan, devlet yetkililerinin, deprem sonrası bölgeden göçü teşvik ettiğini ifade ederek, “İnsanları kurtarmak için bu kadar hızlı hareket etmeyen devlet, insanları göç ettirmek için oldukça hızlı davranıyor. Halbuki burada konteyner, çadır kentler kurulması, güvenlik önlemlerinin alınması ve insanların yaşamının sürdürülmesi gerekirdi” dedi.

Türkdoğan şöyle devam etti:

“Suriye’de iç savaşlar nedeniyle sınır kentlerinde çokça incelemelerde bulunmuştum. O kadar çok çadır kentler kurdular ki kendi suyunu arıtma tesisi olan çadır kent hatırlıyorum. Şimdi burada deprem oldu hala bir çadır kent görmedik. Burada bir gariplik var. Dolayısıyla Türkiye’deki toplumsal muhalefetin bu konuya eğilmesi gerekir. O insanların burada bir yaşamı, mülkleri, tarihleri var. Hala gönüllülerin çabalarıyla burada kalan insanlara yardımlar yapılıyor. Demek ki koordinasyon meselesi ısrarla, bilinçli bir şekilde yapılmak istenmiyor. Çünkü insanlar gitsin isteniyor. Mültecilerin ayrıca güvenlikleri bundan sonra nasıl sağlanacak? Şu anda hedef gösteriliyorlar. Bunlar nasıl korunacak, hiçbir tedbir açıklanmış değil. O insanlar iç savaştan kaçıp geldi. Burada bir felaket yaşandı ve birçok insan ‘hemen gideyim, daha rahat ortamda yaşayayım’ istedi. Bu aynı duygu. O zaman empati yapmak gerekiyor. Burada sığınmış insanlara karşı bu nefret söylemini bırakmak gerekiyor.”

Diren KESER/HATAY

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak