PİRHA-Dersim’deki kutsal ziyaret mekanlarının zaman içerisindeki değişimine dair konuşan Yönetmen Devrim Tekinoğlu, “Ziyaretler sırasında niyazın pay edilmesi, çıra uyandırılması gibi ritüeller dünden bugüne devam ediyor. Fakat bütün bu ziyaretlerin içsel olandan biçimsel olana doğru yöneldiğini söyleyebiliriz” dedi.
Dersim’de hemen hemen her yerde bir ziyaret var. Kimi bir akarsu, kimi bir göl. Bir ağaç da oluyor, bir taş da. İnancın, doğa ile ve onu kutsayan sıkı bir bağı var. Fakat bu bağlar, ticarileşmenin, turizmin, insan baskısı ve siyasi politikaların ağır yükü altında ya silikleşiyor ya da yok oluyor.
Ziyaretlerin önemi, geçmişten günümüze değişimi ve son sürece ilişkin Yayıncı-Yönetmen Devrim Tekinoğlu ile konuştuk.
PİRHA: Dersim’deki ziyaret kültürünün Alevi inancındaki yeri nedir?
DEVRİM TEKİNOĞLU: Ziyaret mekânları ile sürdürülen ilişki Dersim inanç yolunun temelini oluşturmaktadır. Rae Haq/Alevi inancını diğer inanç kalıplarından ayıran en önemli farklılığın doğaya ve insana bakış açısı olduğunu söyleyebiliriz. Nüfusun önemli kısmının köylerde yaşadığı dönemlerde Dersim inanç yolunda doğa merkezli eğilim belirgindi. Doğa merkezli bu inancın varlığını Gağan, Xızır, Hawtemal gibi ibadet takvimi döngüsü ile sürdürülmüştür. Bu belirgin öğelerin mührünü ise kutsal ziyaret yerleri oluşturmaktadır.
Dersim’in her köyünde kutsal ziyaret mekânı vardır. Bu ziyaret mekânları su kaynakları, yüksek yerlerde bulunan bir ağaç, bir tepe, dağ vb.dir. Neredeyse her dağın mitolojik bir anlatısı vardır. Her ziyaret yerinin bir hikâyesi vardır. Kutsal kabul edilen bazı hayvanların mitolojik anlatısı vardır.
1970’li yıllardan itibaren artan göç ile beraber doğa merkezli bu inanç değişime uğramış, kentleşme ile beraber doğa merkezli inanç, yerini insan merkezli inanca bırakmaya başlamıştı.
1994 yılında köylülerin yerinden edilmesi ile köylüler değişik yerlerde yeniden yurtlandılar. Köylülerin bir kısmı ise ilçe merkezleri ile il merkezine yerleştiler. Bu yeni ve sert durum Dersim inanç yolunda hızlı değişime neden oldu. Rae Haq/Alevi yolunun kurumsallaşması ihtiyacının devreye girmesi sonucu ziyaret mekânlarının işlevinde önemli farklılıklar oluşmuş oldu.
– Kutsal mekânlara yapılan ziyaretler zaman içinde değişti mi? Dünden bugüne nasıl bir değişim var sizce? Munzur Gözeleri veya başka kutsal bir mekândan örnek verebilir misiniz?
Her şey değişiyor. Kutsal ziyaret yerleri ile ilişki bugün hayatta olmayan veya sayıları çok az kalmış yaşlılarımızın yürüttüğü gibi değil elbette. Ziyaret mekânlarını kendi canından can gören yaşlılarımız, kutsal alanın yakınına vardığında artık o evrene girer; en üst seviyede hassasiyet ile ziyaretini gerçekleştirirdi. Onlar o ziyaretler ile konuşur, muhabbet eder, onlara yakarır, sitem eder; orada kendini onarır, yarasını sağaltır nihayetinde büyük bir saygı ile oradan ayrılırdı.
Ziyaretler sırasında niyazın pay edilmesi, çıra uyandırılması gibi ritüeller ise dünden bugüne devam ediyor. Fakat bütün bu ziyaretlerin içsel olandan biçimsel olana doğru yöneldiğini söyleyebiliriz.
Munzur Gözeleri’nin ziyareti sırasında özellikle kadın ve yaşlı ziyaretçilerin bir kısmı henüz alana varmadan ayakkabılarını çıkarır, çıplak ayakla alana yürürlerdi. Burada hastalar, şifa arayanlar dışında kimse suya girmez, elini yüzünü yıkamaz, suyu incitecek hiçbir hareket yapmazdı. Zamanla kamu yöneticileri buraya dikkat kesildiler. 1980’li yılların sonlarına doğru bu kutsal mekâna iş makinaları girdi. Burada yol açtı, alana betondan yürüyüş yolları yapıldı. Suyun bazı bölümlerinin etrafı çevrildi ve burası beton içine alındı.
Bir lokanta faaliyete geçti; yemek ve alkol hizmeti verdi. 2000’li yıllarda burada su fabrikası kuruldu, sonra mekânda küçük tezgâhlar açıldı ve alan inanç merkezi, kültürel miras olmaktan uzaklaştırılarak ticari bir alana döndü. Doğal bir inanç merkezi olan Munzur Gözeleri’nin üst kısmında betondan bir yapı yapıldı ve burası cemevi oldu. Bir süre sonra artan insan baskısı ile mekân piknikçilerin piknik ateşinden geçilmez hale geldi. Nihayetinde kamu yöneticileri yine buraya dikkat kesilerek yeniden müdahale ettiler ve Munzur Gözeleri adeta turistik bir yürüyüş alanına çevrildi.
– Dersim son yıllarda ilgi odağı haline geldi. Dersim’e yönelik artan insan baskısının inanç alanlarına etkisi nasıl olmaktadır?
İnsanın çoğaldığı her yer beraberinde problem yaratmaktadır. İnsanın kendi yaşam yeri dışındaki yerlere ziyareti çoğunlukla kendi evine gösterdiği hassasiyet gibi olmuyor ne yazık ki.
Dersim’in muazzam güzellikteki doğası son yıllarda oldukça ilgi çekiyor. Buraya gelen misafirler çoğunlukla bu doğal güzellik alanlarının epey kısmının aynı zamanda kutsal mekânlar olduğunu veya Dersim 1938’in katliam alanları olduğunu bilmemektedir. Bu yönlü hatırlatıcı metinler, tabelalar vb. ürünler de olmadığı için gerekli hassasiyet gösterilmemektedir. Bazı misafirler içinse burada doğa ile sürdürülen inanç putperestlik, sapkınlık olarak algılanmaktadır.
Dersim’e giren misafir sayısı Dersim’in altyapısının kaldıracağının çok üstündedir. Ovacık Munzur Gözeleri ile Pülümür Suyu’nun kaynağından Mameki merkeze kadar ve bu iki önemli ırmağı besleyen dere yatakları boyunca turistik kamp alanlarının tüm kirliliği doğrudan suya karışmaktadır. Buralarda herhangi bir altyapı ve koruma çalışması henüz yapılmamıştır. Suyun doğrudan kirletildiği yani suyun ölümüne giden süreç bu kontrolsüz turizm ile gerçekleşmektedir. Bu durum ziyaret kültürünü yok ettiği gibi o ziyaretin bizzat kendisini de öldürmeye giden bir cinayet süreci olmaktadır ne yazık ki.
– Munzur ve Pülümür vadileri ile ziyaretler zaman içerisinde ticaretin, turizmin ve insan müdahalesinin sonuçlarıyla karşı karşıya. Yaratılan tahribatlara karşı atılması gereken adımları nasıl sıralarsınız?
Munzur ve Pülümür vadileri mutlak korunacak alanlar ilan edilmeli. Yapılaşmaya kapatılmalı. Seçilmiş belli alanlarda altyapısı hazırlanarak hizmet verilmeli. Yine seçilmiş bazı alanlar dışında çadır, mangal vb. faaliyetlere kapatılmalıdır. Munzur ve Pülümür Vadisi dışındaki yerlerde de misafirler için farkındalığı artıracak yayınlar yapılmalı, tur rehberleri bilgilendirilmelidir. Hizmet mekânlarının arıtma gibi altyapı sistemi hızlıca oluşturulmalıdır. Ziyaret mekânlarına yapılan ziyaretler kontrol altına alınmalı, buralarda ticarileşmenin önüne geçilmelidir.
Barış KOP / PİRHA
Yoruma kapalı.