PİRHA- Ankara’nın Altındağ ilçesinde geçtiğimiz hafta yaşanan mültecilere yönelik ırkçı saldırıların ardından PİRHA’ya konuşan mahalle sakinleri, “Aslında hükümetin mülteci politikasına karşı bir öfke vardı ve amaç bunu protesto etmekti. Daha sonra yönlendirmeler ve dışarıdan gelen müdahaleler sonucunda olaylar farklı yönlere evrildi. Suriyeliler şimdi dışarı çıkamıyor. Belirsiz bir ortam var, eski halimize dönmek istiyoruz” dediler.
Ankara’nın Altındağ ilçesinde bulunan Önder Mahallesi’nde yaşanan mültecilere yönelik saldırıların üzerinden 1 hafta geçti. Olaylarla gündeme gelen mahallede bu aralar sessizlik hakim. Mahallenin giriş çıkışlarında polis kontrol noktaları kurmuş durumda. Ayrıca mahallenin içerisinde sivil ve resmi polisler sürekli gezerek kimlik kontrolü yapıyor. Basının girmesi ve çekim yapması ise ‘yasak’ denilerek engelleniyor.
Yaşanan olaylardan sonra mahalle sakinleri tedirgin olduklarını ve korku yaşadıklarını belirtiyor. Herkes kendi arasında yaşananları konuşsa da çoğu basına röportaj vermek istemiyor.
21 yıldır Hüseyin Gazi Mahallesi’nde oturan Onur Özdemir ve ismini vermek istemeyen bir mahalle sakini o gün yaşadıklarını ve tanık oldukları olayları PİRHA’ya anlattılar.
“HÜKÜMETİN MÜLTECİ POLİTİKASINA KARŞI BİR ÖFKE VARDI AMA FARKLI YÖNLERE EVRİLDİ”
Onur Özdemir olayların mahallelerinde öldürülen gençten sonra başladığını ve hızla yayıldığını ifade ederek şunları dile getirdi:
“Mahalleli ilk önce sadece yaşanan bu ölümlü durumu protesto etmek amaçlı sokağa çıktı. Hem hükümete hem de diğer siyasi partilere mülteci politikasından dolayı bir öfke duyuluyordu. Tepkiler mülteci politikasına yönelikti. Yani devlete yönelik aslında diyebilirim. Bu şekilde başladı. Sonrasında mahallemizle hiç alakası olmayan -özellikle söylüyorum bunu- mahallemizle ilgisi olmayan, tanımadığımız gençler mahalleye geldi. Bunlar geldikten sonra da olay farklı yönlere gitti. Mültecilerin dükkânlarına, evlerine saldırmaya başladılar. Bu olaylar olurken de bir engelleme olmadı. Yani polis vardı ama engellemeye yönelik hiçbir şey yapılmadı. Polisler herhangi bir eylemde ki gibi tavır göstermediler. Bir yönlendirme yapıyorlarmış gibi davrandılar.
“DIŞARIDAN GELENLER BOZKURT İŞARETİ YAPIP TEKBİR GETİRİYORLARDI”
Dışarıdan gelen gençler de aynı şekilde kitleyi, sokağa çıkan mahallelileri yönlendiriyorlardı. Saldırmaları yönünde kışkırtıyorlardı. O gençler geldikten sonra zaten olaylar farklı yöne gitti. Sanki birileri o gençleri buraya bilinçli olarak çağırmış. Özellikle hükümete karşı protesto eylemi gerçekleştirmek isteyen insanları farklı yönlere yönlendirmeye başladılar. Bu gençler bozkurt işaretleri yapıp, tekbir getiriyorlardı. Dükkanlara, sağa sola, evlere saldırmaya başladılar. Aslında hükümetin mülteci politikasına karşı bir öfke vardı ve bunu protesto etmekti amaç ama daha sonra yönlendirmeler ve dışarıdan gelen müdahaleler sonucunda farklı yönlere evrildi.”
“BİR KADIN ‘KÜRTLERİ SALLANDIRACAKSIN’ DEDİ”
Bunun sadece Suriyelilere karşı yapılmış bir saldırı olmadığını ve bir Kürt olarak tedirginlik duyduğunu belirten Özdemir, “Bir Kürt olarak ben de çok endişelendim. Olayların başladığı gece ben olayların içerisindeydim. Akşam evime gittiğimde orada tanık olduğum şeyleri anlatmak istiyorum. Oradaki insanlar -özellikle birkaç kadın vardı- onlardan şunları duydum; ‘Suriyelileri göndeririz ardından Kürtleri göndereceğiz’ dediler. Ve sonrasında bir kadın da şöyle dedi, -hiç kulağımdan gitmiyor çünkü çok korktum, çok tedirgin oldum- ‘Kürtleri sallandıracaksın’ cümlesini kurdu. Ve bu beni çok korkuttu. Bir baba olarak hala da bu tedirginliği yaşıyorum. Ben 21 yıldır bu mahallede oturuyorum ve böyle bir şeye hiç şahit olmamıştım. Çünkü 21 yıldır burada komşularımızla birlikteyiz ve hiç sorun yaşamadık. Beraber yiyoruz, beraber içiyoruz, beraber geziyoruz, birçok şeyi birlikte yapıyoruz. Ama böyle bir olayı ilk kez gördüm” diye konuştu.
“MAHALLE ABLUKA ALTINDA”
Polisin olayları engellemediğini vurgulayan Özdemir, şöyle devam etti:
“Hiçbir engelleme çabası içerisine girmediler. Burada 5 bin kişi toplandı neredeyse ve sadece 50 tane çevik kuvvet polisi vardı diyebilirim. Yani bu tür olaylarda 50 tane 100 tane çevik kuvvet polisi gönderilmez. Tüm polislerin buraya yığılması gerekiyordu. Ve bu polisler insanları dağıtmak için ellerinden geleni yapmalıydılar ama hiçbir şey yapmadılar. Kitle bir araya gelmesin diye polis yönlendirme yapıyordu sadece. Hükümeti protesto eylemlerine dönüşecek diye yapılıyordu bu. Çünkü toplanan kitle, ‘mültecileri istemiyoruz’, ‘bunları başımıza siz getirdiniz’, ‘Allah belanızı versin’ gibi söylemlerde bulunuyordu. ‘Bunların sorumlusu sizsiniz’ diyordu hükümete. Bu tür söylemler başladığı noktada polis orayı dağıtıyordu ve yönlendirme yapıyordu. 20 kişi, 30 kişi olarak insanları ayrı ayrı yerlere dağıtıyordu. Dışarıdan gelen kitle, o gençler mahallemizdeki Suriyelilerin dükkanlarını ya da evlerini bilemez. Kimin nerede oturduğunu nereden bilecekler? Bunlara birileri buraları gösterdi. Şu an tüm mahalle polis ablukası altında ve bu durumdan mahalleli olarak çok rahatsızız. İnsanların üzerinde bir baskı var.”
“BU SALDIRILAR GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE PLANLI BİR ŞEKİLDE YAPILDI”
Olaylardan sonra mahallelerinden yaklaşık 400 kişinin gözaltına alındığını duyduklarını söyleyen Özdemir, “İnsanlarda korku hakim. Ayrıca Suriyelilere bir laf atarsam bende mi gözaltına alınırım tedirginliği yaşanıyor. Şu anda mahallede polis sürekli insanları denetliyor. Üç dört kişiden fazla insanın bir araya gelmesini engelliyorlar. Ben çocuklarımı kapının önüne bile çıkartamıyorum. Çünkü tedirgin oluyorum. Çünkü biz Kürt’üz ve çocuklarım Kürtçe konuşur da birisi bir şey der mi diye endişeleniyorum. Pazar günü çocuklarımla birlikte parka gitmiştim. Orada akrabalarımla karşılaştım. Orada Kürtçe konuştuk ve kadının bir tanesi bize dedi ki, ‘Kürtçe konuşuyorsun kısık sesle konuş.’ İnsanların tuhaf tuhaf baktığını söyledi. Halbuki biz burada 20 senedir oturuyoruz ve sık sık Kürtçe konuşuyoruz. Böyle bir uyarı daha önce almamıştım. İş yerlerimizde, okulumuzda bu tür şeyler yaşadığımız olmuştu. Ama mahallemizde yaşamamıştık” ifadelerini kullandı.
“GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE PLANLI BİR ŞEKİLDE YAPILDI”
Onur Özdemir, “2-3 yıl önceydi sanırım yine böyle bir saldırı olmuştu yine. Suriyeli birisi bir Türk gencin boğazını kesmişti. O zaman da Suriyelilere yönelik bir saldırı olmuştu ve Suriyelilerin dükkanları yakılmıştı. Polis o zaman çok çabuk müdahale edip, hemen yatıştırmıştı. Bu kadar büyümemişti. Böylesine bir saldırı olmamıştı. Bugün bu olayların bu noktaya gelmesinin sebebi ölen çocuğun ailesinin ilk başta devlete karşı tepki gösterip mahalleliyi galeyana getirmesi oldu. Çünkü insanlar hükümete olan tepkilerini dile getirmek istediler. Daha sonra da farklı yönlere yönlendirildiler. Bu gözümüzün önünde planlı bir şekilde yapıldı. İnsanlar burada bir protesto eylemi yapsaydı, burada hükümete tepkilerini dile getirselerdi, polis de bunların eylem yapmalarına izin verseydi ve sonra dağılsalardı biterdi” dedi.
“SURİYELİLER EVLERİNDEN ÇIKAMIYOR”
Suriyeliler evlerinden çıkamadığını da aktaran Özdemir, “Suriyelilerin küçük çocukları var. Sadece temel ihtiyaçlarını karşılamak için bir kişi çıkıyor evden. Onun dışındakiler evlerinden dışarı çıkamıyor. Korkuyorlar, gizli gizli evlere su, gıda maddesi götürülüyor. Herhangi bir yağmalama gibi duruma tanık olmadım ama dükkanların cam, çerçevelerinin indirildiğini, paramparça edildiğini, dükkanların içerisindeki malzemelerin yollara atıldığını, parçalandığını gördüm. Ama kuyumcu ve cep telefonu malzemesi satan birkaç yerin yağmalandığını duydum” şeklinde konuştu.
Bir Kürt olarak mültecileri, Suriyelileri, Afganları, Somalileri çok iyi anlayabildiğini aktaran Özdemir, “Çünkü biz de bu tür sıkıntıları yıllarca yaşadık yaşıyoruz. O esnada bu yaşananlar karşısında kendimi onların yerine koymakta hiç zorlanmadım. Tabii insan çekiniyor, korkuyor, tedirgin oluyor. Ben o gün olaylardan sonra evime gittiğimde, acaba bize de bir şey yaparlar mı, çocuklarımı nasıl koruyabilirim böyle bir şey olursa diye düşündüm. Olayların yaşandığı gece ben hiç uyumadım ve evimde nöbet tuttum. Ve 1 haftadır da çocuklarıma diyorum ki, bakkala gitmeyin, şuraya gitmeyin, buraya gitmeyin. Çünkü başlarına bir şey gelir mi diye korkuyorum. Bu ırkçı saldırılar kesinlikle Anadolu halklarının kültüründe yok. Bu tür şeyler başkalarının işi. Irkçıların, faşistlerin işine yarayan şeylerdir. İnsanları öldürmek, insanları dışlamak, insanların işyerlerine, evlerine saldırmak yoktur bizim kültürümüzde. Umarım en kısa zamanda düzelir ve biz de normal yaşantımıza döneriz” dedi.
“GÖZÜ DÖNMÜŞ BİR KALABALIK VARDI O GÜN”
İsmini vermek istemeyen başka bir mahalle sakini ise yaşadıkları ve tanık olduklarına dair şunları aktardı:
“Suriyeli bir komşumuz var. Evde yemek yerken aradı beni. 3 tane çocuğu var. Çok tedirgin olmuşlardı. Böyle şeyler oluyor korkuyoruz gel, diyerek çağırdı. Şimdi Adana’da. 1 haftalığına oraya gitti. Bu olaylar olunca uzaklaştı buradan mecburen. Ayrıca bir komşumuz daha vardı. Bu olaylar başlayınca dükkânını korumak için çalışıyordu. Dükkânında 8-10 bin liralık malı varmış. Görünce dedim ki ona ne yapıyorsun, seni öldürürler bırak git dedim. Uzaklaştırdım oradan. Daha sonra olaylar sürerken başka bir Suriyeli aile tanıdığımızın evine gittik. Bize bir şeyler hazırladı. Onlarla birlikte oturduk evlerinde bekledik. Daha sonra benim amcamın oğlu ben bir aşağıya bakıp geleyim dedi. Gitti. Merdivenden aşağı inerken bir grubun geldiğini gördük. Kalabalık bir grup evinde olduğumuz Suriyeli aileye saldırmaya çalıştı. Amcamın oğlu da yapmayın burası bizim evimiz diye bağırdı. Sonra o kalabalık başka yöne gitti. Bu tamamen tesadüfen gelişti. Eğer orada biz olmasaydık o aileye saldıracaklardı. Belki de öldüreceklerdi. Gözü dönmüş bir kalabalık vardı o gün. İçeri girip Suriyeli aileyle birlikte oturduğumuzu görselerdi bize de saldırırlardı. Dışardan gelenler de vardı ama daha çok bizim mahalledeki kişilerdi. Başta mülteci politikasına karşı, devlete karşı bir tepki vardı. Sonrasında kurt işaretleriyle, tekbirlerle saldırılar olmaya başladı. Önlerine gelen Suriyelilerin evlerine, iş yerlerine saldırmaya başladılar.”
“İNSANLAR MÜLTECİLERDEN ÇOK RAHATSIZ OLUYOR ARTIK”
“Suriyelilere böyle saldırılar olmaması gerekir. Ama artık insanlar bunlardan çok rahatsız. Özellikle şimdi bir de Afganlılar geliyor. Bu çok etkiledi insanları” diyen vatandaş, şmyle devam etti:
“Ayrıca Suriyeliler burada rahat yaşıyor. Evleri, arabaları var. Devlete vergi vermiyorlar. Biz ekonomik olarak çok kötüyüz. Böyle düşünüyor insanlar, o yüzden saldırıyorlar. Biz o gün birkaç Suriyeli aileyi kurtardık. Bir başka arkadaşımız da Suriyeli bir ailenin evine gidiyor. Banyoya saklandıklarını görüyor. Oradan çıkmamalarını söylüyor. Aşağıda olan insanlara da evde kimsenin olmadığını söylüyor. Öyle kurtarıyor onları. Yine bir yerde bir eve saldırdılar. Taş attılar eve. Evden çığlıklar, bağrışmalar geldi. Biz çıktık eve sonra sakinleştirdik aileyi. Çocukları vardı çok korkmuşlardı. O adam orada dedi ki, ‘bizim suçumuz ne, biz mi öldürdük o çocuğu? Hepimiz mi kötüyüz?’ dedi. Doğru söylüyor. Hepimizin içinde iyimiz de var kötümüz de. O gün gece 2’den sonra ortalık sakinleşince bir Suriyeli aileyi evlerinden gizlice çıkardık. Bir iki araba ayarladık. Başka ilçede olan akrabaları vardı, onların yanına götürdük. Bir süre orada kalacaklar, gelmeyecekler.
“BELİRSİZ BİR ORTAM VAR, ESKİ HALİMİZE DÖNMEK İSTİYORUZ”
Olaylardan sonra imkânı olan Suriyeliler başka şehirlerde ya da yerlerde olan akrabalarının yanına falan gitti. Kalanlar, gidecek yeri olmayanlar çok tedirgin. Dışarı çıkmıyorlar fazla. İhtiyaçları için çıkıyorlar sadece. Belirsiz bir ortam var onlar için. Ne zaman geri döner gidenler ya da eskiye ne zaman dönülür belli değil. Şöyle bir şeyde oldu anlatayım. Şu an sitelerde çalışma hayatı durmuş vaziyette. Çünkü bu adamlar burada bin-bin 500 TL’ye çalışıyordu. Şimdi gitti hepsi. Korkuyor işe gidemiyorlar. Orada çalışanların yarısından fazlası mülteciydi. Burada olan Türkiye vatandaşlarından kimse gidipte o paraya orada çalışmaz. Çalışacak kişiler arıyorlar şimdi burada. Mahallemizde polis de yoktu önceden, şimdi her yerde polis var. Bu durumdan rahatsızız. Eski halimize dönmek istiyoruz. 15 gün sonra normale dönüleceği söyleniyor.”
Melis CİDDİOĞLU/ANKARA
Yoruma kapalı.