PİRHA – 4 Mayıs 1937’de Bakanlar Kurulu kararı ile başlatılan Dersim Katliamı’nın üzerinden 83 yıl geçti. Dersim’den sürgün edilerek Anadolu’nun farklı bir bölgesine yerleştirilen vatandaşlar o günleri PİRHA’ya anlattılar. Adını vermek istemeyen tanıklar, o gün nasıl bir hınçla kendilerine ve topraklarına saldırıldığını belirterek, “1935’de başladı katliam. O zamanlardan beri dağlarda mağaralarda yaşadık. Kendimizi nasıl koruyacağımızı bilmiyorduk, Xızır’a seslenip kendimizi ona emanet ediyorduk” dediler.
Yakın tarihin en kanlı harekatı olan Dersim Tertelesi’nin üzerinden 83 yıl geçmesine rağmen hala devlet tüm taleplere rağmen Dersimlilerden özür dilemedi. Katliamı yaşayan Dersimliler yöneticilerden özür bekliyor hem de yüzleşilmesini istiyor.
Dersim Katliamı’nın üzerinden geçen 83 yıl geçmesine rağmen hala acılar çok yeni. O günleri PİRHA mikrofonuna anlatan tanıkların gözlerinde o vahşeti ve acıyı hissetmek mümkün.
“ÖMRÜMÜZ KORKUDAN MAĞARALARDA GEÇTİ”
4 Mayıs 1937’de devlet resmen Dersim’e saldırma kararı almış olsa da, 1937’den önce saldırıların başladığını belirten katliam tanığı, “1935’den 1938’e kadar dağlara sığındık. Mağaralarda, taşta bayırda kaldık. Ömrümüz dağlarda geçti. Her kış asker çekilirdi Dersim’den, yazın geliyordu. Yaz olduğu zaman Dersim’de herkes dağlara çekilirdi askerlerin korkusundan. Yaz boyunca her işimizi dağda görürdük. Askere vur emri verilmişti biliyorduk. Kimi ele geçirirlerse direk orada vuruyorlardı. Çocuk yaşlı büyük demezdi direk vururlardı. Bizler askeri gördüğümüz gibi kaçardık. Ne biz onları görürdük ne de onlar bizi” diye konuştu.
“DERSİM COĞRAFYASINA EL KOYMAK İSTEDİLER”
Dersim’de kadastro çalışmalarının yapılmadığı için bölgeye çok sayıda askerin sevk edildiği resmi kaynaklarca da belirtiliyordu. Katliam tanığı, “Dersim’de o vakite kadar kadastro çalışmaları yapılmadığı için çok fazla verimli arazi vardı. Devlet bunu farketti ve Dersim’den Cumhuriyetin ilanından o güne kadar gecikmiş tüm vergileri ödemesini istedi. Dersimliler o kadar büyük vergileri nasıl ödesinler? Tahsildarlar köy köy dolaşıp insanların mallarına mülklerine el koyuyorlardı. En zengin adam 100 koyununu veriyordu o bile borcun yarısı etmiyordu. Tahsildarlar acımasız olmaya başladılar. Sürekli şikayet ediyorlardı” dedi.
“AYLARCA AÇ SUSUZ KALDIK”
Dersim’de yaşadıklarını tekrar hatırlamak istemediğini belirten tanık, “Çok acı çektik, çok aç susuz kaldık. Yakınlarımızda bir çeşme varsa onunla yetiniyorduk. Sadece su içerek yaşamaya çalıştık. Geceleri gidip su içiyorduk, dağlarda otlarla besleniyorduk. Erkekler bazen sürgün edilmeyen, yasaklanmayan yerlerde yiyecek bir şeyler bulur getirirlerdi. Bir çuval un ile günleri geçiriyorduk. Mağaraların büyüklüğüne göre insan barınıyordu. İki-üç aile bir araya geliyordu” ifadelerini kullandı.
“AĞDAD’DA ÇOK BÜYÜK KATLİAM YAPTILAR”
Dersim’in her yerinde büyük bir vahşetin yaşandığını belirten tanık, “En büyük katliam Kutuderesi’nde yapıldı. Dağlardan çığ gelmişti. Ağdad deresinde de boşluk vardı. Oraya sığındık. Askerler sağı solu tuttular. Bir zaman direndik ancak sonrasında asker dereye girdi. Askerin dereye girmesiyle çok büyük katliam başladı. Çocuk ve kadınlardan oluşan 300-400 kişilik bir grup katledildi. Asker çok acımasızdı. Küçük kardeşim kaçarken vuruldu. Biz büyüktük hızlı koşuyorduk o küçük arkada kaldı asker vurdu öldürdü. Bir kardeşim de kaçarken arkada kaldı. Asker yakaladı öldürdü mü başka bir şey mi yaptı bilmiyorum. Meçhul oldu o. Babam da biz dağdayken milislerin geldiği haberini alıyor kontrol için gittiğinde milisler vurmuşlardı orada. Biz ertesi gün gittik cenazeyi aldık” dedi.
“ÖLDÜRME YASAKLANINCA SÜRGÜNLER BAŞLADI”
Dersimlilerin katliamın durması adına yetkililerle görüştüğünü belirten tanık, “Dayım, alay komutanıyla konuştu. Alay komutanına sen askerlerini dağdan indir öldürmeyeceksen ben dağdaki herkesi indiririm, dedi. Alay komutanı da söz verdi askeri dağdan indirdi. Biz mağarada saklanıyorken dayım sesleniyordu bize. Gelin vur emri artık yok. Kimse karışmayacak size diye bağırıyordu dağlara doğru. Mareşal Fevzi Çakmak gelmişti denetime. O da emir verdi. Öldürme olmayacak artık yakaladıklarını hemen sürgün edeceksiniz, dedi. Ondan sonra dağlara sığınan herkes teslim olmaya başladı. Teslim olanlar sürgün ediliyordu ama dayım Atatürk’le görüştü ve bizim için sürgün kararını bozdu. Tunceli’nin bir köyünde bizi iskan içine soktu” dedi.
“FEVZİ ÇAKMAK AFFINDAN SONRA VUR KIR YOKTU”
Mareşal Fevzi Çakmak’ın Dersim ziyareti sonrasında askere vur emrini yasakladığını belirten tanık, şöyle devam etti:
“Fevzi Paşa’nın affından sonra asker karışmıyordu kimseye. Dağlardan inip teslim olan herkes trenlere bindirilip sürgün ediliyordu. Binlerce insan sürgün edildi. Şimdi haberleri dahi yoktur nereden geldiklerinin.”
“KABAHAT DEVLETTEYDİ”
Katliamın kabahatinin devlette olduğunu belirten tanık, “Katliamdan önce evimiz vardı, tarlalarımız hayvanlarımız vardı. Kendi halimizde geçinip gidiyorduk. Sonra araziler sorun olmaya başlayınca devlet katliam getirdi. Kabahat devletindir” dedi. Dersimlilerin devletin bütün şiddetiyle kapıya dayandığını farkettiğinde de “İnsanlarda direnecek hal kalmadı. Herkes dağa mağaralara sığındı. İnsanlar nasıl karşı koysunlar, ne yapsınlar. Koca ordu kapıya dayanmış” diye konuştu.
“DERSİM’E ÇOK HAKARET ETTİLER”
Dersim Katliamı’nın başka bir tanığı ise “Dersim’de askerin yağmalamaya başladığını duyduğumda amcam tüfeğini alıp gitti. Dersim’e çok zulmettiler. Taşı toprağı inim inim inliyordu” diyerek o günlerin acısından doğan bir ağıtı seslendirdi.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.