Alevi Haber Ajansi

Tahmaz: Rızalık olmadan toplumsal huzur ve barış sağlanamaz-VİDEO

PİRHA – Türkiye’de anayasa yapımın yukarıdan aşağıya doğru yapıldığını toplumun sorunlarını yansıtan demokratik bir tarzda yapılmadığı için her defasında değişmeye açık olduğunun altını çizen Barış Vakfı Genel Başkanı Hakan Tahmaz, evrensel değerler çerçevesinde rıza mekanizmasının yaratılmasıyla demokratik bir anayasa yapılabileceğini kaydetti. 

Türkiye’de anayasa yapım sürecini ve bugün tartışılan ‘demokratik anayasa’ tartışmalarını Pir Haber Ajansı’na değerlendiren Barış Vakfı Genel Başkanı Hakan Tahmaz, 1921-1923 Anayasası’nın Türkiye Cumhuriyeti kuruluş felsefesine bağlı olarak şekillendiğini hatırlatarak, “Diğer ülkelerden farklı olarak; bir devlet kuruldu ve bu devlete bir ulus yaratılmaya çalışıldı o ulus yaratılırken de bize de bir elbise yani yukarıdan aşağıya anayasa giydirildi” dedi.

“ANAYASA TOPLUMUN TALEPLERİNİ KARŞILAMIYOR” 

Türkiye’nin kuruluşunda yapılan anayasanın Cumhuriyet’in yapısına, sosyalist, etnik, kültürel yapısına denk bir anayasa olmadığını kaydeden Tahmaz, 12 Eylül’den sonra anayasada 20’ye yakın değişiklik yapıldığını belirterek Türkiye’de anayasaların neden çok sık değiştirildiğini şöyle açıkladı:

“İki nedenle değişiyor. Yukarıdan aşağıya bir devlet empoze eden, ideoloji empoze edene bir sistem empoze ediliyor. Bu yukarıdan aşağıya yapılan anayasa, toplumun isteklerini, sorunlarını yansıtan demokratik bir tarzda yapılmadığı için her defasında değişmeye açık oluyor.

Türkiye’de sürdüregelen rejim kendi içerisinde değişiklikler yapsa bile toplumu dinamikleriyle ayak uyduran, onları kapsayan bir tarzda yapmayıp devletin bekası için tehlike görüyor. Bir devlet var bu devlete bir toplum yaratma fikrinden uzaklaşılamadığı için toplumsal kesimleri kaplayan bir şey olmuyor. Anayasa tartışma sürecine herkes katılır ama anayasanın teknik yapım yanı vardır. Yani Anayasa hukukçuları vardır, bu konuda ulusal ve uluslararası tecrübeye sahip akademik çevreler vardır. İktidarlar kendi ihtiyaçları üzerine bunu yapar. Üniversitelerden, hukuk fakültelerinden görüş almamıştır. Böyle bir kültür olmayınca hiçbir zaman anayasa işlevliliği kazanmıyor, oturmuyor ve sürekli yamalı bohça gibi yama yapılıyor. Nitekim en son Başkanlık sistemi de tartışılmaya başlandı.

“TÜRKİYE’DE İKTİDARLAR KENDİ İHTİYAÇLARINA GÖRE ANAYASA YAPIYOR”

Anayasayı yaparken toplumun büyük bir kesiminin benimsediği bir şey olmalı. Kriterler vardır; evrensel kabuller vardır, bunlar tartışma konusu olamaz. Bunlardan biri yaşam hakkı. Temel haklardan biri herkesin özgürce kendi istediğince yaşama hakkıdır, eğitim alma hakkıdır. Bunları tartışma konusu yapmadan bir yolunu bulmak gerekir. Türkiye’de bu olmadığı için siyasi iktidarlar kendi ihtiyaçlarına göre anayasa yaptığı için kurullar da oturmuyor, işleyişler de oturmuyor ve anayasa da işlemiyor. Aslında Türkiye’de 12 Eylül’den sonra 12 Eylül’le hesaplaşmak için bütün demokrasi güçleri 35 yıldır bunu söylüyor. Bu anayasa Türkiye’ye dar gelen bir anayasa. Türkiye’nin son 20 yıldır yaşadığı sosyal ve siyasal değişimi dikkate aldığımızda Türkiye’nin üzerine oturduğu toplumsal dinamiklerden Alevilerden, Kürtlerden yükselen talepleri dikkate aldığımızda yeni bir anayasa yapmaktan kaçınmanın Türkiye’nin kendine oynamaktan başka bir şey olmadığı çok açık.

AKP de iktidara geldiğinde en büyük vaadi anayasa yapmaktı ama o da vazgeçti kendi ihtiyacına göre düzenlemelere gitti. Kürt mücadelesinin geldiği eşik, bölgesel gelişmeler Türkiye’nin 2018 Anayasasıyla yürüme şansının olmadığını çok açık ortaya koyuyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinde herşeyi Ankara’dan çözen merkezi bir devlet sistemi var. Şimdi bunların sürdürülebilme ihtimali kalmamıştır. Hükümet burada kendi iktidarını, geleceğini tehlikede gördüğü için direniyor ama sürekli tartışma konusu.”

“KÜRTLER ‘TAMAM’ DEMEDİ”

Yerel yönetimlerin, yerel demokrasinin geliştirilmesinin Türkiye’nin gündeminde olduğunu belirten Tahmaz, “En önemli özelliği de yerel demokrasinin güçlendirme dorosundaki Kürt siyasal hareketinden ve demokrasi güçlerinden gelen temel taleptir. Kürt sorunun çözümünün anahtarı olabilecek birkaç maddeden biridir. Keza kısmen kalktı gibi görünsede uygulamada tam da öyle değil. Alevi mücadelesinin, özellikle 12 Eylül sonrası hızla zorunlu din dersi eğitimine karşı geliştirdikleri mücadele. Sadece Aleviler değil, Alevilerle birlikte bütün demokrasi güçlerinin eğitim sistemine karşı yürüttüğü mücadele var. Buradan baktığımız zaman tabi ki Türkiye önce bunları Alevi açılımı, Türk açılımı, Kürt çözümü diyen iktidar hepsinden teker teker vazgeçti. Hükümet vazgeçebilir ama bu talepleri dillendiren kesimler vazgeçmedi. 2015 yılında iktidar çözüm sürecini bitirdiğinde, masayı devirdiğinde Kürtler, ‘Tamam madem öyle boynumuzu büküyoruz’ demedi. Talepler ve mücadele devam ediyor” diye konuştu.

“6 Mayıs diye ifade ettiğimiz tarihte Abdullah Öcalan yeniden demokratik siyasetle sorunları çözme, olumlu barış çağrısı ve çözüm çağrısı bu sorunun çözümün bugün ne kadar yakıcı hale geldiğini gösterdi” diyen Hakan Tahmaz şöyle devam etti:

“Bunun ilerleyebilmesi için şu anda Türkiye’nin öncelikli sorunu, normalleşmeye ihtiyacı var. Türkiye’nin normalleşebilmesi için atması gereken kritik iş var. Bunlardan birisi güvenlik politikasıyla Türkiye’nin her gün daha fazla dar boğaza düştüğü gerçeği. Bu geçmişten farklı olarak hem içeride hem dışarıda. Bugün Türkiye’de ne tartışıyoruz; Türkiye Amerika ile mi anlaşacak yoksa Rusya’la mı anlaşacak. Biz Barış Vakfı olarak diyoruz ki;  Kimle anlaşacağına bişey demiyoruz ama önce Kürtlerle anlaşalım. Kürtlerle anlaşırsak Amerika, Rusya, Almanya karşısında daha güçlü olur. Kendi içinizde evinizde huzur sağlayamadığınız zaman komşunuzla daha zor olur. Onun için önce güvenlik politikasının terk edilip yeniden müzakere yapılmalı.”

“TÜRKİYE’DE TERÖR TANIMI YENİLENMELİ”

Artık Türkiye’de terör tanımın yenilenmesi gerektiğini ifade eden Tahmaz, “Çok fazla birşeye ihtiyaç yoktur. Avrupa normlarına uygun bir yeni terör tanımı yapılmalı. İktidarın siyasallaşmış yargının istediğini terör tanımına sokup FETÖ, PKK ya da dış mihraplar dediği ortamda ne anayasa tartışılabilir ne de Türkiye tartışılabilir. Yargının bugünkü siyasallaşmış haline son verilebilmesi için bu yasanın netçe değiştirilmesi gerekir. Avrupa Birliği de terörle mücadele yasasında yeni bir düzenleme istiyor” dedi.

Son 10 yıldır Türkiye’nin uluslararası sıralamada gerilerde olduğuna dikkat çeken Barış Vakfı Başkanı Hakan Tahmaz, Türkiye’nin zaman kaybetmeden yüzünü normalleşmeye çevirmesi gerektiğini kaydetti.

Tahmaz, anayasa yapım sürecinde demokratik kanalların olduğunu hatırlatarak, “Anayasayı meclis yapar bu doğrudur ama Anayasa’yı ‘meclis, ‘biz biliyoruz, herşeyi biz yaparız’ diyerek yapamaz. Toplumun çeşitli kanalları vardır. Türkiye’nin Anayasa hukukçuları, Türkiye’nin 50 yıllık geleceğini düşünerek demokratik bir ülke yaratma temelli birşey yapması gerekir. Bunların içinde Kürt siyasal hareketi de var. Bugün temel sorunlardan biri Kürt siyasal hareketinin taleplerini içermek, Alevileri içermektir. Onlarca kez Aleviler çalıştaylar yaptı, metinler çıkarttılar, Kürtler Demokratik Toplum Kongresi (DTK) kararlarıyla başka partiler kararlarıyla öneriler açıkladı. Bunları sentezleyecek bişey yapmalı” diye konuştu.

“RIZA OLMADAN DEVLETİN KURUMSALLAŞMASI OLAMAZ”

Rızalık kavramına dikkat çeken Tahmaz, anayasanın yapılması için evrensel değerlerin önemine vurgu yaparak demokratik bir anayasa için uzlaşanların birlikte olması gerektiğini söyledi. Tahmaz, “Bu anlamda bir rızanın olması gerekir. Rıza mekanizmasının yaratılması gerekir. Bu rıza mekanizması yaratıldığında yapılacak anayasanın 5 maddesine birisi çekince koyabilir, onay vermeyebilir. Yani 100 madde yazılacaksa bütün herkes üzerinde anlaşamayabilir ama bunların evrensel değerlerle çelişmeyen bir ölçüde olması, bu rıza olmadan devletin kurumsallaşması olmaz. Bu rıza olmadan toplumsal huzur ve barış sağlanamaz. Bu açıdan Kürtleri şu anda bölgede yaşanan gelişmeleri de dikkate aldığımız zaman öncelikli mesele Kürt ve Alevi dinamiği kesimini ve diğer farklı kesimlerin taleplerini içeren bir anayasa yapılmalı ve bunun için de Türkiye’nin epey bir çaba sarf etmesi gerekir” ifadelerini kullandı.

Yeni anayasa tartışmalarına iktidarın uzak olduğunu söyleyen Tahmaz, “Ancak yeni iktidarlar yaratmak için gelecek iktidarın nasıl olması gerektiğini bugün tartışarak, politik çerçevesini belirleyebiliriz. O nedenle Millet itikafının da sorumlu olduğunu söyledim. Yani Cumhur irtifakına karşı olmak çok kıymetlidir ama onun yerine ne koyacağımızı belirlememiz gerekiyor. Çünkü burada bir tehlike vardır. Onun yerine ne koyacağından mütabakat kılmadığın zaman Türkiye toplumunun alışkanlıkları, siyasal yönelimleri, bagajları gelenin gideni arattırdığı siyasal bir süreç olabilir. Bugün AKP ve MHP ittifakından çok çekiyoruz ama ondan beterine mahkum olmamak için bugünden tartışmak gerekir” dedi.

“ÖCALAN’IN ONURLU BARIŞ, DEMOKRATİK SİYASET VURGUSU ÖNELİDİR”

6 Mayıs’ta PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrının önemli olduğunu kaydeden Hakan Tahmaz, “Öcalan’ın üçüncü yol vurgusu onurlu barış, demokratik siyaset, statükocu milliyetçiler, tek adam rejimi ya da  Cumhur İtifakı karşısında yeni bir odak. Burada en dinamik bunu taşıyabilecek Kürt siyasal hareketi ya da HDP burada bir öznedir. Bu özne olma özelliğinden koruması çok önemlidir. O nedenle 3 yol çağrısının önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.

PİRHA/İZMİR

 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak