Alevi Haber Ajansi

Suriye’deki Alevi katliamını görüntülediği için gözaltına alınan Ziwer Şêxo, detayları anlattı!

PİRHA – Suriye’de Alevilere dönük katliamın yaşandığı bölgeden yayın yaptığı için gözaltına alınan gazeteci Ziwer Şêxo, tank olduğu katliamın detaylarını paylaştı. Şêxo, “Bazı ailelerden bir kişi kalmıştı, bazı köylerde 200 kişi katledilmişti” dedi.

Suriye’de Heyet Tahrir el Şam (HTŞ), Aralık 2024’ten günümüze dek binlerce Aleviyi katletti. Özellikle Lazkiye kırsalında katliamlar yoğunlaşırken, binlerce aile de farklı yerlere göç etmek zorunda kaldı.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, saldırılara maruz kalan Alevilerle dayanışmak için Heyva Sor a Kurd aracılığıyla bölgeye yardım TIR’ları gönderdi. 16 Mart ve 11 Nisan’da gönderilen konvoylardaki yardımlar, Lazkiye ile Lazkiye’nin kıyı ilçesi Ceblê (Cebele) ve Banyas (Baniyas) kentlerinde yaşayan binlerce yurttaşa ulaştırıldı.

Konvoyları takip eden Ronahi TV muhabiri Ziwer Şêxo, 21 Mart’ta Şam rejimine ait gruplar tarafından kısa bir süre alıkonuldu. Kamera ve telefonuna el konulan Şêxo, Özerk Yönetim’in devreye girmesiyle serbest bırakıldı.

Şêxo, bölgede yaşananları Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ceylan Şahinli’ye anlattı. Şam’daki geçici hükümet ile Özerk Yönetim arasında imzalanan mutabakat üzerine saldırıların bir nebze de olsa durduğuna dikkati çeken Şêxo, saldırıların azalmasıyla bölgeye insani yardım götürüldüğünü kaydetti. Bazı konvoyların çeşitli gerekçelerle engellenmek istendiğini dile getiren Şêxo, “Özerk Yönetim, yaşanan krizi aşmak ve yardımların insanlara ulaşmasını sağlamak amacıyla ‘Heyva Sor’ amblemlerini kaldırdı. Şam’a bağlı silahlı grupların bu hareketinin pek karşılığı olmadı. Çünkü gittiğimiz yerlerde insanlar yardımların özerk yönetimden geldiğini anladı” diye konuştu.

KIYI BOYUNCA KATLİAM

Şêxo, ilk önce Hema’ya ulaştıklarını ve burada bir süre engellendiklerini, daha sonra Ceblê’ye geçtiklerini ifade etti. Şêxo, “Burada gençlerin de yardım konvoylarını karşılamak için hazırlık yaptıklarını gördük. Onlar bizi karşıladı. Mar Yaqûb Kilisesi’ni (El Mukattah) koruyan rahip ve birkaç kişi, sonraki gezilerde bize eşlik etti. Buradan direk kıyı kesimlerine geçtik. İlk gittiğimiz köyde katliam yaşanmamıştı. Ama kıyı kesimlerine yaklaştıkça katliamın gerçek tablosuyla karşılaştık. Köylerde evler yakılmıştı. Bazı evlerde sadece yaşlı kadınlar kalmıştı. Bir kadın 4 oğlunun katledildiğini söyledi. Bize çocuklarının katledildiği yerlerdeki kan izlerini gösteriyorlardı. Eşlerinin katledildiğini söyleyen kadınlar vardı. 10 yaşlarında bir çocuk bize kaydettiği görüntülerde cenazeleri gösterdi. Hangisinin babası hangisinin amcası olduğunu anlatıyordu. Katliam onun gözleri önünde olmuştu mesela. Mağdurlara kendilerine ne sorulduğunu ve katliamın nasıl başladığını sorduk. Gelen grupların ‘Sünni misiniz? Alevi mi?’ diye sordukları aktardılar” diye konuştu.

“İNANÇLARI GEREKÇESİYLE KATLEDİLDİ”

“Bazı ailelerden bir kişi kalmıştı, bazı köylerde 200 kişi katledilmişti” diyen Şêxo, Özerk Yönetim’in bölgede olmasının Alevileri az da olsa kendilerini güvende hissettirdiğini belirtti. Şêxo, bölgede katliamın yanı sıra talan ve hırsızlıkların da yaşandığını aktardı. Şêxo, bazı ailelerin yiyecek yemeklerinin dahi kalmadığını söyledi.

“KATLİAM SÜRÜYOR”

Yaşananları bir nebze olsa da duyurmaya çalıştığı için gözaltına alındığını aktaran Şêxo, “Kıyı köylerinde cesaret gösterip konuşan insanlar oldu. Ama kıyı kentlerinde durum çok farklıydı. Öldürülme endişesi yaşıyorlardı. Geçtiğimiz günlerde Banyas ve Humus’ta Alevi oldukları için 6 kişinin daha katledildiğini öğrendik. Bir tanesi 13 yaşında bir çocuk. Katliamlar hala devam ediyor. Arapça yayın yapan bazı basın kurumları da bu katliamların mağdurlarıyla görüşmedi. Çünkü bu katliamda taraflar” şeklinde konuştu.

GÖZALTI SÜRECİ

Alevilerin sesi olmak için bölgeye gittiklerini ifade eden Şêxo, “Bu kararı aldığımızda kendimizi her ihtimale karşı hazırlamıştık. Nitekim yayın yaptıktan 1 gün sonra bir grup önümüzü kesti. Bana yayından bir foto gösterip ben olup olmadığımı sordular. Kabul edince araçtan indirerek, oruçlu olup olmadığımı ve Sünni mi yoksa Alevi mi olduğumu sordular. Ben de bu soruya cevap vermeyeceğimi söyledim. Uzun bir süre gözlerim bağlı araçta tutuldum. Ceble’den Banyas’a götürüldüm. Telefonumu ve hafıza kartımı aldılar. Fiziki bir şeye maruz kalmadım. Bu biraz da Özerk Yönetim’den gelen biri olmamdan kaynaklıydı. Çünkü yetkililer araya girmişti. Saatler sonra bırakıldım. Biz oradan döndük ama insanlar hala bu grupların bulunduğu yerlerde yaşam mücadelesi veriyor. O insanların hayatlarının güvence altına alınması şarttır.”

Kaynak: MA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.