PİRHA- KESK Antalya Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü/Eğitim-Sen Şube Başkanı Nurettin Erdoğan, okullara imam atanmasının tek bir inanç ve mezhep politikası izlendiğini söyleyerek, bunun kamusal eğitimde eşitsizlik olduğunu ifade etti.
AKP iktidarında eğitim politikaları, büyük oranda dini eğitim ve ‘tek din-mezhep’ öncelenerek oluşturuldu. Öğrencilerin ve velilerin tercihlerini görmezden gelen eğitim politikaları nedeniyle dini eğitimin ağırlığı, hemen her yıl katlanarak arttı.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından imzalanan, “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES)” kapsamında okullara “manevi danışmanlık” hizmeti adı altında imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu öğreticisi atanıyor. İlk olarak Eskişehir ve İzmir’de okullara atamalar yapılırken, proje kapsamında tüm illere buna benzer atamaların yapılması planlanıyor. Projeye eğitimciler, veliler ve demokratik kamuoyu tepki gösterirken, birçok kentte eylemler yapılıyor.
Eğitim-Sen Antalya Şube Başkanı Nurettin Erdoğan, çocukların ÇEDES ve benzeri projelerle siyasi iktidarın siyasal-ideolojik hedeflerinin parçası haline getirildiğini ifade ederek, bu süreçte güçlü bir itirazın örgütlenmesi çağrısında bulundu.
“REJİME UYGUN İNSAN TİPİNİ OKULLARDA YARATMAK İSTİYORLAR”
İktidarın ideolojik bir rejim inşa etmek istediğini ve bu rejime uygun insan tipinin okullarda yetiştirilmek istendiğini belirten Erdoğan, “AKP iktidarının 2002 yılından itibaren en çok üzerinde değişiklik yaptığı üzerinde durduğu değiştirmek dönüştürmek istediği alan eğitim alanı bir kere bunu görmek lazım. Bunu yapabilmesi için eğitimin özünün bir kere değiştirmesi dolayısıyla bilimsel özünden hızla uzaklaştırması, laiklik ilkesinin eğitimden çıkartılması eğitimdeki müfredatta bilimsel içerikli müfredatları değiştirmesi, öğrencinin bedensel ruhsal psikolojik olarak gelişimi sağlayacak olan derslerinin sayısının azaltılması gibi aksatılması gerekiyordu ve bunları yapmaya başladı” dedi.
“EĞİTİM CEMAATLERE VE TARİKATLARA HAVALE EDİLDİ”
Erdoğan, devletin eğitimi tarikatlara havale etmesinde sebebin ideolojik-politik olduğuna işaret ederek şöyle devam etti:
“Aslında 2010 onlardan sonra da Millî Eğitim Bakanlığı’nın kendi yapması gereken eğitimin iş ve işlemlerini çeşitli tarikatlarla cemaatlerle vakıflarla protokolleri imzalayarak doğrudan onlara havale etmeye ve bu tarikatların okullara bu protokoller aracılığıyla girmesine yol açtı. Antalya’da da daha önce TÜRGEV ile imzalanmış olan protokollerin bazılarını mahkeme yoluyla bizim başrolümüzün sonucunda iptal ettirmiştik. Ama bu iktidara hiçbir şekilde geri adım attırmadı. Hem bakanlık eliyle diyaret işleri başkanlığıyla imzalanan protokoller ve bu TÜRGEV ve diğer diğer benzer vakıflarla, tarikatlarla imzalanan protokoller bakanlık merkezinde ve yerellerde de il milli eğitim müdürlükleri aracılığıyla imzalanarak eğitim tamamen bir şekliyle çeşitli tarikat ve vakıfların insafına havale edilmiş ve terk edilmiş oldu” diye konuştu.
“LAİLK-BİLİMSEL EĞİTİMDEN UZAKLAŞILDI”
Milli Eğitime yeni atarmış olan milli eğitim bakanının da daha önce biliyorsunuz. Milli Eğitim Bakanlığındaydı o bakan ve o zamanki düşünceleri görüşleri önerileri yapmak istedikleri düşünüldüğünde karma eğitimi dahi ortadan kaldırabilecek bir anlayışla olduğunu ve bu doğrultuda milli eğitimi yönetmek istediğini biliyoruz. Bunun içinde bu bakanı tercih ettiğini tahmin ediyoruz. Önümüzdeki süreçte ne yazık ki eğitim sistemi tamamen Cumhuriyetin ilanından sonra oturtturmaya çalışılan laik bilimsel eğitim anlayışından uzaklaşmış bir medrese eğitimi şekline dönüşecek.”
“TÜM TOPLUMSAL MUHALEFETİN DE BÜTÜNLÜKLÜ OLARAK BİR KARŞI DURUŞ GÖSTERMESİ GEREKİR”
Eğitim sendikaları, Alevi örgütleri, demokratik kitle örgütleri ile bu hamlelere karşı örgütlü karşı koyuşun hayati önem taşıdığını söyleyen Erdoğan, “Bunun mücadelesini sadece Eğitim Sen’in vermiş olması yeterli değildir. Çünkü bu doğrudan tüm toplum kesimlerini ve halkı ilgilendiriyor. Bundan sonra ki sürecin nasıl bir siyasal bir atmosfere everileceğinin bir göstergesi. Buna dönük muhalefetin de bütünlüklü olarak bir karşı duruş göstermesi gerektiği düşünüyoruz. Laik eğitim anlayışı dediğimiz zaman devletin her bireyin eğitim hakkının olduğunu ve bu eğitim hakkını bir kamusal hak olarak bütün çocukların eşit bir şekilde yararlanacağı bir şekliyle vermesi gerektiğini söylüyoruz.Oysa burada sadece bir dini ve sadece bir mezhebin politikasının izlendiği ve bu doğrultuda bir insan tipi yetiştirmeye dönük eğitim anlayışının dayatıldığını görüyoruz. Buna karşı ortak mücadele gerekli diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Cebrail ARSLAN/ANTALYA
-Veli-Der Şube Başkanı Aydın: Okullara imam atanmasına güçlü şekilde karşı koymalıyız-VİDEO
-‘Okullara imam atanması bilimsel, laik eğitimi ortadan kaldırır’-VİDEO
-‘Dincilik giderek kurumsallaşıyor, itirazları yükseltmek lazım’-VİDEO
-‘İmamlar camilere dönsün, okulların psikolojik danışmana ihtiyacı var’- VİDEO
-‘Hükümetin temel hedefi adım adım şeriata gitmek’- VİDEO
-‘Okullara imam atanmasına karşı mitingler yapacağız, hukuki süreç başlatacağız’-VİDEO
-‘Laiklik adına okullara imam atanmasına karşı ortak bir mücadele verilmeli!’-VİDEO
-‘Okullara imam atanması herkesi Türk ve Müslüman yapma projesidir’-VİDEO
-‘Okullara imam atanması eğitimin tarikatlara teslim edilmesidir, karşı koymalıyız’-VİDEO
Yoruma kapalı.