PİRHA– Kamu emekçilerinin 2020 ve 2021 yıllarında alacağı zam ve sosyal destek ödemelerinin belirleneceği toplu sözleşme görüşmeleri Ağustos ayında yapılacak. 3 milyonun üzerinde kamu emekçisi ile 2 milyonun üzerinde memur emeklisinin merakla beklediği zamlar yapılacak toplantılar sonrasında belirlenecek.
Konuya dair açıklama yapan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası SES, toplu iş sözleşmesi taleplerini genel merkez binasında yaptığı basın toplantısı ile duyurdu.
SES Genel Eş Başkanı İbrahim Kara tarafından yapılan açıklamada, “Bilindiği üzere Ağustos ayında kamu emekçileri ve kamu emeklilerini ilgilendiren toplu sözleşme görüşmeleri gerçekleştirilecektir. Yapılacak görüşmelerde ortaya çıkacak mutabakat metni de, kamu emekçilerinin önümüzdeki iki yıl boyunca hangi mali ve sosyal haklarla, hangi koşullarda çalışacağını belirleyecek olması nedeniyle toplu sözleşme görüşmeleri bu alanda çalışanlar için son derece önemlidir.” denildi.
Sendika olarak sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin biriken sorunlarını ve karşılanmayan taleplerini görünür kılınması, emekçilerin kendi talebine sahip çıkması için Eylül 2018 tarihinden bu yana bir dizi faaliyet gerçekleştirdiklerini dile getiren Kara yürüttükleri faliyetlere ilişkin şunları aktardı:
“Fiilli hizmet süresi zammı ve 3600 ek gösterge için imza kampanyası yürüttük. 1 Nisan 2019 tarihinden itibaren de yaşanan ücret kayıplarının ve döner sermayelerdeki adaletsizliğinin giderilmesi ve ödenmeyen ek ödemelerin ödenmesi için yine bir dizi eylem/etkinlik gerçekleştirdik.
Yaptığımız bu çalışmalar ile OHAL/KHK rejimiyle baskı altına alınan ve temel taleplerini bile dile getirmekten çekinen emekçilerin, sorunlarını dile getirmesi, taleplerine sahip çıkması için yoğun bir çaba harcadık.
15 Mayıs-20 Haziran 2019 tarihleri arasında ise Ağustos ayında yapılacak olan toplu sözleşme öncesinde sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin sorunlarını ve taleplerini emekçilerle birlikte belirlemek için işyerlerinde kurduğumuz Toplu Sözleşme Sandıkları aracılığıyla 69 ilde örgütlü olduğumuz birinci basamak sağlık kurumları; üniversiteler; Sağlık Bakanlığı’na bağlı kurumlar ve sosyal hizmetler iş yerleri için ayrı ayrı hazırladığımız formlar aracılığı ile emekçilerin toplu sözleşmede gündem olmasını istedikleri taleplerini topladık.
Yaptığımız çalışmanın sonuçlarını ve bu sonuçlar üzerinden Sendikamızın toplu sözleşme için oluşturduğu talepleri konfederasyonumuz KESK aracılığıyla toplu sözleşme masasına taşıyacağız. Yine taleplerimizin sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin bütününe ulaşması için hazırladığımız broşürü de şube ve temsilciliklerimize gönderdik.”
“GÜVENCELİ İŞ, GÜVENLİ GELECEK İSTİYORUZ”
“Biz kamu emekçileri, kamu hizmeti yürütmemize rağmen yıllardır izlenen istihdam politikaları ile parçalı ve sözleşmeli istihdam biçimi, temel bir istihdam biçimine dönüşmüş durumda olması ve KHK hukuksuzluğu ile yaşanan ihraçlarla birlikte emekçiler için güvenceli çalışma talebini öne çıkmıştır. Bu nedenle farklı istihdamlar biçimleri (4/B, 4/C, 4/D, 3+1, taşeron, vekil, sözleşmeli, kadrolu vb.) ortadan kaldırılmalı, sağlık ve sosyal hizmet sunumu gerçekleştiren tüm çalışanlar tek ve güvenceli bir istihdamla çalıştırılmalıdırlar” diyen Kara şöyle devam etti:
“Hukuksuz OHAL/KHK’ları sonuçlarıyla birlikte iptal edilmelidir. Mahkemeye gitmenin önünü tıkayan OHAL komisyonu lağvedilmeli, ihraç edilen kamu emekçileri işlerine iade edilmelidir. İşe alımda, görevde yükselmede ve unvan değişikliğinde güvenlik soruşturmaları ve mülakat kaldırılmalıdır. Kamu emekçileri, ücretleri bakımından yıllar içerisinde çok ciddi kayıplarla karşı karşıya kalmıştır. Bu kayıplara bugün ekonomik krizin etkileri de eklenmiştir. Her ne kadar ülkeyi yönetenler kriz kavramını duymak istemeseler de, bizler temel tüketim maddelerine yapılan ciddi zamlarla; kriz nedeniyle emekçilerin birikimlerine göz dikilmesi ile gelir gücümüzün her geçen gün azalması ile krizi yaşıyoruz. Emekçiler açısında bu gün temel ücret en temel talep haline gelmiştir.”
“PERFORMANSA DAYALI ÜCRETLENDİRME KALDIRILMALI”
Kara, kamu emekçilerinin taleplerini ise şöyle sıraladı:
“Performans dayalı ücretlendirme sitemi kaldırılmalı en düşük temel ücretin yoksulluk sınırı üstünde olacağı şekilde yani bugünün verileri ile 6.750 TL’nin üzerinde olacak şekilde düzenleme yapılmalıdır.
Bununla beraber temel ücret dışında her tür isim adı altında alınan yan ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır.
Gelir vergisindeki adaletsizlik giderilmeli asgari ücretin vergi dışı bırakılması sağlanmalı, maaşlarımızın asgari ücret tutarını aşan kısmı için gelir vergisinin ilk dilim olan %15 oranı uygulanmalıdır.
Komik miktarda olan yardımlar (çocuk, aile, giyecek vb.) artırılmalı, emekçilerin insanca bir yaşan sürdürmeleri için gerekli olan yeni yardımlar (yol ücreti, gıda, yakacak, tatil) eklenmelidir.
Kamu emekçilerine yılda iki defa tam maaş tutarında ikramiye ödenmelidir.
Ayda 5 gün, yılda toplam 12 günün üzerinde olan yıllık izinlerde ek ödemelerden yapılan kesinti kaldırılmalıdır.
Çalıştırma zorunluluğu doğduğunda nöbet ücretleri saat ücretinin en az 2 katı olmalıdır.
Gece vardiyasında çalıştırılanların ücretleri %50 arttırılarak ödenmelidir.
GSS priminin tamamı işveren devlet tarafından ödenmelidir.
“ZORUNLU BES SİSTEMİNE SON VERİLMELİDİR”
Kadük çıkan yıpranma payı yasası tüm emekçileri ve geçmiş çalışılmış süreler kapsayacak ve hesaplamalarda fiilen çalışma şartı kaldırılarak düzenlenmelidir.
İşkolumuzdaki tüm çalışanlara ek gösterge 3600’den başlayarak kademeli olarak arttırılmalıdır
Zorunlu BES sistemine son verilmeli ve tekrar gündeme getirilmemelidir.
İş kolumuz ağır ve çok tehlikeli işler kapsamındadır. Fazla çalışma, uzun saatler kesintisiz çalışma, sık nöbet tutma, çalışırken çok yoğun iş yükü altında, çalışma sağlığımızı ve yaşamımızı tehdit etmektedir.
Uzun çalışma saatlerinde vaz geçilmelidir. Atama bekleyen yüzbinlerce sağlıkçı ve sosyal hizmet meslek mezunları varken, üç kişinin yapması gereken iş bir kişiye yaptırılmasını kabul etmiyoruz. Personel eksikliği, kadrolu çalışanlar istihdam edilerek giderilmelidir.
Çalışma rejimi bizleri öldürülürken çalışma koşullarımızın toplu sözleşme konusu yapılmalıdır.
Haftalık çalışma süresi 35 saate düşürülmeli; zorla fazla çalışma yasaklanmalı; kişilere verilebilecek nöbet sayılarında sınırlama getirilmelidir.
Yıllık izin miktarları artırılmalı; yıllık izinler iş günü üzerinden hesaplanmalı, yıllık izinlerde yol süresi de izne eklenmelidir.
Kamu emekçisinin yakının ayaktan veya yatarak tedavide refakate ihtiyacı olduğu durumlarda refakat eden kamu çalışanı ücretli mazeret izinli sayılmalıdır.
Sağlıkta şiddeti artıran sağlık emekçilerini değersizleştiren, sistemin sorunlarını emekçilere yükleyen, vatandaş ile sağlıkçıyı karşı karşıya getiren söylem ve uygulamalardan vazgeçilmelidir.
Çocuk sahibi olmak, özellikle kadınlar için çalışma hayatını ve diğer yaşam koşullarını zorlaştırmakta, çalışma hayatındaki eşitsizlikleri artırmakta, kadınları yüksek bir oranda da çalışma hayatından çekilmeye zorlamaktadır.
0-3 yaş çocukları da kapsayacak şekilde ücretsiz, 7/24 hizmet veren, nitelikli ve anadilinde çocuk bakım merkezleri ve kreşlerin oluşturulması güvence altına alınmalıdır.
Kreş hizmeti sağlanamayan yerlerde günün ihtiyaçlarına uygun şekilde kreş ödeneği sağlanmalıdır.
Ücretli doğum izni artırılmalıdır, kadınlar için doğumdan önce 8 hafta, doğumdan sonra altı ay anne sütünün bebek beslenmesinde asli olduğu göz önünde tutularak doğum sonrası 24 hafta doğum izni verilmelidir.
Doğumdan dolayı ücretsiz izne ayrılan kamu çalışanı kadınların, izinde geçen süreleri emekli kesenekleri devlet tarafından ödenmesi koşuluyla emeklilikten sayılmalıdır.
Doğum nedeniyle babaya verilen ücretli izin 20 güne çıkartılmalıdır.
Kadınların regl olduğu dönemler için ayda 2 gün izin verilmelidir.
Ayrımcılık emekçiler için temel bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrımcılıktan kaynaklı birçok emekçi dışlanmayı yaşarken diğer çalışanlar ise yandaşlık ve kayırmacılıkla birlikte hak edilmeyen konumlara geliyor. Bu durum kamu hizmetini de olumsuz etkilemektedir. Bu duruma neden olanlar hakkında kişisel sorumlulukları ile ilgili idari, mali, hukuki ve cezai sorumluluk düzenlenmelidir.
İşe gidiş gelişlerde zorunlu servis sağlanmalıdır. Servis olmayan birimlerde gündüz için aylık abonman bedeli, gece çalışması için de taksi ücreti ödenmelidir.
Yılda 1 kez 1.5 asgari ücret tutarında tatil ödeneği verilmelidir.
Farklı kurumlardan oluşan bir işkolu olduğumuzdan sağlık ve sosyal hizmet emekçilerin ortaklaşan taleplerini yukarıda ifade ettik. Ancak kurumlara göre de farklılaşan taleplerde bulunmaktadır. Bunlardan bir kaçını söyle sıralayabiliriz.
Sağlık Bakanlığa bağlı işyeri içindeki birim değişikliklerinde yaşanan keyfiliğin önüne geçilmesi için objektif kriterler getirilmelidir. Kurum içi görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları her kadro ve pozisyonu kapsayacak şekilde en az yılda bir kez yapılmalıdır.
Şehir hastanelerinin mekânsal büyüklüğü ve çalışan sayısının fazlalığı nedeniyle kanundaki sınırlama kaldırılarak işyeri sendika temsilci sayısı artırılmalı ve sendika işyeri temsilcisi izni haftada 2 gün 4’er saat olmalıdır.
Sosyal hizmetlerdeki meslek farklılıklarını ve meslek sorumluluk sınırlarını ortadan kaldıran, kişilere görevi ve yetkisi olmayan işlerin yaptırılmasına zemin hazırlayan “sosyal çalışmacı” tanımı tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmalıdır. Meslek çalışmaları mesleklerin sorumluluk alanları ve sınırları çerçevesinde tanımlanmalı, çalışanlara keyfi ve görevleri olmayan işlerin yaptırılması engellenmelidir.
Sosyal hizmetler mesleki çalışmalara ve meslek elemanları tarafından hazırlanan raporlara yöneticiler tarafından bilimsel ve mesleki olmayan biçimlerde müdahale edilmesi engellenmelidir.
Geçtiğimiz toplu sözleşme ile “ağır engelli, çocuk ve yaşlılara hizmet veren yatılı kurumlarda” çalışanların ek ödeme oranlarına 10 puan ilave edilerek artış sağlanmış, benzer koşullarda ve risk altında hizmet vermesine rağmen kadınlara hizmet veren yatılı kurumlarda çalışanlara puan ilavesi yapılmamıştı. Bu maddenin düzletilmesi ve kadınlara hizmet veren yatılı kurumların da aynı puan artışından yararlanmaları sağlanmalıdır.
Yine sosyal hizmetlerde görevde yükselme ve unvan değişikliğinde mülakat kaldırılmalıdır. Ek ders karşılığı çalışma kaldırılmalı, personel ihtiyacı kadrolu istihdamla karşılanmalıdır.
Atama ve yer değiştirme yönetmeliği değiştirilmeli, tayin ve yer değiştirmede hiçbir kurumda olmayan koşul ve kriterler ortadan kaldırılmalıdır.
ASM sözleşmeleri, bireysel olmamalı, toplu sözleşmeye dahil edilmelidir.
Nüfusa ve performansa dayalı sağlık hizmeti yerine bölge tabanlı hizmet sunumu yapılmalıdır.
Kamu dışı ve taşeron olarak istihdam edilen çalışanlar kadroya alınmalıdır.
Aile hekimlerine eş ve çocuk yardımı verilmelidir.
Üniversitelerdeki en önemli sorunların başında çalışanların tayin taleplerinin karşılanmaması gelmektedir. Bu sorunun giderilebilmesi için başta üniversiteler olmak üzere kurumlar arası naklen atama kurasının yılda en az 4 defa yapılması, mazeretlerde (sağlık, eğitim, eş durumu vb.) mazeret atamalarının yapılması sağlanmalıdır.
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.