Alevi Haber Ajansi

‘Şeriat sloganlarıyla saldırıyorlardı; askerler bir anda çekildi, hangi irade askeri çekti?’ (2)-VİDEO

PİRHA- Yazar Ali Balkız, Konyaaltı Alevi Bektaşi Kültürü Cemevinde Sivas Katliamı’nda yaşamını yitirenler anısına yapılan panelde yaşadıklarını anlattı. Balkız,  “Önce Valiliğin önünde toplanmışlar, oradaki anıtı, heykeli kırmaya çalışmışlar. Kitap stantlarını dağıtmışlar. Kimi arkadaşlarımızın gözlerini, kafalarını kırmışlar, kanlar içerisindelerdi. Gelen askerlerse aniden bir emirle geri çekildiler” dedi.

Sivas Katliamı’ndan kurtulan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) önceki dönem genel başkanlarından Yazar Ali Balkız, Antalya Konyaaltı Alevi Bektaşi Kültürü Cemevinde, katliamda yaşamını yitirenler anısına yapılan panelde yaşadıklarını anlattı.

O gün camiden çıkan kalabalığın şeriat sloganlarıyla toplanmaya başladığını ve otele saldırmaya başladıklarını söyleyen Balkız, orada bulunan askerlerin ise aniden gelen bir emirle geri çekildiğini aktardı.

“CAMİDEN ÇIKANLAR TELAŞLA TOPLANMAYA BAŞLAMIŞTI”

Balkız tanık olduklarını ve yaşadıklarını şu sözlerle anlatmaya devam etti:

“O gün öğlene kadar olan programlar devam etti. Öğlen saatlerinde derneğimiz bize yemek fişleri vermişti. O fişlerle işaret edilen lokantalarda yemek yiyorduk. Otel 5 katlı, girişi resepsiyon bölümü. Beş altı basamakla çıkılan bir asma kat var orada kahvaltı salonu var. Sonra soldan sağa koridorlarda karşılıklı odalar dizilmiş şekildeydi. Camiden çıkan insanların lokantanın önünden geçerken telaşları, kalabalıkları dikkatimizi çekmişti. Lokantacı bizi uyardı, aldırış etmeyin, onlara bakmayın, bir şey söylemeyin dedi. O tanıyor tabi kim olduklarını ve ne amaçta olduklarını.

“DİKTİĞİMİZ HEYKELİ KIRMAYA ÇALIŞIYORLARDI, STANTLARA SALDIRMIŞLARDI”

Onlar vilayete doğru gittiler. Biz de yemeklerimizi yarım bıraktık ve otele döndük. Telaşla ne oldu, ne bitti ona bakıyoruz. Kültür merkezini aradık, doğrudan oraya gitmişler. Önce Valiliğin önünde toplanmışlar, çoğalmışlar sonra oraya gitmişler. Oradaki anıtı, heykeli kırmaya çalışıyorlar. Kitap stantlarını dağıtmışlar. Kimi arkadaşlarımızın gözlerini, kafalarını kırmışlar, kanlar içerisindeler. İçeride Arif Sağ konseri olduğu için salon tıklım tıklım dolu. Çoluk çocuk dolu, kadınlar, kızlar, gençler, yaşlılar Arif Sağ’ı dinlemeye gelmişler.

“SALDIRGANLAR ÖNCE VİLAYET ÖNÜNE SONRA OTELE GELDİLER”

Kitap stantlarının başında görevli olan 10-15 görevli olan çocuklar vardı. Onlar gelen saldırıyı püskürtmeye çalışıyorlardı, içerideyse büyük bir korku vardı. Onlardan gelen taşları alıp onlara atıyorlardı. Polis araya giriyor saldırganları uzaklaştırıyordu. Saldırganlar oradan tekrar vilayetin önüne geldiler. 10-15 dakikalık bir yürüyüş yolu. O fırsattan yararlanarak kültür merkezindeki o büyük kalabalık otobüslere biniyor ya da yaya olarak orayı boşaltıyorlar. Katiller alıcısını arıyor ya da başka bir şey arıyorlar. Aradıkları şeyin Madımak Oteli’nde olduğu anlaşıldı. Otelin önünde toplandılar. Emniyet teşkilatına göre 15 bin kişilerdi. Saatler ilerliyor, saatler ilerledikçe de sayıları artıyordu. Koro halinde coşkulu bir biçimde sloganlar atıyorlardı, hiç unutamadığımız sloganlar.

“ŞERİAT SLOGANLARI ATIP, TAŞLARLA SALDIRIYORLARDI”

‘Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak’, ‘Laiklik gidecek, şeriat gelecek’, ‘Muhammed’in ordusu laikleri korkuttu’ gibi. Onun için daha iki gün önce dedi ya Tayyip Bey, ‘Artık laiklik tartışması bitmiştir’ diye. İlan etti o varsın anayasada olsun önemi yok. ‘Şerefsiz vali, şeytan vali’ gibi sloganlar da atıyorlardı. Doğrudan Alevilere ilişkin, Pir Sultan’a ilişkin, Alevi değerlerine ilişkin herhangi bir slogan yoktu. Bir taş geldi büyük camı parçaladı. Artık girişteki resepsiyon bölümünde kalamaz olduk. Bir taş daha, bir taş daha… Etrafımızı tuttular ama Sivas’ta, karakollarda ilçelerde ne kadar polis varsa hepsi toplanmış, gelmişti. Ancak o azgın kalabalığın etrafında çok zayıf ince bir el ele tutuşarak zincir oluşturmuşlardı sadece. Onun içerisinde muhafaza ediyorlar. Ne mücadele ediyorlar ne korkutuyorlar ne sis bombası atıyorlar ne ses bombası atıyorlar ne de havaya ateş açıyorlar ne de coplarıyla vuruyorlardı.

“ERDAL İNÖNÜ ‘SİZİ KURTARACAĞIZ’ DEDİ”

O kalabalıkta derneğimizin üçüncü başkanı Muhsin bey arkadaş, kalabalığı yararak, yan kapıdan çıktı ve Valiye gitti. Ona durumu anlattı. Yine aynı kalabalığın içerisinden geri otele geldi, bizi buradan tahliye edecekler dedi. Daha sonra uzun boylu bir kişi geldi. Kendisini tanıttı, Kültür Müdürlüğü’nde müdür yardımcısıydı. Hani otobüs dedik, otobüs yoktu. Santralden Aziz Nesin, Erdal İnönü’yü buldu, onunla konuşuyordu. ‘Erdal Bey, Erdal Bey, avizeyi kaldırıyorum, bu duyduğun ses kapımızın önünde birikmiş olanların slogan sesleri. Şu seslerde camların kırılma sesleri. Bizi kurtarın’ dedi. Erdal İnönü de, ‘Lütfen endişe etmeyin sizi kurtaracağız’ dedi. Yanımızda iki polis vardı. Aziz Nesin’in koruma polisleri. Biri Mehmet komiserdi. Birkaç gün önce konuştum onunla, yad ettik birbirimizi. O bir polis değildi, o bir insandı. İnsan gibi bir insandı. Bir de onun yanında uzun namlulu silahı olan bir koruma polis vardı. O ikide bir kaçıp kaçıp gidiyordu. Mehmet komiser çağırıyordu, geliyordu. Arkadaşlar dedi ki, şunun elinden şu silahı kapalım. O adam gitti ve bir daha da gelmedi.

“KOMUTAN ORAYA GELEN TÜM ASKERLERİ BİR ANDA GERİ ÇEKTİ; HANGİ İRADE ÇEKTİ?”

Sonraki günlerde, aylarda, yıllarda şu aşağıya dizilmiş olan otel içindeki fotoğraflar var ya o fotoğraflardan anladık ki kızlar birbirlerinin saçlarını örüyorlar can sıkıntısından. Asaf Koçak da onlara mızıkası ile bestelerini ve Mozart’ı çalıyor. Doğrudan Emniyet Müdürü Vali’den izin istedi. ‘Vali bey güç kullanmak istiyorum izin verin’ dedi. Biz duyuyoruz konuşmaları tabi. ‘Hayır dedi, güç kullanmayın. Ben tugayla görüştüm. Sivas’ı bilenler bilir. Temel tepeden hemen 10- 15 metre mesafede oradan askerler gelecek kurtaracaklar sizi. Ha şimdi pencereden bakıyorum askerler geliyor’ dedi. Daha sonra video kayıtlarından gördük ki, asker geldi otelin kapısına, 20 metre kadar yaklaştı. Kalabalık askerleri ablukaya aldı. Tempo tuttular ‘En büyük asker bizim asker, Asker Bosna’ya’ diye. Bu 7- 8 dakika sürdü sürmedi. Daha sonra bu adam askerleri aldı ve gitti. Demek istedi ki, buyurun ne yaparsanız yapın, bunları sizin insafınıza, sizin elinize bırakıyoruz. Yaptığı buydu. O komutana o emri kim verdi? Hangi irade askeri oradan çekti?

“BELEDİYEDEN ‘HEYKEL KALDIRILMIŞTIR’ DİYE ANONSLAR YAPILDI” 

Bugün olmuş hala bilen yok, bilinmiyor. Büyük olasılıkla da bilemeyeceğiz. Yine bir dalgalanma oldu alanda. Kültür merkezinin önündeki heykeli kırmışlar. Orayı hedef almışlardı, put atfetmişlerdi. Halil İbrahim Üz baş katillerden biri. Kaç defa duruşmalarda gördüm. Canavar hislerle hareket ediyorlar. Ve bir anons duyduk belediye hoparlöründen. Bir kadın sesi geliyor, sayın halkımıza duyurulur diye. ‘Değerli Sivaslılar heykel yerinden kaldırılmıştır’ dedi. Hurra büyük bir sevinçle havalara zıplıyorlar, büyük bir coşku yaşadılar. Bu anons onları tatmin etmiyordu. Onları sakinleştiremiyor aksine üzerinde doping yapıyor, daha da bir ateşliyordu.”

Cebrail ARSLAN/ANTALYA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak