Alevi Haber Ajansi

Serbest bırakılan TTB yöneticilerinden açıklama: Hekimlik değerlerini savunduk

Gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan 11 TTB Merkez Konseyi Üyesi bir basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada “hekimlik değerlerini, barışı savunduk” denildi. 

‘Savaş halk sağlığı sorunudur’ bildirisi nedeniyle gözaltına alınan ve sonrasında da Ankara Adliyesi’nde verdikleri ifadelerinin ardından serbest bırakılan Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) 11 yöneticisi bir basın açıklaması yaptı.

TTB binasında gerçekleştirilen basın açıklamasını TTB adına Prof. Dr. Raşit Tükel okudu.

Kendilerine destek veren kurum, kuruluş ve kişilere teşekkür ederek başlayan Tükel, “Gerek ülkemizde gerekse dünyada “Yurtta barış, dünyada barış” sözünü ruhuyla kavrayarak; ayrımsız herkes için, savaşsız, sağlıklı, eşit, bağımsız, özgür bir Türkiye ve dünya özlemiyle içtenlikle bize destek olan meslektaşlarımız, kurumlar, partiler/milletvekillerine; hem yurt içi hem yurtdışından dostlarımıza teşekkür ediyoruz” dedi.

TTB’nin seviye ve üslup konusunda her geçen gün irtifa kaybeden polemiklerin ve saflaşmaların tarafı olmadığını ve olmak istemediğini aktaran Tükel, TTB’nin kendilerine yöneltilen çarpıtma, karalama, hedef gösterme ve giderek yok etme niteliğine dönüştürülen sataşmalara yanıt vermeyeceğini söyledi.

GÖZALTI HİKAYESİ

“24 Ocak günü bir basın açıklaması yaptık. Bir kısım yazılı basın “skandal” vb. ifadelerle duyururken bir sendika da suç duyurusunda bulunacağını söyledi. Ertesi gün TTB’ye tehdit ve hakaret dolu telefon ve mesajlar geldi. Ardından önce Cumhurbaşkanı, izleyerek Başbakan Yardımcısı, İçişleri Bakanı ve Sağlık Bakanı düzeyinde suçlayıcı, hedef gösterici açıklamalar yapıldı. Pazartesi günü yani 29 Ocak 2018’de İçişleri Bakanlığı da suç duyurusunda bulundu ve savcılığın soruşturma başlattığı basına yansıdı. 30 Ocak Salı günü de sabah 6.30’da gözaltına alındık” diyerek gözaltı sürecini aktaran Tükel, gözaltına gerekçesi olan açıklamaya ilişkin görüş ve değerlendirmeleri şöyle sıraladı:

“1)Hukuk Dışı Biçimde Gözaltına Alındık. Hakkımızda soruşturma açıldığını öğrenir öğrenmez avukatlarımızdan savcılıkla derhal görüşülmesini istedik. Avukatlarımız savcılıkla görüşerek acil randevu istediler ve ne zaman istenirse ifade vermeye hazır olduğumuzu bildirdiler. Ancak bu bildirimimize rağmen ertesi gün gözaltına alındık ve ifademiz 7. günde alındı.

Bu “uygulamanın” kime, ne yararı oldu? Gerekçesi neydi? “Eziyet etme ve hukuk dışı işler yapma yetkisi bizdedir” deniliyorsa, açık söyleyelim, bunu yaşadık! Evet, hukuk dışı bir işlem yapıldı. Yedi gün boyunca hem bize hem ailelerimize, yakınlarımıza, dostlarımıza, arkadaşlarımıza eziyet edildi. Bir üyemiz 30 yıldır hizmet verdiği fakültesindeki odasına çağrıldı, kendisi geldi ve sanki kaçma çabası varmış gibi odasından çıkarken kelepçe takıldı. Kabul ediyoruz ki, eziyet etme ve hukuk dışı işlem yapma “yetkisi” kullanılmıştır.

“TTB’NİN KURUMSAL FAALİYETLERİ ENGELLENDİ”

2) TTB’nin Kurumsal Faaliyetleri Fiili Olarak Engellenmiştir. Bilindiği gibi TTB kamu kurumu niteliğinde Anayasa uyarınca 6023 sayılı Yasayla kurulmuş ve adı konmuş bir meslek birliğidir. Dünyadaki az çok demokrasi ile yönetilen bütün ülkelerde olduğu gibi hekim örgütü olarak TTB’nin yürüttüğü faaliyetlerin önemli bir kısmı Türkiye sağlık ve hekimlik ortamı için vazgeçilmez olup sadece tarafımızca yerine getirilebilmektedir. TTB binasındaki bilgisayarlara el konulması verdiği kamu hizmetlerini geçici süre ile de olsa engellemektedir.

3) Sağlık Bakanlığı Görevden Alınmamız İçin Dava açtı ve Hekimleri Temsil Etmediğimizi İddia Etti. Bu dava; TTB’nin tarihinde, Merkez Konseyi hakkında görevden alma talebiyle açılan üçüncü davadır. Hatırlatmak isteriz ki, ilk iki davada mahkeme kararı ile TTB’nin hekimlik değerlerini savunduğu, görevini yaptığı tespit edildi. Bu davanın da benzer biçimde sonuçlanacağından kuşkumuz yoktur. Çünkü görevimizi yaptık, yapıyoruz.

Sağlık Bakanı, Merkez Konseyi’nin temsil yetkisini de tartışarak, hekimleri temsil etmediğimizi söylemiştir. Bilindiği üzere, Merkez Konseyi ve odalarımızın seçim usulü, yasayla belirlenmiştir. Üye olan her hekim aday olabilir; seçim barajı, liste zorunluluğu vb. hiçbir seçilme kısıtlılığı yoktur. TTB’de demokratik bir biçimde göreve gelinir. Yöneticiler, yönetim görevi nedeniyle herhangi bir ücret almazlar; bütünüyle gönüllü bir faaliyet yürütürler ve eşzamanlı olarak hekimlik yapmaya devam ederler.

“HER TÜRLÜ SUÇ ÜRETME ÇABASINI REDDEDİYORUZ”

4) Merkez Konseyi Üyeleri Olarak Hakkımızda Yapılan ve Yapılması Olası Her Türlü Suç Üretme Çabasını Reddediyoruz.

Türkiye’nin yakın geçmişi, gözaltına alınan kişilere daha sonradan zorlama suç üretme ve yargılama oyunlarına sahne olmuştur. Umut ediyoruz ki gözaltına alınmamıza neden olan soruşturma bu tür bir “uydurmave karalama” faaliyetine dönüştürülmez. Uğradığımız haksızlık ve hukuk dışı uygulamaların şu ana kadar yaşadıklarımızla sınırlı kalmasını beklemekteyiz.

“AÇIKLAMAMIZ, HEKİMLİK DEĞERLERİNİ SAVUNMAKTIR”

5)Yaptığımız Açıklama Bütünüyle Bir Hekim Birliği Olarak Hekimlik Değer ve İlkelerini Savunmaktır.

Ulusal Tabip Birlikleri2. Dünya Savaşısonrasında Dünya Tabipler Birliği’ni özel bir statü ile kurmuşlardır. Bu statüinsan hakları bağlamında hekimlik değerlerinin savunulması için ortak bir zemini tarif etmiştir. Çünkü 1930’ların ve 40’ların Almanya’sı Nazi ırkçılığı altında, akli melekelerini yitirmiş bir otoriter tek adamın ırkçı emirlerine hekimliğin alet edildiği bir süreci yaşamıştır. Buradan çıkartılan ders her türlü güç ve otoriteden bağımsız meslek birlikleri tarafından hekimlik değerlerinin ve hekimlerin temsil edilmesi olarak netleşmiştir.

TTB, Dünya Tabipler Birliği’nin kurucu üyesidir. TTB’nin ilk başkanı olan Dr. Tevfik Sağlam Dünya Tabipler Birliği’nin 1957-1958 döneminde Başkanlığını yapmıştır. Dr. Tevfik Sağlam’ın başkanlığı dönemindeDünya Tabipler Birliği’nin 11. Kongresi, Ekim 1957’de, İstanbul’da yapılmıştır ve bu toplantıda “Çatışma Koşullarında Hekim Tutumu” adlı belge kabul edilmiştir.

TTB, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Kenan Evren’in GATA öğrencilerinin mezuniyet töreninde “Önce asker sonra hekimsiniz” sözünü reddetmiş bir geçmişe sahiptir.

Hekimler dil, din, ırk, cinsiyet, mezhep, yaş, sosyal durum ayrımı yapmaksızın, önce de hekimdir sonra da hekimdir. Son günlerde kamuoyuna yansıyan kimi söylemler insanlığın geride bıraktığı ve hekimlerin hiçbir zaman içinde olmadığı bir anlayışı çağrıştırmaktadır.

“SAVAŞA NİYE KARŞIYIZ?”

Günümüzde savaşlar meydan muharebeleri olarak yapılmıyor. Kentlerde, yerleşim yerlerinde çocukların, kadınların, yaşlıların kısaca sivil insanların yaşadığı yerlerde yapılıyor. Sivil insanlar ölüyor, yaralanıyor, çocuklar kabuslar görüyor.Su ve kanalizasyon sistemi tahrip ediliyor, hastalıklar yayılıyor, tarım alanları yok ediliyor, açlık, kıtlık gelişiyor, insanlar göç ediyor. Sağlık sistemi tahrip oluyor, sağlık hizmetlerine erişim olanaksız hale geliyor. Kullanılan silahların fiziksel, biyolojik ve ruhsal etkileri, sivil insanlar üzerinde tam bir yıkım yaratıyor. Her koşulda insanların yaşamından, sağlığından yana olan hekimler, bu etkileri nedeniyle her türlü silahlı gücün kullanıldığı durumları önlenebilir bir halk sağlığı sorunu olarak tanımlıyor ve barışın acilen tesisini istiyor.

Metnimizin tüm toplumu kapsayan bir yaklaşımı taşıdığı açıktır. Evrensel hekimlik değerlerini içeren ve özde iyilik ve sağlık dışında bir talebin yer almadığı bu metin nedeniyle en yukarıdan başlayarak yetkililerin bize yönelik aldığı tutum, yaptığımız açıklamanın niteliği ve içeriğinden çok, TTB olarak onyıllara varan araştırıcı, üretken, sorgulayıcı ve eleştirel bakabilen demokratik meslek kuruluşu kimliğimize yönelik bir sindirme çabasıdır.

TTB kuruluşundan bu yana, herhangi bir otoriteye bağlı olmaksızın, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde faaliyet gösteren bütün hekimlerin çatısı altında toplandığı bir meslek örgütüdür. Eğer ki meslek birliği hekimlik değerlerini savunacaksa, bu örgütün adının değiştirilmesi ve/veya başka uygulamalar içine girilmesi beyhude çabalardır.

TTB ve diğer kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinin isimlerinde yer alan “Türk” ve “Türkiye” sözcükleri, Anayasa gereğince bu mesleklerin hizmet verdikleri alanda, tüm toplumu kapsayan,kamusal yarar taşıyan hizmetler nedeniyleverilmiştir. Bu niteleme herbirinin kuruluş kanunlarında yer almaktadır ve ülkemize özgü bir durum değildir. Dünyada da bütün hekim birlikleri ülkelerinin adıyla anılır. TTB’yi itibarsızlaştırmak üzere yapılan söylemler vicdanlı, uygar insanlar nezdinde üzüntü ve şaşkınlıkla izlenmektedir.

“TTB BARIŞI SAVUNMUŞTUR” 

Sonuç olarak, TTB için değişen bir durum yoktur. TTB kurulduğu günden bu yana, savaşlara karşı çıkmış, barışı savunmuştur.TTB olarak, halkın sağlık hakkını,hekimlik değerlerini savunmaya, geçmişte olduğu gibi bugün de yaşamdan ve barıştan yana olma tutumumuzu sürdürmeye devam ediyoruz.”

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak