PİRHA- Çözüm ve barış sürecine ilişkin konuşan Sanatçı Mücahit Göker, barışın sağlanması için çelişkili durumların ortadan kaldırılması gerektiğini ifade ederek “Hasta ve siyasi tutsaklar serbest bırakılmalı, Kürtlerin hakları anayasal güvence altına alınmalı. Barış için samimi adımlar atılmalı” dedi.
Türkiye’deki barış ve çözüm süreci tartışmalarına ilişkin PİRHA’ya konuşan Sanatçı Mücahit Göker, sürecin varlığının hissedildiğini ancak ne kadar “insaflı” ve samimi ilerlediğinden emin olmadığını ifade etti.
“HASTA VE SİYASİ TUTSAKLAR SERBEST BIRAKILMALI”
Göker, barış kavramının duyulmasının dahi bu coğrafyada yaşayan herkes için değerli olduğunu vurgulayarak, “100 yıllık bir sorun, 40-50 yıllık çok ağır bir çatışma süreci yaşandı. Elbette barış istenen bir şeydir. Ama bu sürecin gerçekten ne kadar samimi ne kadar yapıcı olduğu konusunda toplumda büyük bir ikilem var. Bu samimi ortam ne zaman oluşacak, hangi adımlar ne zaman atılacak? Hapishanelerde binlerce hasta tutsak var. Selahattin Demirtaş’tan Osman Kavala’ya, Ekrem İmamoğlu’na kadar çok sayıda isim bu sistemden nasibini alıyor. Böyle bir atmosferde ‘barış’ inandırıcı olmuyor” diye konuştu.
“KÜLTÜREL HAKLAR ANAYASAL GÜVENCEYE ALINMALI”
Kürt halkına yönelik olarak tanınacağı söylenen hakların önemli olduğunu vurgulayan Göker, “Ana dil, kültürel ve sosyal haklar hatta anayasal güvence konuşuluyor. Bunlar çok kıymetli ama bir yandan bu hakları verirken öte yandan Kürt siyasetçileri ya da bu talepleri savunan insanları cezalandırmak çelişkilidir. Toplum bu çelişkiyi görüyor” dedi.
Zazaca’nın (Kırmançki) durumuna da değinen Göker, bu dilin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirterek, “Benim ana dilim Zazaca. Bu dil, Türkiye’de hâlâ Meclis’te ‘bilinmeyen dil’ olarak geçiyor. Bu bile büyük bir sorun. Bugün çocuklarımız kendi dilinde konuşamıyor. Bu, hem devletin geçmişteki baskılarının hem de sistematik dışlamanın bir sonucudur” sözlerini kullandı.
Zazaca ağıtların, ninnilerin, destanların, halayların ve halk hikâyelerinin kaybolduğuna dikkat çeken Göker, “Bingöl çevresinde kaybolan, yok olmak üzere olan binlerce eser var. Bunları toparlamak, gün yüzüne çıkarmak bizim görevimiz. Ancak olanaklarımız çok kısıtlı. Ayrıca bu çalışmaları yaptığımızda kriminalize ediliyoruz” ifadelerini kullandı.
“BARIŞ İÇİN DEMOKRATİK TOPLUM YAPISI ŞART”
İktidarın 20 yılı aşkın süredir daha sivil bir anayasa vaadinde bulunduğunu hatırlatan Göker, “23 yıl oldu neredeyse ama hala ‘Darbe Anayasası’ konuşuluyor. Toplum artık değişim değil, gerçek adım görmek istiyor” dedi.
Son olarak Göker, barışın, kültürün, sanatın ve halkların eşitliğinin sağlanabilmesi için demokratik ortamın inşa edilmesi gerektiğini vurgulayarak, “İnsanların düşüncesini korkusuzca söyleyebildiği bir Türkiye istiyoruz. Bunun için de anayasal düzeyde güçlü güvencelere ihtiyaç var” talebinde bulundu.
Fatoş SARIKAYA/ MERSİN
Yoruma kapalı.