PİRHA – Şahkulu Sultan Dergahı Sivas Madımak Katliamı’nda yaşamını yitirenleri andı. Anmada konuşan Sivas Madımak Davası Avukatlarından Şenal Sarıhan, “Bu olayı adi bir vaka diye nitelendirmek mümkün mü? Söylenilenlerin hepsini hem kulaklarımızla duyduk hem de polis kayıt altına aldı. Ama bu dava siyasi dava olarak açılmadı. Polis kayıtlarına göre 200’ü aşkın araç Sivas’a girmişti. Bir gün önceden bu eylemin yapılacağı belliydi. Bildirilere rağmen herhangi bir önlem alınmadı. İkinci gününden itibaren o eylem gerçekleştirildi” diye konuştu.
Sivas Madımak Otelinde yapılan katliamın üzerinden tam 31 yıl geçti. Yaşamını yitiren 33 yurttaş için anmalar sürüyor.
2 Temmuz Sivas Katliamı’nın 31. yılı dolayısıyla katledilen 33 aydın, yazar ve sanatçı için Şahkulu Sultan Dergahı’nda anma yapıldı. Cemil Aydın’ın sunuculuğunda yapılan anmaya Sivas Davası Avukatlarından Şenal Sarıhan, Araştırmacı-Yazar Ayhan Aydın ve Araştırmacı-Yazar Süleyman Zaman konuşmacı olarak katıldı. Yapılan konuşmaların ardından Zakir Adnan Kılıç, deyişlerini seslendirdi.
AYDIN: PİR SULTAN’IN YOLUNDAN GİDEN BARIŞ GÜVERCİNLERİ BOĞULDU!
Araştırmacı-Yazar Ayhan Aydın, Sivas Katliamı’nda yaşamını yitirenler için bir araya geldiklerini belirterek şunları konuştu:
“Sivas’ın aydınlığı, evren yok oluncaya kadar bizimle birlikte olacak. Sivas’ta yeryüzü insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri yaşanmıştır. Kerbela sahrasında en sevdikleriyle birlikte canını feda eden Hüseyin’e selam olsun! Biz çok bedeller ödedik. Sadece Kızılbaş olduğumuz için bizi dışladılar, ötekileştirdiler, türlü hakaretlere maruz kaldık. Biz bu bedelleri daha ödeyecek miyiz? Biz Aleviyiz, Kızılbaşız diye bu bize yazgı mı? Yazılan kaderimizi değiştiremeyiz mi? Sivas olayı değildir Sivas Katliamı’dır! Boğularak öldüler o insanlarımız. Pir Sultan’ın yolundan giden barış güvercinleri boğuldu!
“YENİ SİVASLARIN OLMAMASI İÇİN HER TÜRLÜ TEDBİRİ ALMAK ZORUNDAYIZ”
Sivas’ta sadece 33 canımızı değil gençliğimizi, ozanlığımızı, geleceğimizi kaybettik. Orada ölenlerin yakınları da toprağa gömüldü. Devlet çetelerin, zalimlerin eline geçmiş olabilir her daim bu vardı ama yılmayacağız, korkmayacağız! Biz karanlığı kendi karanlığında boğacağız! Aleviler Sivas kıyımı gibi kıyımları yaşamak istemiyorlarsa kimliklerine sahip çıkacaklar. Dolayısıyla Sivas’ta ölenlerin her birimizin üzerinde vebali var. Biz onlara karşı sorumluyuz. Yeni Sivasların olmaması için her türlü tedbiri almak zorundayız.”
ZAMAN: ASIL HEDEF AZİZ NESİN DEĞİLDİ
Araştırmacı-Yazar Süleyman Zaman, sadece Cumhuriyet döneminde Alevilerin beş altı defa katliama uğradığını ifade ederek “Sivas’ta 33 canımız neden yakıldı? Özellikle 1993’te Sivas’ta canları alınanlarımızın ödemiş olduğu bir bedel var. O bedeli insanlık aydınlığa kavuşsun diye ödediler” dedi. Zaman, devamında şöyle konuştu:
“İnanç denilen şey insanlığın kendi iç dünyasında yapmış olduğu manevi yolculuktur. ‘Aziz Nesin’e ölüm’ dediler. 1500’lü yıllardan bu yana herkesin diline pelesenk olmuş Pir Sultan Abdal vardır. O dönemde Sivas’ın gericileri halkı galeyana getirecek konuşmalar yapıyorlar. 1 Temmuz’da yapılan bu etkinlikte Aziz Nesin gün boyu kitaplarını imzaladı. Asıl hedef Aziz Nesin değildi. Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacaktı. Bunlar laikliğe düşman.
“35 İNSANIMIZI DİRİ DİRİ YAKTILAR”
Hepimizin gözü önünde 35 insanımızı diri diri yaktılar. Orada devletin gözü önünde bu insanlar cayır cayır yakıldılar. Ondan sonra Alevi örgütlenmesi başladı. Bu katliamların nedenini bilmediğimiz sürece ilerleyemeyiz. Yakın zamanda Gezi’de, Maraş’ta insanlarımızı katlettiler. Acı üstüne acı neden bu yapılıyor? Aleviler Bektaşiler her zaman birlik mesajı vermiştir. Sivas’ı unutursak geleceğimizi unuturuz. Sivas’ı unutmak aydınları, yaşanılan vahşeti, umudu, barışı unutmaktır! Sivas’ta yakanların düşüncesi insani olan her şeye karşıtlıktır.”
SARIHAN: 35 CANIN CENAZESİ BİR DİRENİŞ GİBİYDİ
Sivas Davası avukatlarından Şenal Sarıhan, ise şunları konuştu:
“Bugün insanlığa karşı işlenmiş bir katliamın 31. Yılındayız. Biz çok küçük gruplarla da olsa geleceğe yönelik küçük notlar bırakabiliriz. Bugün bireyci olmayan dindar ve kindar olmayan bir neslin yetişmesine gerek var.
Biz cinayeti, katliamı Sivas’ta değil televizyonumuzda gördük. Herkes bize devletin güçleri her şeyi yapacaktır dediler biz merak ettik. Çünkü bir Çorum, Maraş yaşanmıştı ve devrimciler öldürülmüştü. Biz merak ettik ve merak ettiğimiz gibi de oldu. Biz bir şeyler yapmalıyız dedik. Öyle bir gidiş vardı ki bu gidiş Türkiye’nin geleceğine mal olacaktı. Biz o gece kavrulan insanlarla beraber sabahladık. 35 can diye ifade etmemiz daha doğru. O 35 canın cenazesi bir direniş gibiydi. Binlerce insan Dikmen’den Demetevlere kadar nasıl yürüdüklerine şaşarak yürüdüler. O gün isyan vardı. Herkes susmuştu, irtica konuşmuştu.
“15 BİN KİŞİ EYLEME KATILDI 175 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI”
ÇHD olarak biz bu davanın sahibi olacağız dedik çok sayıda ses yükseldi. Birçok siyasi partinin avukatı bu davada görev almak istediler. “Cumhuriyet burada kuruldu burada yıkılacak” sloganı nedeniyle Türkiye Barolar Birliği bu davada yer aldı. İlk defa bir davada yan yana iddia makamı olarak yer aldık. Bu olayı adi bir vaka diye nitelendirmek mümkün mü? Eylem boyunca Cumhuriyet gidecek diyorlar açıkça amaçlarını ifade ediyorlar. Söylenilenlerin hepsini hem kulaklarımızla duyduk hem de polis kayıt altına aldı. Ama bu dava siyasi dava olarak açılmadı. Polis kayıtlarına göre 200’ü aşkın araç Sivas’a girmişti. Kuran kursu olarak otellere yerleştirilmişti. Bir gün önceden bu eylemin yapılacağı belliydi. Bildirilere rağmen herhangi bir önlem alınmadı. İkinci gününden itibaren o eylem gerçekleştirildi. Polis kayıtlarına göre 15 bin kişi o eyleme katıldı ve sadece 175 kişi gözaltına alındı.
“İDAM CEZASI VERİLEN SANIKLAR ÇOKTAN TAHLİYE EDİLMİŞTİ”
3 ayrı davanın açıldığını öğrenen bir grup arkadaşımız Sivas’a gittiler. Biz bu bilgileri onlardan öğrendik. Ankara’dan Sivas’a davayı taşımak demek anneleri babalarına tekrar tekrar acıları yaşatmak demek! Nasıl gitsin insanlar? Çocukların bir çoğu boğularak öldüler. Biz Türkiye çapında 600’e yakın avukat görev almak istedik ama 600’e yakın avukat da yakanları savunmak için geldi. Ben ‘nasıl bu davada yakanlar savunulur?’ diye sorguladım ama onlar şalvarlı, sakallı avukatlardı. Karar adam öldürmeden 15’er yıl ceza idi. Sonuç olarak 34 kişi hakkında idam cezası verildi. İdam cezası verilen sanıklar çoktan tahliye edilmişti ve tahliye olan her sanık yurt dışına kaçırılmıştı. Yakınlarda ise 2 sanık hakkında Cumhurbaşkanı beraat kararı verdi. Türkiye’de pek çok siyasi tutuklu var kimseyi öldürmediği halde ama onlarla ilgili herhangi bir şeye rastlamıyoruz. Bir avukat 31 yıl bir davanın sahipleri dimdik duruyorsa o davanın peşinden gider. İkincisi örgütler her zaman bu davanın yanında oldu. Üçüncüsü Alevi dernekleri adeta bir orman gibi çoğaldı. Bunlar da bu mücadelenin kazanımları.”
Yapılan konuşmaların ardından Zakir Adnan Kılıç, deyişlerini seslendirdi.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.