Alevi Haber Ajansi

Sadegül Çavuş Çiftçi: Cemevleri ibadethanedir, ticarethane olarak kullanılamaz

PİRHA- Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin Sultanbeyli eski Şube Başkanı Sadegül Çavuş Çiftçi, ‘Cemevlerimiz ticarethane değil, ibadethanedir’ başlığıyla bir açıklama yayınladı. Çavuş Çiftçi, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Sultanbeyli Cemevi mücadelesini anlattıktan sonra cemevlerinin bir ibadethane olduğunu hatırlatarak,  ticarethane olarak kullanılamayacağına işaret etti. 

İstanbul’da Sultanbeyli Yavuz Selim Mahallesi’nde ilçede yaşayan yaklaşık 20 bin Alevi vatandaşın ibadet edebilmesi için 2003 yılında cemevi yapımına başlanmıştı. Ancak binanın temelinin atılmasından hemen sonra Sultanbeyli Belediyesi ekipleri ruhsatsız olduğu gerekçesiyle inşaatı mühürleyerek, iş makinelerine de cezalar yazdı. Pir Sultan Abdal Derneği Sultanbeyli Şubesi ile Sultanbeyli Belediyesi’ni karşı karşıya getiren cemevi inşaatı engeller ve maddi imkansızlıklar nedeniyle uzun yıllar tamamlanamadı. Belediye yapının ruhsatsız olarak inşaa edildiği ve zabıtaların darp edildiği gerekçesiyle dernek hakkında dava açarken, bina da yıllar sonra sadece ibadethane bölümü yapılarak hizmete açıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi de ibadethane statüsünde olmadığı gerekçesiyle ilk zamanlar sağlamadığı ücretsiz su hakkını sonradan cemevine tanıdı.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin Sultanbeyli eski Şube Başkanı Sadegül Çavuş Çiftçi ‘Cemevlerimiz ticarethane değil, ibadethanedir’ başlığıyla bir açıklama yayınladı. Sosyal Medya üzerinden yazdığı yazıda Çavuş Çiftçi, Sultanbeyli Cemevi mücadelesini anlattı ve bazı cemevlerinin ibadethane değil ticarethane olarak kullanılmasına ilişkin eleştiriler yöneltti.

“İLK OLARAK HALKIMIZLA BERABER 40 METREKARE GECEKONDU YAPTIK”

“Her şey, 10 Mayıs 2003 tarihinde, Sultanbeyli’nde yaşayan biz Aleviler’in, kendi inancımız gereği ibadetimizi yapacağımız bir cemevi yapmaya karar vermemizle başladı.
İlk olarak, halkımızla beraber, 40 metrekare bir gecekondu yaptık. O gecekonduyu bitirdiğimiz gün, etrafında binlerce kişi ile ilk cemimizi yaptık. Sultanbeyli gibi bir yerde, bizim de bir ibadethanemiz vardı artık.

“KAPI KAPI DOLAŞIP YAŞADIĞIMIZ SORUNLARI HALKIMIZLA PAYLAŞTIK”

Önce, işgal etiğimiz arsanın etrafına ağaçlar diktik. Ağaçların etrafını tel örgü ile kapladık, sınırlarımızı belirledik. Ellerimizde megafon ve bildiriler ile kar kış demeden, kapı kapı dolaşıp, yaşadığımız sorunları halkımızla paylaştık.

“3 YIL BOYUNCA CEMEVİMİZİ YIKTIRMAMAK İÇİN HER GECE NÖBET TUTTUK”

Yürüyüşler, basın açıklamaları, oturma eylemleri yaptık. 3 yıl boyunca, 40 metrekarelik cemevimizi yıktırmamak için her gece nöbet tuttuk.
Bu mücadelemiz, öyle bir mücadeleydi ki; karşımızda “Size bir Yavuz daha lazım” diyecek kadar kendilerini düşman görenler vardı.

“CEMEVİ İÇİN BAŞVURULARIMIZ, ‘İBADET YERİNİZ CAMİDİR’ DENİLEREK REDDEDİLDİ”

Cemevi yeri için yaptığımız başvurular; “Siz Müslümansınız, ibadet yeriniz camidir” denilerek reddedildi, hakkımızda davalar açıldı, onlarca kez gözaltına alındık, zabıta ve polislerin fiili saldırılarına uğradık, cemevi inşaatında çalışan araçlarımız bağlandı, destek ve dayanışmayla elde ettiğimiz inşaat malzemeleri çalındı…

“MAHALLENİN İSMİ YAVUZ SELİM OLARAK DEĞİŞTİRİLDİ”

Biz Aleviler’in yoğun olarak yaşadığı mahallenin Başaran olan ismi, 40 bin Alevi’yi katleden Yavuz Selim olarak değiştirildi.
Gönüllü mimar ve mühendislerimizin, tek kuruş almadan çizdiği Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Sultanbeyli Cemevi projesinin temelini, tüm baskılara rağmen, 2006 Nisan ayında kurbanlar tığlayarak attık. Projemiz çizilirken, halkımızın görüş ve düşünceleri alınarak, ihtiyaçlarımız temelinde çizildi. İhtiyacımız olan; inancımızın gereği ibadetimizi gerçekleştirebileceğimiz bir cemevi, kendi kültürümüzü yaşayabileceğimiz, çocuklarımıza, yeni nesillere aktarabileceğimiz bir kültür merkezi ve ihtiyacı olan ailelerimizin çocuklarının bakımının yapılacağı kreş yapmaktı.

“SAYISIZ ENGELLEMELERLE KARŞILAŞTIK”

İlk kazmanın vurulduğu, ilk harcın karılıp, ilk tuğlanın konulduğu o günlerden bugüne sayısız engellemelerle karşılaştık. Ama yılmadık, boyun eğmedik. İbadethanemizi yapabilmek için; aydın, yazar ve onlarca sanatçının desteği ile konserler, yemekli geceler, paneller düzenledik. Esnaf ve işadamlarını dolaşarak bilet sattık, bağış topladık. Her geçen gün inşaatımız yükseldi yükseldi ve bu günlere geldi. Destek ve dayanışma ile cemevi ve kültür merkezi inşaatımızın yüzde seksenini tamamladık.

“CEMEVİ PROJEMİZİN İÇİNDE TİCARETHANE YOKTU”

Cemevimizi şimdiki haline getirene kadar geçen sürede, hiçbir zaman ‘cemevini bitirememe’ kaygımız olmadı. Gereken tüm ihtiyaçları, halkımızın dayanışması ile karşılayabileceğimizi çok iyi biliyorduk. İlk tuğlayı koyduğumuz, ilk fidanı ektiğimiz günden bu yana geçen süre içerisinde de bu dayanışma ile ayakta durduk. Kapı kapı dolaşıp “Cemevi ve Kültür Merkezi yapıyoruz” diyerek bilet sattık, bağış topladık. “İbadethane yapıyoruz” diyerek çalışma yaptık. Cemevi projemizin içinde ticarethane yoktu.

“CEMEVİ YÖNETİMİ KÜLTÜR MERKEZİ OLARAK YAPILAN BİNAYI KİRAYA VERDİ”

Ancak geçen son 2 senelik süreçte, proje içerisinde kültür merkezi olarak yapılan binanın, yemekhane olarak belirlenen katının, mevcut yönetim tarafından, bir işletmeye kiraya verildiğini öğrendik. Hem de bu işletmenin araçlarının rahat girip çıkabilmesi için, 14 sene önce ektiğimiz ve şimdi cemevimizin boyunu geçen, mücadelemize gözcülük eden ağaçları keserek yaptılar bunu. Kendisi de bir can olan ağaçlarımız, bizzat cemevi yönetimi tarafından kesildi, katledildi. Tıpkı Gezi Parkı’nda olduğu gibi, getirilen kepçe ile kökünden söküldü.

“CEMEVLERİMİZ; TİCARETHANE Mİ, İBADETHANE Mİ?”

Örgütlü mücadelemiz sonucu, meşru olarak cemevi hakkımızı kazandığımız zamana kadar geçen sürede cem ibadetlerimiz; kırsal kesimde, yani köylerimizde, büyük evi olan canlarımızın evinde, büyük ev yok ise sıra ile her canımızın evinde, kentlerde ise mevcut bulunan dergâhlarımızda gerçekleşiyordu. Köylerden kentlere göç ile birlikte Alevi halkımızın sayısının artması, kentlerde de cem ibadetlerimizin, hakka yürüme erkanlarımızın, lokmalarımızın yapılacağı ibadethane ihtiyacını doğurdu.
Bu ihtiyacın gereği olarak, ulu ozanlarımızın, ocak pirlerinin, Alevi inanç ve yol önderlerinin isimlerinin konulduğu cemevleri inşa edilmeye başlanmıştır. Yasal olarak kabul edilmeyen fakat meşru olan cemevlerimiz, bu meşruluğa inanılarak cemevi ve kültür merkezleri şeklinde, canlarımızın lokmaları ve inancımıza saygı duyan diğer inançtan dostlarımızın yardımlarıyla inşa edilmekte ve hizmet vermeye devam etmektedir.

“CEMEVLERİNİN ELEKTRİK TARİFELERİNDE TİCARETHANE TARİFESİ UYGULANIYOR”

İnancımız, bozuk düzenin temsilcileri tarafından tanınmamakta ve milyonlarca Alevi’ye, başka bir inanç dayatılmaktadır. Cemevlerimiz yasadışı kabul edilmektedir. Yapımı için yer verilmemekte, yardım edilmemekte ve inşaatı engellenmekte, dava açılmaktadır. Hatta yıkıldıkları da olmuştur. Devlet, cemevlerimizi ibadethane olarak değil, ticarethane olarak görüp, elektrik tarifelerinde, ibadethane değil ticarethane tarifesi uygulamaktadır. Devletin tanımamasına, yasağına, engeline rağmen, canlarımızın sahiplenmesiyle cemevlerimiz yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Bu sorun, örgütlülüğün vermiş olduğu güçle aşılmıştır.

“CEMEVLERİ LOKMA DEĞERİNDEN UZAKLAŞTI”

Yukarıda değindiğimiz gibi, canlarımızın lokmalarıyla hizmet gören cemevlerimiz, son yıllarda lokma değerinden uzaklaşmaya, ticari birer kurum gibi hizmet vermeye başlamıştır. Örneğin; “kurban kesip lokma yedirirsiniz … lira, hakka yürüyen bir canınızın erkanını gerçekleştirirseniz … lira, yöresel cem olursunuz … lira” olarak tarifeler konmuştur. Hizmetler, artık alınır satılır olmuştur. Bu paraları alan, tarife koyan yöneticilerimizin gerekçeleri hazırdır; “çalışanlarımız var, giderlerimiz var, inşaatımız var…” diyerek devam eder. İnançlarının meşruluğuna inanıp, mücadele ederek devletten alınması gereken haklar, bu kolay yollar tercih edilerek, emek harcanmadan, hazırcılıkla elde edilmeye çalışılır. Tabi inançsal, geleneksel değerlere bu şekilde bakan dede, hoca ve yöneticiler, bunlarla yetinmezler. Bozuk düzenin bize dayattığı gibi her şeyi paraya çevirmeye, yöneticisi, dedesi, hocası bulunduğu yere para akıtmaya çalışmaktadırlar. Paralar aksın ki “daha iyi işlesin” isterler ve halkımızın, canlarımızın ihtiyaçları için kullanılması gereken yerler olan cemevlerinin; çay ocağını özelleştirirler, fırın yapar kiraya verirler, kurban kesim yerlerini kasaba kiraya verirler, cemevlerinin altını-üstünü, sağını-solunu markete, lastikçiye, emlakçıya, pimapenciye… hatta inançsal olarak çok gerici ve Aleviler’i “kafir” olarak gören kesimlere dahi kiraya verirler.

“KİMİ CEMEVLERİ GERİ ADIM ATTI”

Devletin ibadethane olarak görmediği cemevlerimize gelen, ticarethane tarifeli elektrik faturalarına karşı eylemler yaptık. Cemevlerimizin elektrik sayaçlarını, Taksim Meydanı’nda kırdık. Ve o günden bu yana, ticarethane tarifeli hiçbir faturayı ödemedik. Ancak bu karar, “OHAL var” gerekçesiyle, bugün yok sayılmaktadır. Yıllardır ödemediğimiz elektrik faturaları, meşruluğa inanmayan, bedel ödemeyi göze alamayan kimi Alevi kurum yöneticileri tarafından ödenmiştir. Fiili olarak kazandığımız hak yok sayılmış, geri adım atılmıştır.

“CEMEVLERİ BİREYSEL AMAÇLARIMIZA HİZMET EDEN YERLER DEĞİL”

İnançsal değerlerin yozlaştırıldığı, çürütüldüğü, amacından uzaklaştırıldığı günümüzde; dedelerimiz, yola hizmet eden canlarımız ve yöneticilerimiz; eğer “Aleviyiz” diyorsak, yolumuza ve erkânımıza inanıyorsak, kurumlarımızı, kendi bireysel amaçlarımıza hizmet eden yerler olarak görmemeliyiz.

Cemevlerimizi yöneten kişiler, inancımıza ve yolumuza hizmet eder durumda olmalıdır. Aksi takdirde devletin, Aleviler’i asimile etmek, çürütmek için döndürdüğü değirmene su taşımış olur. Cemevlerimiz ticarethane değil, ibadethane olmalıdır. Canlarımızın lokmalarıyla, halkımızın dayanışmasıyla, sahiplenmesiyle var olmalıdır. İnancımızın, yol ve erkânımızın, kültürel-sosyal değerlerimizin öğrenildiği, icra edildiği yerler, okullar olmalıdır.

(HABER MERKEZİ)

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak