PİRHA- ‘Roboski için Adalet Girişimi’ üyeleri 116’ncı açıklamalarında bir kez daha adalet taleplerini dile getirdi. Açıklamada; “Bu topraklarda barış ve adaletin yolu, mutlaka ve önce Roboski’den geçecektir. Roboski bu toprakların utancı, kanayan yarası ve adalet arayışıdır” denildi.
Roboski İçin Adalet Girişimi üyeleri Ankara İnsan Hakları Derneği’de (İHD) bir araya gelerek 116. aylık basın açıklamalarını yaptılar.
Açıklamayı İHD Ankara Şubesi Eş Başkanı Sevil Turgut okudu. Turgut yaptığı açıklamada bilgiler vererek, ‘28 Aralık 2011 yılında bir gece vakti yalnızca geçimlerini sağlamak için güç doğa koşullarını da göze alan ve sınır ticareti yapmak için yola çıkan 34 sivil insanımızın üzerine bombalar yağdırıldı. O günden sonra Roboskili aileler için artık yas ve hak mücadelesi kesintisiz olarak başladı. 19’u çocuk- 34 sivil insanımızın katledildiği günden bu yana 10 geçti… 116 aydır sesleniyoruz; bu katliamın aydınlatılması, bir parça da olsa adaletin sağlanması ve başka katliamlar yaşanmaması için. Ancak ne devlet bu sesi duyuyor ne de uluslararası mekanizmalar. Bir katliamın tüm gerçekliğine rağmen kulaklar sağır ve gözler kör. Ve biz yine ısrarla 3532. Günde adaletin sağlanması için sesleniyoruz’ dedi.
“IRKÇI VE AYRIMCI NEFRET SÖYLEMLERİ VE BUNA BAĞLI OLARAK ŞİDDET ARTIYOR”
Yoksulluğun, devletlerin halklara yaşattığı bir acımasızlık olduğunu ifade eden Turgut şunları dile getirdi:
“İnsanların, yaşamak için geçimlerini sağlamak amacıyla çıktıkları yollar, onların ölümlerinin de yaşatıldığı yollar oluyor. Türkiye’ye yaşamak için gelen yoksulluktan, şiddetten ve savaşlardan kaçan insanlar başka bir acımasızlığın, yok sayılmanın ve sömürünün içine düşüyor.
İnsanların katledildiği düzen, savaş düzenidir, sömürü düzenidir. Gittikçe yükselen ırkçı ve ayrımcı nefret söylemler dün de ve ne yazık ki bugün de halkları hedef almaya devam ediyor ve insanlar şiddete uğruyor, katlediliyor, kitlesel linçe maruz kalıyor, pogrom dehşeti yaşatılıyor. Konya’da aynı aileden 7 kişi katledildi. İç Anadolu illerinde Kürtlere ve başka etnik gruplara ırkçı saldırılar yapıldı ve en son olarak da Ankara Altındağ’da Suriyeli mültecilere dönük kitlesel saldırı meydana geldi. Tüm bu saldırılar için ne yazık ki etkili bir soruşturma yürütülmüyor, failler cezalandırılmıyor ve nefret suçları devamlılık kazanıyor. Saldırıya uğrayanlar, tedirginlik ve korku içinde yaşamaya maruz bırakılıyor. Cezasızlığın hâkim olduğunu bilenler pervasızca nefret suçu işlemeye devam ediyor. İşin en acı tarafı da bu nefret suçlarını körükleyen siyasetçilerin söylemleri ve tutumları olmaktadır.”
“İŞLENEN SUÇLAR KARŞISINDA CEZALANDIRMA GERÇEKLEŞMİYOR, ADALET SAĞLANMIYOR”
Tüm yaşanmış olan katliamlara ve suçlara zemin olan savaş politikasının durdurulması gerektiğini vurgulayan Turgut, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Acılar sağaltılmalı, yüzleşme gerçekleştirilmelidir. Tüm iş birlikleri ortaya çıkartılmalı, bu konularda savcılar harekete geçmeli, soruşturmalar başlatılmalıdır. Geçmişte yaşanan tüm faili meçhullerin failleri yargılanmalıdır. Devletin en temel görevi tüm vatandaşlarının ve bu topraklarda yaşayan herkesin yaşam hakkını mutlak olarak korumaktır. Yaşanmış her katliamın, her cinayetin sorumluluğu geçmiş yönetimlere havale edilemez. İktidarlar geçmişte yaşansa da tüm suçların faillerini ortaya çıkarmak, korku iklimini ortadan kaldırmak, cezasızlık politikasını yok etmekle yükümlüdür.
Roboski Katliamı’nın ardından aradan geçen on yıllık süre içerisinde; aileler, sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri, hukukçular olayın aydınlatılması, suçluların cezalandırılması için mücadele verdiler. 34 insanın bombalarla öldürüldüğü; her kesim tarafından kabul görmüş, kanıtlanmış olmasına rağmen, bu durum yasalar ve adalet sisteminde bir türlü karşılığını bulamadı. Cezasızlığın her köşe başına yerleştiği bu topraklarda, failler hala yargılanmadı. Dün de, bugün de işlenen suçlar karşısında cezalandırma gerçekleşmiyor, adalet sağlanmıyor. Bir sonraki katliamı tetikleyen cezasızlık geleneği, hukuku yok sayma, derin korumacılık, görünmeyen ellerle Roboski davası için de hala uygulanıyor. Bir katliamın cezasız bırakılmasının, yargı yollarının kapatılmasının, devlet olarak böyle bir katliamı örtmenin bir açıklaması olamaz. Adalet sisteminin çöküşünün ispatı Roboski Katliamı’dır. Devletin en asli görevi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile garanti altına alınmış olan yaşam hakkını korumaktır. Bu sözleşme ile YAŞAM HAKKI’nın yasalarla koruma altına alınması hükme bağlanmıştır.”
“BARIŞ VE ADALETİN YOLU ROBOSKİ’DEN GEÇER”
‘Roboski’ye adalet gelmeden Türkiye’ye adalet gelmeyecektir’ diyen Turgut, son olarak şunları aktardı:
“Başta Roboski olmak üzere tüm insan yaşamını ve özgürlüklerini ortadan kaldıran savaşa ve şiddete karşı, hepimiz itiraz hakkımızı kesintisizce kullanacağız. Yaşadıklarımızın aslı; devlet, cezasızlık, savaş ve adaletin olmayışıdır. Hiçbir katliamın zaman aşımı yoktur. Roboski aydınlatılmadıkça, Roboski’de yaşananlar halka açıkça anlatılmadıkça Türkiye siyasetinde sivilleşme ve demokratikleşme söz konusu olmayacaktır.
Biz, Adalet arayışının, bir arada ve barış içerisinde yaşamanın tarafıyız. Devlet ve iktidar şiddetine karşı, Roboski ve tüm katliamlar için adaleti talep etmek adına bir araya geleceğimiz ve adaleti sağlayacağımız güne kadar yataklarımızda rahat uyumayacağız, uyutmayacağız da. “İnsan olarak ne yapabilirim?” sorusunu soran herkese her ayın 28. günü sesleneceğiz, hatırlayacağız “gelin sesimizi birlikte yükseltelim” diyeceğiz.
Roboski, devletin ve iktidarın sınavıdır. Bu topraklarda Barış ve Adaletin yolu, mutlaka ve önce Roboski’den geçecektir. Roboski bu toprakların utancı, kanayan yarası ve adalet arayışıdır.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.