PİRHA- PSAKD ve HBVAKV Antalya Şubeleri ortak bir açıklama yaparak CHP Antalya il yönetiminin yerel seçimlere dair tutumunu eleştirdi. CHP Antalya il yönetimin dışa dönük, kapsayıcı, birleştirici siyaset diplomasisi işletmek yerine içe dönük, parti içi başkan adaylıkları ve meclis üyelikleri kavgasının tarafı olduğunun belirtildiği açıklamada, “Kimseden özel bir şey istemiyoruz; vereceğimiz emeğin, mücadelenin hakkını almak ve sözünü söylemek istiyoruz. Alevileri oy deposu olarak gören, Alevi kurumlarını arka bahçeleri sayanlar büyük bir yanılgı içindedirler” denildi.
CHP Antalya il yönetiminin ve seçim komisyonun hazırladığı raporun kentin gerçekliğini yansıtmadığı belirtildiği açıklamada, parti içinde bireysel olarak siyaset yapan Alevi kimlikli insanların, hiçbir kurumsal bağ ve ilişkisi olmaksızın Alevi temsiliyeti kontenjanından önlerine konulmasının kabul edilemeyeceği vurgulandı.
31 Mart seçimlerinin en temel gündem maddesi olarak Alevilerinde dahil olduğu; ezilen, yok sayılan ve tüm toplumsal katmanlar açısından yeniden demokrasiye geçiş kapısının aralanması ile birlikte nefes alabilmenin yaşamsal olduğunun belirtildiği açıklamada bu umudu sekteye uğratan yaklaşımların olduğu ifade edildi.
Açıklamanın devamında şunlar belirtildi:
“CHP ADAYLIKLAR VE ÜYELİK KAVGASININ TARAFI OLMUŞTUR”
Bu kritik süreçte, koşullar lehimize iken alınacak tersi bir sonucun sorumluluğu, siyasi süreci belirleme yetkisini elinde bulunduran başta CHP olmak üzere diğer partilerin yetkili organlarında olacaktır. Ancak; üzülerek görüyoruz ki, bu olumlu toplumsal koşulları, birliğe dönüştürme konusunda bir arpa boyu yol alınmamıştır. CHP Antalya il yönetimi dışa dönük, kapsayıcı, birleştirici siyaset diplomasisi işletmesi gerekirdi. Bunun yerine içe dönük, parti içi başkan adaylıkları ve meclis üyelikleri kavgasının tarafı olmuştur. Bu içe kapanma nedeniyle, toplumsal kesimler ve kurumlarla diyalog kurmamıştır. CHP genel merkezi tarafından görevlendirilen Akdeniz Seçim Komisyonun programı ve tarihleri bizlere duyurulmamıştır. Kendi kanallarımızdan edindiğimiz bilgi ve girişimler sayesinde, görüşme gerçekleşmiştir. Bu yüzden, Akdeniz Seçim Komisyonu raporu, kentin gerçeklerini yansıtmaktan uzak bir rapor olmuştur. Rapor da kimin belediye başkanı olması gerektiğine dair tespitlerin dışında, sağlıklı bir Antalya analizi yapılmamıştır. Ayrıca raporun sızdırılması ve Antalya basınında ‘flaş haber ‘ olarak günlerce yer alması da partiyi ve süreci yıpratmıştır.
“KURUMSAL BAĞ OLMADAN ÖNÜMÜZE ALEVİ ADAY KONMASI KABUL EDİLEMEZ”
2014 yerel seçilerini hatırlayacak olursak; azınlıkta kalan mevcut Büyükşehir meclisinin kısa sürede nasıl çoğunluğu sağladığı unutulmamalıdır. Belediyeleri sadece başkandan ibaret görme anlayışından kaynaklanan, bu vahim tablodan ders çıkarılmalıdır. Belediye meclis üyelerinin sağlam siyasal duruşlarının olması, kent yönetimine katkı sunacak yeterli donanıma sahip olmaları gerekmektedir.
Parti içinde bireysel olarak siyaset yapan Alevi kimlikli insanların, hiçbir kurumsal bağ ve ilişkisi olmaksızın Alevi temsiliyeti kontenjanından önümüze konması kabul edilemez. Bu her şeyden önce kurumsal yapılarımızı görmezden gelmek, yok saymaktır. Faydacı ve istismarcı siyaset anlayışın sonuçları ortadır. Bu sonuçların sabıkasının vebalini, pişkince kurumlarımıza mal edilmeye çalışılması ise dramatik, aynı zamanda ironiktir. Tavrımız net ve kesin olacaktır.
“ALEVİLERİ OY DEPOSU GÖRENLER YANILGI İÇİNDEDİRLER”
Kimseden özel bir şey istemiyoruz; vereceğimiz emeğin, mücadelenin hakkını almak ve sözünü söylemek istiyoruz. Alevileri oy deposu olarak gören, Alevi kurumlarını arka bahçeleri sayanlar büyük bir yanılgı içindedirler.Sonuç olarak sözde demokratik katılım ve birlikten yana gözükmek yetmez, bunun samimi ve pratik adımlarını atmak gerekir. Bunun yolu da eşitlikçi temsiliyet hakkından ve demokratik güçlerin birliğinden geçer.
Yoruma kapalı.