PİRHA – PSAKD Genel Sekreteri İsmail Ateş, AKP hükümetinin Alevi gençleri kampa, dedeleri ise Kerbela’ya götürme yönündeki çalışmalarına tepki gösterdi. Ateş, “Yol’u zarara uğratmaya çalışıyorlar. Hacıbektaş’ta 400 gencimizi kampa alıp onlara Aleviliği anlatacaklarmış ki bu son derece saçma” dedi. Ateş ayrıca “Kim ne için dedeleri Kerbela’ya götürüyor? Dedelerimizi Kerbela’ya götüren insanların eli kanlıdır” diye konuştu.
İçişleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın finanse edeceği program kapsamında 300 dede Kerbela’ya, 400 Alevi genci de 19-23 Ağustos’ta ‘Hacıbektaş Gençlik Kampı’na götürülecek. Söz konusu projelere karşı Alevi örgütleri kimi karşı çıkışlar yapsa da AKP iktidarı, programları hayata geçirmekte ısrar ediyor.
Söz konusu projeleri “Aleviliği asimile çabaları” olarak değerlendiren Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Sekreteri İsmail Ateş, iktidar için “Muaviye’nin devamı” ifadelerini kullandı.
“İSLAMIN İÇERİSİNDE YOK ETMEYE ÇALIŞIYORLAR”
İsmail Ateş, asıl amaçlananın “Yol’u zarara uğratmak” olduğunu söyleyerek şunları kaydetti:
“Alevileri katlederek başarılı olamadılar. Alevileri yakarak, keserek, yüzerek bitiremeyeceklerini anladıktan sonra bu sefer bizim için en yüce değer olan Yol’u zarara uğratmaya çalıştılar.
Hacıbektaş’ta 400 gencimizi kampa alıp onlara Aleviliği anlatacaklarmış ki bu son derece saçma. Çünkü Aleviliği biz gençlerimize zaten veriyoruz. Alevilik yaşayan bir inançtır, kitaplarda kalan bir inanç değil. İçselleştirilerek yaşanan bir inançtır. Dolayısıyla biz de zaten bu öğretilerimizi çocuklarımıza aktarıyoruz. Burada yapılmak istenenin tamamı Yol’u zarara uğratmak adınadır. Çünkü orada çocuklarımıza ne verileceğini bilmiyoruz. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği olarak diğer Alevi örgütleri ile beraber oraya hiçbir ailenin çocuklarını göndermemesi yönünde bütün açıklamalarımızı yapıyoruz.
En büyük sıkıntıları şu oluyor; ‘İslamın özü sizsiniz’ diyorlar ve İslamın içerisinde yok etmeye çalışıyorlar. Çünkü Aleviliği yok edemediler, Sünnileştirmeye çalıştılar onu da başaramayınca bu sefer Yol’u yok ederek zarar vermeye çalışıyorlar.
“DEDELERİMİZİ KERBELA’YA GÖTÜRENLERİN ELİ KANLIDIR”
Dedeler konusuna gelince Kerbela bizim için önemli kutsallarımızın başında geliyor. Alevilik için 3 tehlike var; deniliyor ki ‘Alevilik Türkmen inancıdır, Türk inancıdır, kaynağını Şamanizme bağlıyorlar. İkincisi, diyorlar ki ‘Alevilik Kürt inancıdır’. Kaynağını Zerdüştlüğe bağlıyorlar. Üçüncüsü, ‘Kerbela, Allah, Muhammed, Ali, 12 imam kültünden dolayı Aleviliği Araplarla; yani İslam’ın içerisine bir yere bağlamaya çalışıyorlar. Bu 3 politika da yanlıştır. Çünkü Alevilik kendi adına bir inanış biçimidir. İçerisinde ırksal temelleri birbirinden ayırt etme lüksüne sahip değildir. Bir inanış biçimidir, insanların ruhani duygularıyla ilgilidir. Dolayısıyla da Alevi olan her yerde Kürt de vardır Türk de vardır Ermeni de vardır Arabı da vardır. En kutsal değerlerimizin başında Kerbela gelir. Çünkü bizim için İmam Ali ve 72 yareni ile beraber Yezid’in askerlerince Kerbela’da katledilen bizim en büyük değerlerimizin başında geliyor. Bu sefer bunu kullanarak, yani ‘Kerbela’ denildiği zaman inancını en ufak şekilde yaşayan bir insanın dahi gözleri doluyor. İmam Hüseyin’in orada göstermiş olduğu direnci bugün dünyanın bütün devrimci inanışına sahip olan ya da sol-sosyalist siyasetteki insanlar da kabul ediyor. Che Guevara’dan daha dirençli bir durumdur oradaki direniş. Dolayısıyla Kerbela, her Alevi için çok kıymetlidir.
İnsanlar Kerbela’ya gittiğinde ruhani bir duruma bürünüyor. Ben bunun benzerini Banaz’da görüyorum. Bizler, Banaz’a, Pir Sultan Abdal’ın diyarına gittiğimizde de bir başka dünyada yaşadığımızı hissederiz. Fakat sorgulanması gereken şudur: Kim ne için dedeleri Kerbela’ya götürüyor? Bunun ciddi anlamda sorgulanması gerekiyor. Çünkü dedelerimizi Kerbela’ya götüren insanların eli kanlıdır. Önce ceddimizi şimdi de bizi katleden, katletmeye çalışan zihniyetin yani Yezit’in, Muaviye’nin devamıdır. Bizim bunlar karşısında bilinçli bir şekilde durmamız gerekiyor.”
“MAZERETLERİN ARKASINA SAKLANMAMAK GEREKİYOR”
İsmail Ateş, inanç üzerinden yapılmak istenen projelere karşı örgütlerin başarılı bir karşı koyuş sergileyemediğini de ifade etti. Örgütlerin, asimilasyona karşı daha çok refleks göstermesi gerektiğini belirten Ateş, “Diğer Alevi Bektaşi kurumlarıyla yakın ilişkilerimiz var. Ortak şeyler de geliştiriyoruz ancak yapılanları topluma anlatma konusunda zayıf kaldığımızın farkındayız. Bunun en büyük nedeni de bizimle bu düşüncelerimizi paylaşan yayın organı yok. Siz ve birkaç yayın organı dışında kimse yok. Dolayısıyla gerçek anlamda ulusal medyada yankı bulamıyoruz. Kendi yayınlarımızı da hep biz izliyoruz. Ama bu mazeretlerin arkasına da hep saklanmamak gerekiyor.”
“ONLARIN İNANCINA SON DERECE TERS GELİYOR”
PSAKD Genel Sekreteri İsmail Ateş, Alevi sorununa dair kimi siyasetçilerin nefret dili kullandıklarını da ifade ederek konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:
“Doğrusu kullanılan sözleri çok önemsemiyorum ama içimiz yanıyor. Bundan önce bir başka politikacı da Kemal Kılıçdaroğlu’nun inancını gündeme getirmişti. Aslında zihniyetler birbirinin devamı oluyor. Vitrine çıktıkları zaman bizimle iyi geçinmeye çalışıyorlar ama gerçek iç dünyaları da bu.
Dünyadaki en büyük zulüm ve katliamlar inançlar üzerinde olmuştur. Irksal temel ikinci planda kalmıştır. Dolayısıyla Alevi inancı yeryüzündeki en farklı inançlardan bir tanesidir. Özellikle bizim coğrafyada kadın ve erkek aynı anda ibadet eden tek inanç. Dolayısıyla da onların inancına son derece ters geliyor ve ciddi bir de panik halindeler. Çünkü Aleviler ciddi şekilde örgütlendiler. Dikkat ederseniz eş zamanlı gidiliyor. Yani hem çocuklarımızı Hacı Bektaş’ta toplayıp hem dedelerimizi Kerbela’ya götürüp diğer taraftan da siyaset ayağını da boş bırakmıyorlar. Siyasette de ‘biz cemevlerine yasal statü vermeyeceğiz’ diyorlar. ‘İslam’ın ibadethanesi camidir. Oraya gidin’ diyorlar. İşte 3 ayağı olan bir durum söz konusu ve bizi bu noktada yok edeceklerini zannediyorlar ama bizim ibadethanemiz cemevidir. İster kabul etsinler ister kabul etmesinler, hiç de umurumuzda değil. Bugüne kadar onlar tanımadılar biz yine ibadetimizi, Yol’umuzu bir şekilde buraya getirdik.”
Eren GÜVEN / ANKARA
Yoruma kapalı.