Alevi Haber Ajansi

Polis Şahbaz’a ‘suç aleti’ iade edilecek

Kızılay Meydanı’nda 1 Haziran 2013 günü yapılan protestolar sırasında silahından çıkan kurşunla Sarısülük’ün ölümüne neden olan polis Ahmet Şahbaz, Ankara 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nce ‘olası kastla adam öldürme’ suçundan yedi yıl dokuz ay 10 gün hapis cezasına çarptırılmıştı.

Yargıtay’dan dönmesinin ardından davanın yeniden görülmesiyle çıkan kararsa eskisini arattı. Şahbaz’a verilen bir yıl dört ay 20 gün hapis cezası, 10 bin 100 lira adli para cezasına çevrildi.

“POLİS SİLAH KULLANMAKTAN İMTİNA ETTİ”   

Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’ın haberine göre, Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesi, polis Ahmet Şahbaz’ın delil olarak saklanan silahının, sanığa teslim işlemlerinin yapılması için Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne verilmesine karar verdi.

Sanığa ‘kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanma’ maddesinden ceza arttırımı yapılmasına gerek olmadığını belirten mahkeme, gerekçesinde silahın kamu malı değil, sanığa ait zati demirbaş olduğunu ifade etti.

Kararda, Gezi eylemlerinde dile getirilen ‘baskıya karşı direnme hakkı’, ‘ütopik’ olarak nitelendirildi: “Polisler, mevcut linç girişimine ve yasal olarak silah kullanma yetkileri bulunmasına rağmen silah kullanmaktan sürekli imtina ettiler. Dolayısıyla hükümeti devirmeyi amaçlayan, ülke için güvenlik sorunu yaratan göstericilere karşı kolluk görevlilerinin sessiz kalması düşünülemez.”

Sarısülük ailesinin avukatlarının, ‘baskıya karşı direnme hakkı’na ilişkin yaptığı AİHM başvurusuna yaptığı başvuruya dikkat çeken mahkeme, şunları kaydetti: “Katılan taraf vekillerinin pozitif hukukta var olmayan, sadece doktrinsel tartışmadan ibaret olan, dönem dönem bazı mücadeleleri meşrulaştırmak için kullanılan ‘baskıya karşı direnme hakkı’ gibi ütopik bir kavramı Gezi olayları ile bağdaştırması, daha da ötesi asayişi sağlamak ve ülke bütünlüğünü korumakla görevli kolluk güçlerinin mevcut olayları bastırmak amacıyla yaptıkları görevi ‘haksız müdahale’ olarak değerlendirmeleri mevcut pozitif hukuk içerisinde kabul edilemez niteliktedir. Bu vesile ile katılan tarafın ileri sürdüğü direnme hakkına eldeki somut dava bağlamında değinmek gerekir. Direnme hakkı Hukuk Felsefesi, Kamu Hürriyetleri, İnsan Hakları kavramları bağlamında ele alınmış, doktrinsel tartışmanın ötesine geçememiş, çeşitli dönemlerde örneğin ortaçağda kilise ile kral arasındaki mücadelede olduğu gibi bu mücadeleyi meşrulaştırmak için kullanılan, herhangi bir devletin anayasasında, mevzuatında yer almamış bir felsefi kavramdır. Aksine ceza kanunlarınca bu gibi devlet, hükümet aleyhine girişimler ağır biçimde cezalandırılma cihetine gidilmiştir.”

CEZA ARTTIRIMINA GEREK YOK

Mahkeme, Türk Ceza Yasası’nın ‘kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanma’ başlıklı 266. maddesi kapsamında sanığın cezasında arttırımına gerek olmadığını kaydetti.

Kararda, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün Zati Demirbaş Tabanca Satış Senedine göre, suça konu tabancanın mülkiyetinin kamuya ait olmadığı, sanığa ait zati demirbaş olduğu, bu nedenle sanık hakkında TCK’nin 266. maddesinin uygulanma imkânının bulunmadığı, söz konusu artırım maddesinin ancak mülkiyeti kamuya ait silahlarda uygulanabileceği ifade edildi.

SİLAH ŞAHBAZ’A TESLİM EDİLECEK  

Mahkeme, savcılığın suçta kullanılması sebebiyle sanığa ait silah ve eklerinin müsaderesi talebini de reddetti.

Sanığın eyleminin taksirli suça ilişkin olduğunu savunan mahkeme, ‘kasıtlı bir suçta’ işlenmediği için müsadere edilemeyeceği, silah ve eklerinin resmi işlemlerin tamamlanması için sanığın bağlı olduğu kuruma gönderilmesi gerektiğini kaydetti.

Bu kararla birlikte silah, Ankara Emniyeti’ne gönderilecek ve işlemler tamamlandıktan sonra Şahbaz’a teslim edilecek.

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak