Alevi Haber Ajansi

‘Pirlerin, taliplerin birinci görevi musahipliği yaşatmaktır’-VİDEO

PİRHA-PSAKD Samsun Şube Başkanı Cem Sultan Ermiş, musahiplik erkanına ilişkin konuştu. Köyden kente göçler sebebiyle “Musahiplik kurumunun yavaş yavaş içi boşaltılıyor” diyen Sultan, günümüzde yapılan musahipliğin ise sadece “sembolik ritüel” olduğunu söyledi.

İlyas Baba Ocağı evlatlarından, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Samsun Şube Başkanı Cem Sultan Ermiş Dede, musahiplik hakkında bilgi verdi. Alevi-Bektaşi Yolunda Yola ikrar vermiş dört canın, tek can olma ritüeline, erkanına musahiplik denildiğini söyleyen Cem Sultan Ermiş, musahiplik geleneğinin günümüz koşullarında ne derece uygulandığını anlattı.

“MUSAHİPLİK, ALEVİLİĞİN KADİM TAŞI”

“Ne yazık ki günümüz kapitalist toplumunun her şeyi dejenere ettiği gibi insanlar arasındaki bu tür paylaşımları, ortaklaşmayı da engellemiştir” diyen Cem Sultan Ermiş, musahipliğe dair şu konuşmayı yaptı:

“Alevilikte önce bir can, diğer can ile hayatını birleştirir, evlenirler ondan sonra uzun süre görüştükleri; huyu huyuna her türlü anlayışla ortaklaştıkları diğer iki canla dört can olarak bu dünyada ölüme kadar, yarin yanağından gayri her şeyi ortak paylaşmak amacıyla Yola ve birbirlerine ikrar verilir.

Biz Alevi Bektaşi toplumu olarak kadimden beri musahiplik erkanını Alevi Bektaşi ve inanç yolunun en temel taşı olarak bugünlere getirdik. Dört can arasında mal, mülk, para, pul sınıf herhangi bir fark yoktur. Dört can, tek can olmuştur artık. Her varlığa ortaktır. Ama ne yazık ki kapitalist düzen her şeyi dejenere etti.
Bugün musahiplik dün olduğu gibi çok direngen bir şekilde yaşıyor mu? Maalesef dün olduğu kadar bugün musahiplik erkanı çok fazla yapılmıyor. Bu da Yolumuzdaki yozlaşmanın artmasına neden oluyor. Şayet 1970’lerde ve 80’lerin başındaki gibi kırsal bölgede yaşayan Aleviler, yarin yanağından gayrı ortaklaştıkları zaman aralarında her şeyden önce üretimde de bölüşüm de de ortaklık vardı. Musahip, öz kardeşinden kendisine daha yakın hissettiği diğer bir canıydı.”

“MUSAHİPLİK, CANLARIN BİRBİRİNİ DENETLEME KURUMUDUR”

Cem Sulan Ermiş, musahipliğin hayata geçirilmesindeki en büyük engelin kent yaşamı olduğunun altını çizdi. Alevi toplumunun, kırsal bölgelerden kente göç etmeleriyle birlikte musahiplik erkanını unuttuklarını söyleyen Ermiş şunları kaydetti:

“Çünkü musahipliğin de şöyle bir yanı var; canlarla aynı bölgede yaşamak gerekiyor. Çünkü yapılan tüm iyilikten de kötülükten de her iki musahip kardeş de sorumludur. Örnek veriyorum; Samsun’da musahip olmuş bir canın, kardeşi başka bir yere gittiği zaman burada yaşayan canın diğer bir canı denetleme şansı yok. Diğer bir giden canın da Samsun’daki canı denetleme şansı yok. Musahiplik aynı zamanda birbirini denetleme, Yol düsturuna göre, Yol erkanına göre yaşama biçiminde kontrol eden bir kurumdur.

Ne yazık ki şu an insanlar doğdukları değil doydukları yerde yaşamlarını devam ettiriyorlar. Bu şekilde de bu musahiplik erkanını bu kapitalizmin ve Neo-liberal politikaların bir sonucu olarak toplumumuzda bu güzelliğimizi yaşatamıyoruz.

Musahiplik yolunda rızalık olan canlar ne kadar çoğalırsa Alevi, Bektaşi, Kızılbaş toplumunun, inancının o güzelliği, o paylaşımcılığı ve o birbirini denetlemesi ve bunun yayılması daha güçlü oluyordu. Ama ne yazık ki son zamanlardaki bu piyasacı politikaların bir yansıması olarak musahiplik kurumunun da yavaş yavaş içi boşaltılıyor. Yapılsa bile bir sembolik ritüel olarak yapılıyor. Dört başı mamur musahiplik erkanının yapılabilmesi için bu dört canın aynı kentte, aynı bölgede yaşaması, birbirlerini denetlemesi gerekiyor.”

“YOL’A İKRAR VERENLERİN BİRİNCİ GÖREVİ MUSAHİPLİKTİR”

Cem Sultan Ermiş, musahiplik erkanının hayat bulması halinde Alevi asimilasyonunun önüne de geçilebileceğini ifade etti. Toplumun, musahiplik çatısı altında daha bütün olduğunu söyleyen Cem Sultan Ermiş, söz konusu erkanın nasıl yapıldığı hakkında ise şu bilgileri paylaştı:

“Musahiplik erkanı ve cemi, inancımızdaki en zor erkanlardan bir tanesidir. Bizde ölüm yoktur. ‘Ölürse tenler ölür, canlar ölesi değil’ diyor Aşık Baba.

O gün, dedenin, pirin, rehberin huzurunda dört can, bu dünyada kefeni giyer ve cem erkanında beyaz örtünün altında ölmeden önce ölür. Pir, mürşit, rehberin dediği gibi gelenin malı dönenin canıdır. Gelenin malı nedir? Dönenin canı nedir? Gelenin malı; artık dünyadaki bütün mallarının ortak paylaşımıdır. Eğer ikrarını bozarsan yaşarsın ama ölü gibi yaşarsın. Yaşamımız ne kadar önemlidir? Sonuçta doğada her türlü canlılar yaşıyor. İnsanlar da yaşıyor. Ama ikrarından dönersen fare gibi yaşarsın. O açıdan musahiplik kurumunu, erkanını yaşatmak, tüm Alevi, Bektaşi hizmetine, inancına ikrar veren canların mürşitlerin, pirlerin taliplerin birinci görevidir. Her şeye rağmen bu erkânımızı yaşatmak için mücadele etmeyi, dostumuza, taliplerimize ve canlarımıza musahip olmayı tavsiye ediyoruz. Aşk ile…”

Eren GÜVEN-Cebrail ARSLAN/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak