PİRHA – Pirler ve analar, Ankara’da yaptıkları ortak basın açıklamasında ülkenin bir bütün olarak siyasi kriz içerisinde olduğuna vurgu yaparak “İnancımızın temel düsturu olan hak ve adalet, şu an mumla aranır oldu. Fakat adaletsiz bir oburlukla kendi iktidarı dışında farklı düşünen her varlığı mahkum eden, terörist gören bir zulümkarlığa tanığız” ifadelerini kullandı.
Ankara’da bir araya gelen pir ve analar, Alevi toplumuna yönelik inkar ve asimilasyoncu politikalar başta olmak ülke gündemine dair ortak basın açıklaması yaptı. TÜMBEL-SEN Genel Merkezinde yapılan açıklamayı pir ve analar adına Sevgi Kişin Sazan okudu.
“VİCDANIMIZ KALDIRMIYOR”
“Yol evlatları olarak, barış dilini zulme karşı direnç dili olarak görüyoruz” denilen açıklamada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na dönük yapılan nefret suçuna da dikkat çekildi. Sevgi Kişin Sazan, Alevi toplumunun bir bütün olarak saldırı altında olduğunu ifade ederek şu açıklamayı yaptı:
“Bugün kendini muktedir görenler, dünyayı nefislerine kurban edenler, zulmüne ve savaşlarına devam ediyorlar. Her gün insanlar katlediliyor. Cümle canın hanesine ateş düşüyor. Nefisleri için doğa talan ediliyor. İnsanlar savaşlar uğruna yurtlarında barınamaz duruma düşürülüyor. Modern köle tüccarları, simsarlar, organ mafyaları, uyuşturucu baronları, silah tüccarları, demografik yıkımlara sebep oluyor. Nükleer saldırı tehditleri ile tüm yaşamlar tehdit ediliyor. Yaşamlarımız, adeta diktatörlerin elinde bir tetiklik nefse çekilmiş halde.
Dünyada zulüm meşrulaşırken ülkemizde de zulmün, nefret suçlarının, adaletsizliğin, ekonomik yıkımın türlüsüne her gün tanık olmaktayız. Vicdanımız kaldırmıyor.
Sayın Kılıçdaroğlu’na yöneltilen ‘Mum Söndü Yapıyor’ nefret suçu her gün tekrar karşımıza çıkıyor. Kapılarımız işaretleniyor. Çocuklarımız zorunlu din derslerine, asimilasyon politikalarına maruz bırakılıyor. Cemevlerimiz ibadethane olarak kabul edilmiyor. Açılışında boy gösterdikleri cemevlerinin başkanlarıyla durmadan iftar açıyorlar. Fakat yasal olarak hiçbir uygulamaya yanaşmıyorlar. Eğer istekleri kendilerine benzeyecek bir Alevilik ise bu ancak haramzade kapılarında olur. Şah-ı Merdan’ın yolunda olanlardan beklenmesin, Aleviler ve Alevilik tanınmadıkça Anayasal statüye kavuşmadıkça nezdimizde bunların bir karşılığı yoktur.”
“TOPLUMSAL BİRLİK İLE ANCAK ZULÜM YOK EDİLEBİLİR”
Yapılan açıklamada, süregiden ekonomik krizle birlikte, hasta mahpuslar sorunu ve savaş politikaları da eleştirildi. “Canlarımızı inancımızın rahmet duygusu ile birliğe çağırıyor, zulme karşı ortak dirence Çerağ olmalarını umut ediyoruz” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“İnsanlarımız her gün intihara sürükleniyor. Hanelere ateş düşüyor. Bir ana babanın evine ekmek getirememesi, hanesinde ısınamaması, çöpten ekmek toplaması zulmün en büyüğüdür. Hakk için kabul etmiyoruz, vicdanımız dayanmıyor.
İnancımızın temel düsturu olan hak ve adalet, şu an mumla aranır oldu. Fakat adaletsiz bir oburlukla kendi iktidarı dışında farklı düşünen her varlığı mahkum eden, terörist gören bir zulümkarlığa tanığız. On binlerce insan düşüncesinden dolayı zindana konulmuş, hasta tutsaklar hepimizin gözleri önünde her gün zindanlarda işkence altında ve ancak tabutlar ile çıkabiliyorlar. Aysel kızımız da binlercesi gibi zulüm altında.
Adalet dileyen adalet için bedenlerini siper eden, bir ağacın da yüzü suyu hürmetine gezi meydanına çerağ olan evlatlarımızın ruhu da adaletsizlikle zulüm altında. Gezi toplumsal adalet duygusudur. Geldikleri nokta, adalet duygusuna müebbet hapis vermek olmuştur.
Nehak zihniyet, yoksulluğu, adaletsizliği gizlemek için savaş politikalarına yöneliyor. Yine gençlerimiz ölüme gönderiliyor. Halkların barış dileği görülmüyor. Kürt halkına kırım politikaları uygulanıyor. Halkların başka bir yol bulmalarına fırsat verilmiyor. Irak’ta, Suriye’de Saddam rejiminden kalan katliamcı ruhlarla ortak kırım politikalarına giriliyor. 4 Mayıs Dersim Tertelesi günlerinde bu kırımı görmüş toplumun evlatları olarak bu zihni iyi tanıyoruz. Pir Seyit Rıza’nın nasihatini de asla unutmayarak, barış ruhu ile karşısında direniyoruz. Biliyoruz ki toplumsal birlik ruhu ile ancak zulüm geriletilerek, yok edilebilir. Fakat kurumlarımızın, toplumumuzun bu konuda duyarlılığı şarttır. Bu savaş bitmedikçe yoksulluk, adaletsizlik, zulüm bitmeyecektir.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.