PİRHA-Sarı Saltuk Ocağı evlatlarından Cihan Saltuk, Suriye’de bir soykırımın yaşandığına işaret etti. Saltuk, Colani’nin Türkiye’de resmi törenle ağırlanmasının insanlık adına üzücü bir durum olduğunu vurgulayarak “Açık seçik bir şekilde Colani bir katildir ve soykırımın failidir” dedi.
8 Aralık’ta Beşar Esad yönetiminin devrilmesinden sonra Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) öncülüğündeki gruplar, IŞİD ve Türkiye’nin desteklediği SMO, Suriye’de Alevilere soykırım uyguladı. Alevilerin çoğunlukta olduğu Tartus, Humus, Lazkiye gibi kıyı şehirlerde binlerce sivil insan katledilirken, son haftalarda kadınlar ve çocuklar kaçırılıyor, istismara uğruyor.
Pir Cihan Saltuk, Alevilerin Suriye’de neden hedef haline getirildiğine dair değerlendirmede bulundu. Cihan Saltuk, “Aleviler, kayıtsız şartsız, aklı mantığı bir kenara bırakıp kimsenin peşinden gitmeyip, her zaman laikliğin ve barışın savunucusu oldular. Böyle olunca Alevileri istedikleri gibi kullanamayacaklar. Böyle bir toplum da her zaman onlar için bir tehlike. Bu yüzden en başta Alevileri hedef haline getirdiler” şeklinde ifade etti.
“ALEVİLER ORADA SOYKIRIMA UĞRUYOR”
Alevilerin inançları gereği eşitliği, aklı, sevgiyi savundukları için hedef olarak görülüp, saldırıya uğradığını söyleyen Saltuk, savaşın en ağır faturasının Alevilere kesildiğini ifade etti. Cihan Saltuk şunları söyledi:
“Suriye’de olanlara baktığımızda aslında bir rejimin çöküşü değil sadece, aynı zamanda mezhepçi şiddetin karanlık bir laboratuvarını bize gösteriyor. Oradaki Alevilere baktığınızda aslında hiyerarşiye değil eşitliğe, dogmalara değil akla, korkuya değil her zaman sevgiye inanmışlar. Ayrıca her zaman laikliğin savunucusu olmuşlar. Alevilerin bu savundukları laiklik, barış anlayışı oradaki İslamcı, mezhepçi grupların her zaman tepkisini çekmiştir. Onların karşısındaki en büyük direnişi her zaman Aleviler göstermiştir. Bu durum sebebiyle radikal gruplar, her zaman Alevileri tehdit unsuru olarak görmüştür. Hatta bazen ‘sapkın’ diye de nitelendirmişlerdir. Oraya baktığımızda dış güçlerin vekalet savaşları da oluyor. Yeri geldiğinde insanları kobay gibi de kullanıyorlar. Bütün mezhepsel düşmanlıkların hepsi orada test ediliyor. Bu savaşın, katliamın en ağır faturasını Aleviler ödüyor. Bunun da adını tam söylememiz gerekiyor; Aleviler orada soykırıma uğruyor maalesef. Ayrıca Esad rejimine de yakınmış gibi gösterilerek buradan da bir sebep üretilmeye çalışılıyor. Evet, devlet içerisinde Aleviler yer almışlardır ama bu olsa bile hiçbir zaman Aleviler orada bir çoğunluğu oluşturmamış, hatta kendileri mağdur olmuşlardır.”
“ADI ANILMADAN YAPILAN BİR SOYKIRIM”
Suriye’de bugün yapılanları diğer saldırılardan ayırt etmek gerektiğinin altını çizen Saltuk, “Bir katliam var. Bunun adını herkesin net koyması gerekiyor ama diğer soykırımlardan çok farklı. Sinsice yapılan bir soykırım. Adı anılmadan yapılan bir soykırım. Baktığımızda ortada fiziki bir yok etme var, kimliği yok etme var, kültürel izleri silme var, toplumsal yapıyı dağıtma var, zorunlu göç ettirme var; yani baktığımızda bunlar her türlü bir soykırımdır. Birleşmiş Milletlere göre de bu bir soykırımdır. Katliamcılara karşı çıkan laik Sünniler, Dürziler, Kürtler, Türkmenler, Hristiyanlar da bu zulümden payına düşeni maalesef ki aldı.”
“İŞ BİRLİĞİ YAPMAK İNSANLIK SUÇUNU MEŞRULAŞTIRMAKTIR”
Cihan Saltuk, Türkiye’nin, HTŞ’nin saldırılarına karşı açık ve net bir tutum alması gerektiğini de söyledi. Colani ile iş birliği yapıp katliamlara sessiz kalmanın “katliamları meşrulaştırmak” olduğunu ifade eden Saltuk şöyle devam etti:
“Türkiye’nin bu soykırımı, bu zulmü izleyen değil, etkin bir şekilde barışın kurucusu olması gerekiyor. Buna mecbur. Laikliği savunan Sünniler, Aleviler, Dürzüler, Kürtler, Hristiyanlar, hep birlikte baktığımız zaman zalimin hedefi haline gelmiş durumda. Dolayısıyla Türkiye bu soykırıma karşı artık açık, net bir şekilde tutum almalı, ses çıkarmalıdır. Ezilen tüm halklar için Türkiye el uzatmalıdır. Colani’nin Türkiye’ye resmi bir törenle gelip ağırlanması… Bu sadece Alevilerin meselesi değil. Aşık Veysel’in de dediği gibi ‘dava insanlık davası’. Orada mazlum halklar katledilip zulüm görüyorsa bu sadece Alevilerin meselesi olmamalı. Nitekim Suriye’de Sünnilerin liderlerinden de bunlara ‘dur’ dedikleri için vahşice katledilenler oldu. Şimdi Colani’nin burada resmi törenle ağırlanması da ülkemiz ve insanlık adına da üzücü. Açık seçik bir şekilde Colani bir katildir ve soykırımın failidir. Daha önceden yaptığı röportajlarda da kadın çocuk demeden insanları nasıl katlettiklerini açıkça itiraf edip ‘gençtim’ diyebilmiştir. Sadece gençlikte yapılan bir hata gibi yorumluyor ama yaptığı bir insanlık suçudur. Colani’ye bu kadar yakın durup bir iş birliği yürütmek de açıkça şunu ifade eder; insanlık suçunu meşrulaştırmak.
BİZİM İÇİN İNANÇ SADECE İBADET DEĞİLDİR
Bu soykırımın ortağı olmamak için ses çıkartılmalıdır. Eğer ses çıkarmayıp hep susuyorsak bu soykırımın da ortağı olmuş sayılırız. Bizim için inanç sadece ibadet değildir; aynı zamanda zalime karşı direnmek mazlumun yanında olmaktır. Bunlar da bizim inancımızın birer parçası. Dolayısıyla Kerbela’dan bugüne kadar zaman ve mekan değişmiş ama her zaman Aleviler bu yolda gitmiş ve bu yolda gitmeye de devam edeceğiz. Hüseyin zamanında da susmuşlardı ama tarihin dili hiçbir zaman susmaz. Tarihin dili konuştuğu zaman şimdi susanları da yazacaktır. bunu da unutmama gerekiyor.”
“HER MECRADA BU KATLİAM GÖRÜNÜR KILINMALI”
HTŞ lideri Colani’nin Türkiye’ye yönelik yapacağı ziyaret hakkında da konuşan Saltuk, Alevi örgütlerinin, her platformdan Suriye’de yaşananlara dair “Bu bir Alevi soykırımıdır” diyerek her türlü mecrada görünür kılması gerektiğini ifade etti.
Pir Cihan Saltuk, katliamın durması için Suriye’deki kanaat önderleri ile daha çok dayanışma içerisinde olunması gerektiğini söyleyerek, sözlerine şu cümlelerle devam etti:
“Bir kere şunun altının net çizilmesi gerekiyor; eğer bir soykırım varsa bunun adının net konulması gerekir. Buna ‘zulüm, savaş’ ve benzeri dememek gerekiyor. Açık açık her platformda ‘Bu bir Alevi soykırımıdır’ denilip bu ifadenin altını özellikle çizmek gerekiyor. Her türlü mecrada bu soykırımı görünür kılmak gerekiyor. En önemlisi Alevi olmayan, vicdan sahibi insanları da bu mücadeleye katmak gerekiyor. Bunun için de uluslararası alanda mücadele yürütmek gerek. Maalesef ki medya da tümüyle bu soykırımı görmüyor ve susuyor. Gücü elinde bulunduran zalim olsa da kendisini mazlum gibi gösterebiliyor. Haklıyı güçlü kılamadığımız için her zaman güçlüyü haklı kılmaya çalışıyorlar.”
“HÜSEYİN’İN TAŞIDIĞI BAYRAK BUGÜN BİZİM ELİMİZDE”
Cihan Saltuk, katliamı durdurmak adına inanç önderlerinin Suriye’deki soykırıma ve zulme karşı sesini yükseltmesi çağrısında bulunarak, “İnancımız gereği zaten bu olanları görmezden gelemeyiz. Aksi halde inancı kavrayamamışız demektir. Geçmişten bugüne hep Hüseyin’den bahsediyorsak, sadece geçmişi anlatmakla olmuyor, bugün de yine Hüseyin gibi masum insanlar katlediliyor. Ali Asker gibi küçük masum çocuklar orada katlediliyor. Herkes kendi zamanında üstüne düşen görevleri yapmalıdır. İyilik ve kötülüğün savaşı her zaman devam edecektir. Hüseyin o bayrağı kendi zamanında layığıyla taşımıştır. Bu bayrak bugün ise bizim elimizde. Dolayısıyla bu soykırımda bizler de her zaman mazlumun yanında olmaya çalışacağız. Bunun için özellikle inanç önderleri olarak her zaman, her platformda, özellikle de ibadetlerimizde, cemevlerimizde bunları inancımızın gereği sohbetlerimizde dile getiriyoruz” ifadelerine yer verdi.
Eren GÜVEN-Kamber YILDIZ/İSTANBUL
Yoruma kapalı.