Alevi Haber Ajansi

Pir Ali Büyükşahin: Devlet öğrencilere Sünni mezhebini aşılamamalı-VİDEO

PİRHA- Muharrem orucunun önemine değinen Üryan Hızır Ocağı Piri Ali Büyükşahin, “Muharrem orucu hem peygamberler tarafından tutulduğu için hem de Hz. Hüseyin 10 Muharrem’de yakınlarıyla birlikte şehit olduğu için Muharrem’e önem verilmiştir” dedi. Alevilerin iftar kavramını kullanmadığını, “orucumu açıyorum” dediğini aktaran Büyükşahin, semahın halk oyunu olarak yazılmasına tepki gösterdi ve “Semah ibadettir, asla oyun değildir”diye konuştu. 

Haberin Videosu

Adıyamanlı, Üryan Hızır Ocağı Piri Ali Büyükşahin, Muharrem orucu, semah, zorunlu din dersi konularında PİRHA’nın sorularını yanıtladı.

Muharrem orucunun önemine değinen Büyükşahin, “Muharrem orucu hem peygamberler tarafından tutulduğu için hem de Hz. Hüseyin 10 Muharrem’de yakınlarıyla birlikte şehit olduğu için Muharrem’e önem verilmiştir. 10 günlük olan oruç 12 güne çıkarılmıştır. Bir insan öldükten 3 gün sonra ağız lokması yapılır. Alevi inançlı toplum o konuya saygı duyarak 10 günlük orucu 12 güne çıkarmıştır. 12 gün oruç tutmuştur ve aşura yapmıştır” dedi.

“Aleviyim diyen canların bu orucu tutması gerekiyor” ifadesini kullanan Pir Büyükşahin, Alevilerin iftar kavramını kullanmadığını, “orucumu açıyorum” dediğini aktardı.

“Kerbela matemi olduğu için bol bol su içilmez, et yenmez, eğlenceli yerlere gidilmez” diyen Büyükşahin, “Aşure demek yemekler topluluğudur. 12 gıdadan oluşan bir çorba yapılır. O çorba Hz. Hüseyin aşkına dağıtılır. Bir noktada da şükran lokması olarak kabul edilir” diye konuştu.

Hayat Bilgisi kitabında semahın halk oyunu olarak yazılmasına tepki gösteren Ali Büyükşahin, “Semah ibadettir, asla oyun değildir” dedi.

Devletin sünni mezhebini öğrencilere aşılamaması gerektiğinin altını çizen Pir Ali Büyükşahin, din dersinin zorunlu olmaktan çıkarılmasını istedi.

İşte Üryan Hızır Ocağı Piri Ali Büyükşahin ile yaptığımız röportaj…

 Muharrem orucunun anlam ve önemini anlatır mısınız?

Muharrem ayı özellikle Hz. Hüseyin’i sevenler için önemli bir aydır. Çünkü Hz. Hüseyin Muharrem ayında 72 yakınıyla birlikte Kerbela’da susuz bırakılarak Yezid tarafından şehit edildi. Bu acı olay 1400 yıldır hiçbir zaman unutulmadı. Dünyanın sonuna kadar unutulmayacaktır. Çünkü Hz. Hüseyin insanlık uğruna kendi canını feda etti. Hz. Hüseyin bir özgürlük savaşçısı idi. Hz. Muhammed efendimizin torunuydu ve demiştir ki ‘’Dedemin yaydığı din istismar ediliyor ve Yezid insanlık aleminde zalimlik yapıyor. Yezid zalim bir hükümdardı zulmediyordu’’. Hz. Hüseyin ona biat etmedi, başkaldırdı ve direndi. O yüzden biz Muharrem orucuna çok önem veriyoruz. Muharrem Hz. Muhammed döneminden önce de oruç olarak vardı. Çünkü birçok peygamber kurtuluşa karşı Muharrem orucu tutmuşlardır. Hz. Adem Hz. Havva’ya kavuştuğu için, Hz.İbrahim ateşten kurtulduğu için, Hz. Nuh denizde fırtınadan kurtulduğu için, Hz. Yunus balığın karnından çıktığı için, Hz.Yakup oğlu Hz. Yusuf’a kavuştuğu için, Hz. Musa Firavun’un askerlerinden kurtulduğu için bu orucu tutmuştur. Hz. İsa da göğe yükselmiştir. Hz. Muhammed Mekke’de çok rahatsızlık hissetmiştir. Müşrikler tarafından çok rahatsız edildi. Mekke’den Medine’ye göç etmek zorunda kaldı. Dolayısıyla Hz. Muhammed de 10 gün Muharrem orucu tutardı. Kaynaklar öyle gösteriyor. Muharrem demek kurtuluşa karşılık tutulan oruçtur. Muharrem orucu hem peygamberler tarafından tutulduğu için hem de Hz. Hüseyin 10 Muharrem’de yakınlarıyla birlikte şehit olduğu için Muharrem’e önem verilmiştir. 10 günlük olan oruç 12 güne çıkarılmıştır. Bir insan öldükten 3 gün sonra ağız lokması yapılır. Alevi inançlı toplum o konuya saygı duyarak 10 günlük orucu 12 güne çıkarmıştır. 12 gün oruç tutmuştur ve aşura yapmıştır.

12 İmamlar orucu mu denilmeli yoksa Muharrem orucu mu denilmelidir?

Bazı yerlerde 12 İmamlar orucu deniyor. Muharrem orucu Allah için tutulan bir oruçtur. 12 İmamlar kendi ecelleriyle vefat etmemiştir. Kimisi zehirlenerek, kimisi kılıçla şehit edilmiştir. Bazı kesimler demiştir ki “Her gün bir imama saygı olsun diye oruç tutuluyor.” Aslında Muharrem orucu 12 İmam orucu değildir.

-Tüm Aleviler bu orucu tutmalı mı, zorunlu mudur?

Bu oruç Aleviler için farz olan bir oruçtur. Nasıl ki Sunni kardeşlerimiz Ramazan’da bir ay oruç tutuyor. Ben Aleviyim diyen canların bu orucu tutması gerekiyor. Dinde zorlama yoktur. Kolaylaştırma vardır. Fakat tutmakta yarar vardır. Tutulan her oruç Allah içindir. Muharrem orucu tutan Hz. Muhammed’i sevenler, Ehlibeyt’i sevenler yas orucu tutarlar. Buna Kerbela yası diyoruz. Matem orucudur. Hz. Hüseyin 72 yakınıyla birlikte şehit edildiği için yas tutuyoruz. Muharrem ayında kan akıtmayız, et yemeyiz, kurban kesmeyiz. Eğlenceli yerlere gitmeyiz. Nişan, düğün yapmayız. İçki içmeyiz. Bu Hz.Hüseyin’e duyulan saygıdandır. Kerbela şehitlerine karşı sevgi, saygı vardır.

“ALEVİLER ‘ORUCUMU AÇIYORUM’ DER, İFTAR DEMEZ”

İktidar ve Sünniler iftar diyor, bazı Aleviler de bu kelimeyi ifade ediyor. İftar kelimesi kullanılmalı mı, kullanılmamalı mı?

Bu bir görüş meselesidir. İftar yerleşen bir kelimedir, orucun açıldığı vakittir. İftar kelimesini kullanan Aleviler vardır. Ama aslında Aleviler ‘’Ben orucumu açıyorum’’ derler. İftar sözcüğü yerleştiği için Aleviler  de kullanıyorlar. Önemli olan orucu tutmaktır. Sözcüklere fazla takılmamak lazım bence.

Oruç zamanında ve oruç açımında nelere dikkat edilmeli?

Muharrem orucunda bol bol su içilmez. Muharrem orucu Kerbela matemi olduğu için bol bol su içilmez, et yenmez, eğlenceli yerlere gidilmez. Bu hususlara dikkat edilmesi gerekiyor. Oruç açımında yiyecekler sade olmalı. Lüks olmamalı. Çünkü Hz. Hüseyin bir lüksün içinde şehit olmadı. O, küçücük toplumuyla binlerce orduya direndi. Biz de bunu gözönünde bulundurarak böyle lüks sofralarda oruç açmamalıyız. İnsanların bedensel olarak suya ihtiyacı vardır. Fakat bol kullanmamak kaydıyla dikkat gösterilmelidir.

Oruç sonrası yapılan aşure ne anlama geliyor?

Muharrem orucunda sahur yoktur. Akşam yatmadan önce bir parça yersin yatarsın. Aşura 10.gün anlamına gelir. Çünkü Hz. Hüseyin 10.gün şehit edilmiştir. İmam Cafer-i Sadık şöyle der ki : Her yer Kerbela her gün Aşura. Aşure demek yemekler topluluğudur. 12 gıdadan oluşan bir çorba yapılır. O çorba Hz. Hüseyin aşkına dağıtılır. Bir noktada da şükran lokması olarak kabul edilir. Kerbela olayında Hz. Hüseyin’in oğlu Zeynel Abidin sağ kurtulmuştur. Biz bu noktada diyoruz ki: Allah’ım sana hamdolsun, sana şükürler olsun. Zeynel Abidin kurtuldu ve Hz. Hüseyin’in soyunu devam ettirdi. Çünkü bu soy dünyanın sonuna kadar devam edecektir. Durumu iyi olanlar Aşura günü kurban keserler ve aşureyle birlikte dağıtırlar.

“ÖĞRENCİLERE ZORLA DİN DERSİ VERİLMEMELİ”

-Başka bir konuya geçelim. Okullarda, ders kitaplarında birtakım değişiklikler oldu. Zorunlu din dersi kaldırılması gerekirken, ders saati arttırıldı. Cihat ve şeriat öğretilecek. Biliyorsunuz Alevilerin buna karşı bir mücadelesi var. Ayrıca Hayat Bilgisi kitabında semah halk oyunu olarak yazılmış. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Tabi tedrisatın bence müspet olması gerekir. Neden diyeceksiniz. Çünkü biz bilimden ayrılamayız, bilimsel olan konulardan, bilimsel olan bir dünyadan ayrılamayız. Bilimsel olarak öğrenmek, bilimsel olarak öğretim görmek lazım. O bakımdan her şeyden önce okullarda bilimsel bir ortamın olması gerekir ve derslerin bilimsel olarak verilmesi gerekir. Çünkü din ayrı bilimsellik ayrı. Elbette ki Hz. Muhammet diyor ki ‘Din ve ilim beraber yürür.’ Bunu kabul ediyoruz eyvallah. Fakat burada şu var; ilmi dine karıştırmamak lazım, dini de ilme karıştırmamak lazım. Din bir inanç meselesidir. Buna saygı duymak lazım. Bağlayıcı bir unsurudur buna saygı duymak lazım. Fakat bilimsellik yönünden dini karıştırıp geriye doğru gitmek doğru değildir.

“DEVLET BİR MEZHEBİ AŞILAMAMALI”

Öğrencilere zorla din dersi de verilmemelidir. Çünkü din bir tercih meselesidir. Örneğin bir Hristiyan kalkar der ki ‘Ben Müslüman olacağım’ olabilir. Bir Yahudi der ki ‘Ben Hristiyan olacağım’ olabilir. Bir Sünni der ki ‘Ben Alevi olacağım’ olabilir, diyebilir. Kimse ona mani olmamalıdır. Din serbest bırakılmalıdır. Din insanların iradesine bırakılmalıdır. Çünkü biz diyoruz ki; ‘Din ve vicdan özgürlüğü’. Din ve vicdan özgürlüğünün olduğu yerde bağımsızlık ve hoşgörü ortamı olur, beraberlik olur, dayanışma olur, demokrasi olur. O bakımdan dini bence karıştırmamak lazım.

Bir devletin herhangi bir mezhebi aşılamada hakkı olmamalı, herhangi bir mezhebi kabul ettirmede hakkı olmamalıdır. Eğer demokrasi istiyorsak insanları bu konuda rahat bırakmak lazım. Eğer siz sadece bir mezhebi ön plana alırsanız o zaman diğer mezheplere, diğer dinlere mensup olan insanları gözardı etmiş olursunuz,  kulak ardı etmiş olursunuz. O zaman da demokrasi olmaz. Mademki herkesin bu topraklar üzerinde yaşama hakkı vardır öyleyse bu topraklar üzerinde uygulanan sistemden de pay alması gerekir.

“SEMAH İBADETTİR, ASLA OYUN DEĞİLDİR”

Hayat Bilgisi ders kitabında Semah halk oyunu olarak yazılmış. Bu kimin eksikliği? Alevilerin mi eksikliği yoksa iktidarın bilinçli yaptığı bir şey mi? Siz ne söylemek istersiniz?

Tabi bu da çok önemli konu. Alevilikte semah çok önemli bir kavram. Alevilerin ibadetlerinin bir parçası. Ritüel olarak semah Alevilerin yapmış olduğu ibadetin bir parçasıdır. Çünkü Alevi semah yaptığı zaman ibadet yapmış sayılıyor. Alevilerin ibadetleri arasında birçok ritüel var. İkrar vermek var, görgüden geçmek var, tercüman kurbanı var, musahiplik var. Alevilikte hızır orucu vardır, 12 gün muharrem orucu vardır. Bunlar hep ibadetlerdir. Hatta 12 günlük muharrem orucuna da masum-u paklar ekleniyor 3 gün 15 güne çıkarılıyor. 15 günün sonunda zaten aşure yapılır. Yani şunu demek istiyorum. Aleviler için semah bir ibadettir. Çünkü semah yaptığı zaman Allaha yöneliyor, Allah’la bütünleşmeye çalışıyor. Allah’la bütünleşmeye çalıştığı için bir ibadettir. Hatta Hacı Bektaş Veli hazretleri diyor ki; asla semah bir oyun değildir. Semah bir ibadettir. Hatta bununla ilgili Mevlana’nın çok güzel bir sözü vardır. Der ki ‘Ben semah yaptığım zaman bir ayağım şeriatın üzerine basar diğer ayağım 72 milleti dolanır.’ Bu ne anlama geliyor? Yani hoşgörülü bakıyorum dünyaya diyor. 72 milleti bir nazarla görüyor. Bizde de semah çok daha önemlidir. Mevleviler belki bu konuda Aleviler kadar hassasiyet göstermemişlerdir ama Aleviler için semah çok daha önemlidir. Bir ibadettir, asla oyun olarak sayılmamalıdır ve oyun kavramı olarak değerlendirilmemelidir.

“‘SEMAH EKİBİ’ DEĞİL, ‘SEMAH YAPAN CANLAR’ DEMELİYİZ”

Dernekler ve cemevleri bazen ‘semah ekibi’ diyor. Ekip derseniz folklorik bir anlam kazanıyor. Semah ekibi yerine ne denebilir?

Semah ekibi diye bir şey olamaz. Bu son yıllarda yerleşmiş bir sözcüktür. ‘Semah yapan canlarımız’ veya semahçı canlarımız denir. Ekip diye bir şey yoktur. Son yıllarda Alevilik biraz fazla gündeme geldi. Aleviliğin kendisini tanıtması için, Sünnilerin Aleviliği tanıması için, diğer zümredeki insanların Alevileri iyi tanıması için belki böyle bir şey ortaya konuldu. Semah ekibi oluşturuldu veyahut da bazı yerlerde semah ekibinin oluşturulması için gayretler gösterildi. Aslında ekip diye bir şey yoktur. Her inanan kişi semaha girebilir. Semahta ibadetini yerine getirebilir.

 

“ALEVİLERE İNANÇLARINI UNUTMAMASI İÇİN HİZMET VERMELİYİZ”

Adıyaman’da Alevilik nasıl yaşanıyor? Gençlerin, insanların, kadınların ilgisi nasıl cemlere, Aleviliğe? Bir asimilasyon söz konusu mu?

Hepiniz biliyorsunuz ki 40-50 senedir Aleviler inançlarını eskisi gibi tam anlamıyla sürdüremiyorlar. İkrarlar alınmıyor, müsahiplik makamı tamamen unutulmuş durumda. Tercüman kurbanları yapılmıyor. Belki oruç tutma konusunda bir takım değişmeler var. Çünkü devletin okullarda vermiş olduğu derslerde Alevilik işlenmiyor. Doğduğundan beri Sünni mezhep empoze diliyor. O bakımdan Alevi gençleri, Alevi çocuğu okuldan öğrenemiyor bir şey. Ailesi de bazı durumlardan dolayı bu inancı tam anlamıyla çocuğuna öğretemiyor. Bu durum karşısında Alevilik inancı biraz zayıflıyor. İşte biz diyoruz ki biraz daha gayret gösterelim Alevilik inancını ön planda tutalım. Ona canlılık kazandıralım, diyoruz ve kendi inançlarını unutmasınlar diyoruz. Bir Alevi çocuğu önce kendi babasının, annesinin veyahut  ailesinin veya geldiği toplumun inancını bilmelidir ve o inancı yerine getirmesi gerekir.

“MÜSAHİPLİK KONUSUNU ÇOK ÖNEMSİYORUM”

Adıyaman bu konuda biraz daha hassas tabi. Adıyaman’da elbette biz cem de yapıyoruz. Adıyaman bu konuda biraz daha Türkiye’de tanınmış durumda. Dedeleri de o konuda hassasiyet gösteriyorlar. Ben özellikle müsahiplik konusuna çok önem veriyorum, ikrara önem veriyorum, tercüman kurbanlarına önem veriyorum. Ta Suriye’den tutun da İstanbul’a kadar Anadolu’nun tüm yerlerine gitmeye gayret gösteriyorum. Ben bu konuda büyük bir gayret sarf ediyorum. Hassasiyet te gösteriyorum. Tüm insanları kardeş olarak görüyorum. Madem ki inanç olarakta hitap ettiğimiz toplum Alevidir, öyleyse onların da kendi inançlarını unutmamaları için onlara hizmet vermemiz gerekir diye düşünüyorum.

Röportaj: Nilgün METE

Kamera: Sevim KAHRAMAN

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak