Şırnak’ın Silopi ilçesine bağlı Karşıyaka mahallesinde 3 Mayıs gecesi uykudaki Muhammed (7) ve Furkan Yıldırım (6) kardeşlerin ölümüne neden olan zırhlı aracın sürücüsü tutuklu polis memuru Ömer Yeğit ve onu görevlendiren amiri Murat Maden hakkında açılan davanın ilk duruşması Cizre 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Davanın görüldüğü adliye binası önünde polis ve özel hareket timleri tarafından geniş önlemler alındı. Duruşmaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Leyla Birlik, Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen, Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi, Özgürlükçü Hukukçular Platformu’na (ÖHP) üye çok sayıda avukat ile panzer altında ezilen çocukların yakınları katıldı. Şırnak T Tipi Cezaevinde tutuklu olan polis memuru Yeğit ve onu görevlendiren polis Maden de duruşma salonuna getirildi.
TUTUKLU POLİS: ELİMDEN GELENİ YAPTIM
Duruşmada ilk olarak savunma yapan Yeğit, herhangi bir kusurunun bulunmadığını ileri sürerek, “Kaza olmasını istemezdim. Durduğunda ayağım frene basılı halde idi. Hayatın olağan akışının aksine aracın freni tutmadı. Tek başıma kullandım. Aracı çalıştırıp kazayı engellemek için çok çabaladım ancak engel olamadım” dedi. Bilirkişi raporlarında yer alan bilgilerin aksine aracın durmamasının, sisteminden kaynaklandığını iddia eden Yeğit, “Bilirkişiler ‘eğitimli personel olsa kaza engellenir’ diyor ancak öyle bir durum yok. Elimden gelen tüm müdahaleye rağmen araç fren sistemi devreye girmedi. Ayağım frene basılı haldeydi” ifadelerini kullandı.
‘ARAÇ YAKITI NEREDEN ALINDIĞI ARAŞTIRILSIN’
Raporda zırhlı panzer tonajının eksik yazıldığını kaydeden Yeğit, “Eklenen yeni bölümler ile panzer 18 tona ulaştı. O yüzden haddinden fazla ağırlaştı” dedi. Bilirkişinin gerekli araştırmayı yapmadığını ve raporun yoruma dayalı olduğunu savunan Yeğit, aracın neden stop ettiğinin, araç yakıtının nereden alındığının ve frene sebep olacak nedenlerin araştırılmasını talep etti. Sorunun şanzımandan kaynaklandığını belirten Yeğit, “Araç hareket ettiğinde sürekli pompalama yaptım. Aracı kapatıp açtım. Ancak araç çalışmadı. Sol elimle sürekli motoru açmaya çalıştım. Kazaya engel olmak için sistemi çalıştırmak gerekir. Ben de onu yaptım. Zırhlı aracı terk etmedim. Hayatım pahasına engel olmaya çalıştım ama direksiyon kilitlendi. Benzer kazalarda personel yaşamını yitirir bunu düşünerek engel olmaya çalıştım” diye kendisini savundu.
‘BELGEM YOK, DAHA ÖNCE DE AKP VE TOKİ’DE GÖREVLENDİRİLDİM’
Panzer kullanmak için belgesinin olmadığını dile getiren Yeğit, “Önce AKP binasında görevliydim. Sonra TOKİ önünde görevlendirildim. MHP binası açılınca panzer aracına yine ben görevlendirildim. Emniyette 3 panzer aracı vardı ancak belgesi olan 2 polis vardı. 3’üncü panzere emniyet müdürünün sözlü talimatı ile ben görevlendirildim. Daha önce Doçka eğitimi de almadım ama kullanmak için görevlendirildim. Kursa yazılmıştım ama belge almadan kaza meydana geldi. Araçta en az 2 polis olmalıydı ancak ben tek başıma devriye attım” ifadelerini kullandı.
‘OLAYDAN EMNİYET MÜDÜRÜ VE YETKİLİLER SORUMLU’
Savunmasında nöbet listesinin günlük planlandığını hatırlatan Yeğit, “Kanun gereği emri yerine getirmem gerek. Belgem olmamasına rağmen çalışmak zorunda bırakıldım. Emniyet müdürü ve yetkililer sorumludur. Kazadan sonra kurslu personel ataması yapıldı, peki neden kazadan önce yapılmadı? Kazada kusurum yok. Hayatımı hiçe saydım. Müdahale etmeye çalıştım. Yapılan haberlerden dolayı psikolojim bozuldu” diye konuştu. Yeğit, avukatların sorusu üzerine, aracı durdurmak için iki değil bir kere manevra yaptığını kaydetti.
AVUKATLAR ‘YENİ’ OLAY YERİ KROKİSİNİ MAHKEMEYE SUNDU
Yeğit’in ifadesinin ardından, avukatlar mahkeme heyetine olay yeri krokisinin yanlış ve taraflı çizildiğini söyleyerek, yeni bir kroki sundu.
TUTUKSUZ YARGILANAN POLİS DE EMNİYET MÜDÜRÜNÜ SUÇLADI
Avukatların sorularının bitmesi üzerine, sanık polis memuru Murat Maden’in ifadesine geçildi. Olaydan 6 gün önce koruma müdürlüğü görevine vekaleten baktığını dile getiren Maden, “Benden yetkili kişiler daha önce panzer kullanacak personel için liste yapmıştı. Ben de yeni geldiğim için çizelgeyi değiştirmedim. Tek başıma 2 müdürlüğe bakıyordum. Panzer görevlisi, kurs olmadan kaymakam oluru ile görevlendirme yapılır. Daha öncede kaymakam görevlendirme yaptı. Emniyet müdürü bunu görevlendirme yapmıştı zaten. Sorumlu emrini verene aittir. Ben Ömer Yeğit’ten sorumluyum ancak benden sorumlu Emniyet Müdürü Selçuk Erdoğan sorumludur. Selçuk Erdoğan görevlendirme yaptı ancak altına ben imza attım. İlçe Emniyet Müdürü tüm şartlarda emir verir. Sözlü emir verdi. Müdür talimatı için yazılı belge isteyemedim. Emri duyan polisler var. Benim yardımcıma bu talimat sözlü verildi. 3 polis şahittir. Herkesin kurslu olup olmadığını öğrenemem. Çok sayıda polis var” diye kendini savundu.
SANIK POLİS MADEN SURİYE’YE GİTMEK İSTEDİ!
Maden, savunmasının sonunda Suriye’de görev yapmak istediğini; ancak hakkında yurtdışı yasağı bulunduğundan dolayı gidemediğini dile getirdi. Maden, bu yasağın kaldırılmasını talep etti.
BABA: ÇOCUKLARI İMKANLARIMIZLA HASTANEYE KALDIRDIK
Çocukların baba ve annesi müşteki olarak dinlendi. Olayın yaşandığı gece evde olduğunu belirten baba Mesut Yıldırım, “Çocuklar ve amcaları odada yatıyordu. Eşimin sesi ile irkildim. Sersem bir halde kapıya koştum. Molozlardan dolayı ne biz ne de gelen komşular kapıyı açmadı. Aracın farları yanıyordu. Ancak motor çalışıp çalışmadığını hatırlamıyorum. Polis, araçtan inip ‘korkmayın bir şey yok’ dedi. Birkaç dakikada araç götürüldü. Çocukları kendi imkanımız ile hastaneye kaldırdık” sözleri ile olayı anlatarak şikayetçi olduğunu söyledi.
SAVCI TUTUKLU POLİSİN TAHLİYESİNİ İSTEDİ
Daha sonra konuşan savcı ise, sanıkların aynı olay yüzünden yargılandığını ve bu yüzden aynı müdafi tarafından savunulamayacağını kaydederek, her iki polisin ayrı müdafi tarafından savunulması gerektiğini kaydetti. Savcı, tutuklu yargılanan polis Ömer Yeğit’in tahliyesini istedi.
SANIK POLİS AVUKATI: ÖMER YEĞİT ŞEREFLİ TÜRK POLİSİDİR
Tutuklu polis Yeğit’in avukatı ise “Ömet Yeğit, şerefli Türk polisidir. Olay teknik arızadan kaynaklanmış” diyerek Yeğit’in tahliyesini talep etti. Diğer sanık polis olan Murat Maden’in de suçsuz olduğunu kaydeden avukat, Maden’in 6 günlük büro amiri olduğunu o yüzden sorumlu olamayacağını dile getirdi.
‘ŞEREFLİ TÜRK POLİSI OLMAK TAHLİYE NEDENİ DEĞİL’
Duruşmada söz alan Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi ise polislerin koruma mantığına ters davrandığını belirtti. Olay yeri krokisinin yanlış hazırlandığını kaydeden Elçi, aracın tek başına kullanılmasının başlı başına bir hata olduğunu hatırlattı. Kendi kanaatine göre polisin drift yaptığını vurgulayan Elçi, polisin sokakta geri gitmesini gerektirecek bir durum olmadığını kaydetti. Sanığın muhtemel kasıttan yargılanması gerektiğini kaydeden Elçi, sanık avukatının savunmasında kullandığı, “şerefli Türk polisi olduğu için tahliye edilmeli” ifadesine tepki gösterdi. Elçi’nin tepkisinin ardından salonda kısa bir tartışma çıktı. Elçi, konuşmasının sonunda, sanığın tutukluluk halinin devam etmesini talep etti.
‘DİĞER SANIK TUTUKLANIP, DİĞER YETKİLİLER İFADEYE CAĞRILMALI’
Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen de olayın “Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma”dan ziyade kasıtlı öldürme olduğuna dikkat çekti. Ehliyeti olmayan bir kişinin kaza yaptığında savcıların, “taksirle adam öldürmekten” iddianame hazırladığını vurgulayan Özmen, 11 ton olan zırhlı araca 7 ton eklenmenin kim tarafından yapıldığının tespit edilmesini talep etti. Özmen, suç cezasının miktarının tahliyeye uygun olmadığını söyleyerek, sanık polisler dışında kalan yetkililerin de dosyaya dahil edilmesini ve tutuksuz yargılanan polisin de tutuklanmasını istedi.
‘DİREKSIYONDAKİ PARMAK İZİ SİLİNMİŞ’
Avukat Rojhat Dilsiz de iddianamenin eksik hazırlandığını belirterek, “Aracın çekildiği TOKİ konutlarının önünde yapılan incelemede direksiyon üzerinde parmak izi bulunmamış. Bu da delileri karartmaya yöneliktir. Sanık olaydan 8 ay önceden itibaren panzeri sertifikasız kullanmış. Bu duruma vesile olan amirlerin de tespit edilmesi gerekir” dedi.
Mağdur avukatlarının savunmalarının ardından mahkeme heyeti sanıklara söz verdi. Tutuklu bulunan polis Yeğit, tahliyesini talep ederken, tutuksuz yargılanan Maden ise bir kez daha sorumluluğunun kendisinde olmadığını ileri sürdü.
Savunmaların ardından duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, tutuklu sanık Ömer Yeğit’in tahliyesine karar vererek, bir sonraki duruşmayı 11 Ocak 2018 tarihine erteledi.
(Kaynak: Mezopotamya Ajansı)
Önceki Gönderi
Sonraki mesaj
Bunları da beğenebilirsin
Yoruma kapalı.