PİRHA-1 Eylül Dünya Barış Günü ile İlgili konuşan İnsan Hakları Derneği Onur Kurul Üyesi Avukat Hüsnü Öndül, “Hepimizin barış hakkı var. Çatışmasızlık durumu sadece tek başına barış anlamına gelmiyor. Haklara ve özgürlüklere dayalı bir sisteme, bir düzene hakkımız var” dedi.
1 Eylül Dünya Barış Günü ile İlgili PİRHA‘ya konuşan İnsan Hakları Derneği Onur Kurul Üyesi Avukat Hüsnü Öndül, her çatışmasız ortamda barış olduğunun söylenemeyeceğini belirterek, barış hakkının kutsal ve adalete, eşitliğe dayalı bir düzene ihtiyaç olduğunu ifade etti.
“HEPİMİZİN BARIŞ HAKKI VAR”
Barış konusunun Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 2 kez bildiri biçiminde belgeye bağlandığını hatırlatan Öndül şunları dile getirdi:
“Biri 1984 yılında ‘Halkların barış hakkı’ bildirisi, diğeri 2016 Aralık’ta ‘Barış hakkı bildirgesi’ şeklinde idi. Yani bireysel bir hak olarak söylüyordu o şekildeydi. Halbuki 2016 Aralık ayında barış hakkı aynı zamanda bireysel bir hak olarak her bireyin bir hakkı olarak vurgulandı. ‘Barış hakkı bildirisi’nin 1. maddesi herkesin barıştan yararlanma hakkı vardır cümlesiyle başlıyor.
Türkiye’de ve Ortadoğu özelinde şöyle değerlendirmeler yapılabiliriz. Elbette Türkiye toplumunun barışa ihtiyacı var, elbette etnik kökenlerimizden, siyasal düşüncelerimizden, dini inançlarımızdan bağımız olarak ve bir bütün bunları da kaplayacak bir biçimde herkesin, hepimizin barış hakkı var. Barış çatışmanın yokluğu anlamına gelmemektedir.”
“ÇATIŞMANIN OLMAYIŞI BARIŞ OLDUĞU ANLAMINA GELMEZ”
Türkiye’de yaşanan devlet ve silahlı örgütler arasındaki çatışmalara değinen Öndül sözlerine şu şekilde devam etti:
“Milli Savunma Bakanı ara ara çıkıp şu kadar PKK’li öldürdük diyor. Bu çatışmanın tarafları var. Acaba kaç resmi görevli, asker, polis, subay, astsubay veya korucu yaşamını yitirdi. Bunları telaffuz bile etmek istemiyoruz. İki taraftan da veya çatışmanın hangi tarafı olursa olsun insanların ölmesini, öldürülmesini ve yaşamlarını yitirmesini istemiyoruz. Bu bir dilek ve talep. Ama bir çatışma var ve bu çatışma durumunun çatışmasızlık durumuna geçmesi lazım. Tabi bunun adı barış değildir, çatışmasızlık durumu sadece tek başına barış anlamına gelmiyor.”
“HAKLARA VE ÖZGÜRLÜKLERE DAYALI BİR DÜZENE İHTİYACIMIZ VAR”
Çatışmasızlık durumuna gelinmesi için masaya oturulması gerektiğini vurgulayan Öndül şunları aktardı:
“Evet çatışmasızlık durumuna gelinmesi lazım ve masaya oturulması lazım. Yani somut olarak bir masadan bahsetmiyoruz, görüşmelerin yapılması gerekiyor. Bu görüşmelerin konusu haklar ve özgürlükler olmalı. Dolayısıyla demokratik özerklik gibi iç determinasyon anlamına gelen demokrasi içeren talepler reddedilemez, göz ardı edilemez ve bölücülüktür diye nitelendirilemez. O bakımdan haklara ve özgürlüklere dayalı olarak barışı kavramak lazım. Nitekim BM’den önce 1919’da kurulmuş olan Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) tüzüğünün girişindeki birinci cümlede savaşların temel sebebinin sosyal adaletsizlik olduğu yani eşitsizlik olduğu vurgulanır.
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin başlangıcında savaşların nedeni olarak haklardan ve özgürlüklerden yoksun olma hali düzenlenir. Ve hepsinin yine BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 28. maddesinde yazıldığı gibi haklara ve özgürlüklere dayalı bir sisteme, bir düzene hakkımız var. İnsan olmamızdan kaynaklı hakkımız var. Hepimizin hakları var. Türk’ün de, Kürt’ün de, Laz’ın da, Çerkez’inde… Dolayısıyla öyle bir düzenleme olmalı ki bu haklara ve özgürlüklere dayalı bir sistem oluşturulmalı ve böylece barış içinde toplum haklara ve özgürlüklere sahip olarak yaşamalı. Kürtçe konuşana dayak atmak, yasaklamak, Kürt’ün oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarını görevden almak, kayyım atamak ve benzeri uygulamaların olamayacağı bir düzen olması lazım.”
“1 EYLÜL’DE BARIŞA DAİR DÜŞÜNCELERİMİZİ AÇIKLIYORUZ”
Herkesin her açıdan haklara ve özgürlüklere sahip olmada eşit olacağı bir düzene ihtiyaç olduğunu ifade eden Öndül, “O bakımdan 1 Eylül Dünya Barış Günü iki kutuplu dünya döneminde sosyalistler ve demokratlar tarafından kutlanan bir gündü. Birleşmiş Milletler ise 2001 yılında 1 Eylül’ü Dünya Barış Günü olarak ilan etti. İnsan hakları savunucuları olarak, Türkiye’de hem 1 Eylül’ü Dünya Barış Günü olarak kutluyoruz hem de 1 Eylül’de barışa dair düşüncelerimizi açıklıyoruz” dedi.
Cebrail ARSLAN/ANTALYA
Yoruma kapalı.