PİRHA-Hacı Bektaş Veli anma etkinlikleri kapsamında düzenlenen Alevi kadınların sorunları ve talepleri konulu panel düzenlendi. Panele konuşmacı olarak eğitimci Aysel Kılavuz ve Yalıncak Sultan Alevi Kültür Derneği Sekreteri Sevim Yalıncakoğlu katıldı. Panelde erk akılla mücadele edilmesi gerektiği vurgulandı.
Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde gerçekleştirilen Hacı Bektaş Veli anma etkinlikleri kapsamında Alevi kadınların sorunları ve talepleri konulu bir panel düzenlendi.
Moderatörlüğünü Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Kadın Örgütlenme Sekreteri Meral Altun’un yaptığı panele konuşmacı olarak eğitimci Aysel Kılavuz ve Yalıncak Sultan Alevi Kültür Derneği Sekreteri Sevim Yalıncakoğlu katıldı.
“EŞİT TEMSİLİYET OLMALI”
İlk olarak söz alan Aysel Kılavuz, Alevilerin hala özgür olmadığına vurgu yaptı.
Hacıbektaş Belediyesi’nin etkinlikleri sabote etmek için yaptığı faaliyetleri kastederek belediyelerin inançlara karışmaması gerektiğine dikkat çeken Kılavuz, Alevi inancının dilinin sevgi dili ve yolunun da sevgi yolu olduğunu, o sevgi dilinin ve yolunun yakalanamadığını belirtti.
İktidarların özellikle bulanık suda yüzmeyi istediklerini söyleyen Kılavuz, Alevilerin de şimdi bu bulanık suya bulaştıklarını ifade etti. Kadınların derneklere yeteri kadar gelmediğini ve yönetimlerde yeteri kadar yer almadığını ifade eden Kılavuz, “İlk çırayı yakan annedir, ocağı tüttüren annedir. İlk öğretmen annedir. Kurumlarımızın buna dikkat etmesi gerekiyor. Eşit temsiliyet olması gerekiyor. Karanlıktan çıkmak için kadınlarımıza ve çocuklarımıza önem vermemiz gerekiyor. Eskiden zaviyelerde erkekler kadar kadınlar da görev alıyordu. Zaviye yöneten hacı bacılar vardı. Şimdi ise Ayseller, Meraller ve Sevimler çoğalmalı” şeklinde ifade etti.
“NEDEN KADINLAR TALEP EDEN NOKTASINDA?”
Arkasından söz alan Yalıncak Sultan Alevi Kültür Derneği Sekreteri Sevim Yalıncakoğlu, konuşmasına önce özeleştiri yaparak başladı. Yalıncakoğlu şunları belirtti:
“Neden biz talep eden noktasındayız. 1200’lü yıllarda kadınlar talep eden değil var eden noktasındaydı. Bacıyan-ı Rum vardı. Alevi kadınlar sosyal yaşamda örgütleniyordu. Böyle kalsaydı kadının şuradaki yeri buradaki yeri gibi bir tartışma yapmamıza gerek kalmayacaktı. Peki neden aynısı kalmamış? Hakim inançla birlikte yaşamanın getirdiği baskılara neden boyun eğdik? 1200’lü yıllarda kendi sanayi bölgesini kuran Bacıyan-ı Rum’dan neden bunu konuşuyor hale geldik? Bunun özeleştirisini verelim. Erk yönetimin yanında erk akıllı kadınlar da var. Asıl mücadele etmemiz gereken bu erk beyin. Örneğin Fatma Bacı Ahi Evran’ın kızı olduğu için Fatma Bacı değil Bacıyan-ı Rum’u kurduğu için Fatma Bacı olmuş.
“ULULARIMIZ DEYİNCE İLK ÖNCE ERKEKLER GELİYOR AKLIMIZA”
Biz diyoruz ki evet bizim ulularımız, pirlerimiz, önderlerimiz dediğimizde herkesin aklına erkekler geliyor. Ama bizim ulularımızın içinde Fatma Ana da var, Zöhre Ana da var. Yol şehitlerimiz dediğimizde Bacıyan-ı Rum’un kadınlarının kılıçtan geçirilmesini anlatmayız. Pir Sutan’ı anlatırız. Tokat’ta bir Anşa Bacı var bilir misiniz? Anşa Bacı, Hubyar tekkesine devletin atadığı kişi için der ki “Hayır sen bu yolu doğru sürmüyorsun.”
Orada bir halk tamamen Anşa Bacının kendine niyaz veriyor. Eşi Veli Baba cemler tutuyor ve Hubyar yolunun bir kısmı hala oradan yürüyor. Kadınları da hatırlasak bu da bir tarihsel hafıza neticede. Ciddi şekilde geriye dönelim. Geride bizim şu andan kat kat daha güçlü liderlerimiz var.”
Alevi Kadınlar Birliği Meclisi’ni kurmanın en büyük hayali olduğunu kaydeden Yalıncakoğlu, ellerinde hazır bir tüzük olduğunu ve bunun bir kez daha denenmesi gerektiğini belirtti.
PİRHA/HACIBEKTAŞ
Yoruma kapalı.