Alevi Haber Ajansi

Ölü olarak görülen ağaca emekle can veriyoruz, ses veriyoruz- VİDEO

PİRHA- Yüzyıllardır umut, aşk, kavga, özlem, hasret türkülerini süsleyen bağlama halen en çok tercih edilen müzik aletleri arasında yer alırken, 18 yıllık bağlama ustaları Ümit Çiçekçioğlu ve Erkan Çabuk bu geleneğin inceliklerini ve yapım aşamasındaki emeği PİRHA’ya anlattı. İzmir’de uzun yıllar saz ustalığı yapan, kurslar veren Çiçekçioğlu ve Çabuk, birçok alanda olduğu gibi kendi mesleklerinin de fabrikasyona direndiğini dile getirdiler.

Alevi toplumunda büyük bir yeri olan bağlamanın hangi aşamalardan geçerek, nasıl yapıldığını canlı olarak görüyoruz.

Bağlamanın sap kısmından teknesine kadar her şeyinin doğru yapıldığında ağacın sese, sesin ise aşka, hasrete, özleme, umuda ve dirence dönüştüğünü söyleyen bağlama ustaları, asıl olanın kendi emeği ile ortaya çıkacak bağlamanın kusursuz olarak işlenmesi olarak vurguluyorlar. İzmir Bölge atölyesinde bu zahmetli işi icra eden ustalar, bağlama yapmanın zor ve bir o kadar da emek istediğini söylüyorlar.

İki usta yani Çiçekçioğlu ve Çabuk’un aslında bu mesleğe yönelmelerinde yaşadıkları kültürel ortam yani Alevilik içinde sürekli saz ile birada olmaları büyük pay taşıyor.

“EN BÜYÜK ETKEN BABAMDI”

Antakyalı Arap Alevi Ümit Çiçekçioğlu, çoçuk yaştan beri bağlama çaldığını dile getirdi:

“Saz çalmadaki en büyük pay babamın çalıyor olmasıydı. Liseden sonra konservatuar okumaya karar verdim. Konservatuar bölümü okudum ve yaklaşık 16 yıldır bağlama yapıyorum. Bu işe başlamamın temel sebeplerinden birisi çocukken Antakya’da bağlama yapan tek bir usta vardı. İşçi çalıştırmak ve bildiğini öğretmek gibi bir niyeti yoktu. Babam ara sıra tamirler yapıyordu ve işi çok keyifle yapacağımı düşünüyordum. Konservatuarda çalgı yapımı bölümü okumaya karar verdim” dedi.

“EN BÜYÜK KEYİF AĞAÇLA UĞRAŞMAK VE SES VERMEK”

Alevi kültürünün etkisinin bu meslekte büyük etkisi olduğunu belirten Çiçekçioğlu, “İşin temelinde tabi kendi kültürümüz var. Bu kültüre de bir şekilde hizmet etme olanağımız oluyor. Ayrıca keyfi çok farklı. Ağaçla uğraşmak, ağaçtan ses almak ve elde etmek. Atölyeyi mezun ettiğim öğrencim ile beraber açtık. Etrafta bu işi layıkıyla yapmayan çok insan var ve insanlar mağdur oluyor. Hakkı verilmeyen bir bağlama kısa zamanda bozuluyor ve tamire gidiyor. Ders veriyor olmamın da bir etkisi var” diye konuştu.

Kişinin isteğine göre bağlama yaptıklarını belirten Çiçekçioğlu, “Mesele enstrümanı isteyen kişiye beğendirebilmek. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü siz o enstrüman ile haşır neşir olacaksınız. Bu iş sevdiğiniz ve içinize sinen bir enstrümanla olabilir. Bu atölye açıldığından beri böyle yürüyor” diye belirtti.

“SÖZDE ÖLMÜŞ AĞACA CAN VE SES VERİYORSUNUZ”

Bir diğer saz ustası Tokatlı Erkan Çabuk da kendi kültürü içinde şekillendiğini belirtiyor. Çabuk, bu işe nasıl başladığını şöyle anlatıyor:

“3 yaşından Tokat’tan çıktık ve İzmir’de büyüdüm. Alevi kültürüyle yetişmiş bir insanım. Babam, dayımlar ve ailede birçok kişi saz çalıyordu. Lise bittikten sonra iş arayışları başladı. O dönemde bir bağlama atölyesine girdim. Yaklaşık 17 senedir bu uğraş içindeyim. Daha sonra konservatuar çalgı yapımı bölümünün yetenek sınavına katıldım ve orayı da bitirdim. İlk işe başladığım zaman seri imalat içerisinde çalışıyorsunuz. Devamlı saz çıkıyor. Ancak bunun beni tatmin etmediğini farkettim. Çünkü kendi istediğiniz işçiliği değil, karşıda patronun istediği işçiliği yapıyorsunuz. Kafamda enstrümanın nasıl daha iyi yapılabileceği düşüncesi vardı. Ondan kaynaklı seri imalatı bırakıp kendi isteğim işçilikte yapmaya başladım. Açıkçası yaptığı işi seven nadir insanlardan biriyim. Gerçekten severek, aşkla yapıyorum. Hani sözde kesilmiş ve ölmüş olarak bakılan bir materyal olan ağaç var. Ona tekrar tabiri caizse can veriyorsunuz, ses veriyorsunuz ve şekillendiriyorsunuz. Burası beni her zaman cezbetmiştir. Yaptığınız işin karşı tarafta beğenilmesi çok haz veren bir duygu.”

“EN İYİSİNİ ÇIKARABİLMEK İÇİN UĞRAŞIYORUZ”

Alevi kültüründe de bağlamanın önemli bir yeri olduğuna değinen Çabuk,“Sadece bir entrüman değil, bir yoldaş ve arkadaş gibi. Yarenlik eden bir çalgı. Bu kültür içerisinden de gelmiş olduğumuz için iyi bir enstrüman arıyorsunuz. Daha iyi enstrüman nasıl olur sorusu var aklınızda. Bu işe başladığımda şunu hedefliyordum: Yapacaksam öncelikle kendi içime sinmesi lazım, daha sonra karşıdakinin. Yeri geldiğinde deneme-yanılma yöntemi ile, ustalarımız, okul ve kitaplardan birleştirip daha iyi bir enstrüman çıkarabilmek için uğraşıyoruz. Seri imalat şeklinde yapmadığımız için aramızda bir bağ oluşuyor. Sonuçta büyük emek isteyen bir uğraş” diyor.

“ÖLÜ AĞAÇ GÖZÜ İLE BAKANLAR NE YAZIK Kİ SAZI SÖMÜRÜYOR”

Göznuru ile işlenen sazların, seri imalatçı denen kişiler tarafından duygusuzca ve sadece satılsın diye kullanıldığını belirten Çabuk, şunları kaydetti:

“Küçük birşey anlatayım. Birgün birisi içeri girerek sazların fiyatını soruyor. Fiyatı duyunca işte şurada çok daha ucuz diyebiliyor. Karşı tarafın baktığı sadece bir ağaç parçası, bize göre değil. Her ağacın verdiği tını, reaksiyon farklı. Kullandığımız ağacın sertlik, özgül ağırlığına göre, dokusuna göre kullanacağımız kapak ve sap farklı. Verilecek bombe ve dengenin hepsi emektir. Ne yazık ki verilen bu emeğin, merdiven altı denilen seri imalatçılar tarafından yozlaştırıldığını düşünüyorum. Bir tarafta bir topluma yaren olmuş ve ibadetinde kullanılmış bir çalgı, diğer tarafta ise seri imalatta üretilmiş ve sırf satılsın işilerin enstrüman çalma niyetini sömürenler var.”

Ersin ÖZGÜL / İZMİR

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak