PİRHA – Araştırmacı Yazar Özcan Öğüt, Ocakzadeler Meclisi oluşumunu PİRHA’ya değerlendirdi. Öğüt, “Oluşum, Aleviliğe tamamen dışarıdan bakan bir akıl tarafından dizayn edilen ve mevcut Alevi örgütlenmelerine karşı, alternatif kumandalı İslamcı bir model olarak dayatılmaya çalışılan ve ayar vermek için kullanılan beyhude bir oluşum” dedi.
Tartışmalı isimler tarafından ilan edilen “Ocakzadeler Meclisi” adlı oluşuma bir tepki de Araştırmacı Yazar Özcan Öğüt tarafından geldi.
Konuya ilişkin PİRHA‘ya konuşan Öğüt, “Ocakzadeler Meclisi adı verilen inisiyatif, Aleviliğe tamamen dışarıdan bakan bir akıl tarafından dizayn edilen ve mevcut Alevi örgütlenmelerine karşı, alternatif kumandalı İslamcı bir model olarak dayatılmaya çalışılan ve ayar vermek için kullanılan beyhude bir oluşum” dedi.
“‘OCAKZADELER MECLİSİ’, ALEVİLER TARAFINDAN KARŞILIĞI OLMAYAN YAPILANMALARDIR”
Öğüt, “Alevi toplumunda, herhangi bir karşılığının da olmadığı ve olamayacağı zaten kendi açıklamalarını yayınladıktan sonra gelen tepkilerden çok net bir şekilde anlaşıldı. Bu yapıya dahil oldukları belirtilen birçok ocaktan belli kişilerin isimlerini sıralayarak ilk başta bir açıklama yaptılar. Sonra o kişilerin temsil ettiği birçok ocak “Bunlarla herhangi bir alakaları olmadığını” belirten resmi açıklamalar yayınladılar. Bu yapıya dahil olduğu belirtilen kişilerin bir kısmının kendi ocaklarında bile karşılıkları olmadığını oradan anlayabilirsiniz” ifadelerini kullandı.
“BUNLAR, AVRUPA’DAKİ ŞİACI İSLAMCILIĞIN SÖZCÜLÜĞÜNÜ YAPAN SÖZDE ALEVİLERDİR”
Sonradan ismi yazılıp da isminin silinmesini isteyen kişiler olduğunu belirten Öğüt, “Bunlar içerisinden bir kısmı nasıl bir yapının içerisine çekildiklerini sonrada fark ettiler. Bir kısmı ise kendilerine sorulmadan isimlerinin yazıldığını belirtti. Bunlardan en dikkat çekici olanlar; yurtdışındaki Avrupa örgütlenmesinde Şia İslamcısı Aleviliğin bayraktarlığını yapan kişilerdi. Burada da ciddi bir danışıklı dövüş söz konusu. Çünkü bunların belli ki başlangıçta adlarını oraya yazacak kadar bu insanlarla bir fikir bağları ve ilişkileri var” dedi.
“İSLAMCI YAPILAR MAKRO BİR AMACA DOĞRU KOLEKTİF HAREKET EDİYORLAR”
Öğüt, şöyle devam etti:
“Ocakzadeler Meclisi adını verdikleri bu yapının Türkiye’deki ana çekirdeğini oluşturan kişilerin ekseriyetle, özellikle 70’lerdeki Alevi katliamlarına damga vuran Türkçü ve ırkçı yapılarla doğrudan bağlantılı kişiler olması, muhtemelen bu isimleri listeden çıkartılan kişilerin Avrupa’daki Zaza ve Kürt Aleviler içerisindeki İslamcı faaliyetlerine gölge düşüreceği için geri planda durdular.
Aleviler içerisindeki farklı etnik gruplardan, yörelerden, ocaklardan toplumları etki altına alma potansiyeli olan çeşitli İslamcı yapılar aslında makro bir amaca ilerlemek konusunda kolektif hareket ediyorlar. Fakat örgütlenmede mikro çalışmaları taktiksel olarak daha faydalı olacağı için birbirleriyle sadece perde arkasında dayanışmaya devam ediyorlar.
En başta da ifade ettiğim gibi bu yapının Aleviliğe şekil vermeye çalışan bir akıl tarafından ortaya atıldığını, açıklamalarındaki cümle arasındaki vurgulardan, başını çeken unsurlara kadar birçok şeyden anlayabiliyoruz.”
“VELİYETTİN ULUSOY GİBİ ŞAHSİYETLERİ HEDEF ALARAK ALEVİLİĞİ YIPRATMAYA ÇALIŞMALARI BEYHUDE BİR ÇABADIR”
Öğüt, Hacı Bektaş Veli Dergahı Postnişini Veliyettin Ulusoy’a karşı yapılan saygısızlığa ise şöyle değindi:
“Şimdiye kadar bu güruhun (Hacı Bektaş Veli Dergâhı Postnişini Veliyettin Ulusoy’u düşkün ilan etme hadsizliğindeki) bir kişi tarafından yazılan ve canlı yayınlarında içlerindeki çeşitli kişiler tarafından okutturulan açıklamalardaki en dikkat çekici ortak vurgu: Alevileri/Alevi kurumsallaşmasına bir “milli güvenlik” unsuru olarak bakmaları. Yani daha doğrusu İslamcı egemen ağızla “Alisiz Aleviler” ve “hariciler” diye vurguladıkları; özgün Alevi kimlik mücadelesi yapan, Avrupa’da çeşitli kazanımlar elde eden ve ana toprakları Türkiye’de de eşit yurttaşlık kapsamında bu kazanımları talep eden kurumlar.”
“ALİSİZ ALEVİLER, HARİCİLER GİBİ YAFTALAMALARI YAPANLAR EGEMEN İDEOLOJİNİN TEMSİLCİLERİDİR””
Öğüt, şunları kaydetti:
“Alevi kimlik mücadelesi yapanları onların tabiriyle Alisiz Aleviler, hariciler olarak damgalayıp buna karşı da bu yapının Avrupa’da hak kazanımları elde etmesi, Türkiye‘de örgütlü anlamda görünür olup ses getirmesini “milli güvenlik” sorunu olarak gören egemen bir yapıyla senkron bir şekilde hareket ediyorlar. Bu durumu çok net bir şekilde; Türk-İslamcı devlet aklının bekasına bir tehdit olarak görüyorlar. Bu anlamda Aleviliğe ve Alevilere ancak dışarıdan bakan birisi Alevi kimlik mücadelesini bir milli güvenlik meselesi olarak değerlendirebilir. Bunların da bu dışarıdan bakan unsurun dilini kullanarak yaptıkları açıklamalarda bunu çok net görüyoruz.
“OCAKZADE MECLİSLERİ ALEVİLİKLE UZAKTAN YAKINDAN İLİŞKİSİ OLMAYAN KİŞİLİKLERDİR”
Başta Alevi meselesi olmak üzere, memleketteki tüm sorunlara hak ve özgürlüklerden ziyade salt güvenlikçi bir perspektiften bakarak, Alevilikle uzaktan yakında alakası olmayan tekçi bir anlayışı Aleviliğe dayatmaya çalışıyorlar. Baskı altına almaya çalıştıklarını Alevi örgütlülüğünü dayandıkları İslamcı egemen yapının istediği profile yontarak, kendilerince bir “güvenlik” sorunu olmaktan çıkaracakları sanrısına sahipler.
Alevilik “Bin kere zulme uğrasan da bir kere zalim olma” düsturundan gelen bir inançtır. Tarih boyunca uğradığı yığınla katliama rağmen bu duruşundan hiçbir zaman ödün vermemiştir. İslam içerisindeki mazlum figürleri sahiplenip, katledilmelerini her daim lanetlemesi de zaten bu duruşunun bir devamıdır. Şu an böyle bir inancı yaşatabilmek için uğraşan kurumlardan bir güvenlik sorunu çıkarmak, eşit yurttaşlık kapsamındaki çeşitli hak taleplerini bastırmak için çok zorlama bir çabadır.
Bunların içerisindeki kişiler çeşitli ocaklardan gelebilirler, çeşitli dergahlarla bağlantıları olabilir ama ortak özellikleri sadakatlerinin Alevilikten ziyade Türk-İslamcı egemen anlayışa olması. Yani bu insanları bir araya getiren en önemli hassasiyet sırtlarını dayadıkları İslamcı statükonun bekası.
Şu anda baktığımızda da zaten Alevilerin hak mücadelesi için kurumsal, siyasal ve her alanda aktif bir şekilde çalışan tüm oluşumları tehdit olarak görüyorlar. Buradan da anlaşılabilir ki, bu yapı aslında Alevilerin kendi iç dinamiklerinden ziyade Aleviliği kontrol altına almaya çalışan bir algının ürünü.”
“ALEVİ KURUMLARINA SALDIRIP İÇİNİ BOŞALTMA ARAYIŞLARI, ÇABALARI TUTMAYACAKTIR”
Yazar Özcan Öğüt, “Bunların durduğu yerde durmayan ama Aleviler içerisinde tarihi önemi, kutsiyeti ve karşılığı olan kritik önemdeki kurumlara saldırıp içini boşaltarak etkisiz kılmak için uğraşıyorlar” diyerek şunları ekledi:
“Bu anlamda Alevi aydınlanmasına dair en önemli kurumsal aktörlerden birisi olan Serçeşmeye ve Hacı Bektaş Veli Dergahı Postnişini Veliyettin Ulusoy’a ciddi bir saldırı söz konusu. Buralara kayyım olarak atamadıktan sonra ele geçirme potansiyelleri ve tabanda karşılıkları zaten yok ama çeşitli tehdit ve saldırılarla kendilerince buralara ayar verip misyonlarını yerine getirmeye çalışıyorlar.”
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.