PİRHA- Fukuşima nükleer felaketinin yıldönümünde yapımına devam edilen Akkuyu Nükleer Santrali önünde seslenen Nükleer Karşıtı Platform üyeleri “Dünyanın hiçbir yerinde Nükleer Santral istemiyoruz” dedi.
Fukuşima nükleer felaketinin 10. yıldönümünde Akkuyu Nükleer Santralinin yapımına devam ediliyor.
Fukuşima Nükleer Felaketi nükleer santrallerin gerçek yüzünü dünya çapında herkese göstermiş olmasına rağmen hükümetin nükleer santral kurma ısrarını kınayan NKP üyeleri, bu projelerden vazgeçilmesi çağrısında bulundu.
Akkuyu Nükleer Santrali’nin durdurulmasını isteyen NKP (Nükleer Karşıtı Platform) üyeleri PİRHA’ ya konuştu.
‘ECELİNİ GETİRMİŞLER BU GÜZEL COĞRAFYANIN’
NKP üyesi Ful Uğurhan nükleer santrallerin gerek normal çalışma koşullarında etrafa yaydıkları radyoaktivite ile gerek dünyada çokta az olmayacak sayıda felaket boyutunda kazalara yol açmasından dolayı yarattığı felaketler nedeniyle insan sağlığına büyük zararlar verdiğine dikkat çekti.
Uğurhan, ” Bugün Fukuşima’nın üzerinden 10 yıl geçti. On yıldır hala çevreye verdiği zararla, etrafa yayılan radyasyonla baş edemiyorlar. Nükleer santrallerin en büyük riski, riskin bir türlü azaltılamaması ve yıllar içerisinde artmasıdır, öngörülememesidir, ne kadar insanı etkileyeceği, ne tip hastalıklara yol açacağı, bunların öngörülememesidir. Biz diyoruz ki sırf enerji üretmek için böyle bir riske girmenin ne gereği var? Sadece Akkuyu’da değil, dünyanın hiç bir yerinde nükleer santral istemiyoruz. İnsan aklı gelişti eskisinden daha az enerji kullanarak daha verimli işler yapabiliyoruz. Kesinlikle mahkum değiliz. Yeter ki nükleer santrallerden, nükleer silah elde edebilme emelllerinden vazgeçsinler. Yıllar önce bir gün Akkuyu’ya bir eylem için geldiğimizde girişteki tabelada Büyükecel’inin sonundaki ‘i’ harfi nasıl olmuşsa düşmüş, ilk gören Büyükecel diye okuyordu. Çok manidardı. Yani ecelini getirmişler bu coğrafyanın. Ama bu bölgenin insanları olarak hiçbir şey bitmiş değil, mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
“İNSAN SAĞLIĞI VE DOĞA KAPİTALİST TALANA FEDA EDİLİYOR”
Geçmiş iktidarlar ile birlikte AKP iktidarının da doğayı bir rant alanı olarak gördüklerini ifade eden Nükleer Karşıtı Platform üyesi Sedat Başkavak, deniz suyunun, balıkların radyasyondan payını aldığını dile getirdi.
Kontrollü patlamalar adıyla çevredeki çevredeki evlerin hasar gördüğüne işaret eden Başkavak şöyle konuştu:
“AKP iktidarı ve bugüne kadar gelmiş geçmiş iktidarlar, doğayı bir rant alanı olarak görüyorlar ve bu rantı da çevrelerine, uluslararası tekellerine pay etmekle meşguller. Burada inşaatı devam eden nükleer santral için AKP’nin propagandası şu ‘Güçlü Türkiye için temiz ve aynı zamanda da bağımsız enerji üretecek.’ Temiz olmadığını bütün dünya gördü. Fukuşima’da temiz olmadığını gördük, çünkü milyonlarca ton radyasyonlu su bugün denize şu veya bu şekilde deşarj edilir durumda. Denizin, suyun, balıkların kirlendiği, radyasyonla kirletildiği bir ortamı yaşıyoruz. Çernobil’de temiz olmadığını gördük, çünkü bugün 35’inci yılında Çernobil’in etrafına insan girişi hala yasak. Demek ki temiz değil, demek ki insan sağlığına zararlı, kurulumu da zararlı. Bu çevredeki bütün halk bu inşaattan ‘kontrollü patlatmalar’ diye yapılan patlatmalar nedeniyle evlerinin çatladığını, camlarının kırıldığını ifade ediyorlar. Yani doğa, insan sağlığı, çevre kapitalist talana feda ediliyor. AKP’de bu kapitalist talanı gerçekleştiren bir siyasi parti olarak buna yön veren, buna politika hazırlayan bir parti olarak, işçi ve emekçi halk kitlelerinin nazarında mahkum olacaktır.”
“NÜKLEERE İNAT YAŞASIN HAYAT”
“Biliyoruz ki aslında ekolojik yıkımın da pandeminin de, erkek şiddetinin de sorumlusu ataerkil kapitalist sistemdir” diyen bir diğer Nükleer Karşıtı Platform üyesi Çiğdem Serin ise ne erkek şiddetinden nede nükleer santralden ölmek istemediklerinin altını çizerek, “Yaşamı ve doğayı savunmak üzere Büyükeceli’ye geldik. Ama kadın katillerini, çocuk istismarcılarını serbest bırakan iktidarın yine doğa savunucuları karşısına coplarla, kalkanlarla, jandarmayla dikildi. Biz kadın savunma olarak Türkiye’nin her yerinde ekoloji mücadelesi veriyoruz. Ekolojik yıkıma karşı mücadele ediyoruz. Biliyoruz ki aslında ekolojik yıkımın da pandeminin de erkek şiddetinin de sorumlusu ataerkil kapitalist sistemdir. Ataerkil kapitalist sisteme karşı mücadele ediyoruz. Bizler ne pandemiden ne erkek şiddetinden ne de nükleer santrallerden ölmek istemiyoruz. Nükleer santrallerin doğaya, insanlara, canlılara verdiği zararlar ortadayken Mersin’de bu güzel koyda nükleer santral yapılmasını istemiyoruz ve nükleer santral felaketiyle karşı karşıya kalmak istemiyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde nükleer santral yapılmasını istemiyoruz ve bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Nükleere inat yaşasın hayat. Yaşamı savunmaya, doğayı savunmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“NÜKLEER SANTRALLER ÖLÜM DEMEKTİR”
NKP Üyesi Aycan Özkan da nükleer enerji santralinin toplum yararına olmadığını kaydederek, “Bu inatla sürdürülen Nükleer Santral inşaatının bir avuç şantiyecinin, bir avuç sermayedarın dışında hiç kimseye yararı yoktur. Sorun enerjiyse, enerjisi daha pahalı fiyata alacağız. Devasa yatırıma rağmen ürettiği enerji yüzde yedi buçuktur. Bütün argümanlar yalan. Hiçbir konuda, hiçbir anlamda bu ülkenin ve dünyanın hiçbir yerinde bir yararı yoktur. Nükleer santralin doğa dostu olduğunu söyleyen her kim olursa olsun yalan söylüyor. Nükleer santraller ölüm demektir” şeklinde konuştu.
MERSİN / PİRHA
Yoruma kapalı.