PİRHA – Munzur Nehri üzerinde yapılması planlanan Kaletepe ve Bozkaya barajı projelerinde yüklenici firma Hazal Elektrik Üretim Şirketi’nin projelerden çekildiği EPDK tarafından Av. Özgür Ulaş Kaplan’a bildirildi. Konuya ilişkin PİRHA’ya konuşan Kaplan, “Mahkeme süreçleri ve demokratik tepkiler şirketleri geri adım attırmıştır, diğer baraj projeleriyle ilgili hukuki mücadelemiz sürecek” dedi.
Munzur Nehri üzerinde planlanan Kaletepe ve Bozkaya baraj ve HES projelerinde şirketler geri adım attı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’na Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde yazı gönderen Av. Özgür Ulaş Kaplan’a cevabi yazı gönderildi.
Yazıda “Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Planlama Genel Müdürlüğü her iki projenin de ÇED yönetmeliği kapsamı dışında değerlendirildiği belirtilmiştir. Diğer taraftan söz konusu projeler için DSİ ile şirket arasında Su Kullanım Hakkı Anlaşması imzalanmamıştır” ifadeleri yer aldı.
Açıklamada şirketin Kaletepe Barajı ve HES, Bozkaya Barajı ve HES projeleri için yaptığı başvurulardan vazgeçtiğini bildirdiği belirtildi.
“YARGI SÜRECİ YILLARDIR DEVAM EDİYOR”
Konuya ilişkin PİRHA’ya konuşan AV. Özgür Ulaş Kaplan şunları kaydetti:
“Munzur Vadisi üzerinde yapımı düşünülen birçok baraj projesi vardı. Bunlar Bozkaya, Kaletepe, Konaktepe 1,2 yine Mercan Vadisi üzerinde düşünülen baraj projeleri vardı. Ayrıca Pülümür Çayı üzerinde yapımı düşünülen HES ve baraj projeleri vardı. Bu baraj projeleriyle ilgili hukuki süreçler yürüttük, davalar açtık. Projelerin her birine karşı Ankara İdari Mahkemeleri’nde iptal davaları açtık. Bu kapsamda iptal davalarında Dersim’de çevreci, sivil toplum örgütü temsilcileri davacı olarak bu davalarda yer aldılar. Öncesinde yapılan başvurularla yargı süreci 10 yılı aşkın bir süredir devam etmektedir.”
Kaplan, yargı süreçleriyle ilgili aşamalarda bazı projelerle ilgili olumlu kararlar verildiğini, projeler içerisindeki hukuka aykırılıklar tespit edildiğini belirterek şunları bildirdi:
“Çünkü bu projelerin çevreye ne tür zararlar verileceği hiç değerlendirilmeden doğrudan masa başında Bakanlar Kurulu kararlarıyla onaylanmış projelerdi. Burada hiçbir zaman çevresel anlamda yaratacağı yıkım ve tahribatlar gözönünde bulundurulmamıştı. Halkın tepkisi, bölgede yaratacağı manevi tahribatlar göz önünde bulundurulmamıştı. Bunlar davada dile getirildi. Bununla ilgili değerlendirme ve yazışmalar yapıldı. Bu projelerin gerçekleşmesi halinde çevreye ne tür etkisi olacağına dair raporlar alınıp alınmadığı soruldu. İlgili idareler bu projelerin eski projeler olduğunu, eski projeler olduğu için de ÇED Raporu‘ndan muaf olduğuna dair savunmalarda bulundular.”
YARGI SÜRECİ VE DEMOKRATİK TEPKİLER
Kaplan, projelere karşı hukuki savunmalarla, gerekçelerle bunları dile getirdiklerini ve netice itibarıyla bu bölgedeki projelerin ÇED Raporu alınmadan yapılamayacağına dair mahkemelerin ayrı ayrı projeler hakkında iptal kararı verdiğini belirtti. Kaplan mahkemenin kararını ve demokratik tepkiler doğrultusunda projelere başlanılamadığını şöyle açıkladı:
“Dendi ki; bu projenin çevreye etkisi değerlendirilmeden, zarar verip vermeyeceği tespit edilmeden, ÇED Raporu alınmadan bu projeler gerçekleştirilemez. İptal kararları verildi. Yargı sürecinin uzamasıyla beraber, buradaki demokratik tepkinin artmasıyla beraber bu baraj projelerinin inşaat çalışmalarına başlanılamadı uzun yıllar. Çünkü birkaç girişim oldu, bölgede sondaj çalışması yapılmak istendi ama bu çalışmalara halkımız ciddi anlamda demokratik tepkilerini gösterdiler. Halk birçok çevresel etkinlikte bu tepkilerini dile getirdi. Festival süreçlerinde, farklı etkinliklerde, panellerde, seminerlerle, basın açıklamalarıyla her fırsatta bu tepkiler dile getirildi. Yargı süreciyle birleşen bu demokratik tepkilerle bugüne kadar bu inşaat çalışmalarına başlanılamadı. Bu aşamalarla beraber idare de geri adım atmaya başladı bunların toplamının bir neticesi olarak. Çevreye zarar verecek bazı projelerden vazgeçilmesi adına bir irade gösterdi.”
MERCAN AKYAYIK BARAJ VE PÜLÜMÜR HES PROJESİ
AV. Özgür Ulaş Kaplan, son olarak bizim yine bu projelerin son durumuyla ilgili yapmış olduğumuz Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde talebimiz vardı. Bu talebe gönderdikleri yazıda da Bozkaya Barajı ve Kaletepe Barajı ile ilgili şirketlerin bu projelerden vazgeçtiklerini, kendi teminatlarının iade edildiği yönünde bir yazı elimize ulaştı” diyerek şunları belirtti:
“Daha önceki aşamalarda da benzer şekilde başvurularımız oluyordu. Bu başvurularda baraj projeleriyle ilgili Devlet Su İşleri ile EPDK’nın kendi iç yazışmasında projelerin vazgeçilmesi yönünde bazı talepleri olduğu yönünde bilgi edinmiştik.”
Mercan Akyayık Baraj Projesi’nin de bu kapsamda vazgeçilen bir proje olduğunu belirten Kaplan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şehrin içerisinde ve bölgede yapımı düşünülen Pülümür HES projesi olmuştur. Bu projeyle ilgili biz yine yargı yoluna başvurmuştuk. ÇED Raporu alınmadığı mahkeme yoluyla tespit edilmişti.
Mahkeme süreci devam ederken yine idari yazışmalarda ÇED almak için bir girişimde bulundular. O girişim sırasında bazı ilgili kurum ve kuruluşların olumsuz görüş bildirmesi, halkımızın demokratik tepkilerini gözönünde bulundurmasıyla bu cevabi yazılarla ÇED süreci de sonlandırılmıştı. ÇED sürecinin sonlandırılmasıyla beraber Pülümür üzerinde yapımı düşünülen baraj projesi de ÇED alınamadığı için sonlandırılmış oldu. Bu aşamada herhangi bir inşa çalışması yok. Ama tam anlamıyla ileriki aşamada böyle bir girişimde bulunup bulunulmayacağı muammadır. Ama şu an itibarıyla durdurulmuş.”
“BÖLGE DOĞASINI YOK EDECEK OLAN KONAKTEPE PROJESİ”
Problem yaratabilecek en büyük baraj projesi Konaktepe Tornova bölgesinde yapımı düşünülen Konaktepe Projesi olduğuna vurgu yapan Kaplan, “Tornova ile Ovacık arasındaki bölgeyi sular altında bırakacak bir proje. Yine Konaktepe-2 projesi adı altında Tornova bölgesi, Venk Köprüsü diye tabir edilen bölgeye kadar su tünelleriyle taşınacağı için Venk bölgesinden Ovacık’ın içine kadar olan bölgeyi tamamen tahrip edecek, doğasını yok edebilecek bir proje” dedi.
“RAPORLAR ALINMADAN PROJE YAPILMAK İSTENİYOR”
Konaktepe Baraj projesi ile ilgili çalışmaların devam ettiğini söyleyen Kaplan şunları kaydetti:
“Bununla ilgili yargısal kararlar alınmasına rağmen bu aşamada yargı kararları dinlenilmeden kamulaştırma işlemine başlanılmış. Bizlerin ve farklı kişilerin açtığı davalar devam etmekte. Bizim açmış olduğumuz davalarda ÇED Raporu alınması gerektiği mahkeme tarafından tespit edildi. Bu husus hüküm altına alındı.
Bununla beraber ayrıca projelerin hukuka tüm yönüyle aykırılıkları belirlenmesi ile ilgili yargı süreci devam etmektedir. Henüz ÇED raporu alınmadı. Rapor alınmadan proje yapılmak isteniyor. Bu hukuka aykırı bir durumdur. Şu anda idare tarafından Konaktepe bölgesinde baraj göl sahası içerisinde kalabilecek alanların da acele kamulaştırmaya yönelik bazı tespit davaları açılmış durumda. Bununla ilgili işlemler başlatıldı. Umuyorum önümüzdeki süreçte bu baraj projesiyle ilgili hem yargıdan çıkacak kararlarla hem de halkımızın göstermiş olduğu demokratik tepkiler doğrultusunda bu projeyi yapmak isteyenler tarafından gözönünde bulundurulur ve projeden vazgeçilir, Munzur ilelebet kurtulur.”
“HUKUKSAL VE DEMOKRATİK MÜCADELE SÜRECEK”
Av. Kaplan, bölgenin doğasını yok edecek olan projelere karşı hukuksal ve demokratik mücadelenin süreciğini belirterek şunları dile getirdi:
“Bunları bütün olarak değerlendirmek gerekiyor. Dersim halkı uzun yıllardır bunu gündemleştirdi, tepkisini dile getirdi. Bunlar bu gündemleşmenin neticesidir. Demokratik tepkilerin sonuçlarıdır bu geri adım atmalar. Şöyle bir pazarlık düşüncesinde hiçbir zaman olamayız, Dersim halkı böyle bir pazarlığı hiçbir zaman kabul etmez; Munzur üzerinde 6 projenin 4’ünden vazgeçelim, 2’sine ses çıkarmayalım. Tek bir baraj projesi bile Munzur Vadisi’ni yok eder. Munzur’un bir bölümünün yok olması, tamamının yok olmasının neticelerini yaratır. O nedenle bütün projeler iptal edilene kadar hem hukuksal mücadele hem demokratik mücadele devam edecektir.”
“MUNZUR VADİSİ MİLLİ PARKI KURTARILMALIDIR”
Konuya ilişkin görüşlerini dile getiren Doğa Koruma gönüllüsü Haydar Çetinkaya da, şunları ifade etti:
“Gelen yazıda bu projeler için yüklenici firma olan Hazal Elektrik Üretim Şirketinin söz konusu projeden tamamen çekildiği belirtilmiştir. Zira 2010 yılında her iki baraj projesinin iptaline karşı avukatımız ile açtığımız davaya dair de daha önceden verilen yargı kararlarında, her iki projenin yapılması durumunda telafisi imkansız zararlara neden olacağı ve projelerin esastan iptaline ve her iki barajın da ÇED olmaksızın yapılamayacağı hükme bağlanmıştı. Zaten ilgili projeler en son yapılan değişikliklerden sonra Malatya-Elazığ-Bingöl-Tunceli çevre düzeni planında da bu projelere yer verilmemişti. Diliyoruz ve inanıyoruz ki bu projeler hepten iptal edilecektir ve iptal edilmelidir. Munzur Vadisi Milli Parkı kurtarılmalıdır.” dedi.
Hüseyin Yaşar SEZGİN/DERSİM
Yoruma kapalı.