PİRHA – Sosyal Haklar Derneği Başkanı ve Eski CHP Milletvekili Melda Onur, Türkiye gündemine ilişkin sorularımızı yanıtladı. Vicdan ve Adalet Nöbeti’ni ziyaret eden Melda Onur, “Bugünkü vicdansızlık hakikaten ibretlik” dedi. OHAL’in toplumda sayısız mağduriyetler oluşturduğunu söyleyen Onur, eğitim sisteminin gericileştirilmesi ve müftülere nikah kıyma yetkisinin verilmesiyle sünni bir Türkiye’nin üzerine suni bir peçe örtülmeye çalışıldığını kaydetti.
Haberin Videosu
Sosyal Haklar Derneği Başkanı ve Eski CHP Milletvekili Melda Onur, Türkiye gündemine dair PİRHA’nın sorularını yanıtladı.
“BUGÜNKİ VİCDANSIZLIK HAKİKATEN İBRETLİK”
Vicdan ve Adalet Nöbeti’ne destek için gittiniz. Oradaki izlenimleriniz nelerdir?
Vicdan ve Adalet Nöbeti’ne gitmek istedim ama gidemedim. Arkadaşlar beni 12:30’daki basın açıklamasına davet ettiler, oraya yetişemedim. Akşam 19:00’dakine gideyim dedim ama bütün mahalle bariyerlerle kapatılmıştı ve acı olan, kimseyi içeriye sokmuyorlardı. Bırakın parka gidip Vicdan ve Adalet Nöbeti’ne destek vermeyi, orada yaşayan Yoğurtçu Parkı’na gitmek isteyen vatandaşlar da giremiyorlardı. Beni durduran polis nerede oturduğumu sordu. Ben de kendisine neden sorduğunu sordum. ‘Bu mahallenin dışında oturuyorsanız giremezsiniz’ dedi. Benden adres istedi. Benim de tanıdığım bir mahalle değildi verebileceğim bir adres yok. Sadece HDP milletvekilleri ve danışmanlarını alıyorlardı. Tartışma çıkarmak istemedim ama insanlar bir hayli mağdur vaziyette. Oradaki polislere konuştuğumda neyin niye olduğunun da çok fazla farkında değiller. Sonuçta korktuğunuz bir şeyler var ki bariyerlerle onları saklıyorsunuz. Orada bir grup insan vicdan ve adalet nöbeti yapacak. Kaldı ki bu ülkede adaletin olmadığını kendileri de söylediler. Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü sırasında yaptıkları tek eleştiri ‘Böyle yürüyerek adalet gelmez’ adalet yoktu zaten. Onun için insanların adalet nöbeti yapmasında hiçbir sakınca yok. Hele ki vicdan nöbeti yapıyorsanız. Bugünki vicdansızlığa inanamıyoruz. Hadi sol kesimi, muhalefeti sevmiyorlar. Ama bir dönem ortakları olan İslami kesime, birbirlerine yaptıkları vicdansızlık hakikaten ibretlik.
“ÜLKEDE ADALET İLE BİRLİKTE MANTIK VE VİCDAN DA BİTTİ”
Adalet ve Vicdan Nöbeti’ni nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu ülkede eksik olan şey vicdan ve adalet. Mantık da eksik. Ben de mantık nöbeti tutmayı düşünüyorum. Çünkü gerçekten mantıklı bir soru sormaya kalkıştığınızda anında hain, terörist diye damgalanıyorsunuz. Hayır ben sadece mantıklı bir soru sormak istiyorum. O yüzden ülkede adaletle birlikte mantık ve vicdan da bitti. Bu tür nöbetleri tabi ki istemiyorlar. Çünkü eksiklikleri ortaya çıkıyor. Her tür barışçıl ve provoke etmeyen eyleme izin verilmesi gerekiyor. Aslında izne de gerek yok. Bu bizim anayasamızda var olan gösteri hakkıdır. Bunu OHAL’e bağlayıp izin vermek istemiyor olabilirler ama bu OHAL’in artık torbası patlayacak yakında. Çevre Bakanı bir takım KHK’larla kentsel dönüşüm de yapabiliriz dediğine göre OHAL artık bu ülkenin anayasal modeli haline geldi. Eğer böyle olacaksa biz de gösteri hakkımızı kullanırız.
Sizce OHAL’in topluma nasıl bir etkisi oldu?
OHAL sürecinde çıkan yasalar OHAL le ilgilidir ve OHAL kalktığı zaman yasalar da kalkar. Ama OHAL’le ilgisiz o kadar çok yasa çıkarttılar ki lastik standardından tutun da çeşitli kişilerin işten çıkartılmasına kadar. Birçok kişinin işlerinden çıkartılmasının OHAL ile ilgisi yok. İnsanların soruşturmaları da yok. İnsanlar sadece muhalif. Bir imza dayatmışlar ve imza atmak suç değil. Onu gerekçe bile gösterecekleri durum yok. O yüzden tüm bunlardan geri adım atabilmeleri mümkün değil. OHAL halini sürdürülebilir hale getirmeye çalışıyorlar. İstediklerinin bir sonu olmayacak. OHAL ile etrafımızda çok sayıda mağduriyet oluştu. İnsanların pasaportları alınıyor, insanlar işsiz kalıyorlar. İnsanların özlük haklarını alıp fişliyorlar. Tüm bu korku ikliminde siz yaşayan sivil bir ölü hali yaratıyorsunuz. Korkunç bir şey. İnsanlar gergin. Hepimiz birlikte yaşıyoruz sonuçta. Başıma gelmedi gelmez demek doğru değil.
“KENDİLERİNE BİAT EDECEK İNSANLAR YETİŞTİRMEK İSTİYORLAR”
Eğitim müfredatından bilimsel derslerin sayıları azaltılarak dini derslerin sayısı artırıldı. Din dersinde cihat da anlatılacak. Eğitimin gericileştirilmesine siz nasıl bakıyorsunuz?
Tamamen eğitimi kullanarak kendilerine biat edecek, sorgulamadan yap dediğini yaptıracak insanlar yetiştirmeye çalışıyorlar. Cihatı o yaşta koyduğundan itibaren o çocuğun gideceği yer Boğaz Köprüsü’nde darbeci diye yakaladığı belki de masum erin boğazını kesmek ya da parktaki genç kıza sataşmak. Bunlar da cihatın içine girebilir onların açısından. Bu tanımlar çok fazla kamu ahlakı vs bunlar harmanlandıktan sonra bu eğitimler dini olmaktan çıkar, toplumu birinin arzusuna göre şekillendirmenin askerlerini yaratırlar.
“İMAM NİKAHLARINI YASALLAŞTIRMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Müftülere nikah kıyma yetkisinin verilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
İmam nikahlarını yasallaştırmaya çalışıyorlar. İmam Hatip açtılar onlara iş çıkartıyorlar anladığım kadarıyla. Ama sürdürülecek bir şey değil. Bu ülke Cumhuriyet kazanımlarını 90 yıldır sürdürüyor ve sadece Cumhuriyet değil öncesi kazanımları da var. Bunlar geri gelecek ben buna inanıyorum. Bu haliyle sunni bir Türkiye’nin üzerine suni bir peçe örttüler. Kalkacak o peçe.
“MUHALEFETİN ÇIKARTACAĞI ADAY PARLAMENTER SİSTEMİ VAAD ETMESİ GEREKİR”
2019’a giderken nasıl bir Türkiye bekliyorsunuz?
2019 Türkiye için çok uzun bir vade. Ama o zamana kadar umuyorum ki sağlıkla sıhhatle ilerleriz. Toplumdaki gerilim nerelere kadar gider bilmiyorum. Eğer 2019’da başkanlık tarzı bir seçim olacaksa muhalefetin çıkartacağı adayın şunu vaad etmesi gerekiyor: Parlamenter sisteme geri dönüş çantasıyla gitmesi gerekiyor seçime. Ötesini kabul edemeyiz. Muhalefetin hiçbir partisinin bu oyuna ‘Tamam artık bu sistem değişti biz daha iyi aday çıkartırız bu sistem böyle gitsin’ dememesi gerekiyor. YSK’yı da çalarak seçimleri alan bir anlayışın 2019’da kaybetme ihtimalini göreceğinde neler yapabileceğini tahmin edebiliriz. O yüzden bunun önlemini hep birlikte almalıyız. Muhalefet bir çatı altında birleşsin diyemiyorum çünkü birleşemez. Muhalefetin öyle bir yapısı yok. Çünkü muhalefet soran sorgulayan biat etmeyen ve birbirinin güdümüne girmeyen bir oluşumdur. Ama birlikte hareket edildiğinde neler başarıldığını gördük. Gezi’ de bir parkın alanından bir yaşam alanını hep birlikte savunduk. Haziran seçimlerinde herkes sandıkları savundu ve gerçekten hakkaniyetli sonuçlara yaklaşıldı. Aynı şekilde referandumda Hayır çıktı ama YSK’yı çaldılar. Muhalefetin içerisinde birbirinden hoşlanmayan insanlar olsa da bu insanların ortak hedefi azınlığın haklarına sahip çıkılan herkesin özgür bir şekilde kendini ifade edebileceği çoğunluklu bir demokrasi olması, özellikle çoğulcu değil her türden muhalif kesimin hizmet ettiği bir ortamı oluşturmak, şu an bundan tamamen uzağız.
Suay ABAK/İSTANBUL
Yoruma kapalı.