ABD’nin eski IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi McGurk, Washington Post’ta yayımlanan yazısında Bağdadi’nin Türkiye’nin kontrolü altında olan bir bölgede bulunmasına dikkat çekti.
ABD, cumartesi gecesi Türkiye’ye beş kilometre mesafede bulunan bir köye düzenlediği operasyonda IŞİD lideri Bağdadi’yi ve beraberindeki IŞİD’lileri öldürdüğünü açıkladı. Bağdadi’nin ayrıca İdlib’de bulunduğu ve ailesini çıkardığı, Türkiye sınırına kaçışı sırasında da öldürüldüğü ifade edildi. İdlib’in Türkiye’nin kontrolü altında olması da bazı soru işaretlerini de beraberinde getirdi.
ABD’nin eski IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi McGurk, Washington Post’ta yayımlanan yazısında Bağdadi’nin Türkiye’nin kontrolü altında olan bir bölgede bulunmasına dikkat çekti.
McGurk, Türkiye’nin cevaplaması gereken sorular olduğunu söyleyerek Bağdadi’nin Doğu Suriye ya da Irak’ta değil de Türkiye’nin askeri üs olarak kullandığı bir köyde neden saklandığını sordu.
McGurk’un yazısından satırbaşları şöyle:
“Bağdadi kolaylıkla yerine yenisi konulabilecek bir lider değil. Bağdadi, bir Müslüman halifesi olarak benzersiz dini sicil ortaya koydu ve kendini halife ilan etmesi ile binlerce yabancı savaşçının Suriye’ye akmasını ve harekete geçmesini sağladı. Halefi Irak ve Suriye’de İslam Devleti’ni canlı tutacak – IŞİD’in bu topraklarda 10 bin kadar savaşçısı bulunmaktadır – fakat IŞİD, beş yıllık sürekli baskıdan sonra zayıflayan ve topraklarını tutamayan bir örgüt haline gelmiştir.
Bu dönem elde edilen başarıyı sağlamlaştırmak ve Bağdadi bileşenlerinden ne gibi hazine değerinde istihbarat sağlandığını belirleyip ona göre hareket etmek için harika bir zaman olabilirdi.
Türkiye’nin de yapması gereken açıklamalar var. Bağdadi, her zaman bulunduğu bölgelerden olan Doğru Suriye ya da Batı Irak’ta bulunmadı, bunun yerine kuzeydoğu Suriye’de Türkiye sınırına 5 km mesafede bulunan İdlib bölgesinde bulundu, ki bu bölge 2018’in başından beri bir düzine Türk askeri üssü ile Türkiye tarafından korunmaktadır. Bu hesaba göre ABD bir NATO üyesi ve müttefiki olan ve bölgede hazır bulunan Türkiye’ye rağmen, operasyonu bölgeye yüzlerce kilometre uzaktan başlattı.
İdlib son yıllarda dünyanın en büyük terörist cenneti haline geldi. 40 bin yabancı savaşçının büyük çoğunluğu Suriye iç savaşı sırasında Suriye’nin Kuzeybatısına Türkiye’den geçerek girdi. Şu anda İdlib’in kontrolü büyük ölçüde El Kaide’nin resmi iştiraki tarafından sağlanıyor ki burada da Türkiye destekli muhalif gruplarla simbiyotik ilişkilere sahip. Artık bölgenin en çok aranan teröristinin geniş ailesiyle birlikte kamp kurmasına yetecek kadar misafirperver olduğunu biliyoruz.
Bu bilgi ABD ulusal güvenliği için büyük tehdit olmaya devam ediyor. Bizim bu bölgede istihbarat almamız Türkiye’ye değil, bölgede edindiğimiz başka müttefiklere, özellikle de Kürt liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) bağlı.
Birleşik Devletler, İslam Devleti halifeliğini yenmek için piyade olarak Araplar, Kürtler ve Hıristiyanlar da dahil olmak üzere 60.000 savaşçıdan oluşan bir güç olan SDG’nin geliştirilmesine yardımcı oldu çünkü hiçbir alternatif mevcut değildi. ABD Türkiye ile de IŞİD’e karşı bir güç oluşturmayı denedi, fakat her iki taraf da Türkiye’nin desteklediği güçlerin çok ekstremist olması nedeniyle ortaklaşmayı doğru bulmadı.
Bağdadi’nin karanlık bir tünelin sonunda gerçekleşen ölümü, IŞİD’in küresel markasına ilgiyi biraz azaltabilir. ABD bu başarısını, dünya genelinde diğer devletlerle birlikte çalışarak bu ülkelerdeki uyuyan hücrelere baskın düzenleyerek perçinleyebilir. Bununla birlikte, Suriye’de İslam Devleti’nin geleceğini çizdiği yerlerde, bu başarıyı pekiştirmek artık daha zor. ABD kuvvetleri nüfuslu bölgeleri çoktan terk etti ve SDG, yalnızca bir ay önce ABD’nin yerel destek, erişim ve istihbarattan faydalandığı şehirlerde yeni ortağı olarak Rusya’ya yönelmek zorunda kaldı.”
Yoruma kapalı.