Alevi Haber Ajansi

Manavgat’ta yaşayan Tarakçı: TOKİ, daha dumanlar tüterken ev yapmak için kağıtlar imzalattı-VİDEO

PİRHA-Manavgat’ta yaşayan emekli öğretmen Mehmet Tarakçı, orman yangını sırasında ve sonrasında yaşadıklarını, tanık olduklarını PİRHA’ya anlatarak; “Alınan tedbirler ve  söndürme çalışmaları yetersizdi. Şu anda insanlar şaşkın. Daha yangının ikinci, üçüncü günü çevrede dumanlar tüterken AFAD geldi evleri numaralandırdı, çarpıladı. İnsanlara evinizi yıkacağız, size ev yapacağız dediler ve yıktılar” dedi. 

28 Temmuz 2021’de Antalya Manavgat’ta başlayan orman yangını 8 gün sürdü. Yangında 3 yurttaş yaşamını yitirirken, 60 bin hektar ormanlık alan yandı, 22 köy haritadan silindi. Manavgat’a bağlı Saraçlı Köyü’nde ise 150-200 civarında 15 yıllık zeytin ağaçları yanarak kül oldu.

Manavgat’ta yaşayan emekli öğretmen Mehmet Tarakçı, orman yangını sırasında ve sonrasında yaşadıklarını, tanık olduklarını PİRHA’ya anlattı.

“YANGIN YARIM SAAT İÇİNDE FARKLI NOKTALARA YAYILDI”

Yangının nasıl başladığını anlatan Tarakçı şunları dile getirdi:

“Yangın önce Manavgat’ın Kalemler Köyü’nde başladı. Muhtemelen gündüzdü yangın başladığında. 28 Temmuz’da o günün gecesi bizim köye de yangın sıçradı. Bizim köyü ve çevre köyleri yakan yangının çıkış yeri Akseki’nin Kepez Belen Köyü’dür. İsak Seydi’nin arka tarafında bir köy ve Kepez, Belenköy, Hocaköy, Gönnet’te bu yangında yanan yerleşim yerleri arasında. Rüzgârın şiddeti ile İsak Seydi Beldesi’nde çıkan yangın kıvılcımları yarım saat içerisinde hem Karakaya hem de  Saraçlı’nın farklı noktalarına sıçradı.

Bu arada jandarma köylerin tehdit altında olduğunu söyleyerek köylüleri topladı. Yani bulabildiklerini arabalara bindirdi, gönderdi. Manavgat’ta akrabası olanlar onların yanına gitti, olmayanlar ise öğrenci yurduna yerleştirildiler. Bir kısım insanlar orada kalıyor, gelmek istemiyor. Bazıları da benim hayvanım var, evim var. Onları korurum düşüncesiyle geliyor.”

“ALINAN TEDBİRLER VE SÖNDÜRME ÇALIŞMALARI YETERSİZDİ”

Tarakçı yangın günü birçok köyde elektrik ve suyun kesildiğini belirterek sözlerine şu şekilde devam etti:

“Birçok köyde, özellikle de Karaca Köyü’nde yangın günü elektrik ve su yoktu. Yangından üç gün sonra arkadaşlarımla yangın bölgesindeki köyleri dolaştık. Köylülere geçmiş olsun dileklerimizi bildirdik. Zaten birçoğunu da tanıyoruz. O bölgenin insanıyım ben ilkokulu Karaca Köyü’nde okudum. Saraçlı ile Karaca Köyü 6 km mesafesi olan iki komşu köy. Hatta  okulları da ortak olan bir köy. O arada köylüler bize, ‘Jandarma bizi toplayıp götürmeseydi en azından hayvanlarımızı, evlerimizi kurtarabilirdik’ dedi. Zamanında hava şartları düşünülerek gerekli müdahale yapılmış olsaydı başarılı olunabilirdi. Yangın oluruna bırakıldı. Müdahale edecek araçlar yoktu. İlk günlerde birkaç tane helikopter gördük. Yangın söndürme uçağı yoktu. Yani helikopterlerle bu kadar geniş bir alana yayılan yangını durdurmak mümkün değil. O da hava kararıncaya kadar müdahale edebiliyordu. Yani  gelip su döküyor, döktükten sonra su alıp gelinceye kadar yangın çok farklı bir noktaya kaymış oluyordu.  Alınan tedbirler ve  söndürme çalışmaları yetersizdi. Yani yangın keyfine bırakıldı, yangın yakabildiği kadar yaktı, yanacak orman, çalı çırpı bitince orada durdu.”

“TALİMAT ALDIK ORMANA MÜDAHALE EDEMEYİZ”

Karayolunun hemen altında bulunan ağaçların kömür gibi yandığını ve anayoldan dahi müdahale edilmediğini söyleyen Tarakçı şunları kaydetti:

“Yangının sanırım üçüncü günüydü, köyüm olan Saraçlı’ya gittim. Caminin yanında iki tane itfaiye aracı bekliyordu. Biri Erzincan Belediyesi’ne biri de Fatih Belediyesi’ne ait. Camide  yiyecek içecek ve gıda maddesi bırakmış emekli bir öğretmen arkadaş vardı. Dedi ki bana, ‘Abi ben söyledim, yolda gelirken gördüm uyuyan ateşler var, ağaç tutuşmuş yanma devam ediyor, rüzgârın etkisi yeniden tepe yangınına neden olabilir.’ Orada bulunan ağaçlar kavrulmuş ve tepesine sıçradığı zaman geniş bir alanı tekrar yakar. Ara ara boşluklar var ama onlarda kalmaz. Yani ben söyledim itfaiyedeki görevlilere. Onlarda ‘bize herhangi bir ev yangını olursa, ancak oraya müdahale edin yola, bele, ormana asla müdahale etmeyin dediler. Aldığımız emir böyle, asla ormana ya da yoldaki ağaçlara müdahale edemeyiz’ dediler. O şekilde bir cevap aldık.

“TOKİ TAAHHÜTNAME İMZALATTI”

Tabii köylüler ilk etapta yardımlar yetiştirdi. Özellikle Manavgat Belediyesi’nin yardımı oldu. Tabii ayrıca AFAD ve diğerlerinin de yardımları oldu. Ama burada en büyük eksiklerden biri şu, yangın koordinasyonu diye bir şey yoktu. Yerel yönetim belediyenin ekipleri ayrı, AFAD’ın, hükümetin görevlileri ayrı. Yani bir koordine olsa, ortaklaşa nereye yardım yapılıp yapılmadığı tespit edilir ve daha organize bir çalışma yürütülür. İnsanlara konteynır verildi. Belli miktarlarda evi tamamen yananlara 10.000 TL- 20.000 TL gibi maddi yardımlar yapıldı. Şu anda insanlar şaşkın. Daha yangının ikinci, üçüncü günü çevrede dumanlar tüterken AFAD geldi evleri numaralandırdı, çarpıladı. İnsanlara evinizi yıkacağız, size ev yapacağız dediler ve yıktılar. TOKİ ev yapacak da kaça yapacak? Ne zaman yapacak? İşte %50 biz ödeyeceğiz, %50’sini TOKİ karşılayacak. 2 yıl ödemesiz, 18 yıl taksitle ödeyeceksiniz ama ödenecek miktar belli değil. Kendilerine göre bir şey söylüyorlar. Hatta birçok köylüye taahhütname imzalatmışlar. Yani ben evimin TOKİ tarafından yapılmasını istiyorum diye boş kâğıda taahhütname imzalatmışlar. Özellikle biz kendi çevremizdeki insanlara böyle bir şeye asla imza atmayın, doğru değil diyoruz.  Miktar belli olsun, ne zaman yapılır,  insanlar hesabını kitabını yapsın, proje nedir, o da belli değil.

Köylünün kendine göre yaşayacağı alanı kendisinin belirlemesi gerekir. TOKİ’nin belli projeleri var ama bölge o insanlara uygun değil. Şu anda bir sessizlik var bekleme içindeler. Ayrıca zeytin tarlaları, bağlar bahçeler yandı. Daha 3-4 günlükken ilçe tarımdan görevliler gönderdiler yangın köylerine. Ne kadar ağacın yandı Ya da sulama araçları var göl kenarında onlarla ilgili tespitler yaptılar. Bir hafta sonra olmadı bir daha çağırdılar. Ama ortada bir fiiliyat yok. Sadece tespit ediyorlar. Ne kadar ağacım yandı? Nedir zararın diye bunlar yazıldı çizildi kâğıt üzerinde tespit edildi. Herhangi bir şey yok. Yani bir belirsizlik sürüyor.”

“DEVLET MAĞDURLARI DİNLEYEREK SORUNLARI ÇÖZMELİDİR”

Belediye kampanya yürütüyor olsa da köylülerin temel ihtiyaçlarının tam anlamıyla karşılanmadığını vurgulayan Tarakçı son olarak şunları aktardı;

“Evleri yananlara, eşyaları yananlara bazı  ihtiyaçları  kısmi olarak verildi. Gerek vatandaşlar gerek belediye gerekse AFAD ve diğer yardım kuruluşları birtakım şeyler yaptılar ama çok organize olduğunu da düşünmüyorum. Şu anda vatandaş sakinleşmeli, olaya sağduyu ile  yaklaşmalı ve kendi geleceğini düşünüp ona göre adım atmalı. Özellikle TOKİ’nin tuzağına düşmemeli diye düşünüyorum. Hayvanlarını kaybedenlere ve bir kısım vatandaşlara koyun, keçi vermişler. Köylerde kısmi olsa da hayvancılık yapılıyor. Yine hayvan desteği sağlanmalı. Hatta türleri ve cinsleri daha iyi olan hayvanlar verilmeli. Kayıpları o şekilde giderilmeli.

Bölge halkı bu yaşanan yangınla  büyük bir travma atlattı. Yani 50 km uzunluğunda 30 km derinliğinde bir alan yandı. Bunun 60.000 dekar olduğu söyleniliyor. Bunun yanında Manavgat’ta 40 tane yerleşim yeri  3600 tane ev yanmış. İnsanların mal kaybı var, ev kaybı var. Benim de 150-200 civarında  15-20 yıllık zeytinlerim vardı, yandı kül oldu. Ekonomik anlamda bizde mağdur olduk. Bu kayıplar devlet tarafından, yetkililer tarafından  bizlerin mağdurların görüş ve önerileri de dikkate alınarak karşılanmalı diye düşünüyorum.”

Cebrail ARSLAN/Manavgat- /ANTALYA

 

 

 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak