Alevi Haber Ajansi

Londra’da ‘İç Toroslar’da Alevi-Kürt İnanç Kültürü’ konulu panel düzenlendi-VİDEO

PİRHA- İngiltere’nin Başkenti Londra’da Kırkısraklılar Dayanışma Merkezi’nde İç Toroslar’da Alevi-Kürt İnanç Kültürü konulu bir panel gerçekleşti. Panele Araştırmacı-Yazar Mehmet Bayrak ve Araştırmacı-Yazar Ahmet Güven konuşmacı olarak katıldı. 

Panel Kırkısraklılar Dayanışma Merkezi, Gürünlüler Derneği, Tilkililer Dayanışma Derneği, El-Com, Göksunder, Kürecikliler Dayanışma ve Kültür Derneği, Alxas Com tarafından düzenlendi.

Panele Sinemilli Ocağı Pirlerinden Etem Eyisan, Pir Mehmet Yüksel, Eski Haringey Belediye Başkanı Aligül Özbek, Alxas Dayanışma Derneği Başkanı Kazım Kılıç, Pazarcıklılar Dayanışma Derneği Onursal Başkanı Mustafa Servan, Kürecikliler Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Doğan, Kırkısraklılar Dayanışma Derneği Başkanı Hüseyin Kaya başta olmak üzere çok sayıda kişi katıldı.

İÇ TOROSLAR’DA DEYİŞ VE NEFESLERİN KAYNAKLARI

İç Toroslar’da Alevi-Kürt Aşiretler ve İç – Toroslar’da Oda Kültürü ve Kürtçe Edebiyat kitapları bulunan Araştırmacı-Yazar Mehmet Bayrak konuşmasına İç Toros’ta yetişen, şair ve ozanları tanıtarak başladı.

“İç Toroslar Alevi-Kürt kültürünün gövdesi Maraş yöresiyse, ana kolları da Sivas’a, Malatya’ya ve Şah Hatayî, Nesimî ve Fuzûlî yoluyla Mezopotamya coğrafyasına ve kültürüne uzanıyordu. Bunlara başta Pir Sultan Abdal olmak üzere bölgedeki etkin Alevi ozanları da eşlik ediyordu” diyen Bayrak şunları söyledi:

“Asırlar önce yaşamış bu büyük Alevi ozanlarının yanı sıra toplumda iz bırakan bölge şair ve ozanlarının ayet ve nefesleri, Alevi kültürünün sözlü taşıyıcıları pirler, dedeler, Hakikatçi dervişler/babalar ve aşıklar yoluyla günümüze taşınırken; bu kültürel geleneğin mahalli temsilcileri olan şairler, ozanlar ve aşıklar aracılığıyla daha da zenginleştiriliyordu. Bu nedenle bölgede deyiş ve nefeslerin temel kaynaklarından bir bölümünü bilinen klasik Alevi şairleri oluşturuyorsa çok önemli bir bölümünü de İç Toroslar’da yetişen bu şair ve aşıklar oluşturuyordu.”

İÇ TOROS OZANLARI

Bayrak ayrıca şu örnekleri verdi:

“20. yüzyıla gelindiğinde İç Toroslar Bölgesi’nde Fakri Haydarî, Ali Hakî, Mücrimî, Melulî, Medet Haşimî, Nizarî, Seyit Meftunî, Cafer Baba, Musa Hazar, Şükrî, Ademî, Halil Öztoprak, Aladeli, Perişan Güzel, Perişan Ali, İbretî, Nesimî, Hüdaî, Kul Ahmet, Kul Hasan, Kaçıran, Fedai, Yetimi, İsmail İpek, Meçhuli, Vicdanî, Turabî, Şah Sultan, Temelî, Esrarî, Maksudi, Figani, Mecali ve Emekçi gibi şair ve ozanların tümü, bu kültür ortamının ürünleriydi.”

“19. YÜZYIL’DAN BERİ MALATYA AKÇADAĞ OSMANLI DEVLETİ’NİN HEDEFİYDİ”

“Alevi-Kürt yoğunluklu Malatya Akçadağ bölgesi, 19. yüzyılın ortalarından beri Osmanlı Devleti’nin boy hedefidir” değerlendirmesinde bulunan Bayrak,  “Gerek 1835-39 yılları, gerek 1860-65 yılları, gerek 1890’lı yıllar, gerekse 1914-18 yılları arasındaki I. Dünya Harbi sırasında bölge, birçok Osmanlı katliamına sahne olmuştur. Osmanlı Islahatı olarak nitelendirilen 1860-65 sürecinden de nasibini alan bölge, özellikle 1895’teki Ermeni Katliamı‘nda bir kez daha sarsılır. Üstelik bölgenin saygın hakikatçi önderlerinden Ali Tumki (Dümüklü Ali), gerek fikirlerinden gerekse Ermeniler’i sahiplenmesinden dolayı 17 yareniyle birlikte katledilir. Aynı yöreden 128 Ermeni de katledilmiştir” diye konuştu.

Kasımoğlu Memedali’ye de değinen Bayrak şöyle devam etti:

“Çoğu kişi gibi benim de çocukluğumda iz bırakan acı-tatlı anılar ve türlü içeriklerde anlatı şarkıları ve destanlar vardı.1915 Ermeni Soykırımı sırasında Osmanlı’ya karşı direndiği ve Ermeniler’i kolladığı için hile ile Harput’a götürülerek idam edilen Kasımoğlu Memedaliye ilişkin şîn kılamı, yani ağıtlama-türküydü.  O tarihlerde hikâyesini yeterince bilmesek bile bir direniş kahramanı olduğunu ve Osmanlı yönetimince hileyle Harput’a götürülerek, orada genç yaşta idam edildiğini biliyor ve konuya ilişkin ağıtlama-türküyü ezbere okuyorduk.”

“ORTAK BİR HAFIZA OLUŞTURULMALI”

Her toplumun bir dili ve kültürü olduğunu kaydeden Ahmet Güven de bu kültürel değerleri beraber yaşanılan toplumlara aktarmanın önemine vurgu yaptı. Güven, “Toplumumuz kendi dili, kültürü ve tarihini 1980’e kadar yaşattılar. Köylerde sözlü olarak aktardılar. Kentler de tabii biraz zorlandılar. 1980’de devlet baskısı arttı ve insanlar köylerini bırakıp göçmek zorunda kaldı. Bu kültürü açığa çıkartmamız gerekiyor. Bizim toplum Türk-İslam Sentezi ile kuşatma altındadır. Ortak bir hafıza oluşturmamız gerekiyor” dedi.

Elif TABAK/LONDRA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak