Alevi Haber Ajansi

‘Laiklik adına okullara imam atanmasına karşı ortak bir mücadele verilmeli!’-VİDEO

PİRHA – KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, okullara öğretmen yerine imam atanması projesine karşı toplumun bir bütün olarak itiraz etmesi gerektiğini belirterek, “Bu proje, tek adam rejiminin, demokratik alanların hepsini tasfiye etmesinin de önünü açacak bir noktadır” dedi. Kablan Yeşil, “İmamları atayarak toplumsal bir ideolojik dizayn ve aynı zamanda da bir kültürel tasfiye projesi aslında ÇEDES’in kendisi” ifadesini kullandı. 

Milli eğitim müdürlükleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı il müftülükleri arasında imzalanan projeye tepkiler yükseliyor.

Öğrencilere ‘milli, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerlerin’ benimsetileceği söylemi ile okullara ‘manevi danışman’ adı altında okullara imam atanması birçok tehlikeyi de beraberinde getiriyor. Pedagojik eğitimden yoksun imamların, okullarda ders veremeyeceğini belirten bilim insanları, eğitim alanının günden güne nitelik kaybettiğinin ise altını çiziyor.

“ÇEDES İDEOLOJİK DİZAYN VE KÜLTÜREL TASFİYE PROJESİ”

“Öğrencilerin moral ve motivasyonlarını artırıcı rehberlik hizmetleri” adı altında yürütülen projeye karşı Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil de tepki gösterdi. Aynı zamanda eğitimci olan Kablan, AKP iktidarının, din temelli bir müfredat oluşturma çabasında olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Siyasi iktidar açısından eğitim alanı, iktidara geldiği günden bu yana dincileştirme, tek tipçi bir nesil yetiştirme konusunda en fazla uğraşa geldiği bir alan oldu. Başta laikliğin tasfiye edilmesi, bilimsel, demokratik müfredatın tepetaklak edilmesinden tutalım da topladıkları eğitim şuralarında bunlara yönelik uyguladıkları politikalara; bugün işte son adımı olarak karşımıza çıkan ÇEDES projesinin kendisine kadar… İktidarın aslında toplumda kutuplaştırmayı, ayrıştırmayı önüne koyan son hareketi olmuş oldu.

Bu ülke, bu coğrafya, yüzyıllardır bütün farklılıkları ile bir arada yaşamı var ede gelmiş topraklar. Alevi’si, Sünni’si, Hristiyan’ı, Ermeni’si, Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı ile geniş bir mozaiğin kendisi. Siyasi iktidarın tasfiye çalışmaları bir kez daha ÇEDES projesinde somut bir şekilde karşımıza çıktı. Tabii ki eğitim alanı iktidarların kendi ideolojik dizaynı açısından en temel aldıkları alanlardan biriydi. Çok iyi biliyoruz ki iktidara geldiği ilk günden bu yana AKP iktidarı, tekçiliğin, siyasal İslam’ın bir ideoloji olarak toplumsal dönüşümünü yaratma konusunda çok yapboz uyguladı. Cemaatlerle, tarikatlarla dönem dönem imzaladıkları protokollerde özellikle dinci vakıflarla yürüttükleri çalışmalarda bunun örneklerini çokça önümüze koydu. Ancak ÇEDES projesinin kendisi bambaşka bir anlam ifade daha ediyor. Çünkü eğitim kurumlarında genç, pedagojik açıdan yeterli düzeyde çalışan arkadaşlarımız olmasına rağmen manevi, kültürel değerlerin yaşatılması noktasında buralara imamları atayarak toplumsal bir ideolojik dizayn ve aynı zamanda da bir kültürel tasfiye projesi aslında ÇEDES’in kendisi.”

“ÇEDES’E KARŞI ORTAK MÜCADELE YÜRÜTMEK GEREKİYOR”

Şükran Kablan Yeşil, siyasal iktidarın, toplumun bütçesini savaş ve din politikaları için harcadığının da altını çizdi. KESK Eş Genel Başkanı Kablan, mahkeme kararlarına rağmen zorunlu din derslerinde ısrar eden AKP-MHP hükümetini eleştirerek şunları söyledi:

“İktidar, özellikle son yıllarda toplumun bütçesi yapılırken büyük bir kısmını savaş ve güvenlikçi politikaya ayırırken büyük bir kısmını da Diyanete ayırmaktadır. Burada tam da o ideolojik dizaynın kendisini görmek mümkün. Bu ayrıştırma ve kutuplaştırma politikalarından iktidarın bir an önce vazgeçmesi gerekiyor. Bu ülkede bizler zorunlu din derslerine karşı mücadele yürütürken, buna dair kazanılmış Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları önümüzde dururken, bununla birlikte toplumu ayrıştıran bir projeye daha iktidarın imza atmış olması kabul edilemez.

Sendikamız Eğitim Sen, projenin iptaline dair Danıştay’da dava açtı. Her ne kadar hukuk bugün aynı iktidarın vesayeti altında olmuş olsa da biz uluslararası evrensel değerlerin, normların, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın yeterli olmasa bile bu ülkede eşit yurttaşlık, farklılık, laiklik temelinde karar vereceğini umuyoruz. Buradan bir anlamda da çağrı yapıyoruz; bu toplumun bütününe bir çağrı. Bu, farklı bir inançta olan Alevilerin, Hristiyanların veya bu topraklarda yaşayan farklı inançların meselesi olmanın çok çok ötesinde. Bugün tasfiye edilmek istenen budur. Kültürlere karşı tek bir kültürün, inancın, tek bir anlayışın iktidarlaşması, toplumun bütününde tek adam rejiminin, demokratik alanların hepsini tasfiye etmesinin de önünü açacak bir noktadır. Dolayısıyla ÇEDES projesine karşı eğitimin dinselleştirilmesi, tarikatlara, cemaatlere teslim edilmesi, imamların okullarda önlerinin açılmasına karşı ortak bir mücadele yürütmek gerekiyor. Bu aynı zamanda yoksulluğa karşı mücadele ile birliktedir. Bildiğimiz gibi yoksul, emekçi çocukları gidemedikleri okullardan dolayı kaçak, kontrolsüz açılan vakıf, cemaat yurtlarına gitmekte. Son olarak hepimizi çokça acıtan Urfa’da yaşanan, henüz aydınlatılmadı ama intihar gibi görünen 12 yaşındaki çocuğumuzun cinayetinden tutalım da bu ve benzeri çokça yaşayabildiğimiz bir süreç. Dolayısıyla laikliğe sahip çıkmak, demokrasiye sahip çıkmak, barışa, eşitliğe, eşit yurttaşlık temelinde yaşama sahip çıkmak, bugün ÇEDES’e karşı bir mücadeleyi de birleştirmek son derece önemlidir.”

Eren GÜVEN/ANKARA

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak