Alevi Haber Ajansi

‘Kırmancki’nin gelişip, hak ettiği yere gelmesi için eğitim dili olması gerekiyor’-VİDEO

PİRHA-Demokratik bir devletin kendi vatandaşlarının konuştuğu bir dilin ölümüne seyirci kalmaması gerektiğini belirten Yazar Nadire Güntaş Aldatmaz, “Kırmancki’nin gelişip hak ettiği yere gelmesi için eğitim dili olması gerekiyor. Ama şu an ki Türkiye koşullarında bunu çok mümkün görmüyorum” dedi. 

UNESCO’nun 2018’de yayınladığı raporda dünyada konuşulan 6 bin dilden 2 bin 500’ü tehdit altında. Türkiye’de ise konuşulan 15 dil tehlike altındayken 3 dil ise çoktan yok oldu.

Ülkemizde 4 ile 6 milyon arasındaki kişinin ana dili olan Kırmançki yok olma tehlikesi altında olan diller arasında ve UNESCO bu dil için 30 yıl ömür biçiyor.

Kırmançki dilinde yazılı eserler, görsel yayınlar, akademik çalışmalar da oldukça sınırlı olduğundan yeni nesillere dilin aktarılmasında önemli sorunlar yaşanıyor. Kırmançki dili ile ilgili çalışmalar yapılmış olsa da yine de istenilen düzeyde ne konuşuluyor ne de yazılıyor. Yapılan çalışmalar genelde sınırlı ve bölgesel kalmış durumda.

Yazar Nadire Güntaş Aldatmaz ile Kırmancki edebiyatın durumunu, gençlerin Kırmancki edebiyatına ilgisini ve Kırmancki dilinin kurtulması için neler yapılması gerektiği konularına dair sohbet ettik.

“TÜRKİYE’DEKİ DİL POLİTİKALARINA BAKTIĞIMIZDA KIRMANCKİ’NİN DURUMU İYİ BİR SEVİYEDE”

PİRHA- Kırmancki edebiyatı alanında ilk yazılı eserler ne zaman yayınlandı? Size göre Kırmancki edebiyatı şu an hangi seviyede?

NADİRE GÜNTAŞ ALDATMAZ: Kırmancki edebiyat alanında 1970’lerin sonunda modern olarak ilk yazılı eserlerin olduğunu düşünürsek bugün gelinen seviye bizim için gerçekten inanılmaz. Çünkü 12 Eylül 1980 darbesiyle beraber Kürtçe’nin yasaklı dil olması ve çok zor bir dönemden geçmesi nedeniyle bütün basın-yayın faaliyetleri uzun bir süre durmuştu, dolayısıyla özellikle 2003 yılından sonra Avrupa Birliği Uyum Yasaları çerçevesinde Türkiye devletinin dil politikalarını esnetmesiyle beraber hem basın-yayın alanında gelişmeler oldu hem üniversitelerde açılan bölümlerle birlikte Kürtçe’ye olan ilgi arttı.

Kürtçe’nin Kırmancki lehçesinde roman, öykü ve şiirde bayağı bir mesafe kat edildi. Fakat 2015 yılından sonra ülkedeki siyasi konjonktürün değişmesinden sonra edebiyatta da yeniden bir durgunluk yaşanmaya başlandı. Çünkü Kürtler güncel ve politik sorunlar yaşadıkça bu sorunlar direkt Kürtçe’ye de yansımakta ve Kürtçe yapılan basın-yayın faaliyetleri de bundan etkilenmekte. Çok iyi bir dönem yaşadık ama şu anda zorluklar devam ediyor. Umarım Türkiye’de yeniden bir demokratik ortam oluşursa Kırmancki açısından daha iyi şeyler olabilir. Bugün Türkiye’deki dil politikalarını ele aldığımızda Kırmancki’nin durumu bence iyi bir seviyede.

“GENÇ KUŞAKLAR KIRMANACKİ ESERLERE ÇOK ÖNEM VERMİYOR”

-Yeni kuşak Kırmancki alanındaki eserlere önem veriyor mu?

Genç kuşağın Kırmancki eserlere çok önem verdiğini söyleyemeyiz, tabi ki bunun birçok nedeni var ve en önemli nedenlerinin başında çocukların ilk dil olarak Kürtçe’yi öğrenmemeleri geliyor. Çocukların dil ile duygusal bağları neredeyse yok diyebiliriz. Çocuklar ailelerinden ya Türkçe öğrenerek başlıyorlar hayata ya da kısa süre sonra Türkçe öğreniyorlar. Yani Kürtçe ile duygusal bağları yok sadece bu konuda duyarlı olanlar ile politik olarak sahip çıkanlar var. Dil kültürün en önemli taşıyıcısıdır, çocukluğundan itibaren öğrenmediğin zaman duygusal bir bağ olarak hissetmediğin için senin için büyük bir anlam ifade etmiyor. Biz yaptığımız birçok çalışmada gençlere sorduk Kürtçe öğrenmek istiyor musunuz diye ama bazı gençler İngilizce veya işimize yarayacak bir dil öğrenmek daha mantıklı diyor. Haksız değil çocuklar çünkü Kürtçe’nin hayatı kolaylaştırmayı bir tarafa bırakın hayatı zorlaştıran bir tarafı da var. Çünkü siz Kürtçeyi öğrendiğiniz zaman politik bir duruş sergilemiş oluyorsunuz. İnsanlar duygusal olarak ilgi duysa bile Kürtçe’ye devletin algısı farklı oluyor, sizi bir noktada konumlandırıyor ve size ona göre davranıyor. Dolayısıyla hayatı kolaylaştırmaktan ziyade zorlaştırabiliyor. Gençlerin Kürtçe’yi öğrenmeyi tercih etmemesi çok anlaşılır bir şey.

“DİLİN KURTULMASI İÇİN KURUMLARIN ÇALIŞMASI GEREKİYOR”

-Kırmancki yazarlar dilin önemini halka yeterince anlatabiliyorlar mı?

Bu daha çok kurumsal yapılabilecek bir şey. Yazarlar tek tek mahalleleri, köyleri mi dolaşacaklar? Ancak kendi kişisel yaşamlarında görülerek imrenilen bir durum olabilir ama o da çok zor. Maalesef benim çocuklarım dahi bilmiyor ana dillerini çünkü ben ilk başta çocuklarımla kendi ana dilimde konuşmadım Türkçe’yle konuşmaya başladım. Aile içerisinde ana dilin konuşulması gerektiğini, ana dilin ne kadar önemli olduğunu söylüyorum ama kendim bunu yapmadığım için insanlar beni ne kadar ciddiye alır.

Bizim dönemimizde biz bu kadar bilinçli değildik şimdi çırpınıyoruz ama şimdi de bir işe yaradığını sanmıyorum, bunu kurumların yapması lazım. Dilin kurtulması için gereken çalışmaları siyasi partiler, belediyeler ve en başta devletin yapması lazım. Dil teşvik edilecek, dilin bir getirisi olacak ki dilin önemi anlaşılabilsin. Gençler dilin önemini anlamıyor çünkü doğuştan öğrenmedikleri için bir şey kaybetmiyorlar, biz bunun farkındayız çünkü biz doğduğumuzda bu dili öğrendik ve şimdi öğrendiğimiz dil yok oluyor, o yüzden onun acısını biz yaşıyoruz ama gençler bunun farkında değil.

“BİR TOPLUMU YAŞATAN DİLDİR”

-Kırmancki yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Sizce siyasi kurumlar kültür-sanat faaliyetlerinde Kırmancki’ye yeterince yer veriyorlar mı?

Kayyımlardan önce belediyelerde dil konusunda çalışmalar yürütüldü ama hiç yeterli değildi. Çünkü bana göre dile yeterince önem verilmiyordu, bir toplumsal yaşamın sürdürücüsü ve o toplumu yaşatan dildir. Eğer bir toplumun dili yoksa o toplumun bir özelliğinden bahsedemeyiz. Kurumların dil konusunu öncelikli görev olarak benimseyip daha çok dile ağırlık vermesi gerekiyor şimdiye kadar böyle bir çalışma olmadı ama bundan sonra neler olur onu bilemiyorum.

“DEVLETİN DİL KONUSUNDA ÇALIŞMALAR YAPMASI GEREKİYOR”

-Dilin kurtuluşu için acil olarak neler yapılmalı?

Kürtçe yayın yapan birçok televizyon kanalı var ama Kırmancki yayın yapan televizyon kanalı yok. Bir ara TV10 ağırlıklı olarak Kırmancki yayın yapıyordu ama şu anda yok denecek kadar az. Kürtçe’nin Kurmanci lehçesinin yok olma tehlikesi yok, çünkü Türkiye’nin dışındaki ülkelerde de konuşuluyor ve birçok ülkede okullarda eğitim dili olarak kullanılıyor. Bir dil eğitim dili olduğu sürece kaybolma tehlikesi söz konusu değil ama Kırmancki için aynı durum geçerli değil. Kırmancki sadece Türkiye sınırları içerisinde konuşulduğu için ve Türkiye’nin dil politikaları çok katı olduğundan şu anda çok vahim durumda ve o yüzden acilen bir şey yapmak gerekiyor.

Dil konusunda bir şeyler yapması gereken kurumların başında devlet kurumları geliyor. Demokratik bir devletin kendi vatandaşlarının konuştuğu bir dilin ölümüne seyirci kalamaması gerekiyor. Okullarda seçmeli ders var ama sanki seçilmemesi için konulmuş, zorla yürüyen bir süreç var bunu daha da geliştirip Kırmancki için öğretmen atamasının yapılması ve gelecekte Kırmancki’nin eğitim dili olacak noktada imkânlar sağlanması gerekiyor. Tek tek devlet dışı kurumlar veya yazarlar çeşitli çalışmalar yürütebilirler ama bunun halka ulaşması için daha geniş kanalların olması gerekiyor. Dilin yasaklanmaması ve kriminalize edilmemesi gerekiyor. Dilin bir toplumun iletişim aracı olarak görülmesi ve kendi vatandaşlarının mutluluğu için devletin dil konusunda çalışmalar yapması gerekiyor. Ama dil ile ilgilenenleri politik bir yere konumlandırarak ona mesafeli davranıyor.

Bence öncelikle devlet dil konusunda çalışmalar yapmalı, kanunlar değişmeli, Kırmancki’nin gelişip, hak ettiği yere gelmesi için eğitim dili olması gerekiyor. Şu an ki Türkiye koşullarında bunu çok mümkün görmüyorum tabi ki ama gelecekte neden olmasın. Çözüm Süreci döneminde yürütülen esnek politikalarla çok iyi bir noktaya gelebildik.

NADİRE GÜNTAŞ ALDATMAZ KİMDİR?

1963 yılında Dersim’in Pilvenk köyünde doğdu. Ortaokul ve liseyi Dersim’de okuduktan sonra Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Almanca Öğretmenliği bölümüne girdi ve 189 yılında mezun oldu. 1994 yılında öğretmen olarak başladığı meslek hayatını 2016 yılında emekli olarak noktaladı.

2010 yılında Mardin Artuklu Üniversitesi Türkiye’de Yaşayan Diller Enstitüsü Kürt Dili Kültürü bölümünde başladığı yüksek lisans çalışmasını 2012 yılında tamamlayarak ‘Folklorê Kirmancan Ser O’ adlı yüksek lisans tezini teslim etti. Resmi olarak 2013 yılında kabul edilen bu tez Türkiye’de kabul edilen ilk Kürtçe tez olarak tarihe geçti.

2016 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünde doktora çalışmasına başladı. ‘Topluluk dillerinin kaybolması ve iletişim: Kırmancca örneği’ adlı tezin 2020 yılında kabul edilmesi ile doktora çalışmasını tamamladı.

Yayınlanmış çalışmaları:

-Folklorê Kirmancan Ser O

-Sanikanê Mamekîye Ra

-Pîyê Mi Kemane Cinitene

-Pîltane

-Xewn

Cihan BERK-Nuray ATMACA/PİRHA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak