Alevi Haber Ajansi

Koza Altın İşletmeleri, Göle’deki Alevi ve Kürt köylerine göz dikti!-VİDEO

PİRHA – Çevresel tahribatlarıyla tanınan Koza Altın İşletmeleri, Göle’de yeni bir talan projesini hayata geçirmek istiyor. Yöre halkı ise her türlü maden faaliyetine karşı olduklarını belirterek “Bu projelerde daha çok siyasi faaliyet yürütülüyor. Özellikle Alevi ve Kürt köylerinde maden çalışmaları yapılıyor” ifadelerini kullandı.

Koza Altın İşletmeleri A.Ş. Ardahan’ın Göle İlçesinde yeni bir maden faaliyeti için girişimde bulundu. Proje detaylarını kamuoyu ile paylaşan şirket, maden çıkarmak için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvurusunu da yaptı.

Altın, gümüş ve bakır çıkartmak amacıyla açık ocak şeklinde faaliyet yürüteceklerini belirten şirket, Büyük Altunbulak Köyü başta olmak üzere Koyunlu (Gundik), Kuytuca (Şeki) ve Durucasu (Gırdamal) köylerinin de arazilerinin maden sahası kapsamında değerlendirileceğini belirtti.

Karara tepki gösteren yöre halkı, Koza Altın İşletmeleri’nin yaptığı başvuruya dair itirazda bulundu. İmza kampanyası başlatan yurttaşlar, maden faaliyeti sebebiyle büyük bir çevresel felaketin oluşacağına dikkat çekti.

TARIMSAL ÜRETİM İÇİN TEHLİKE SİNYALİ!

Madem faaliyetlerinin her aşamasının doğaya, tarım ekonomisine ve insan sağlığına geri dönüşü olmayan zararlar verdiğini belirten yurttaşlar, dinamit ile yapılacak patlamalar nedeniyle yeraltı sularının da zarar göreceğinin altını çizdiler. Göle ilçesinin hayvancılık ve tarım alanında önemli bir bölge olduğunu vurgulayan yöre halkı, açık maden faaliyeti ile birlikte, hayvancılığın yanı sıra süt, peynir ve arıcılığın da büyük bir darbe göreceğini belirttiler.

Proje sahasının 146 metre yakınından geçen Şimşimik Deresi de söz konusu faaliyet nedeniyle tehlike altında bulunuyor. Yaşam alanlarının maden sahasına olan uzaklığı ise sadece 150 metre. Yurttaşlar, bölgenin aynı zamanda deprem fay hattı üzerinde olduğunu vurgulayarak maden işletmesinin iptalini talep ediyor.

YÖRE HALKI, PROJEYE TEPKİLİ!

Ankara’da ikamet eden Büyük Altunbulak köyünden Ali Turan, söz konusu projeye dair yöre dernekleriyle faaliyet yürüten isimlerden birisi. Turan, aynı zamanda oluşturulan çevre komisyonunun da sözcülüğünü yürütmekte. Ali Turan, maden faaliyeti konusunda ilk duyumu yaklaşık 1 ay kadar önce aldıklarını belirterek “Büyük Altınbulak köyünün tamamını, çevre köylerden ise Gundik, Şeki ve Gırdamal’ın da resmi olarak arazilerinde altın madeni arama faaliyeti gerçekleştirileceğini haber aldık. Böyle bir şeye başta inanamadık. 2007 yılında bu ruhsatın alındığı söylendi, daha sonra da Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) için Koza Holding’in başvuruda bulunduğu söylendi. Göle’deki köylerimizin muhtarları, bütün köy halkının bu faaliyeti istemediğini belirterek valiliğe başvurularını yaptılar. Her ne kadar göç edip uzakta da olsak oralar bizim memleketimiz, bölgemiz” diye konuştu.

“BÖLGEYE ZARAR VERİLMEDEN İŞİN İÇİNDEN ÇIKILMAZ!”

Altın arama faaliyetlerinde siyanür tehlikesine de dikkat çeken Turan, sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:

“Siyanürsüz arama gibi bir örnek yok. Çıkarılan madenin Gümüşhane’ye taşınma noktasında bir söz var ve etrafa zarar vermeyip ‘siyanür kullanmayacağız’ ifadelerinin olduğu projeyi okuduk. Ancak kimse bu projenin Gümüşhane’ye taşınabilirliğini, o bölgeye zarar verilmeden bu işin içinden çıkılacağını düşünmüyor. Aynı zamanda siyanürlü havuzlarda kazaların yaşandığı bir ülkedeyiz. Dolayısıyla Ardahan, zaten hayvancılık konusunda can çekişen bir bölge. Buralar tarım ve hayvancılıkla kendini ayakta tutuyor. 3 bine yakın tür çiçeği barındıran bir bölge burası. Bu nedenlerle hiç kimse Koza Holding’in orada maden faaliyetini istemiyor.”

“KOZA HOLDİNG’İ BÖLGEYE İSTEMİYORUZ”

Ali Turan yerel halka çağrıda bulunarak yapacakları eylem planını da şu sözlerle anlattı:

“Halkın tepkisi ‘sonuna kadar direneceğiz’ yönünde. İlgili bakanlığın bu projeye onay vermesini halk istemiyor. Evet ‘milli bir kazanımdır’ yönünde cevap geliyorsa da yaşamsal alana zarar vereceği noktasından hareketle bütün Göle halkı, gurbette olan tümümüz, kesinlikle Koza Holding’i bölgeye istemiyoruz. Yöre halkı, eğer karar bakanlıktan geri dönmezse fiziki mücadeleye de başlayacaklarını belirtiyor.”

ÖZELLİKLE ALEVİ-KÜRT KÖYLERİNDE MADEN FAALİYETİ!

Madenden etkilenecek köylerden olan Gundik, ilçenin tek Kürt Alevi köyü özelliği ile biliniyor. Köy arazisi içerisindeki kutsal mekanların da, söz konusu maden faaliyetleri nedeniyle tehlike altında olduğuna işaret ediliyor.

Ardahan ili Göle ilçesi Koyunlu Köyü Kültür ve Yardımlaşma Derneği de maden kararına karşı Ankara’da faaliyetlerine başladı. Derneğin Başkanı Güntay Akın, “Her ne kadar Ankara’da ikamet etsek de kendi topraklarımızdan ayrı kalmadık, her zaman orayla ilgilendik” diye belirtti. Akın, madenin vereceği muhtemel zararlardan birisinin de demografik yapı olacağını söyleyerek şöyle devam etti:

“Doğa içerisinde insanoğlunun olduğu gibi her canlının da yaşama hakkı var. Mevcut hükümetin, geçmişten bugüne doğa üzerindeki yaptığı tahribatı Akbelen’de, Kaz Dağları’nda görüyoruz. Biliyoruz ki maden, doğaya ve canlıya zarar verecek şekilde çıkartılıyor. Bize maden faaliyetinin süresi olarak ‘3 yıl içerisinde bitirilecektir’ deniliyor ancak çıkarılan o madenin sonraki süreçte doğa üzerindeki tahribatı daha da büyük olacak. Yani nereden bakarsanız 100 yıl boyunca oradan hiçbir canlı faydalanamayacak. Bu projelerde daha çok siyasi faaliyet yürütülüyor. Özellikle Alevi ve Kürt köyleri üzerinde maden çalışmaları yapılıyor. Şu an yapılan çalışma sanki maden değil de farklı bir alana gidiyormuş gibi görünüyor. Bu doğrultuda tabii ki elimizden gelen mücadeleyi vereceğiz. Hukuksal ve eylemsel anlamda olsun, sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelip ne yapılması gerekiyorsa yapacağız.

“ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ”

Amaçlanan, bölgedeki siyasi gücü de zayıflatmak gibi görünüyor. İktidar, kendine muhalif olan kesimin oradaki gücünü kırmak istiyor gibi. Bölgede yeraltı kaynakları vardır ancak çıkarılması arz eden ya da edilmeyen yerler vardır. Özellikle bu faaliyetleri insanların yüzyıllardır yaşadığı yerlerde yaparsanız ortaya farklı şeyler çıkar.

Şu an sadece imza kampanyası yapıp mücadelemizi bu doğrultuda yürüteceğiz. Tahribatı görmeden bu işin sonlanması için elimizden geleni yapacağız. Ama yok ‘diretip altın arayacağız’ dedikleri zaman, orada ekmek mücadelesi veren; tarımla uğraşan, hayvancılık yapanlar da oradaki rezervin bir gün biteceğini biliyor. Tahribatı yaptıktan sonra bölgenin halini düşünmek gerekiyor. 3 yıllık süreç içerisinde bir sürü tahribat yapılıp canlı öldürülecek. sonrasında orada yaşayan insanlar ne yapacak?”

“YAŞAM VE GEÇİM ZORLAŞIR”

Güntay Akın, yerel halkla dayanışma içerisinde olduklarını vurgulayarak sözlerini şu cümlelerle sonlandırdı:

“Yerel halkın yaşayacağı başka bir anavatanı yok. Orada yaşayan insanların yüzde 90’nı sonradan kazandıklarıyla geçimlerini sağlayabiliyor. Hayvancılık, buğday, arpa, arıcılık gibi üretimleri öldürdüğünüz zaman yaşam ve geçim zorlaşır. Bizim yapacağımız iş, bu şirketin tahribatlarını anlatmak olacak. Yerel halkın da zaten %80’i ne gerekiyorsa mücadele vereceğini söyledi. İlk başta sivil toplum örgütleri ile bir araya gelip, olayı anlatmak ve ileride hukuki mücadele ve tabii ki fiziki eylemler de gerektirirse yapılacaktır.”

Eren GÜVEN/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak