PİRHA- Divriğili Mürvet Gençdal, Günbahçe köyünde organik tarım yapıyor ve bir çok kişinin “olmaz, geçti o zamanlar” dediği şeyi başarmış.Önceleri kendileri için yapılan organik tarım zamanla, herkes yararlansın diye büyütülmüş. Tarımla uğraşanlara çağrıda bulunan Gençdal, “Çocuklarımızın geleceği tehlikede. Mümkünse tarımla uğraşan arkadaşlar ilaçlama yapmasınlar” dedi.
“Ne yiyorsak oyuz” sözünün kaynağı yüzyıl öncesine dayansa da bugünler için daha bir anlam ifade ediyor. Neredeyse ilaç kullanılmayan ve daha çok üretmeye odaklanan tarım politikalarından kaynaklı, canlı yaşamında ciddi değişimler yaşanıyor.
Kansere dayalı hastalıklar başta olma üzere insanlığın yaşadığı birçok hastalığın merkezinde beslenme alışkanlıklarındaki değişimim geldiği bilim insanlarınca kanıtlanan bir durum.
Toprağın kirletildiği, hibrit tohumların yaygınlaştığı bir dönemde, yerel üreticilerin anadan, atadan kalma tohumlarla yaptıkları tarım, endüstriyel tarıma direniyor.
Bu hikayelerden biri de Sivas’ın Divriği ilçesine bağlı Günbahçe köyünde yaşanıyor.
Mürvet Gençdal, bir çok kişinin “olmaz, geçti o zamanlar” dediği şeyi başarmış. Önceleri kendileri için yapılan organik tarım zamanla, herkes yararlansın diye büyütülmüş.
Gençdal, yaşadıkları süreci PİRHA’ya şöyle anlattı:
“Organik tarım yapıyorum. Bu işi eşimle birlikte yapıyoruz. Başta amatörceydi daha sonra işi büyüttük. Seralarımız var. Seralarımızda patlıcan, biber, domates, açık alanda fasulye, lahana, patates, soğan gibi bitkiler yetiştiriyoruz. Ama kesinlikle ilaç, kimyasal madde hiç kullanmadan bu işi yapıyoruz. Ayrıca ceviz, kayısı ve böğürtlen gibi meyveler de yetiştiriyoruz. Önce kendimiz için yetiştirilelim dedik. Baktık ki kimyasal içerikli sebzelerin zehirleyici özelliği olduğu için bu şekilde organik de yetişebileceğini göstermek amacıyla yola çıktık. Günümüzde kanser hastalıkları o kadar çok arttı ki bunu kesinlikle biz kimyasala bağlıyoruz. Yediğimiz her şey zehirli, meyveler, sebzeler. Ben açık alanda hiçbir şekilde ilaç kullanmıyorum. Ticarete dönüştürmek adına tarımı komple zehirlediler. Toplumun bu konuda biraz daha bilinçli olması lazım.”
Yerli tohum da üretmeye başladıklarını ifade eden Gençdal, sözlerine şöyle devam etti:
“Şu an benim bahçemde yaklaşık 5 kalem yerli tohumu kendim üretiyorum. Ama tarım yapan arkadaşlara sorduğumda yetişmediğini iddia ediyorlar. Hayır yetiştiyoruz. Ticaret uğruna kasa kasa çıkarmayalım da yarıya düşürelim ama temiz yiyelim. Toplumu bilinçlendirelim. Bu şekilde yetiştirsinler. Bu iş gelecek vadediyor. Anneannelerimiz, dedelerimiz kesinlikle kimyasal maddelerle hiç tanışmadılar ve bilmiyorlardı. O zamanda buğdayımız, arpamız, bağımız, bahçemiz, meyvelerimiz yetişiyordu. Topluma kimyasal kullanarak daha fazla üretmek uğruna insanlar zehirleniyor. Sonucunda da hastalıklar artıyor. Çocuklarımızın geleceği çok tehlikede. Mümkünse tarımla uğraşan arkadaşlar ilaçlama yapmasınlar. Fenni gübre asla kullanmıyorum. Hayvan gübresi, yarasa gübresi, damla sulama sistemiyle yetiştiriyoruz. Arkadaşlar gelip gördüğünde siz buraya fenni gübre mi kullandınız. Kesinlikle bahçemin kapısından içeriye fenni gübre girmedi. Tamamıyla organik. İnorganik hiçbir şey kullanmıyorum.”
PİRHA/SİVAS
Yoruma kapalı.