Alevi Haber Ajansi

Koçyiğit: 2024, ‘AKP’nin emeklilerin canına okuma yılı’ olabilir!-VİDEO

PİRHA – DEM Parti Grup Başkanvekili Koçyiğit, emekli maaşlarına dikkat çekti. Açlık sınırının dahi altında kalan maaşlara dair Koçyiğit, “Bir sefalet ücretini konuşuyoruz ama bunu bir müjde gibi topluma ilan ettiler! Yetmedi bir de 2024 yılını emekliler yılı ilan ettiler. 2024 yılı Emeklilerin canına okuma yılı ya da emeklilerin kırım yılı olarak söylense hiç de yanlış olmaz” ifadelerini kullandı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Koçyiğit, ilk olarak belediye seçimleri için partisinin hayata geçirdiği ön seçim yarışına değindi.

Halk oylamasının, doğrudan demokrasinin örneğini oluşturduğunu söyleyen Koçyiğit, “13 Ocak Cumartesi’den bu yana Diyarbakır, Mardin ve Van gibi büyükşehirler de dahil olmak üzere 90 yerde 4 bine yakın adayımızı ön seçim sonucunda oyladık ve 100 binin üzerinde delege arkadaşımız da bu ön seçimlerde oy kullandı. Çoğunlukla iki turlu yaptığımız ön seçimlerde halkımızın ağırlıklı olarak desteğini aradık ve adaylarımızın en geniş katılımla oylanması için çok ciddi bir çaba sarf ettik. Her 200 kişi için bir sandık kurduk, 3’er kişilik sandık kurulu belirledik ve imza karşılığı oy kullandırdık. Sonra pusulaları aday adaylarının ve delegelerin gözleri önünde açtık ve saydık. Tüm aldığımız kararlarda aday adaylarımızın onayını aradık. Bizim için bu sürecin doğrudan demokrasinin çok önemli bir örneğini oluşturduğunu, çok özel bir deneyim yaşadığımızı ifade etmek isterim” dedi.

“İŞÇİLERİN FONU SÜREKLİ AKP TARAFINDAN YAĞMALANIYOR”

Gülistan Kılıç Koçyiğit, 22 Ocak Pazartesi Meclis’e gelecek torba kanuna da dikkat çekti. “Sermayeye, patronlara, yandaşa İşsizlik Sigortası Fonu’nun yağmalanmasının yasasını getiriyorlar” diyen Koçyiğit, şöyle devam etti:

“Bu yasa teklifinin gerekçesini bakın nasıl ifade ediyor AKP’liler. ‘İşverenlerin işgücü maliyetlerini düşürmek için bu yasa teklifine ihtiyaç duyduk’ diyorlar. Bunun için asgari ücret desteğini aylık 500 liradan 700 liraya çıkardık ve bu para da İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak diyorlar. Yani işverenlerin iş gücünün maliyetini düşürmek gibi AKP’nin bir derdi var, bir çalışması var. Peki, bunu nereden sağlıyor? İşsizlik Sigortası Fonu’ndan. Bu fon işçilerin ama sürekli AKP tarafından yağmalanıyor. Yani patronun işçiye verdiği asgari ücret desteğini yine işçinin fonundan, işsiz kaldığında asgari geçiminden çalıyorlar. İşsizlik Sigortası Fonu’nun ilk yağmalanması değil bu. Onlarca düzenleme geçirerek bu fondan patronlara, sermayeye dünya kadar teşvik ve kaynak aktardılar. İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yararlanma meselesini işçi lehine değil de sürekli patronlar ve sermaye lehine düzenleyen bu akıldan bir an önce vazgeçmeniz gerekiyor. İşçiler dışında İşsizlik Fonu’nu herkese kullandıran bu akıldan bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz.

“BÜTÇE, SAVAŞ VE ŞATAFAT İÇİN HARCANIYOR”

Bütçe açığının milli gelir oranına baktığımızda çok açık ve net görüyoruz. 2023’ten bu yana en yüksek seviyeye çıkmış. 2022’ye göre tam yüzde 864 artmış. Bunların çok büyük ve korkunç rakamlar olduğunu, bütçenin bir kara deliğe döndüğünü ve özel olarak da topluma harcanmayan, bu ülkede yaşayan milyonlarca kişi için harcanmayan bir bütçe olduğunu görüyoruz. Bütçenin bugün savaş için, tank, top, İHA, SİHA için harcandığını, lüks ve şatafat için harcandığını çok iyi biliyoruz. Yani rant ekonomisi, israf ekonomisi, savaş ekonomisi bu bütçe açığının temel nedenlerini oluşturuyor. Tabii sadece bütçe açığı hedefinden sapma olmadı. Onun dışında birçok iktisadi göstergede de aslında hedeflerinin tutmadığını görüyoruz. Enflasyon deseniz gerçeklikten uzak, ihracat hedefleri deseniz maalesef aynı şekilde. Tüm bunların da maliyetini AKP ve onun sermayesi değil yoksul milyonlar ödüyor. Bu anlamıyla Temmuz’da çıkarılan ek bütçeyle artırılan vergi yükü de dahil edildiğinde ve bütçe hedefine göre vergi gelirindeki gerçek orana baktığımızda bu oranın da hedefin yüzde 105 üzerinde olduğunu görüyoruz.

“AKP, EMEKLİLERİ BİR YÜK OLARAK GÖRÜYOR”

2024 yılındaki bütçe hedefinin de tutmayacağını buradan ilan ediyoruz. Bu yılın ortasına gelindiğinde yeniden bu hükümet ek bütçeyi Meclis’e getirmek zorunda kalacak. Şimdi bütün bu bütçe açığı ve artan enflasyon içerisinde en önemli gündem maddelerinden biri de emeklilere yönelik zam açıklaması. SSK ve BAĞ-KUR emeklisine 5 puan artışla yüzde 42.6 oldu emekli maaşları. En düşük emekli maaşı 10 bin TL oldu. Enflasyonun yüzde 136 olduğu bir ülkede, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, 10 bin TL’lik bir maaşı kalkıp milyonlarca emekliye müjde diye duyurabiliyor. Bu 10 bin TL neye tekabül ediyor? Bakın, açlık sınırının bile çok çok altında olan bir sefalet ücretini konuşuyoruz ama bunu bir müjde gibi topluma ilan ettiler! Yetmedi bir de 2024 yılını emekliler yılı ilan ettiler. Biz de bir isim öneriyoruz. 2024 yılı emekliler yılı değil emeklilerin açlık ve sefalet yılı olabilir! Emeklilerin canını okuma yılı ya da emeklilerin kırım yılı olarak söylense hiç de yanlış olmaz.”

“HSK ÜYE SEÇİMİNİ MEŞRU GÖRMÜYORUZ, KATILMAYACAĞIZ”

HSK üye seçimine de değinen Koçyiğit, “Biliyorsunuz, bugün Adalet ve Anayasa Karma Komisyonunun HSK üye seçimlerine ilişkin bir gündemi var ve Meclis’te bir toplantı gerçekleştirilecek. Başta 2017’deki değişiklikler olmak üzere HSK’nın oluşumu ile oynanmasının, Adalet Bakanı’nın bu kurulun başkanı olmasının bu kurulun bağımsızlığına gölge düşürdüğünü daha önce ifade ettik, bugün de söylüyoruz. Yürütmenin başındaki bir bakanın HSK başkanı olması asla kabul edilebilir bir durum değildir. Yerel mahkemelerin AYM ve AİHM kararlarına uymaması, mahkemelerin siyasetin sopası haline gelmesi, en son Can Atalay kararı üzerinden yargıya yapılan darbe ve Yargıtay’ın hukuki karar verdikleri için AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmaya cüret edebilmesi artık hukukun kırıntısının bile bu ülkede kalmadığının açık ve net göstergesidir. HSK’nin diğer kurumların etkisiyle hareket ettiğini ispatlayan dünya kadar uygulama var. Kurul kararlarının yargı denetiminin dışında tutulması temel bir problem. Kurul kararlarına karşı etkili bir itiraz mekanizmasının oluşturulmaması da yapısal bir sorun olarak önümüzde duruyor. Bu nedenle biz yapılacak HSK üye seçimini meşru görmüyoruz. Orada sözümüzü söylemekle beraber kurul seçimine katılmayacağız.”

Gülistan Kılıç Koçyiğit, şöyle devam etti:

“Yargıda çürümeye ilişkin en temel, en can yakıcı örnek şu anda Sincan’da devam eden Kobanî Kumpas Davasıdır. Buradaki bütün sürecin kendisi, yani delil yaratmadan tutun bir bütün davanın kumpas olması bile aslında yargı açısından çokça şeyi ifade ediyor. Yargıdaki çeteleşme, rüşvet ağları…

Tutuklanan suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan’ın eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı yeni Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman ve daha başka yargı mensupları ile bağlarının olduğuna yönelik iddialar etkilerini sürdürüyor. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar HSK’ye gönderdiği yazıda uyuşturucu kaçakçılarının, yasa dışı bahisçilerin, milyonlarca lira gasp edenlerin nasıl tahliye edildiğini ortaya koymuştu. Bu vahim iddialar karşısında HSK’nın harekete geçmesi gerekirken, bu iddiaları gündeme getiren Timur Soykan’ın yargı içindeki çürümeyi gündeme aldığı yazısına yayınlanmasının üzerinden 24 saat bile geçmeden erişim engeli kararı verilmişti. Tüm bu sebeplerin her birisi buradaki HSK üye seçiminin de iktidarın kendisine yakın bir üyeyi HSK’ya göndermesinden başka bir şey olmadığını gösteriyor. O nedenle bu kurulun da yargıdaki diğer bütün mekanizmaların da işlevsizleştiğini, çürüdüğünü ve ne yazık ki aslında liyakatten yoksun kurullar olduklarını ifade ediyorum.”

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak