Alevi Haber Ajansi

KHK’lilerin ‘vatandaşlık hakkı’ istemine izin verilmedi-VİDEO

PİRHA-OHAL kapsamında KHK ile ihraç edildikten sonra ellerinden alınan vatandaşlık haklarının iadesi için İstanbul İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü’ne başvuran emekçilerin dilekçeleri kabul edilmedi. KHK’liler daha sonra açıklama yaptılar.

Haberin videosu

15 Temmuz darbe girişimi sonrası, OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle KHK ile mesleklerinden ihraç edilen, seyahat ve eğitim hakları elinden alınan emekçilerden oluşan platform, vatandaşlık haklarını yeniden almak için İstanbul İl Nüfus Müdürlüğü’ne dilekçe vermek istediler. Ancak polis binaya girişlerine izin vermedi. KHK’liler polisin engellemesinin ardından bir açıklama yaptılar.

Vatandaşlık haklarının ellerinden alındığını hatırlatan KHK ile ihraç edilen öğretmen Hüda Yıldırım, pasaportlarına el konularak seyahat haklarının ve çalışma haklarının engellendiğini söyledi.

“VATANDAŞLIK HAKKIMIZ ENGELLENİYOR”

KHK ile ihraç edilen bir diğer öğretmen Cemil Turan ise vatandaşlık haklarını İçişleri Bakanlığı’na hatırlatmak amaçlı bu eylemi gerçekleştirdiklerini belirtti. Dilekçelerinin kabul edilmemesinin vatandaşlık haklarının engellendiğinin kanıtı olduğunu dile getiren Turan, “Hiçbir şekilde hukuka ve hukuk devletine yakışmayan bir davranıştır. Kamu adına bunu uygulayan, emniyet güçlerine bu emri verenler ve benim başvuru dilekçemi kabul etmeyen Vatandaş İşleri Müdürlüğü hakkında suç duyurusunda bulunuyorum. Savcıların bunu bir suç duyurusu olarak kabul etmesini istiyorum” diye konuştu.

“YARGISIZ İNFAZ”

KHK’li emekçilere destek veren Avukat Mehmet Ali Başaran da, KHK’lilerin maruz kaldıkları durumu “yargısız infaz” olarak değerlendirdi. Başaran, “KHK’liler ölüme terk edildi. Bu en ağır insan hakları suçlarından biridir” ifadelerini kullandı. Adil yargılanma hakkını hatırlatan Başaran, “Bugün işsiz kalan onlar ama yarın siz olabilirsiniz, Türkiye’de yargı maalesef yok. Bu yargı her an hepimizi sivil ölüme mahkum edebilir. Dolayısıyla bu hayati bir meseledir. Bu sadece KHK’lilerin meselesi değildir” diye konuştu.

Nüfus Müdürlüğüne verilmek üzere hazırladıkları dilekçe ise şöyle:

“Kanun Hükmünde Kararname ile hakkımda soruşturma açılmadan, savunmam alınmadan, ulusal ve uluslararası mevzuat ve yargı kaideleri yok sayılarak Anayasa ve tabi olduğum personel yasasındaki hükümler ve savunma hakkım gözetilmeksizin kamu görevinden çıkarılmış bulunmaktayım. Kamu görevinden haksız ve hukuksuz çıkarılmış olmam yetmiyormuş gibi temel vatandaşlık haklarımdan da tecrit edilmiş bulunmaktayım. Bu ayrımcılık ve ötekileştirme maddeler halinde aşağıda sıralanmıştır.

  • İnsanca Yaşama Hakkı: İnsanca yaşama, maddi ve manevi varlığımı koruma ve geliştirme hakkım gasp edilerek işkence, eziyet ve soykırıma varacak tutum ve davranışlarla insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulmaktayım.
  • Hürriyet:Kişi hürriyeti ve güvenliğim tehdit altında; Hürriyet ve güvenliğin, kanunlarla belirlenen tutuklama, gözaltına alma, ıslah evine gönderme ve resmi müessesede gözlem altına alınma hallerinin dışında hiçbir kişi veya kuram tarafından ihlal edilemez, kesintiye uğratılamaz. Yasa tarafından belirtilmeyen gerekçelere ve usullere dayanılarak özgürlüğüm kısıtlanamaz. Bu en tabii hakkımız, bunu sağlamak da devletin en önemli görevidir.
  • Tutuklanma Nedenini Öğrenme Hakkı:Kanunlarla belirlenen usul ve esaslar doğrultusunda; tutuklanma sebebinin en kısa zamanda tarafımıza bildirilmesi, haklarımızın neler olduğunun anlatılması ve tutuklandığımızın yakınlarınıza bildirilmesi zorunludur. Yakalanmamız veya tutuklanmamız durumunda en kısa sürede hakim önüne çıkarılmamız, tutuklanmamız veya yakalanmamızda kanuna uygun olmayan bir unsurun varlığında hemen serbest bırakılmamızı sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma
    hakkına ve bu noktada adil tarafsız ve bağımsız yargılama yapacak mahkemelere sahip değilim.
  • Özel Hayatın Gizliliği:Anayasa’daki özel hayatımıza ve aile hayatımıza saygı gösterilmesini isteme hakkı hukuksuzca gasp edilmekte; Özel hayatımızın ve aile hayatınızın gizliliğine dokunulamaz. Kanunlarla belirlenen esaslara göre verilen arama kararları kanunların dışına çıkılarak keyfi ve zorbalık ile uygulanmaktadır.
  • Konut Dokunulmazlığı:Konut dokunulmazlığı en tabii hakkımızdır. Kanunun açıkça gösterdiği hallerde usulüne göre verilen hakim kararı olmadıkça, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise Cumhuriyet Savcıları ve onların yardımcıları sıfatıyla emirlerini yerine getirmeye memur olan Güvenlik Güçleri dışında hiç kimse konutumuza giremez, arama yapamaz ve buralardaki eşyamıza el koyamaz.
  • Avukat İsteme Hakkı:Herhangi bir suçlamayla yakalanmamız veya göz altına alınmanız durumunda; soruşturmanın her hal ve derecesinde bir veya birden fazla avukatın hukuki yardımından faydalanma hakkına sahibiz. Zabıta amir veya memurlarınca yapılan sorgu işleminde ancak bir avukat bulundurabilir, sonraki savunmalarda ise ancak üç avukat bulundurabiliriz. Hangi makam veya kişi tarafından yapılırsa yapılsın soruşturmanın her safhasında avukatımızın bizimle görüşmesi, ifade alma ve sorgu müddetince yanınızda bulunup, hukuki yardımda bulunması engellenemez veya kısıtlanamaz. Maddi yetersizliklerden dolayı avukat seçebilecek durumda olmamız halinde ise ‘Barolar Birliği’ tarafından görevlendirilecek bir avukatın hukuki yardımından ücretsiz faydalanabilir olmamız engellenmektedir.
  • Delil Toplatma Hakkı:İfademizin alınması veya sorgumuz sırasında üzerimizde yoğunlaşan şüpheden kurtulmak gayesiyle belirteceğimiz konularda somut delillerin toplanmasını talep edebileceğimizin ve aleyhimize olan şüpheleri ortadan kaldıracak somut delilleri ileri sürme hakkımız gasp edilmektedir.
  • Geçersiz İfade:Herhangi bir nedenle alınan ifadenin özgür irademizle alınmış ve aynı doğrultuda kayıtlara geçirilmiş olması zorunludur. İrademizi baskı altına alma, kötü davranma, işkence, zorla ilaç verme, yorma, aldatma, bedensel cebir ve şiddette bulunma, araçlar vasıtasıyla cebir ve şiddet uygulama gibi iradeyi bozan, istenmeyenleri söylemek zorunda bıraktıran bedeni veya ruhi zorlama ile kanunlara aykırı herhangi bir eylem yapılamaz. Kanuna aykırı menfaat vaat edilemez. Bu tür yasak yöntemlerle elde edilen ifadelerimiz rızamız olsa da delil olarak değerlendirilemez.
  • Susma Hakkı:Zabıta amir ve memurları ile Cumhuriyet Savcısı tarafından ifade alınma ve hakim tarafından sorguya çekilmede; ne ile suçlandığımızın açıkça belirtilmesi kuralı uygulanmamakta, isnat edilen suçlamayla ilgili olarak açıklamada bulunmamamız (yani susma hakkımız) kanuni haklarımızdan olduğu hakkı gasp edilmekte ve susma durumu isnat edilen suçu kabul olarak görülmektedir.
  • Seçme ve Seçilme Hakkı: 18 Yaşını dolduran her Türk genci seçme ve seçilme hakkına sahiptir. Seçimlere katılmak bireylerin temel hakkıdır hüküm ve kaidesi çiğnenmekte bizlerin kullandığı ve kullanacağı oylar tartışmaya açıldı seçilmiş KHK’ lı arkadaşlarımızın mazbataları kendilerine verilmemiştir.
  • Ailenin Korunması Hakkı: Anayasaya göre, aile “toplumun temeli”dir. Bu nedenle devlet, ailenin huzur ve refahını, özellikle anneyle çocukların korunmasını sağlayacak önlemler alır ve gerekli örgütleri kurar. İlkesinin aksi yönde uygulamalara tabi tutulmaktayız.
  • Eğitim ve Öğrenim Hakkı: Devlet, vatandaşların eğitim ve öğrenimlerini sağlamak zorundadır. Devlet, vatandaşları arasında hiçbir ayrım gözetmeksizin, herkesin çağdaş eğitim koşulları içinde ve parasız olarak temel eğitim almasını sağlamakla yükümlüdür. Devlet, ayrıca, maddi olanakları yetmeyen öğrenciler için burslar sağlar ve gerekli yardımları yapar. Özel eğitime ihtiyacı olanlar için gerekli önlemleri alır ilkesi ve hükmüne rağmen bu ilke ve hükümlerin tam tersi uygulamalara tabii tutulmaktayız. Devlet mekanizması içerisinde “vebalı” olarak görülmekteyiz.
  • Ekonomik Haklar: Sosyal ve ekonomik haklar birbirini tamamlar. Gerek 1961 Anayasası gerekse 1982 Anayasası bu hakları aynı bölümde düzenlemiştir. Ekonomik haklarda sosyal haklar gibi, hem ülke kalkınmasını sağlamak, hem de “sosyal adaleti” gerçekleştirmek için devletin yerine getirmesi gereken ödevlerden oluşmaktadır. Devlet sosyal ve ekonomik hakları, mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir.

Çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli ücret almaları ve sosyal yardımlardan yaralanmaları için gerekeni yapmak devletin ödevleri arasındadır.

Devlet, çalışanların hayat düzeyini yükseltmek, çalışanları korumak ve geliştirmek, çalışma koşullarını insanlara yaraşır bir hale getirmekle yükümlüdür. Bu nedenle işsizliği önlemek için gerekli önlemleri alır. Ancak bizlerin özel sektörde dahi çalışması engellenmektedir.

Çalışma yaşamında vatandaşların sahip olduğu haklardan biri de sendika kurma hakkıdır. Memurlar, işçiler ve işverenler, ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak için sendikalar ve üst kuruluşlar (konfederasyon gibi) kurma hakkına sahiptirler. Sendikalara üye olmak ve üyelikten çıkmak serbesttir. Anayasamızda memur, işçi ve işverenlere ayrıca, toplu iş sözleşmesi hakkı ile grev ve lokavt hakları tanımaktadır. Üyesi bulunduğu sendika sebebiyle hiçbir çalışanın işten çıkarılması (ihraç edilmesi) vatandaşlık haklarına, ulusal ve uluslararası hukuk normlarına uygun değildir.

  • Seyehat Özgürlüğü Hakkı: Seyehat Özgürlüğü temel bir insan hakkıdır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ‘nin 13. maddesi şöyle der:
  1. Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır.
  2. Herkes, kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir.

12.Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumla değiştirilen Anayasa’nın Yerleşme ve seyahat hürriyeti başlığı altındaki 23. maddesi de bu hakkı şöyle tanımlamaktadır:

  • Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir.
  • Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;
  • Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.
  • Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle ve hakim kararına bağlı olarak sınırlandırabilir.
  • Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.

Yani seyahat özgürlüğü sadece suç soruşturması ve kovuşturması nedeniyle hakim tarafından sınırlandırılabilir. Bunun dışında sınırlandırılamaz. Ancak Yine Keyfi ve hukuksuz uygulamalar ile yurtdışı çıkış yasağı ve hatta ülke içinde bir şehirden başka bir şehre gitmemiz engellenmiştir.

Bahse konu olan tüm bu Anayasal haklardan mahrum bırakılmamız ve elimden alınmış olması şahsımda vatandaşlıktan çıkarılmıştık duygusu yarattığından Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşlığına kabul edilmeyi ve tüm vatandaşlık haklarımın tam olarak tarafıma yeniden verilmesi hususunda gereğinin yapılmasını;
Saygılarımla arz ve talep ederim.”

PİRHA/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak