Alevi Haber Ajansi

KHK’li öğretmen yaşadığı zorlukları anlattı: Düşman hukukuyla ekmeğimizden edildik -VİDEO

PİRHA – KHK ile ihraç edilen Eğitim-Senli öğretmen Nurullah Dönmez, “İhraç olmama sebep olan kişilerle aynı havayı teneffüs etmek istemedim” diyerek Kırşehir’e taşındı. Kebapçılık yapan Dönmez, KHK’li olması sebebiyle çevredeki esnaf tarafından dışlandı. Nurullah öğretmen son olarak inşaat sektörüne girdiğini belirterek yaşadığı zorlu süreci anlattı.

Ağrı Patnos doğumlu olan Nurullah Dönmez, 15 yıl boyunca öğretmenlik yaptı. Çalışma hayatının 7 yılını idarecilik yaparak geçirdiğini belirten Dönmez, son olarak yatılı bölge okulunda müdürlük yaparken 29 Ekim 2016 yılında 675 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edildi.

“İhraç durumumuzu tam da kendi bayramlarına denk getirdiler” diyen Nurullah Dönmez, yaşadığı süreci PİRHA’ya anlattı.

“O GÜN BUGÜNDÜR TERÖRİST OLARAK GÖRÜLÜYORUZ”

İhraç edilmeden önce 3 ay açığa alındığını söyleyen Nurullah Dönmez, “İhraç edilebileceğim hiç aklıma gelmiyordu” diye de ekledi. 2015 yılında yapılan darbe girişiminin kendisi ile hiçbir alakasının olamayacağını düşünerek “Açığa alınma durumu da yanlışlıkla yapılmıştır diye yorumluyordum ancak bir gün ailemle pikniğe giderken resmi gazetede ismimin olduğunu öğrendim. 15 yıllık öğretmenken bir gece kararı ile terörist ilan edildik. O gün bugündür bütün kurumlarca da terörist olarak görülüyoruz. Mesela hiçbir bankadan kredi alamıyoruz. Eşlerimiz dahi banka kredilerden faydalanamıyor” diye konuştu.

“BU İHRAÇ BELGESİ SENİN ONUR BELGEN OLSUN”

İhraç kararı sonrasında maddi ve manevi olarak çok etkilendiğini belirten Dönmez, “Bizim memlekette bir laf vardır, ‘Bir kişiyi eğer sevmiyor ve cezalandırmak istiyorsanız elinden ekmeğini alın’ denilir. Bize yapılan da böyle oldu. Yaşadıklarımız tabii ki bizi sarstı ama bizim diğer kesimlerden farkımız mücadele geleneğinden gelmemiz sebebiyle dik duruş sergilememiz oldu. Babam 83 yaşında; ihraç edildiğim gün ‘bu ihraç belgesi senin onur belgen olsun’ dedi. Dolayısıyla pes etmedik ve pes etmeyeceğiz. Yapılanların hukuksuz bir şey olduğunu zaten dünya alem biliyor” dedi.

“İHRAÇ EDENLERLE AYNI HAVAYI TENEFFÜS ETMEK İSTEMEDİM”

Nurullah Dönmez ihraç edildikten sonra birçok meslek alanında çalıştığını da belirtti. İhraç edildiği dönemde Patnos Eğitim-Sen temsilcisi olduğunu söyleyen Dönmez, ihraç kararının hemen ardından memleketi Patnos’tan neden taşındığını ise şu sözlerle anlattı:

“Kırşehir’e taşınmamın birinci sebebi şu: Beni ihraç edenlerle aynı havayı teneffüs etmek istemedim. O dönemin İl Milli Eğitim Müdürü, ‘Bu adam kamuda görev yapamaz’ diye ilk dilekçeyi veren kişi olmuş. Örgüte maddi ve manevi destek verdiğimi ileri sürmüş. Bu kişi her gün görüştüğümüz bir insandı ve olanlardan sonra bu insanla aynı havayı teneffüs etmek mümkün mü? Ailemin bir kısmı Kırşehir’deydi ve o nedenle ben de Kırşehir’e taşındım.

İhraç edildikten sonra ne iş yapabileceğimi de bilmiyordum. İnsanın ekmeğinden edilmesi çok basit bir durum değil. Pes edip köşeye çekilirsek tam da karşı tarafın istediği şekle girmiş olacaktık. Bu duruma düşmemek için de Kırşehir’de önce bir şarküteri dükkanı açtım ancak iki sene çalıştırabildim. Sonrasında birkaç sene fırın işini denedim. Çok ağır iş olması sebebiyle yapamadım. Ardından kebapçı dükkanı açtım. Çok iyi iş yapıyordum ancak çevre esnafın, KHK’li olduğumu öğrenmeleri sonrasında maalesef orada da ‘terörist’ damgası yediğim için işim bıçak gibi kesildi ve kapatmak zorunda kaldım. Şu an ise inşaat işi yapıyorum.”

“İNSANLARDA SİNMİŞLİK VAR”

Nurullah Dönmez, sayıları yüzbinleri bulan KHK’lilerin, neden kitlesel bir itirazda bulunamadıklarına ise şu sözlerle değindi:

“Bütün KHK’lilerin itirazı ilk günden bu yana devam ediyor. 300 bin civarında ihraç edilen insan var. Şu an bizim mücadele yürüttüğümüz Türkiye KHK’li Platformları Birliği isimli alanımız var. 70 ilde bu platform faaliyet gösteriyor. Ancak yeterli bir mücadele değil. 300 bin ihraçtan bahsediyoruz ancak platformda toplasanız 150 insan yok. Bunun sebebini aramızda çok tartıştık. Çünkü insanlarda sinmişlik var. İhraç edilenlerin çoğu da hatta %80’i diyebilirim ki muhafazakar kesimden; yani cemaat gerekçesiyle ihraç edilen arkadaşlar oldu. Bu arkadaşların arka planına baktığınızda çok fazla bir mücadele geleneğinden bahsetmek mümkün değil. Dolayısıyla birden böyle bir işle karşılaşınca şoka uğradılar ve o şoku hala üzerlerinden atmış değiller.

“KHK’LİLERİN KORKUSU ESARETE DÖNÜŞTÜ”

Korku insani bir duygudur, herkes korkabilir. Ancak biz HHK’lilerin korkusu sınırı aştığı için esarete dönmüş durumda. KHK’lileri çevresiyle hesapladığımızda milyonlarca insanı etkileyen bir durum söz konusu. Buna rağmen alanda hiç yokuz, sokaklara hiç çıkamadık. Mücadeleyi yükseltebilmenin tek yolu da o korkuyu yenmektir. Ceberrut bir sistemle karşı karşıyayız.”

MESLEKTAŞI TARAFINDAN İFTİRAYA UĞRADI!

KHK’li Nurullah Dönmez, yürüttüğü hukuk mücadelesine de değindi. İhraç olduktan sonra hakkında birçok mesnetsiz suçlamalar yapıldığını belirterek şunları kaydetti:

“İhraç olduğumda hiçbir soruşturmam yoktu. Bir gece atılan imza ile bizi terörist ilan ettiler. Kırşehir’e geldiğim gün eskiden beraber çalıştığımız bir öğretmen arkadaş, Kırşehir Emniyetini arayarak ‘Oraya böyle böyle tehlikeli bir insan geliyor. Ben YİBO’da müdür iken Nurullah Hoca, benim yardımcımdı, şunları şunları yapmıştı’ demiş. Bu adamın YİBO’da bırakın müdürlüğü, bir gün çalıştığı yok. Emniyet, bundan daha vicdanlı davranmış ve kendisini arayarak ‘Siz böyle diyorsunuz ancak bu basit bir şey değil’ diyor ancak adam ifadesini aynen tekrar ediyor. Bu şikayetten sonra soruşturma açıldı ve Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandım. 2,5 yıl ceza aldım. Ceza almanın sebebi ise sosyal medya paylaşımı. HADEP kurucularından Milletvekili Murat Bozlak’ın ölümü ile ilgili bir paylaşımın altına Kürtçe ‘Xwedê rehma xwe bike’ yani ‘ Allah rahmet etsin’ yazmıştım. Bundan dolayı bir buçuk yıl ceza aldım. Mahkemeye ‘Bu siyasetçi rahmet ettiğinde Cumhurbaşkanı dahil bütün siyasiler başsağlığı dilediler’ deyince mahkeme başkanı ‘O zaman onu geçin, savunma yapmanıza gerek yok’ dedi. Konu ile ilgili savunma yapmadım. Sonrasında ise gerekçeli kararda bu konu ile ilgili de ceza aldığımı gördüm. O davama İstinaf Mahkemesi’nden beraat geldi ancak bir hafta sonrasında bu defa Ağrı Cumhuriyet Savcılığı tarafından bir soruşturma açıldı. O dosyadan da bir buçuk yıl ceza aldım. Yine sosyal medya üzerinden bir cezaydı bu. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki bir imamın, hutbede DAİŞ’e karşı yapmış olduğu konuşmaya beğeni yapmıştım. Bütün eylemim bu. Ve bu müftü, Barzani ile birlikte Türkiye’ye gelen o ekibin içerisindeydi. O dosyamdan da beraat ettim ve şu an o berat kararı Yargıtay’da bekliyor.”

“DİN TACİRLİĞİ YAPIYORLAR”

Nurullah Dönmez ihraç edildikleri süreçten sonra eğitimde gelinen evreyi de yorumladı. Bilimsel eğitimden uzak ve daha çok dini önceleyen bir anlayışı eleştiren Dönmez, şu yorumu yaptı:

“Ben imam hatip mezunuyum. Babamın müderris olması hasebiyle medrese eğitimi de görmüş birisiyim. Bugün din tacirliği yapan zümreye baktığınızda tabiri caizse bizim mücadele geleneğinden gelen insanların hepsi bunları cebinden çıkarabilir. Karl Marx’ın dediği gibi ‘din afyondur.’ Bu tür sistemler, dinini bilmeyen insanları uyutmanın bir yolunu bir şekilde buluyor. Yani bugün toplumumuzun 20 küsur yıldır halen bir iktidar tarafından yönetiliyor olması tamamen dinseldir. Bilimsel anlamda hiçbir üretimleri yok. Her şey din üzerinden yürütülüyor. Halk da dinini bilmediği için Diyarbakır’da elinde Kur’an’la sahneye çıkan kişi, İzmir’de de Nutuk’u kullanıyor. Ankara’da Anıtkabir’e giden insan, Ağrı’da Ehmedê Xanî türbesine de gidiyor. Hal böyle, toplum ve malzeme de bu olunca siyasetçiler bunu çok iyi kullanabiliyor. Dolayısıyla bugün hutbeye kılıç ile çıkıp savaş ilanı da yapabiliyorlar.”

“DÜŞMAN HUKUKU İLE EKMEĞİMİZDEN EDİLDİK”

İhraç gerekçelerinin hiçbirinde hukuki dayanakların olmadığının altını çizen Nurullah Dönmez, sözlerini şu cümlelerle sonlandırdı:

“Tamamen düşman hukuku ile ekmeğimizden, yurdumuzdan edilen insanlarız. Bu insanlardan 130’u canına kıydı, intihar etti. Bu insanlardan bin küsur kişi bilmedikleri işte çalıştıkları için iş kazası sonucu öldü. Bu insanlardan yüzlercesi bu strese dayanamayıp kanser ya da çeşitli hastalıklara yakalanarak öldüler. Bu insanlardan onlarcası öldükten sonra göreve iade edildiler. Maalesef biz böyle bir ülkede yaşıyoruz. Yarın benim başıma bir şey geldikten sonra ‘Pardon biz yanlış yapmışız’ demelerinin hiçbir anlamı yok. Dolayısıyla Biz KHK’liler olarak bütün mücadelemizi sonuna kadar vermeliyiz. KHK’li arkadaşlara sesleniyorum; korku imparatorluğunu siz yıkacaksınız. Gasp edilmiş haklarınızı mücadele ile alacaksınız. Bu mücadelenin yolu da sokaklardan geçiyor. Derdimizi 10 kişi de olsak mutlaka sokakta dile getirmemiz lazım.”

Eren GÜVEN/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak